Vatan Dediler - II - Talip Apaydın Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Vatan Dediler - II kimin eseri? Vatan Dediler - II kitabının yazarı kimdir? Vatan Dediler - II konusu ve anafikri nedir? Vatan Dediler - II kitabı ne anlatıyor? Vatan Dediler - II PDF indirme linki var mı? Vatan Dediler - II kitabının yazarı Talip Apaydın kimdir? İşte Vatan Dediler - II kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Talip Apaydın

Yayın Evi: Kültür ve Turizm Bakanlığı

İSBN: 975-17-2390-6

Sayfa Sayısı: 520

Vatan Dediler - II Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Eser Toz Duman İçinde, Vatan Dediler, Köylüler adlı roman dizisinin ikinci kitabıdır. Anadolu insanının özverisini, çabasını aynı zamanda yalnızlığını ve çaresizliğini bu kitapta bulmanız mümkündür.

Vatan Dediler - II Alıntıları - Sözleri

  • Anadolu insanı işte. Saf ama derin. Bambaşka bir insan... Değerli bir maden...
  • Düşman yalnız cephede değil ki kardaşim, içimizde de var...
  • Evlatlarım! Vatanın en karanlık günlerinde Türk'ün yüzünü güldürdünüz. Kahramanlığınızı bütün millet takdir ediyor. Öyle bir zafer kazandınız ki, ulusumuzun alın yazısını değiştirdiniz. Şehitlerimeze Tanrı'dan rahmet dilerim. Onlar vatan uğruna öldüler en yüksek rütbeye eriştiler. Kalbimizde yaşayacaklar. Fakat sizler yeni savaşlara hazır olun. Vatanımızda tek bir düşman kalmayıncaya kadar savaşacağız. Hepsini sınırlarımızın dışına süreceğiz. Bu toprakları kirli düşman çizmelerinden temizleyeceğiz. Geldiklerine pişman edeceğiz. Milletimiz bizden yeni zaferler bekliyor. Şunu bütün dünyaya ispat edeceğiz, bu millet esir yaşayamaz. Başkomutanımızın emridir, ya bağımsızlık, ya ölüm!
  • Katırlar kocaman topları çekiyorlardı. Yepyeni toplardı. Uzun namluların ağzı meşin kapaklarla kapatılmıştı. Arkalarınıza mermi yüklü arabaları vardı. Kol kalınlığında uzun mermiler donuk donuk parlıyordu. - Üf bee... dedi Haceli. Bunları kim yiyecek Mamıt? - Yunan yiyecek, yiyebilirse... - Allah kolaylık versin
  • Düşmanı asla küçümsemeyin.
  • Teğmen Galip vatani kurtarmak için şu insanların nasıl çalıştıklarını, nelere katlandıklarını düşünüyordu. Kemal Paşa'yı iyi anlıyordu. Bu ulusla olmaz denilen her şey yapılabilirdi...
  • Arkadaşlar bu dünyada her canlının düşmanı vardır şunu öldürüp yiyeyim yok edeyim diye saldırır. Eğer güçlü değilsen kendini savunamıyorsan düşmanın seni haklar. Biz Türkler eskiden dünyanın en güçlü milletiydik. Bize saldırmak ne demek herkes önümüzde baş eğerdi. Sonradan başımızdakilerin kötü yönetimi yüzünden zayıfladık. İyi çalışmadık düşmanlarımız gittikçe gelişirken biz geriledik. Bir bağı budamazsan bellemezsen sulamazsan ne olur? Sararır, kurur... Öyle olduk. Düşmanlarımız onun için saldırdı. Bize emirleri altın alıp ezmek istiyorlar. Yurdumuza onun için girdiler. Eğer silkinip kovamazsak, bizi esir edecekler. Köle gibi çalıştıracaklar, varımızı yoğumuzu elimizden alıp yiyecekler, evlerimize oturacaklar, tarlalarımızı sahiplenecekler. Dinimizi, namusumuzu iki paralık edecekler. Oysa biz buna layık değiliz...
  • Arkadaşlar, kavgada cesur olmak gerek. Korkan kaybeder. Biz dünyanın en cesur milletiyiz. Cesaretimiz diyecek yok. Fakat aynı zamanda bilgili olmalıyız...
  • Yunan komutan: Bu Türkler Araplara özendikleri için bittiler zaten...
  • Savaşı insan kazanır, silah değil.
  • "Burada ya hepimiz öleceğiz ya düşmanı geri çevireceğiz. Çekilmek yok!"
  • Meclisi bugünkü gibi beyler ağalar, hacılar hocalar doldurursa halk yararına yasalar yapılmaz. Bu köylü askerin akıttığı kanlar, verdiği canlar boşa gider teğmenim. Yazık olur.
  • Kemal Paşa dinimizi, memleketimizi kurtarmaya çalışıyor. Ama saman kafalı bir takım adamlar ortalığı karıştırıp çıkar sağlamak istiyorlar.
  • bana bir yudum su ver, çok uzak yoldan geldim.
  • Yeni kurulacak devletin temelinde halkın kanı ve alın teri var. Duvarlarında ve çatısında da bu olacak. Ama içinde başkaları oturmamalı, halkın kendisi oturmalı. Öyle bir yapı kurulmalı.

