Varoluş ve Psikiyatri - Engin Geçtan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Varoluş ve Psikiyatri kimin eseri? Varoluş ve Psikiyatri kitabının yazarı kimdir? Varoluş ve Psikiyatri konusu ve anafikri nedir? Varoluş ve Psikiyatri kitabı ne anlatıyor? Varoluş ve Psikiyatri PDF indirme linki var mı? Varoluş ve Psikiyatri kitabının yazarı Engin Geçtan kimdir? İşte Varoluş ve Psikiyatri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Engin Geçtan
Yayın Evi: Metis Yayınları
İSBN: 9789753424530
Sayfa Sayısı: 208
Varoluş ve Psikiyatri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bu kitapta bir "süreç" olarak insanı anlatmak istedim ve bu amaçla, ona "varoluşçu psikiyatri" açısından yaklaşmayı denedim. İnsanın dünya içindeki varoluşu çeşitli yönlerden tartışılabilir. Alanım psikiyatri olduğu için düşüncelerimi bu çerçevede sınırlamayı yeğledim.
Önceki yazdıklarımı okumuş olanlar, bu kitabın içeriğini geçmişte ortaya koyduğum bazı görüşlerden yer yer farklı, hatta onlarla çelişkili bulabilirler. İnsanın bir "durum" olmaktan çok, bir "süreç" olduğu kabul edildiğinde, bu değişimin anlayışla karşılanacağını umuyorum.
(Önsöz'den)
Varoluş ve Psikiyatri Alıntıları - Sözleri
- Kendilerini tek başına kalmış bulmaktan korkan insanlar, kendilerini hiç bulamazlar.
- Mutlu insan için saat çalmaz!
- Daha iyi yaşamak için yaşama ilişkin veri toplayan ve depolayan insanlar erteledikleri yaşamın geri gelmemek üzere akıp gittiğini neden görmezden geliyorlar. Üstelik kendi geçmişlerinden alacaklı olmanın giderek artan yükü ile yaşamak zorunda kalarak.
- Yalniz kalmamak için başkalarıyla beraber olma gereği, birçok insanin gerçekten seçmedikleri insanlarla birlikte olmalarina neden olurken, insan Andre Gide'in sözlerini hatirliyor: "Kendilerini tek başına kalmiş bulmaktan korkan insanlar, kendilerini hiç bulamazlar."
- Yalnızca yaşamdan vazgeçmeye istekli ve hazır olan, yaşamın gerçek tadını alır.
- …bir insan hakkında bilgi sahibi olmak, onu tanımak anlamına gelmez…Ama bir insanı tanımak, onunla aramızda oluşan "bağı" yaşamaktır.
- Yaşama anlam katabilme gücü, yaşamın anlamsızlığını kabul etme yürekliliğiyle etkinlik kazanır. Ama çoğu zaman insan bu ürkütücü gerçekle yüzleşmektense, kendisine yabancılaşma pahasına geliştirdiği by-pass sistemleri içinde sıkışıp saklanmayı yeğler. Yaşamın anlamsızlığıyla yüzleşmek yerine yaşamın anlamsızlığını tartışır. En azından üst sistemlerin beklentileri göz önünde bulundurulduğunda, insanın kendisini süreç olarak gerçekleştirmesinin her zaman mümkün olamayacağını tabii ki kabul etmek gerekir. Ama sanırım önemli olan, kendimizi ne zaman yaratıp ne zaman sattığımızın farkında olabilmek.
- Kim ki kendini geride tutar, o her zaman ön plandadır. Kim ki kenarda durur, o her zaman bir yerdedir. Kim ki kendini göstermeye çalışmaz, o her yerde görünür. Kim ki kendini tanımlamaz, o her zaman seçkin kalır. Kim ki yaptıklarıyla böbürlenmez, ortaya çıkardıklarının değe ri kalıcı olur.
