Ülkeye Adanmış Bir Yaşam-Atatürk ve Türk Devrimi - Metin Aydoğan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Ülkeye Adanmış Bir Yaşam-Atatürk ve Türk Devrimi kimin eseri? Ülkeye Adanmış Bir Yaşam-Atatürk ve Türk Devrimi kitabının yazarı kimdir? Ülkeye Adanmış Bir Yaşam-Atatürk ve Türk Devrimi konusu ve anafikri nedir? Ülkeye Adanmış Bir Yaşam-Atatürk ve Türk Devrimi kitabı ne anlatıyor? Ülkeye Adanmış Bir Yaşam-Atatürk ve Türk Devrimi PDF indirme linki var mı? Ülkeye Adanmış Bir Yaşam-Atatürk ve Türk Devrimi kitabının yazarı Metin Aydoğan kimdir? İşte Ülkeye Adanmış Bir Yaşam-Atatürk ve Türk Devrimi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Metin Aydoğan

Yayın Evi: Umay Yayınları

İSBN: 9789758913152

Sayfa Sayısı: 447

Ülkeye Adanmış Bir Yaşam-Atatürk ve Türk Devrimi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Devlet, halkın huzurunu, ülkenin asayiş ve müdafaasını sağlamak için; demiryolları, limanlar, deniz araçları, telgraf ve telefon, tarım ve hayvancılık, her türlü nakliye araçları, sanayi ve ülkenin yer altı yerüstü servetiyle yakından ilgilenmeli, onları korumalıdır. Bu değerlerin korunması, ülke yönetiminde ve savunmasında, toptan, tüfekten ve her türlü silahtan daha önemlidir..Devlet ve millet, hayat ve bağımsızlığını, kendi kaynağına, yani kendi üretimine dayandırmalıdır. İşte, asıl büyük önlem budur. Millet, kendi üretiminden daha çok tüketmemek ve ihtiyacından fazla istememek zorundadır. Bin belaya karşı koyup, bin musibetle meydana çıkan milli varlık, yalnızca milli geçimini düzenleyememek yüzünden, bir daha tehlikeye düşürülmeyecektir. Büyük bir devrim yaptık. Ülkeyi bir çağdan yeni bir çağa götürdük. Birçok eskimiş kurumu yıktık. Bunların binlerce taraftarı olduğu ve fırsat bekledikleri, unutulmamalıdır... Devrimin yasası, var olan bütün yasaların üzerindedir. Bizi öldürmedikçe, bizim düşüncelerimizi boğmadıkça, başladığımız devrim bir an bile durmayacaktır. Devrimin, içerden ve dışardan gelecek tehlikelere karşı korunması için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi güçlerin bir yerde toplanması gerekir."

