Uçan Sınıf - Erich Kastner Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Uçan Sınıf kimin eseri? Uçan Sınıf kitabının yazarı kimdir? Uçan Sınıf konusu ve anafikri nedir? Uçan Sınıf kitabı ne anlatıyor? Uçan Sınıf kitabının yazarı Erich Kastner kimdir? İşte Uçan Sınıf kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Erich Kastner

Çevirmen: Şebnem Sunar

Yayın Evi: Can Çocuk Yayınları

İSBN: 9789755100937

Sayfa Sayısı: 176

Uçan Sınıf Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bolca mizah, bitmeyen eğlence...

Bir kez okumak yetmeyecek!

Bu romanın kahramanları, yatılı bir okulun çocukları... Yılbaşına az bir zaman kalmıştır. Çocuklar, "Uçan Sınıf" adında bir oyun hazırlamaya karar verirler ama çalışmaları bir anda yarım kalır. Çünkü bir başka okulun öğrencileri, hem oyunda rol alan oyunculardan birini, hem de çocukların alıştırma kitaplarını kaçırmıştır! İşte o andan sonra rekabet kaçınılmazdır...

Alman çocuk edebiyatında çığır açıcı yazarlarından biri olarak nitelendirilen Erich Kästner'in ilk olarak 1933'te yayımlanan kitabı Uçan Sınıf, dayanışma ve arkadaşlığın gücüyle yaşamın zorluklarını alt eden çocukların unutulmaz hikâyesini konu alıyor.

 

Uçan Sınıf Alıntıları - Sözleri

  • Çok mutlu olduğumu söylersem, yalan söylemiş olurum. Ama mutsuz da sayılmam.
  • Gökyüzünü olduğu gibi görenler, ölülerdir yalnızca.
  • Mutluluk, sonsuzluğa dağıtılmış. Mutsuzluk da öyle...
  • Gökyüzünü olduğu gibi görenler, ölülerdir yalnızca.
  • İşlenen her suçta, suç sadece o suçu işleyende değildir, suçun işlenmesini engellemeyen de suçludur.
  • Büyük huzur ve büyük yalnızlık artık başlayabilirdi!
  • “Bence kızlar çok sevimli.” dedi Johnny Trotz.
  • “İşlenen her suçta, suç sadece o suçu işleyende değildir, suçun işlenmesini engellemeyen de suçludur.”
  • Bizi geliştirmek istiyorlarsa, önce kendileri gelişmek zorunda olan öğretmenlere ihtiyacımız var...
  • Bizi geliştirmek istiyorlarsa, önce kendileri gelişmek zorunda olan öğretmenlere ihtiyacımız var.
  • Bir öğretmen kesinlikle değişime açık olmalıdır. Yoksa öğrenciler erkenden yataklarına yatar, derslerini de kasetten dinlerlerdi.