- Pek çok insanın ego sınırı, narsisizmlerini okşayan sözcükler karşısında çabucak eriyip yok oluverir. Egoların birbirine geçmesiyle yaşanan ve bastırılmış düşmanca öğeleri içeren bu olgunun kültürümüzdeki adı "samimiyet" gibi sıcak bir sözcük. Birbirini karşılıklı kullanma eğilimlerinin etkisinde yaşanan ve çoğu kez bilinçdı- şı sadist-mazoşist öğeler de içeren bu olgu, ego sınırlarının kaybolmamasına rağmen bu sınırların algılanmadığı "birlikte varo- labilme" sürecinin otantik içtenliğinden yoksundur.
- Kişi, çevresinin beklentisi olarak gördüğü bir kimliği kendisine ismarlarken, farkına varmaksızın kendisinin kendine yönelik beklentilerini de gerçekleştirmeye çalışır. Bu beklentilerin içeriği önemli ölçüde kişinin çocukluk yaşantıları tarafından belirlenir. Çocukken istemeyerek de olsa anne ve babasından gelen talepler doğrultusunda geliştirdiği davranışları ya da yalnızlığına karşı aile içinde yer edinebilmek için geliştirdiği yapmaca kimliğini, yetişkin yaşamdaki çevresi tarafından da kabul edilebilmesi için gerekli olduğuna inanarak sürdürür. Tabii ki bu olgu, kişinin içinde yaşadığı toplum grubuna o dönemde egemen olan değerlerden de önemli ölçüde etkilenir.
- Bencillik insanın istediği gibi yaşaması değil, başkalarının kendisinin istediği gibi yaşamasını beklemesidir.
- Anlaşılabilme umudumuzu yitirdikçe daha çok beğeni toplamak için çabalarız. Sevilebilmek umuduyla bize ait olmayan bir görüntüyle sunulan benliğimiz bu kez sevmeyi unutur. Derinlere itmeye çalıştığımız öfke ve düşmanlığı, sevilmeden sevmemekte direnerek maskelemeye çalışırız.
- ...varolmayarak yaşamak.
- “…Olması gerekeni yapalım derken,olmakta olanı yaşayamayan insanlar topluluğu ortaya çıktı.”
Varoluş ve Psikiyatri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
°° doğmak için ölmek, ölmek için doğmak°°: Eğitici, düşündüren ve ilham veren bir kitap. Kendi alanında büyük bir üstad olan Engin Gectan ile psikiyatri ve varoluş üzerine bir yolculuk yapar gibi. Dört bölümden oluşan kitabı okurken, hem bu alana dair yazarın kendi okuduklarını paylaşması , hem de bu okuyuslarin kendinde oluşturduğu düşünceleri açıklaması başka bir güzellik katmış kitaba. Ayrıca ülkemizden, gerçek yaşamdan alıntıladığı konulara uygun örnekler çok yerinde olmuş. Keyifli okumalar. En vurucu cümlesi: ''hayat boştur, ama içine sı..nca dolar.'' (Passenger)
insan olmak, hayat ve normaldışı davranışlar dan sonra engin geçtan'ın okuduğum 4. kitabı. bu saydığım diğer kitaplara nazaran açıkçası daha az keyif aldım ama yine de bazı yazarların yazdığın şeylerden ziyade yazma şekli ve kullandığı dil insanı keyif veriyor. engin geçtan tam olarak böyle bir yazar. her ne kadar kitabın başında bu kitabın konunun uzmanları dışında herkesin okuyabileceği türden bir kitap olduğunu söylese de daha ziyade konunun uzmanları için ve uygulayıcılar için daha faydalı bir kitap olduğunu düşünüyorum. veya psikoloji psikiyatri ile ilgilenen öğrenciler için daha faydalı olabilir. (Fuat)
Uzun zamandır sinirimi bozan bir kitap okumamıştım, ne de iyi oldu. Rahatsız olduğum ölçüde gelişebilip donusebilecegimi düşündüğümden olsa gerek ki bu sinir bozukluğu beni bir yandan da mutlu olmuş hissettirdi.. böylesi etkiye sahip kitaplar insanın kendi gerceklikleriyle yüzleşmesine de yardımcı olabiliyor. Karşısında direnç sergileyebilecegi bir muhatap olmadığından olsa gerek - bu saldırı altında hissetmemek de demek aynı zamanda - savunma sistemleri devredışı kalabiliyor yahut daha esnek olabiliyor. Yine de bütün bunlar kişinin değişimi için ancak bir hazırlık aşaması olabilir. Varlığı düşünmek ile varolmak farklı şeyler olduğu gibi "olma" da her ne kadar oznel gorunse bile öteki ile olan birlikteliği ile gerçekleşir. Eylemedikten sonra bilmek işlevi olmayan bir külfetten öteye gidemiyor. Bilmek eylemsellige yardımcı bir araç olmakla sınırlı, eylemi bir nebze guduleyedebilir de fakat eylemi gerçekleştirmek için yeterli değil. Davranış ve tutumların ve bunlara ekseriyetle açığa çıkan duyguların - bu aynı zamanda iki yönlü cereyan eden bir ilişki olmakla birlikte- oluşmasında etkili olan faktörler sadece bilgi ile değişikliğe uğrar diye düşünür ve beklersek hayal kırıklığına uğrayabiliriz. Farkına varmak değişiklik yaratmak için çok önemli bir durum olsa bile yolun yalnızca ilk yarısı eder, ikincisi yarısının daha az sancılı olacağına dair bir emare yok. (Gulan)
Varoluş ve Psikiyatri PDF indirme linki var mı?
