Uyandırılmış Toprak Cilt 2 - Mihail Şolohov Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Uyandırılmış Toprak Cilt 2 kimin eseri? Uyandırılmış Toprak Cilt 2 kitabının yazarı kimdir? Uyandırılmış Toprak Cilt 2 konusu ve anafikri nedir? Uyandırılmış Toprak Cilt 2 kitabı ne anlatıyor? Uyandırılmış Toprak Cilt 2 kitabının yazarı Mihail Şolohov kimdir? İşte Uyandırılmış Toprak Cilt 2 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Mihail Şolohov
Çevirmen: Leyla Soykut
Yayın Evi: Yordam Kitap
İSBN: 9786051722689
Sayfa Sayısı: 464
Uyandırılmış Toprak Cilt 2 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Nobel ve Lenin ödüllü yazar Şolohov’un Uyandırılmış Toprak romanı, Sovyet edebiyatını temsil edebilecek nitelikte büyük bir yapıttır.
Durgun Don’da Ekim Devrimi ve iç savaş yıllarını betimleyen Şolohov, sanatsal duyarlılığıyla bu kez Sovyetler Birliği’ndeki tarımsal kolektifleştirme sürecine bakıyor. Bolşeviklerin iktidara gelişi, kırsaldaki sınıfsal yapıları yerinden oynatmış olsa da tam anlamıyla çözememiştir. Büyük toprak sahipleri (Kulaklar), sosyalizmin ve kolhozların kuruluşuna mülkiyet hırsıyla direnirken, orta halli köylünün bir kısmı da Kulakları takip etme eğilimindedir. Yoksul köylülerin ve Bolşeviklerin önünde, tarımsal üretimi artırmak için iki seçenek vardır: “Kulakları yavaş yavaş sindirmek ya da zararlı bitkiler gibi kökleriyle koparmak.”
Uyandırılmış Toprak’ta Şolohov, Don Kazaklarının yaşadığı köydeki sınıf mücadelesini hikâye etmekle kalmıyor, roman kişilerinin toprakla, doğayla olan ilişkilerini, emek dolayımıyla kurulan toplumsallığı da sevecen, yer yer mizahi bir dille aktarıyor. Hayat koşulları ne denli zor olsa da umudu, sevgiyi ve her şeye rağmen eşitlikçi bir toplum kurma azmini öne çıkarıyor. İki ciltten oluşan, yetmiş beş dilde milyonlarca okura ulaşan bu romanı Leyla Soykut’un akıcı Türkçesiyle sunuyoruz.
“Gremyaçiy Log’a geldiğinden beri iş bakımından en hareketli dönemin başlamak üzere olduğunu hissediyordu. Daha otları biçme işi bitmeden buğdayları toplama zamanı yaklaşmıştı. Kış buğdayının rengi her gün biraz daha koyulaşıyor, arpalar da hemen hemen buğdayla aynı zamanda boy atıyordu. Tarlaları gür ayrıkotları bürümeye başlamıştı. Kişi malı olan incecik tarlaların yanında, göz alabildiğine uzanan kolhoz malı mısır ve ayçiçeği tarlaları, zararlı otlarının ayaklanmasını bekliyor gibiydi. Hasat neredeyse başlayacaktı.”
Uyandırılmış Toprak Cilt 2 Alıntıları - Sözleri
- Bence bütün bu okumuş adamlar azıcık çatlak, öyle az buz değil, adamakıllı çatlak ...
- "Söyle bakalım, sence dünyada en önemli şey nedir?" Dubtzov fısıldar gibi içini çekerek bir nefeste: "Aşk!" dedi
- Gerçek proleterlerin kaybedecek hiçbir şeyleri yokmuş, zincirlerinden başka. Bunu bir yerde okuduydum. Bende zincir ne gezer? O bile yok.
- Yemekte şöyle iki kiloluk bir koyun budu olsa, ne kadar iyi olur.
- Senin gençliğin uzaklara gitti! Artık ona yetişemezsin.
- Bütün büyük adamlar düşünceleri için acı çekmişlerdir.
- Önce kendine inan, ondan sonra da başkalarından şüphe et.