Uçan Sınıf İncelemesi - Şahsi Yorumlar

ÇELİK BİRLİK: Dünyada bu kitaptaki gibi arkadaşlar bulmak çok zor biliyorum ama bu kitaptaki gibi arkadaşlarım olsun diye hep arayacağım belki hiç bir zaman bulamayacağım ama olsun. Ben yine de arıyacağım. Bu satırları size yazarken aklıma Özdemir Asaf ın. bir şiiri aklıma geldi onu da yazıyım.                            BELKİ Denizlerden geçerim dosttan geçemem Değil onun iyiliğinden fedakarlığından geçemem Onun yolundan değil kendi yolumdan geçerim Dost yok biliyorum ama aramaktan vazgeçmem Offfff. Bu ne kadar da acı bu kitaptaki gibi arkadaşlarımın olamaması.. Ama ben bu kitabı okuyunca kitabın karakterlerini kendime arkadaş edindim. Bu karakterler şunlar MARTİN =.  Sınıf birincisi ama inek bir öğrenci değil yani bir kavga olursa hep arkadaşlarının arkasında durur. Hem de annesi babası fakir olup okulda parasız yatılı okuduğu halde. JONATHAN=.    Annesi ve babası tarafından terk edilen ve bir gemi kaptanın kız kardeşi tarafından evlat edilen ve kitap okumayı çok seven arada bir de küçük küçük öyküler yazan bir çocuk MATTHİAS=.     Biraz şişman her yemek sonrası bile yedikçe yiyesi gelen ve günün birinde boksör olmak isteyen bir çocuk. Uli =.      Ufak tefek sarışın korkak gibi ama kitabın sonlarında kendini kanıtlamış bir çocuk. SEBASTİAN=.       Her zaman alaycı bir şekilde konuşan ama arkadaşlarını hiç bırakmayan birisi. SİGARA İÇMEZ =.     Okula yakın bir lokomotif te yaşayan bayaa Bi tütün içen    (sigara içmez lakabı lokomotifi aldığında sigara içilmez yazısını çıkarmadığı için verildi) DOKTOR BÖKH =.        İyi kalpli adaletli iyi kalpli bir okul müdürü. Kişileri tanıttığımıza göre olaya geçebiliriz Şöyle başlıyor; Jonathan ın yazdığı oyunu noelde oynayacaklarken düşman okul onların güzel yazı defterlerini ve bir arkadaşını kaçırıyorlar ve Bi duello başlıyor bizim çocuklardan Mattihias onlardan Waweka duelloya başlıyor ama sonunda Mattihias kazanıyor. Arkadaşını ve yazı defterlerini kurtarıyorlar.                MATTİHİAS.     ×.      WAWERKA                 KAZANAN =.      MATTİHİAS Sonra doktor BÖKH ve sigara içmez eski ve çok iyi arkadaş çıkıyorlar Jonathan ve Martin tarafından belli oluyor Korkak diye bilinen Uli bir yükseltiden atlıyor ve herkes şok oluyor ( ve artık kimse Uli ye korkak diyemiyor Ve Uçan sınıf gösterisini yaparken de  çok başarılı oluyorlar. Martin annesi ona para gönderemeyeceğini yani noelde eve gelemeyeceğini yazar. Martinin o zamanları çok kötü geçer ama sonra Doktor BÖKH ona parayı verir Martin artık eve gidebilir ve noelde annesi ve babası ile geçirir Bu kitap gençliğini hiç unutmamanızı arkadaşlarınızın kıymetini bilmenizi anlatıyor Bu 5 arkadaşın çelik gibi birliği beni çok etkiledi inanın bana en az benim kadar sizi de çok etkileyecek İyi okumalar (Yunus Emre Aksoy)

Düşüncelerim: Ben de bu kitapta anlatıldığı gibi yatılı bi okul da okudum. Kitapta tamamen kendimi buldum. Arkadaşlık ilişkileri, öğrenci-öğretmen diyalogları, okuldan kaçmalar ve daha bir çok yönden. Aslında bu kitap çocukalara hitap eden bi kitap fakat ben 23 yaşında ki biri olarak zevkle okudum. Okumaya devam inşallah... (Mehmet Kaplan)

Kitabın Yazarı Erich Kastner Kimdir?

Emil Erich Kästner (d. 23 Şubat 1899, Dresden - ö. 29 Temmuz 1974, Münih) Alman yazar.

I. Dünya Savaşı'na katıldı. Savaştan sonra liseyi bitirdi ve Üniversite de Alman dili, tarih, felsefe ve tiyatro tarihi okudu. Gazetelerde redaktör ve tiyatro eleştirmeni olarak çalıştı. 1933'te iktidardaki nasyonal sosyalistler bütün kitaplarını yaktılar. İki kez Gestapo tarafından tutuklandı ve 1943 yılında yazı yazması yasaklandı. Savaştan sonra tiyatro ve film alanlarında çalıştı. 1966 yılında edebiyat çalışmalarına son verdi. 1974 yılında Münih'te öldü. Yaşamı boyunca yapıtları için pek çok ödül aldı. Çocuklar için yazmış olduğu kitapları bütün dünyada çeşitli dillere çevrildi. Kästner, Alman çocuk edebiyatında yeni bir çığır açmış, çocuk kitaplarını gerçekçi temeller üzerine oturtmuştur.