Engin Geçtan - Varoluş ve Psikiyatri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Varoluş ve Psikiyatri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Engin Geçtan Kimdir?
Engin Geçtan 12 Ocak 1932'de İzmir'de dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini İzmir’de tamamladı. 1956 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olan Geçtan, psikoloji ve nöroloji dallarında ABD'de New York ve Columbia üniversitelerinde beş yıl süreyle uzmanlık eğitimi gördü.
1974'te profesörlüğe yükselen Geçtan, ODTÜ, Ankara, Boğaziçi ve Marmara üniversitelerinde öğretim üyeliğinde bulundu. Ayrıca, bir yandan psikiyatr olarak mesleğini icra ederken, bir yandan da sürekli yazıyordu. Geçtan’ın, Dersaadet'te Dans, Bir Günlük Yerim Kaldı İster misiniz?, Kırmızı Kitap ve Kızarmış Palamutun Kokusu ve Tren adlı romanları bulunuyor.
Uzmanlık alanı psikiyatri olan Engin Geçtan 1975-1987 yılları arasında meslek dışı okuyucular tarafından da ilgiyle karşılanan dört kitap yazdı. Çok sayıda basım yapmış ve yapmakta olan ve kendi bilimsel disipliniyle ilgili bu dörtlünün ardından, (İnsan Olmak, Varoluşçu Psikiyatri, Normaldışı Davranışlar ve Psikanaliz ve Sonrası, Metis) psikiyatri alanının çerçevesinden çıkma isteği doğrultusunda roman-senaryo çalışmalarına başladı. Ankara ve İstanbul’daki dört üniversitede öğretim üyeliği yapmış olan Engin Geçtan halihazırda üniversitedeki part-time görevi dışında klinik çalışmalarını psikoterapist olarak sürdürmektedir. Dersaadet’te Dans, Bir Günlük Yerim Kaldı İster misiniz?, Kırmızı Kitap ve Kızarmış Palamutun Kokusu romanlarına 2004 yılında Tren’i de ekledi. Kırk yıllık bir deneyimin ardından psikiyatriye, ülkemiz insanına ve bugün kaosun kenarında yaşanan süreçlere bakışını dile getiren Kimbilir? ve Hayat adlı kitapları yayımlandı.
Geçtan’ın Kırk yıllık bir deneyimin ardından psikiyatriye, ülkemiz insanına ve bugün kaosun kenarında yaşanan süreçlere bakışını dile getiren Kimbilir? ve Hayat adlı kitapları da bulunuyor. Psikiyatri uzmanı, romancı ve yazar Prof. Dr. Engin Geçtan 86 yaşında yaşamını yitirdi.
Prof. Dr. Engin Geçtan, Psikiyatri alanıyla ilgili çok sayıda basım yapmış “İnsan Olmak”, “Varoluşçu Psikiyatri”, “Normaldışı Davranışlar” ve “Psikanaliz ve Sonrası” kitaplarını kaleme aldı. Engin Geçtan ardından, roman-senaryo çalışmalarına başlamıştı.