- Karanlık olgun insanların dostudur.İçimizde yaşantımız üzerine felsefe yapma isteği uyandırır.
- Karanlık olgun insanların dostudur. İçimizde yaşantımız üzerine felsefe yapma isteği uyandırır.
- Akıllı insan, bir aptalın yanında da akıllıca konuşur! Aptal olan biri ise, akıllının yanında da olsa, yine aptalca konuşur!
- "Sen kendini beğenmişin birisin! Doğrusu bu! Sana bir şey söyleyeyim mi? Aslında yanakların kar çiçeği değil, turp, soğan, zeytinyağı kokuyor." "Öyleyse ne diye ikide bir onları öpmeye kalkışıyorsun?" "Turpla soğanı severim de ondan ... "
- Kurt, damgalı kuzuyu da kapar..
- Bana elini vermeyi küçüklük sayıyorsun; çünkü seninki beyaz, benimki siyah! İşte buna bir şeycik diyemem! Vicdanına kalmış bir iş! Ama, öldüğümüz vakit, hiç merak etme ikimiz de aynı renkte olacağız...
- Çerkeslerinki yürek de Ruslarınki taş mı? Ne sanıyorsun? İnsanlar hep aynıdır oğlum!
- İnsanlar büyük adamları da alaya alır, sen bakma, dedi.
Uyandırılmış Toprak Cilt 2 İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İlk kitaba göre çok daha edebiydi.. Sonu çok acıklı bitti. Davidov'un ve Varyuşka'nın aşkı derinden sarıyor. Davidov çok güzel tasarlanmış bir karakter, her şeyiyle tam olarak bir erkek. İlk kitaptaki heyecanın yerini derin duygular ve kahramanlık alıyor. (Şilan Jakab)
#okudumbitti #MihailŞolohov #UyandırılmışToprak2cilt #463Sayfa #EylülAyı13cüKitap 1)Davidov ve Luşka üzerinden devrimde kadın erkek ilişkisine bakış. 2)Andrey Razmiyötnov ve Makaruşka(Makar) Nagulnov üzerinden devrimde bürokrasinin rolü. 3)Nagulnov ve horozlar üzerinden devrimde sanatın (özellikle müziğin) önemi. Okuyunca anlayacaksınız. Horoz ne alaka diyenler 4)Davidov ve Nesterenko üzerinden kişisel hataların devrimdeki olumsuz etkileri 5)Davidov ve Şukar dede üzerinden bir görevlendirme yapıldığında onun öneminin üzerine basa basa anlatılması gerekliliği.. Ah Şukar dede ah. Ömrümü yedi senin bitmek bilmez uydurmaca öykülerin.. Ama sonunda nasılda sus pus olmak zorunda kaldın ohh olsun.. Derken aslında erken konuştuğumu partiye yeni üyeliklerin yapılması konusundaki toplantıda yine kendini gösterdi Şukar dede. Kitabı okurken zaman zaman Şukar dede fazlaca yer almış diye düşünsekte aslında kitaba çokta renk kattığını görüyoruz. Onun üzerinden gerçek bir devrimci nasıl olmalı sorusuna (ki Şukar dede kesinlikle o kişi değil. Çünkü bir dediği bir dediğini tutmayan ve fikir değiştirmesi çok kolay olan bir tip) cevapta buluyoruz. Ekim devrimi sonrasını anlatan Durgun Don kitabının devamı niteliğinde sayılan Uyandırılmış Toprak 4 ciltlik kitabın anlattığı olayların 12 yıl sonrasında yaşananları anlatıyor. Lenin'in öldüğü ve Stalin'in yönetimde olduğu dönemler. Kesinlikte okunması gereken müthiş eserler. İyi ki kitap gruplarındayım ve bu sayede bu kitaplarla tanışma şansım oldu dedirtti bana. Kesinlikle listenizde olmalı ve kesinlikle okumalısınız. Ancak şunu belirtmeden de geçemeyeceğim. Marksizm ve komünizm kavramlarına yabancıysanız kitapta birçok şey size yabancı hatta saçma gelebilir. Bu konularda da eserleri okursanız daha anlamlanacaktır Durgun Don ve Uyandırılmış toprak eserleri. Kitapla ve sağlıcakla kalın. (Suzan gündüz)