Erich Kastner Kitapları - Eserleri

  • Don Kişot
  • Uçan Sınıf
  • Hayvanlar Toplantısı
  • Çizmeli Kedi
  • Küçük Dedektif
  • Küçük Hafiyeler

  • Bok Yoluna Gitmek
  • Palavracı Baron
  • Açıkgöz Budalalar
  • Kuafördeki Domuz ve Başka Öyküler
  • İkizler Neyin Peşinde?
  • Soytarının Tuhaf Hikayeleri
  • Noktacık ile Anton

  • Küçük Adam
  • Küçük Hafiyeler
  • 35 Mayıs
  • Küçük Adam Ve Küçük Hanım
  • Ben Küçük Bir Çocukken
  • Sevimli İkizler

Erich Kastner Alıntıları - Sözleri

  • “ Ağlamak insanca bir duygudur. Erkekler de ağlar.” (Küçük Hafiyeler)
  • "Bizim zamanımızda herkes daha saygılıydı," diye devam etti kadın. Bu sözleri Emil her zaman duyardı, onun için kadının söylediklerinin üstünde durmadı bile. Bazı insanların huyu böyleydi herhalde. Sanki suç içinde yaşadıkları zamandaymış gibi, nedense hep eski günlerin daha güzel, daha iyi olduğunu söylerlerdi. Onlara göre hava bile daha temizdi eski günlerde. Onlara tümüyle inanmanız beklenemez tabi ki! Dedikleri tümüyle yalan değildir, ama gerçek payıda çok azdır. Böyle insanlar ellerinde bulunanlarla yetinmeyi, mutlu olmayı öğrenememiş kimselerdir genellikle. (Küçük Hafiyeler)
  • Akıllı olduğumuz zamanlarda para kazanmak için yabancı ülkelere gitmek zorunda kalıyorduk. Şimdi budala olduk, para ayağımıza geliyor. (Açıkgöz Budalalar)
  • “..yaşamak için ihtiyaç duyulan her şey makineler yardımıyla üretilerek halka bedava verilir. Herkes istediğini alabilir. Çünkü bilindiği üzere toprak da makineler de ihtiyacımızdan fazlasını üretiyorlar.” (35 Mayıs)
  • ~ İnsanın günün birinde beşikte yatıp ciyak ciyak ciyaklamasının ve ‘kendi olması’nın hangi rastlantılara bağlı olduğunu düşünsenize! ~ Sahte kahramanlar hayal gücüne sahip olmadıkları için korkmazlar. Hem aptallardır hem de sinirleri yoktur. Gerçek kahramanlar ise korkar ama korkularını aşarlar. ~ Bu kitapta çocuklara, çocukluğumdan bazı kesitler anlatmak istiyorum. Bütün çocukluğumu değil, sadece bazı kesitleri. Yoksa o hiç hoşlanmadığım tuğla gibi ağır kitaplardan biri olurdu bu kitap; oysa çalışma masam tuğla üretim yeri değil. (Ben Küçük Bir Çocukken)
  • ...Birden, kendini çok yalniz ve ufak hissetti Emil. Bu koskocaman, kalabalık ve uğultulu kentte minicik bir noktaydı sanki. Kimse onunla ilgilenmiyordu. Neden parasız olduğu, nereye gidiyor olduğunu bile bilmeyişi umurlarında değidi. O anda Berlin'de tam 4 milyon insan yaşıyordu ve içlerinden biri bile Emil Tişbayn'a aldırmıyordu. Büyük kentler böyledir işte. Kimse kimsenin sorunuyla ilgilenmez. Çünkü vakitleri ve sabırları yoktur. Sorunlarınızı anlatsanız bile, incelik olsun diye dinler görünür ve yalnızca çok üzüldüklerini söylerler. Oysa o anda içlerinden "Bana ne senin sıkıntılarından? Benim kendime yetecek kadar derdim var zaten" diyorlardır çoğunlukla. (Küçük Hafiyeler)