“Dersaadet'te Dans”, “Bir Günlük Yerim Kaldı İster misiniz?”, “Kırmızı Kitap” ve “Kızarmış Palamutun Kokusu” romanlarına 2004 yılında “Tren”i de ekleyen Geçtan, kırk yıllık bir deneyimin ardından psikiyatriye, Türkiye insanına ve bugün kaosun kenarında yaşanan süreçlere bakışını dile getiren “Kimbilir?” ve “Hayat” adlı kitapları yayımlamıştı.
Prof. Dr. Engin Geçtan, ayrıca ODTÜ, Ankara, Boğaziçi ve Marmara üniversitelerinde öğretim üyeliğinde bulunmuştu.
Engin Geçtan Kitapları - Eserleri
- Varoluş ve Psikiyatri
- Mesela Saat Onda
- Zamane
- Kuru Su
- Seyyar
- Psikanaliz ve Sonrası
- Tren
- Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar
- İnsan Olmak
- Hayat
- Kızarmış Palamutun Kokusu
- Kırmızı Kitap
- Kimbilir?
- Bir Günlük Yerim Kaldı İster misiniz?
- Dersaadet'te Dans
- Rastgele Ben
- Orada Bir Arada
- Çağdaş Yaşam ve Normal Dışı Davranışlar
- Dünya Hali
Engin Geçtan Alıntıları - Sözleri
- Kim ki kendini geride tutar, o her zaman ön plandadır. Kim ki kenarda durur, o her zaman bir yerdedir. Kim ki kendini göstermeye çalışmaz, o her yerde görünür. Kim ki kendini tanımlamaz, o her zaman seçkin kalır. Kim ki yaptıklarıyla böbürlenmez, ortaya çıkardıklarının değe ri kalıcı olur. (Varoluş ve Psikiyatri)
- Kedilerde son nefeslerini gözden uzakta verirler. Onlar bizden daha iyi biliyorlar, ölümün kimseyle paylaşılamayacağını. (Tren)
- O reddetmeden ben reddedeyim kaygısı sonucu yalnız kalan insanların sayısı o kadar çoktur ki ! (İnsan Olmak)
- Her insan hayatında en az bir kez mucizeyle karşılaşır, eğer onu fark edebilirse. (Bir Günlük Yerim Kaldı İster misiniz?)
- İnsanın ancak, ana-babasını kendi dünyaları olan ayrı varlıklar olarak görmeyi başarabildiğinde gerçek anlamda yetişkin sayılabileceğini düşünüyorum. (Kimbilir?)
- Çocuğun gelişimi üzerinde, eğitimciler de ebeveyni kadar, hatta bazen onlardan daha çok etkili olurlar. Jung, öğretmenlerin, çocuğun kendisini tanımasını ve bilinçdışını bilinçlendirebilmesini sağlayabilecek bir biçimde eğitilmeleri gereğini savunmuştur. Bunun için, çocuğun yeni deneyimlere girişmesine ve içgüdüsel enerjilerini harekete geçirebilecek simgeler edinmesine imkân sağlamak gerekir. (Psikanaliz ve Sonrası)
- Kendini tanımak "dıştan içe" sessiz bir yolculuktur, anlatılması ve paylaşılması zor, bazen sadece kokusu alınabilir. Akmakta olan bir ırmağın, aynı zamanda kaynağına doğru yolculuk edebilmesini çağrıştıran bir süreç, kaynağa ulaşılamasa da yolculuğun kendisine değer. (Zamane)
- Aşık olmak kolaydır. Oysa gerçek sevgi, yaşam boyu sürdürülen ve birbirini giderek daha iyi anlamayı, yaşam sorunlarını giderek artan bir biçimde paylaşmayı ve birlikte çözümler aramayı içeren bir olgudur. (Psikanaliz ve Sonrası)
- ''Eğer her şey çocukluk dönemiyle açıklanırsa, o zaman her şey bir başkasının kusuru olarak değerlendirilir ve insanın kendi sorumluluğunu üstlenme gücüne duyulan güven de küçümsenmiş olur.'' (Psikanaliz ve Sonrası)
- Bir şeylere inanmak insanı rahatlatıyor olmalı. Kadının yüzündeki huzuru fark ettin mi? (Kırmızı Kitap)