Nobel ve Lenin ödüllü yazar Şolohov’un Uyandırılmış Toprak romanı, Sovyet edebiyatını temsil edebilecek nitelikte büyük bir yapıttır. Durgun Don’da Ekim Devrimi ve iç savaş yıllarını betimleyen Şolohov, sanatsal duyarlılığıyla bu kez Sovyetler Birliği’ndeki tarımsal kolektifleştirme sürecine bakıyor. Bolşeviklerin iktidara gelişi, kırsaldaki sınıfsal yapıları yerinden oynatmış olsa da tam anlamıyla çözememiştir. Büyük toprak sahipleri (Kulaklar), sosyalizmin ve kolhozların kuruluşuna mülkiyet hırsıyla direnirken, orta halli köylünün bir kısmı da Kulakları takip etme eğilimindedir. Yoksul köylülerin ve Bolşeviklerin önünde, tarımsal üretimi artırmak için iki seçenek vardır: “Kulakları yavaş yavaş sindirmek ya da zararlı bitkiler gibi kökleriyle koparmak.” Uyandırılmış Toprak’ta Şolohov, Don Kazaklarının yaşadığı köydeki sınıf mücadelesini hikâye etmekle kalmıyor, roman kişilerinin toprakla, doğayla olan ilişkilerini, emek dolayımıyla kurulan toplumsallığı da sevecen, yer yer mizahi bir dille aktarıyor. Hayat koşulları ne denli zor olsa da umudu, sevgiyi ve her şeye rağmen eşitlikçi bir toplum kurma azmini öne çıkarıyor. İki ciltten oluşan, yetmiş beş dilde milyonlarca okura ulaşan bu romanı Leyla Soykut’un akıcı Türkçesiyle sunuyoruz. “Gremyaçiy Log’a geldiğinden beri iş bakımından en hareketli dönemin başlamak üzere olduğunu hissediyordu. Daha otları biçme işi bitmeden buğdayları toplama zamanı yaklaşmıştı. Kış buğdayının rengi her gün biraz daha koyulaşıyor, arpalar da hemen hemen buğdayla aynı zamanda boy atıyordu. Tarlaları gür ayrıkotları bürümeye başlamıştı. Kişi malı olan incecik tarlaların yanında, göz alabildiğine uzanan kolhoz malı mısır ve ayçiçeği tarlaları, zararlı otlarının ayaklanmasını bekliyor gibiydi. Hasat neredeyse başlayacaktı.” (Nihal Birinci)
Kitabın Yazarı Mihail Şolohov Kimdir?
Mihail Aleksandroviç Şolohov, 1905'te Don Bölgesi'nde, Viyesenskaya'nın Krujilino köyünde Rusya’da doğar. Annesi bu köyden bir Kazaktır. Babası Orta Rusya'nın Riyazan Bölgesi'nden Don kıyılarına yerleşmiş biridir. Sholohov lisedeyken; I. Dünya Savaşı başlar, bunu 1917 Ekim Devrimi ve iç savaş takip eder. 16 yaşındayken, devrimcilerin yanında savaşa katılır. İç savaş sona erdiğinde, bir süre; hamallık, taşçılık, ilkokul öğretmenliği ve gazetecilik yapar. Yazmaya 17 yaşında başlar. İlk hikâyesi Doğum Lekesi’ni 19 yaşında yazar. 1922 yılında Moskova’ya gider ve gazetecilik yapar. Test adlı makalesi yayımlanır. Fakat geçimi için gazetecilik yeterli değildir. Bu dönemde taş işçisi, rıhtım işçisi ve muhasebeci olarak da çalışır. 1924’de Veşenskaya’ya geri döner ve kendini tamamen yazmaya verir. Aynı yıl Mariya Petrovna Gromoslavskaya ile evlenir. Bu evlilikten iki kız, iki de erkek çocukları olur.