  • Aslında öğretmen olmalıymışım, sadece çocuklar idealler için gereken olgunluğa sahip. (Bok Yoluna Gitmek)
  • Yaşlı kadın bir yandan onu öperken bir yandan da yanağına vuruyordu.. (Küçük Dedektif)
  • Hayat zordur. İyi durumda olan insanlar, durumu kötü olan öbür insanlara, fazladan sahip olduklarıyla yardımcı olmak istemezse sonumuz hiç de iyi olmayacak. (Noktacık ile Anton)
  • "Bu bir yarım küre," dedi karısına. "Her yerde insanlar çaresizlik ve akılsızlık içindeler. Her hayvan görür bunu. Yalnız bir tanesi bu yoksulluğu ve karışıklığı görmek istemez: Devekuşu! Kafasını kuma gömer! Bak bu da öbür yarım küre. Her yerde yüzyıllardan beri savaş, yokluk, akılsızlık süregelmiştir. Her insan görür bunu. Yalnız bazı insanlar görmek istemezler. Bunlar devletleri yönetenler, konferanslar düzenleyenlerdir ve..." "Biliyorum" dedi karısı, "ve kafalarını kuma gömerler." (Hayvanlar Toplantısı)
  • “Herkesin kendine göre birtakım dertleri vardır” dedi Sancho. Ama bu kiminde dirhemledir, kiminde okkayla; bizdeyse kum gibi kaynıyor mübarek. (Don Kişot)
  • “İşlenen her suçta, suç sadece o suçu işleyende değildir, suçun işlenmesini engellemeyen de suçludur.” (Uçan Sınıf)
  • "Çok korkunçlar!" diye lafa girdi. "Oysa her şey çok güzel olabilir! Balıklar gibi dalıyorlar, bizim gibi yürüyorlar, ördekler gibi süzülüyorlar, dağ keçileri gibi tırmanıyorlar ve kartallar gibi uçuyorlar. Ama bütün bu yeteneklerinin sonucu ne? "Savaşlar!" diye homurdandı Aslan Alois. "Sürekli savaşıyorlar. Devrimler ve grevler yapıyorlar. Her yerde açlık kol geziyor. Yeni hastalıklar da cabası. . (Hayvanlar Toplantısı)

  • Son gülen her zaman oydu. (Soytarının Tuhaf Hikayeleri)
  • Bir öğretmen kesinlikle değişime açık olmalıdır. Yoksa öğrenciler erkenden yataklarına yatar, derslerini de kasetten dinlerlerdi. (Uçan Sınıf)
  • İnsan alışkanlıkları olan bir hayvandır. (Bok Yoluna Gitmek)
  • İnsanın kafasını işletebilmesi, bütün erkekçe davranışların, kahramanlıkların temelidir. (Palavracı Baron)
  • Boşuna söylememişler. İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur, hatta karakteri büyüdükçe daha da yerleşik bir hal alır. (Soytarının Tuhaf Hikayeleri)
  • Yapmacıklık, en büyük kusurdur. (Don Kişot)
  • İktisadî başarısızlığın herhangi bir şeyi değiştirmediği bir çağda yaşıyoruz; ekonomi, çöküşü hızlandırabilir ya da geciktirebilir. Yeni bir dünya görüşünün inşa edilmesinin gerektiği ender tarihsel dönüm noktalarından birinde bulunuyoruz, bunun dışında her şey yararsız. Artık, tesirsiz ilaçlarıyla kıtayı ölümüne tedavi eden politik uzmanlar tarafından alaya alınmaya cesaretim kalmadı. Haklı olduğumu biliyorum ama bu, bana bugün itibarıyla yetmiyor. Gülünç bir figüre dönüştüm, aşk ve meslek derslerinden çakmış bir insan adayıyım. (Bok Yoluna Gitmek)