- Sevgiye ve kabul edilmeye duyulan ihtiyaç arttıkça, reddedilmeye duyarlık ve alınganlık tepkileri de o denli yoğun olur. Bazı insanlarda bu duygu öyle yoğundur ki, diğer insanlar tara fından kendilerine verilen değeri ve gösterilen yakınlığı kabullenemez ya da psikoz sınırlarını zorlayan, mantık dışı bir duyarlık gösterirler. Bu tür tepkileri sürekli olarak gösteren kişilerde paranoid eğilimlerin varlığından söz edilir. Örneğin, yoğun eksiklik duyguları içinde yaşayan bir kişi, olumlu bir niteliğinden ötürü takdir edildiğinde kendisiyle alay ediliyormuş duygusuna kapılır ve ezikliğinin yarattığı düşmanlık duygularını, çevreden kendisine yönelmiş gibi yaşar. Bu nedenle, paranoid kişi çevresindeki insanların davranışlarını ve sözlerini yanlış yorumlama eğilimindedir. (Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar)
- Toplu kişilik çözülmeleri; Jung'un tanımladığı kişilik bölümlerinden "gölge arketipi"nin kişiliğin geri kalanını egemenliğine almasi; gelişimin narsisistik dönemine gerileme özelliği gösteren davranışlar ve bu olguya eşlik eden kendine özgü mantık biçimleri; insan ilişkilerinin yerini imgelerle ilişkilerin alması; toplumsal yapıların yerini Baudrillard'ın tanımladığı sessiz yığınlara bırakması; "kaosun kenanı"ndaki kaygan zeminde sürdürülmeye çalışılan köhnemeye yüz tutmuş modeller; isimsizlik ve kimliksizliğe mantar gibi üreyen yeni inanç sistemlerinde çözüm aranması; Descartes düşüncesinin ve getirdiği alışılmış kavramların yaşanmakta olan fenomenleri açıklamada yetersiz kalması, kozmik dans dinamikleriyle ortaya çıkan olayların, Batı kültürünė egemen olan çizgisel (linear) zaman doğrultusunda bakıldığında, anlaşılmaz ve izlenemez hale gelmesi; pozitif bilimin temel araç olarak kullanma alışkanlığında olduğu "belirleyici" kavramının, yerini "karmaşalık" (complexity)* denilen dinamiklere bırakması ve alışılagelindiğin ötesinde daha birçok diğer dinamiklerle belirlenen yeni bir çağ. Çizgisel zamanda düşünmeye alışmış olanların, başlangıç kavramına takılıp kaldıkları için, ne zaman başladığını saptamaya çalışırken inandırıcı olamadıkları bir çağ. (Kimbilir?)
- … Kendini siyahından uzak tutmaya çalışan beyaz, zamanla bunun bedelini kirlenerek öder. Siyahın karşı konulması zor cazibesine kapılarak. (Seyyar)
- ''İnsan kökenini arar, dünyanın tamamlayıcı bir parçası olmak ve bir yere ait olduğunu hissetmek ister.'' (Psikanaliz ve Sonrası)
- Onun doğasıydı bu, zorlukları yalnızlığında yaşamak. (Kuru Su)
- ''İnsanları diğer insanlar hasta ettiğinden yine insanlar iyi edebilir.'' (Psikanaliz ve Sonrası)
- ...varolmayarak yaşamak. (Varoluş ve Psikiyatri)
- Normal insan, yaşamına bir anlam katmak ve kendini geliştirmek amacıyla sürekli çaba gösterir ve toplumun da isteklendirmesiyle çeşitli alanlarda kendini yüceltir. Bu çabasında kendi hakkındaki varsayımları oldukça gerçekçidir, kendisini zorlamaz. (Çağdaş Yaşam ve Normal Dışı Davranışlar)
- "Kendimi arıyorum." "Umarım tümden kaybetmezsiniz." (Kızarmış Palamutun Kokusu)
- Evrende her şeyin ömrü olduğunu bilmek bizleri zamanın ölçülebilir bir şey olduğu yanılsamasına yöneltiyor. (Seyyar)