İlk kitabı, 1. Dünya Savaşı ve İç Savaş yıllarındaki Kazakları anlatan Don Hikayeleri, 1926 yılında basılır. Aynı yıl Ve Durgun Akardı Don -Durgun Don diye de bilinir.- adlı romanını yazmaya başlar. Bu romanı yazması 14 yılını alır ve Stalin nişanı ile ödüllendirilir. Bu roman Sovyetler’de zamanın en çok okunan yapıtlarından biri olur ve 1965’de Nobel Edebiyat Ödülü alır. Bitirmesi 28 yılını aldığı Uyandırılmış Toprak adlı romanı ile de 1954 yılında Lenin Nişanı’na layık görülür. Bu roman Yarınların Tohumu (1932) ve Don’da Hasat (1960) olmak üzere 2 kısımdan oluşmaktadır. Bu romanda da kollektivizmin uygulandığı yıllardaki günlük hayatı yansıtır. 1957’de yazdığı kısa hikâyesi İnsanın Kaderi (Sudba çeloveka) film olarak da çekilir.Vatan için dövüştüler isimli eseri bitirilememiştir.
II. Dünya Savaşı boyunca Gerçekler (Pravda) Gazetesinde savaş hakkında yazılar yazmıştır. 1956-1960 yılları arasında toplu eserleri sekiz kitap olarak yayımlanır. Şolohov, Aleksandr Solzhenitsin tarafından Ve Durgun Akardı Don adlı romanında çalıntı yapmakla suçlanmıştır. Delil olarak da eserle yazarın diğer yapıtları arasındaki kalite farkını göstermiştir. Şolohov kendini romanın taslaklarını göstererek ispatlayabilirdi. Ancak tüm taslakların II. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından yok edildiğini belirtti. 1984 yılında monograf Geir Kjetsa bilgisayar yardımıyla romanda yapılan incelemelerin sonucunda Ve Durgun Akardı Don adlı romanın Şolohov’un eseri gibi göründüğünü söyledi. Daha sonra da 1987’de de romanla ilgili yazara ait binlerce not, taslak bulundu.
Şolohov 21 Şubat 1984’de, Rostov ilinde hayata gözlerini yumar. Mezarı Don nehri kıyısındaki Veşki köyündedir..
Şolohov 1932’de SSCB Komünist Partisi'ne, 1939’da SSCB Bilimler Akademisi’ne üye oldu ve yine 1939 yılında da Seçkin Sovyet unvanı aldı. 1959’da Sovyet Başkanı Nikita Kuruşkev’e Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri gezisi sırasında eşlik etti. 1961’de SSCB Komünist Partisi Merkez Komitesi'ne seçildi. İki kere Sosyalist Kahramanlık Madalyası ile ödüllendirildi. Sovyet Yazarlar Birliği'nin yardımcı başkanlığını yaptı.
Eserleri
Ve Durgun Akardı Don - Durgun Don
Uyandırılmış Toprak
Don Kıyısında Hasat
Don Öyküleri
Vatan İçin Döğüştüler
Mavi Bozkır
İnsanın Kaderi
Mihail Şolohov Kitapları - Eserleri
- Uyandırılmış Toprak Cilt 2
- Ve Durgun Akardı Don - 2. Cilt
- Ve Durgun Akardı Don - 3. Cilt
- Ve Durgun Akardı Don - 4. Cilt
- Don Hikayeleri
- İnsanın Yazgısı
- Savaş Esirleri
- Mavi Bozkır
- Uyandırılmış Toprak Cilt 1
- İlyuşa
- Vatan İçin Dövüştüler
- Kin ve Sevgi
- Alyoşka'nın Yüreği
- Don Kıyısında Hasat 1
- Don Kıyısında Hasat 2
- Don Kıyısında Hasat 3
- Don Kıyısında Hasat 4
- Durgun Don
- Yaşam Bu mu?