Ülkeye Adanmış Bir Yaşam-Atatürk ve Türk Devrimi Alıntıları - Sözleri

  • Fransız tarihçi Paul Gentizon, Türk Devrimi'ni Fransız ve Rus Devrimi'nden daha ileride bulur ve "Sürekli devrim, Türkiye'den başka hiçbir ülkede bu denli etkili olmamış; siyasi kurumları, toplumsal ilişkileri, din uygulamalarını, aile ilişkilerini, ekonomik yaşamı, geleneklerini ve toplumun moral değerlerini değiştirmemiştir" der.
  • Eski dostları, yeni karşıtları Rauf (Orbay) Bey, Refet (Bele) Paşa, Adnan (Adıvar) Bey ve Kazım (Karabekir) Paşa bile, "saygın, güvenilir ve bilgili bir insan olan Abdülmecid'i, Türkiye'nin meşruti hükümdarı yapmak istiyorlar, kendilerini de onun bakanı olarak düşünüyorlardı".
  • “3 Mart 1924’te çıkarılan 430 sayılı yasayla, eğitimde Öğretim Birliği (Tevhidi Tedrisat) ilkesi kabul edildi. Aynı gün çıkarılan 431 sayılı yasayla hilafet, 429 sayılı yasayla da Şeriye ve Evkaf Nezareti ortadan kaldırıldı.”
  • İngiltere'nin İstanbul büyükelçilik görevlisi Kidston, 28 Kasım 1919'da Londra'ya gönderdiği raporda, "Kürtlere ne kadar güvenmesek de onları kullanmamız çıkarlarımız gereğidir" diyordu.
  • "Tarikat yapılanmaları, mezhepler, ölülere bağlanmak, türbe ve mezarlardan medet umma inancı", İslami inanç düzeniyle uyuşmayan kavramlardı. Hz. Muhammed "mezhepçiliği, tarikatçılığı, ölülere tapınmayı" reddetmiş, bunları yasaklamıştı. Eski bir puthane olan Kabe'yi yıkmayıp ayakta bırakması, "dünya Müslümanlarının yılda bir kez toplanarak tanışmaları, anlaşmaları amacını" taşıyordu ve bu eylem, Müslüman olmanın beş koşulundan biri haline getirilmişti. Bunun dışında din gereği olan yatır, türbe, mezar gibi simgesel kutsal mekanlar yoktu.
  • 1923-1938 arasında gerçekleştirilen devrim atılımlarının tümü, Altıok içinde ifadesini bulur; hiçbir girişim dışarda kalmaz. Örneğin saltanat ve hilafetin kaldırılması cumhuriyetçilikle; dil-tarih yenileşmesi milliyetçilikle; eğitim birliği, tekke ve zaviyelerin kapatılması laiklikle; kamulaştırmalar ve ekonomik uygulamalar devletçilikle; tarım ve sağlık atılımları halkçılıkla; hukuk ve yenilikçi girişimler devrimcilikle ilişkilidir. Bu ilişkiler, altı ilkenin bütünlüğü içinde, ayrıca birbirlerine bağlanmışlardır.
  • Lozan'a gönderilmeyen Rauf Bey, hükümet başkanı olarak, ulusal bir görev yerine getiren İsmet Paşa'ya yardımcı olmadı, olmadığı gibi, değişik türde engellemeler ve oyalamalarda bulundu. Örneğin İsmet Paşa, Yunan savaş onarımları (tamirat) sorunu ve Karaağaç önerisi için, hükümetin görüşünün ivedi olarak bildirilmesini istediğinde, kendisine dört gün yanıt verilmedi. Kimi zaman saatlerin önemli olduğu ve sinir savaşı halinde geçen görüşmelerde, Türk kurulu dört gün hareketsiz kaldı.
  • “Evlatlarımızı, öyle eğitmeli ve terbiye etmeliyiz ki, onlara öyle ilim ve irfan vermeliyiz ki; tarım, ticaret, sanat alanlarında verimli olsunlar; toplumun etkili çalışkan ve yaratıcı üyeleri olsunlar...”
  • Şapka giyme eylemi, ülkenin her yerine ve kesime yayıldı. Karamürsel'de, Türkiye'nin ilk şapka fabrikası kuruldu. Bursa'da, Belediye Meydanı'nda yapılan mitingde katılımcılar, "kendi feslerini yırtarak" şapka giydiler. Konya'da lise öğrencileri toplu olarak, "fes giymemeye yemin ettiler". İstanbul'da hamallar, deniz kıyısına sıralanarak, "verilen bir işaret üzerine feslerini denize attılar".
  • Zafere karşın Türkiye'nin geleceği belirsizdi. İçerde ve dışarda, sonucu merak edilen ana sorun, Türkiye'nin geleceğini kimin belirleyeceğiydi. Bağımsızlıkta karar kılan Kemalist devrimciler mi, Batı'yla uzlaşmaya hazır eski düzen yanlıları mı egemen olacaktı?
  • Gandhi'nin kayınpederinin sözleri, Lozan'daki Türk başarısının ezilen uluslara yaptığı etkiyi gösteren, en özlü açıklamalardan biridir: "Biz, Atatürk büyük devletlere baş eğdirinceye kadar, bir Doğu ulusunun tutsaklıktan tümüyle kurtulabileceğine inanmıyorduk. Bizim amacımız, özerklikle sınırlıydı. Ne zaman ki Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nı başardı, Lozan'da büyük devletlere boyun eğdirdi, amacımızı bağımsızlığa çevirdik."
  • 1911'de, İstanbul'da açılan Gülhane Parkı'na, haftada dört gün erkekler, 3 gün kadınlar giriyordu.
  • Ünlü İtalyan gezgini Marco Polo, bir "seyahatname klasiği" olan II Millione adlı yapıtında, Türk kadınlarının "ahlaki temizliğini" över ve onların "tüm dünyanın en temiz ve ahlaklı" kadınları olduğunu söyler.
  • Tarihçi Norbert Von Bischoff'un, "Türk silahlarının, kazandığı zaferi, uluslararası hukukun kütüğüne geçirmesidir" diye tanımladığı Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923'te Lozan Üniversitesi tören salonunda imzalandı.
  • Halifeliğin ortaya çıkışı ve gelişimi konusunda şunları söylüyordu: "Yüce Peygamber, 'Benden otuz yıl sonra hilafet olmayacak, sultanlıklar olacak' demişti. Bu konuda kuvvetli hadisi şerifler vardır. Hz. Ömer halife seçildikten sonra kendisine Tanrı'nın Halifesi (Halife-i Resulullah) dendiğinde, 'Ben Tanrı'nın halifesi olamam, sizin emiriniz olabilirim' dedi... Bu da gösteriyor ki, hilafet makamının korunması, İslam dünyasında daha sonra ortaya çıkan bir siyasettir."