- Durgun Don 1.Cilt
- Yazarın Sorumluluğu
- Seçilmiş Əsərləri
- Durgun Don 1.Cilt
- Durgun Don 2.Cilt
- Durgun Don 3.cilt
- Durgun Don 4.cilt
Mihail Şolohov Alıntıları - Sözleri
- "Ama bir de sen kendin karar ver. Acı çekmesi gereken yalnız ben miyim bu dünyada?" (Durgun Don)
- Kiminin talihine mutluluk düşer, kimininkine mutlulukçuk ... (Alyoşka'nın Yüreği)
- Gelecek, benim için geçmişimden beter olamaz. (Ve Durgun Akardı Don - 4. Cilt)
- "Artık ölümden korkmuyorum. Bütün korkum, öte dünyada, şarkıda olduğu gibi birbirimizi tanımayacağımızdır. Sen de ben de orada olacağız Feodor ama birer yabancı gibi karşılaşacağız... Ben bundan korkuyorum!" (Durgun Don)
- "Biz bütün insanların kardeş olmalarından yanayız." (Ve Durgun Akardı Don - 3. Cilt)
- “…üç kere lanet sana,lanetledim seni…Eğer bir daha birbirimizi göremeyecek olursak ne ala,cehennemin dibine kadar yolun var.” (Don Hikayeleri)
- bunca okumuş yazmışlığınız var, siyasetten yana bu denli bilgisiz olmanıza şaştım doğrusu! (Durgun Don 2.Cilt)
- . Güneş batarken ilk don belli belirsiz tuttu. Nilüferlerin yaygın yaprakları üzerine gümüşî bir ışıltı serpti don, ertesi sabah erken erken, suyla işleyen değirmenin dolabında mika gibi, çeşitli renklere bürünmüş incecik buz tabakaları gördü Lukiç. . (Don Hikayeleri)
- Burada, şu çitin üstünde oturmak,sessizlik ve yalnızlık içinde tek başına kalmak,eski asker pantolonumu çıkarabilmek,yolda ıslanmış saçlarımı güneş ve rüzgarda kurutmak ve şu solgun mavi gökte dalgalanan dolgun bulutları seyretmek ve hiçbir şey düşünmemek ne hoştu. (Yaşam Bu mu?)
- "bir insan mutluluğu kadar güzelsiniz." (Durgun Don)
- "Silahlarınızla kurşun sıkıp atlarınızın üstünde çalımınan dolaşmak hoşunuza gidiyor. Ama biz analar n’olacaz, biz? Ölenler bizim evlatlarımız değil mi? Savaşınız da batsın, siz de batın inşallah, emi!” (Ve Durgun Akardı Don - 3. Cilt)
- .
<< ......İnsan yüzüne hasret kaldın demek, ha?>>
<
> < > . (Don Hikayeleri) - Başkasının bitinin hesabını tutma sen ! Kendininkiler yeter ! Kendin ekmek dilenirken başkasının babasına laf ediyorsun. (Alyoşka'nın Yüreği)
- "Insan birlikte çarpışır ama yalnız ölür " (Vatan İçin Dövüştüler)
- "Üzümlü kek gibi mübarek kadın, yalnız üzümleri çıkartılmış işte. Tam bana göre!" (Durgun Don)
- Bazen, gece uyku tutmadığında, boş gözlerle karanlığa bakıp düşünür insan! "Yaşam beni böyle niye yıktı? Niye bu kadar perişan etti?". Bu soruya ne karanlık yanıt verir, ne de açık, pırıl pırıl bir güneş... Yanıt beklemek de boşuna! (İnsanın Yazgısı)
- Toprak için, yoksullar için çarpışmaya gidiyorum, herkes eşit olsun diye çarpışacağım, ortalıkta ne zengin, ne de yoksul kalsın diye... Herkes eşit olsun diye. (Mavi Bozkır)
- Tanrı bizi dostlarımızdan korusun, düşmanlarımızın hakkından nasıl olsa geliriz. (Ve Durgun Akardı Don - 2. Cilt)
- Kadın dediğin çok ciddi bir konudur! Hayatta birçok şey kadına bağlıdır! (Uyandırılmış Toprak Cilt 1)
- "Kimi zaman uyayamazsın geceleri; boş gözlerle karanlığa 10 dalar gidersin :"Yaşam, nasıl da savurdun beni böyle ? Neden sürdün beni böyle ordan oraya?"Ve yanıt alamazsın, ne karanlıktan, ne aydınlık günden... Yanıt veren olmaz, yaşadığın sürece de olmayacaktır." Sen aşağı in de su kenarında oyna oğul. Akan suda her zaman birşeyler bulunur. (Kin ve Sevgi)