Ülkeye Adanmış Bir Yaşam-Atatürk ve Türk Devrimi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ülkeye Adanmış Bir Yaşam-Atatürk ve Türk Devrimi PDF indirme linki var mı?

Metin Aydoğan - Ülkeye Adanmış Bir Yaşam-Atatürk ve Türk Devrimi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ülkeye Adanmış Bir Yaşam-Atatürk ve Türk Devrimi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Metin Aydoğan Kimdir?

Metin Aydoğan, 1945'te Afyon'da doğdu. İlk ve ortaöğrenimini İzmir'de, yüksek öğrenimini Trabzon'da tamamladı. 1969'da Karadeniz Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi'ni bitirdi. Yüksek öğrenimi dışında tüm yaşamını İzmir'de geçirdi. Örgütlü toplum olmayı uygarlık koşulu sayan anlayışla, değişik mesleki ve demokratik örgütlere üye oldu, yöneticilik yaptı. Çok sayıda yazı ve araştırma yayınladı, sayısız panel, konferans ve kongreye katıldı.

Metin Aydoğan Kitapları - Eserleri

  • Bitmeyen Oyun
  • Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı
  • Ülkeye Adanmış Bir Yaşam-Atatürk ve Türk Devrimi
  • Yeni Dünya Düzeninde Kemalizm ve Türkiye
  • Türkiye Üzerine Notlar
  • Ekonomik Bunalımdan Ulusal Bunalıma
  • Türkiye Üzerine Notlar (1838-2018)
  • Ne Yapmalı
  • Avrupa Birliğinin Neresindeyiz
  • Türkiye Üzerine Notlar
  • Geri Dönüşten Çöküşe
  • Yönetim Gelenekleri ve Türkler 1. Cilt
  • İnönü
  • Türk Uygarlığı
  • Türkiye Nereye Gidiyor
  • Antik Çağ'dan Küreselleşmeye Yönetim Gelenekleri ve Türkler Cilt 2
  • Ben ve Ülkem
  • Geçmişten Günümüze Parti ve Örgütlenme
  • Ne Yapmalı
  • Türk Devrimi
  • Yol Haritası.
  • Siyaseti Anlamak
  • Batı ve Doğu Uygarlıkları
  • Küreselleşme ve Siyasi Partiler
  • Gramerli Türkçe Konuşma Kılavuzu

Metin Aydoğan Alıntıları - Sözleri

  • “31 Ağustos’ta Uşak, 2 Eylül’de Alaşehir, 5 Eylül’de Turgutlu, 6 Eylül’de Manisa yakıldı. Türk Ordusu, bütün çabasına karşın, birer gün arayla bu kentlere yetişti. 4 Eylül’de Söğüt, Buldan, Kula, Alaşehir; 5 Eylül’de Bilecik, Bozüyük, Simav, Demirci, Ödemiş, Salihli; 6 Eylül’de Akhisar ve Balıkesir; 9 Eylül’de İzmir, 10 Eylül’de Bursa kurtarıldı. 8 Temmuz 1920’de, Bursa’nın işgali nedeniyle, Meclis kürsüsüne örtülen ve ancak kurtuluştan sonra kaldırılmasına karar verilen siyah matem örtüsü, duygulu bir törenle “gözyaşları arasında” kaldırıldı.” (Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı)
  • 1923-1938 arasında gerçekleştirilen devrim atılımlarının tümü, Altıok içinde ifadesini bulur; hiçbir girişim dışarda kalmaz. Örneğin saltanat ve hilafetin kaldırılması cumhuriyetçilikle; dil-tarih yenileşmesi milliyetçilikle; eğitim birliği, tekke ve zaviyelerin kapatılması laiklikle; kamulaştırmalar ve ekonomik uygulamalar devletçilikle; tarım ve sağlık atılımları halkçılıkla; hukuk ve yenilikçi girişimler devrimcilikle ilişkilidir. Bu ilişkiler, altı ilkenin bütünlüğü içinde, ayrıca birbirlerine bağlanmışlardır. (Ülkeye Adanmış Bir Yaşam-Atatürk ve Türk Devrimi)
  • “Kişisel ve özel yaşamları itibariyle subaylar, fedakarlar sınıflamasının en önünde olmak zorundadırlar.” M.Kemal Atatürk (Bitmeyen Oyun)
  • Mussolini sınırsız biz bir özgürlük içinde devlet kurumlarını özelleştirerek İtalyan halkını sonu kanlı bitecek bir maceraya sürüklerken aynı yıllarda Atatürk yoksul Anadolu'da devletçilik yoluyla mucizeler yaratıyor, sosyal bir halk devleti kuruyordu (Yeni Dünya Düzeninde Kemalizm ve Türkiye)
  • Örgütümüzün ayrıntılarına bakacak olursak, işe köyden, mahalleden ve mahalle halkından, yani bireyden başlıyoruz. Bireyler fikir sahibi olmadıkça, haklarının bilincine varmadıkça; kitleler, herkes tarafından istenilen yöne, iyi ya da kötü yöne götürülebilirler. (Geçmişten Günümüze Parti ve Örgütlenme)
  • Türkiye emperyalizme bağımlı yarı sömürge bir ülkedir. İçinde bulunduğu koşullar bağımsızlığı, kalkınmayı ve halkın yönetime katılımını hedefleyen bir mücadeleyi gerekli kılmamaktadır. (Geçmişten Günümüze Parti ve Örgütlenme)
  • Önder, gerçek gücünü bulunduğu makamdan değil, kendi nitelik ve yeteneklerinden alır. (Geçmişten Günümüze Parti ve Örgütlenme)
  • Faşizm bir araçtır; tekelci şirket egemenliği tehlikeli bir durum ortaya çıktığında devreye sokulan bir araç. Tehlike oluşmadığı sürece, dünyaya yön veren büyük sermaye yöneticileri ve onların politik uzantıları; "inanmış barış severler" ve "kararlı anti-faşistlerdir". Ancak, çıkarlarına ve kurulu düzene yönelecek en küçük bir saldırı söz konusu olduğunda kolayca barbar savaşçılar haline gelirler. (Yönetim Gelenekleri ve Türkler 1. Cilt)
  • Batı, Kemalizmi kendisi için her zaman tehlike olarak görmüş ve onun için Türk toplumu üzerindeki etkisini ortadan kaldırmak için yoğun çaba harcamıştır ve harcamaktadır. (Bitmeyen Oyun)
  • Günümüzde kapitalizm yasal mafya, mafya ise yasadışı kapitalizmdir. (Bitmeyen Oyun)
  • "Atatürkçü birikim ülkemizde her şeye karşın güçlüdür, ancak örgütlü değildir." (Bitmeyen Oyun)
  • Eriştiği ekonomik güçle, son iki yüz yılda dünya egemenliğine yönelen Batı için Türk karşıtlığı, politik gereksinimlerin yol açtığı bilinçli ve çıkar amaçlı bir eylemdir. Bu davranış, çıkarları için elbette yararlı, hatta zorunlu, ancak asla bilimsel değildir; ayrıca günümüzle de sınırlı değildir. Batı tarihinin büyük bölümü, Türklerle çatışmanın, çoğu kez boyun eğmenin, eğmese de mücadele etmenin tarihi gibidir. Dünyanın birçok yerinde Türkler'le uğraşmak zorunda kalanlar, eskiden gelen duyguların dürtüsüyle, Türk karşıtlığına her zaman hazır ve isteklidirler. Bu nedenle, Türk'ün Türk'den başka dostu yoktur sözü, hamasi bir söylem değil, tarihsel dayanağı olan bir saptamadır. (Türk Uygarlığı)
  • Parti üyeleri güçlerini en yararlı ve en etkin biçimde birleştirmeli ve bu birleşik gücün amaç doğrultusunda kullanması sağlanmalıdır. (Geçmişten Günümüze Parti ve Örgütlenme)
  • “Sağ ya da sol” adı verilen akımlar, “Batı kaynaklıdır” ve Türkiye’nin koşullarına uygun değildir. Emperyalizme karşı “tek etkili silah milliyetçiliktir. Batı’nın “liberal devleti can çekişmektedir”. “Komünizm soyut bir kavramdır, yaşamın içinden gelmemiştir.” (Geçmişten Günümüze Parti ve Örgütlenme)
  • Türk Devrimi'nin önderi ve kuramcısı tek başına Mustafa Kemal'dir. Toplumsal bilinç ve devrimci kararlılık açısından en yakın çevresinden çok ilerdedir. Bu nedenle Türk Devrimi'nin kuramsal ve eylemsel stratejisi onun tarafından belirlenmiş ve uygulanmıştır. Devrim önderliğini Mustafa Kemal'in tek başına temsil ettiğini belirtmek gerekiyor. sayfa 89 (Yeni Dünya Düzeninde Kemalizm ve Türkiye)
  • "Türkiye, askeri değil ama, askeri işgalin amacı olan, siyasi ve ekonomik işgal altındadır." (Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı)
  • Ulusun tümü, görülmemiş bir imeceyle, yokluklar içinden bir ordu yaratıp onu savaşa hazırlıyordu. ( ;( ) (Türkiye Üzerine Notlar)
  • 1925-1927 yıllarında enflasyon %1 oldu. (Ekonomik Bunalımdan Ulusal Bunalıma)
  • 12 Mart'ı ve ardından gelen 12 Eylül'ü yapanları, görev alanları, destekleyenleri; genç ve aydın yurtsever bir kuşağı yok ettikleri için, her zaman nefretle andım. Herhalde ölene dek de nefretle anacağım Onlar, dışarıdan aldıkları buyruklarla ülkenin genç aydınlarını ezdiler ve ülkeyi aydınsız bıraktılar. Türkiye'nin, günümüzdeki bataklığa sürüklenmesinde pay sahibi oldular. (Ben ve Ülkem)
  • Türklerde, erkek gibi kadınlar da son derece cesur ve savaşçıdır, öylesine ki ;kollarını güçlendirmek, iyi ata binmek ve ok atabilmek için sağ göğüslerini keserler. Diğerini kesmemelerinin nedeni, çocuklarını emzirebilmek ve büyütebilmek, böylece nüfus artışını ve kuşakların sürmesini sağlayabilme amacıdır. (Türk Uygarlığı)