Vatan Dediler - II İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Vatan Dediler adlı roman yazarın daha önceden belirttiğimiz üçlemesinin ikinci kitabı olma özelliğini taşıyor.Eser ilk roman olan Toz Duman İçinde adlı çalışmanın devamı niteliğinde.İlk eserde gördüğümüz en önde gelen karakterler olan ve Tacım köyünü terk ederek önce vatanı savunan düzensiz birliklerden oluşan Kuvayi Milliye çetelerine ardından da düzenli birliklerin kurulmasıyla orduya katılan başta Molla Mahmut ve Haceli olmak üzere bir grup arkadaşın Yunanlılara karşı verdiği başta İnönü savaşları ve Büyük Taarruz olmak üzere destansı mücadele ve yaşananlar an be an yansıtılırken geri planda ise savaş nedeniyle savaşa giden bu insanların geride kalan ailelerinin göç etmek durumunda kalarak yurtlarını terk edişleri, aralarındaki iletişim, umutla-umutsuzluk arası gidip gelişler, isyanlar, yaşanan dramatik savaş sahneleriyle birlikte yansıtılır.Film tadında okuyabileceğiniz ve Kurtuluş Savaşını adeta tekrardan yaşatan bir eser olarak tüm okurlara tavsiye ediyorum. (Polat S.)

kütüphaneden aldıgım ilk kitap :) ilkokulda proje odevi için okumustum.bir haftada bitirdim kimse inanmamıstı bitirdiğime ama gerçekti.Kitaba gelince kurtulus savası yıllarını kahramanızın gözlerinden anlatan o cepheden o cepheye koşan adlarını bilmediğimiz bir sürü şanlı türk evlatlarından birisi kahramanımız molla mahmutun hikayesi aradan yıllar geçmesine rağmen bende hala bıraktıgı izleri vardır. (İlyas Hazar)

Vatan Dediler - II PDF indirme linki var mı?

Talip Apaydın - Vatan Dediler - II kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Vatan Dediler - II PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Talip Apaydın Kimdir?

Polatlı’ya bağlı Ömerler Köyü’nde doğdu. İlk eğitimini Beypazarı’nda yaptı. Daha sonra Çifteler Köy Enstitüsü (1943) ve Gazi Eğitim Enstitü­sü Müzik Bölümü’nü bitirdi. Çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı.

Günümüz yazarlarındandır. İlk şiir ve hikâyelerini Köy Enstitüleri Dergisi’nde yayınladı (1945-1946). 1948-1950 yıl­ları arasında Yücel, Varlık, Edebiyat Dünyası, Fikirler, İme­ce, Yeni Ufuklar vs. gibi dergilerde çıkan hikâyelerinden sonra romancılığa başladı. Eserlerinin hemen hemen hep­sinde vaktiyle Köy Enstitüleri’nde benimsetilmiş köy anla­yışına uygun klişe anlayışı işier. Bu kitaplarda köy daima sefil ve sömürülmüştür. Köylü câhildir, hurafelere inanır. Müsbet hiçbir davranışları yoktur. Bu toplumda tak iyi in­san köy öğretmenidir. Öğretmen, köylüyü eğiterek modern ve taık hâle getirmeye uğraşır. Eserlerinde Yaşar Kemâl, Kemâl Tahirve Orhan Kemâl’in etkisi görülür.

Şiir kitabı: Susuzluk (1956).

Hikâye kitapları:

1. Ateş Dü­şünce (1967), 2. öte Yandaki Cennet (1972), 3. Koca Taş (1974), 4.0 Güzel İnsanlar (Çocuklar için hikâyeler, 1978), 5. Yolun Kıyısındaki Adam (1979), 6. Duvar Yazılan (1981), 7. Kökten Ankaralı (1981), 8. Yangın (Çocuklar için, 1981).

Ro­manları:

1. Sarı Traktör (1958), 2. Yarbükü (1959), 3. Emmtog-lu (1961), 4. Ortakçılar (1964, 1974), 5. Ferhat ile şirin (Halk için roman, 1965), 6. Toprağa Basınca (Çocuklar İçin, 1966), 7. Define (1972), 8. Yo* Duvar (1973), 9. Toz Duman İçinde (1974), 10. Tütün Yorgunu (1975), 11. Kente İndi Idris (1981), 12. Vatan Dediler (1981).

Hâtıraları:

1. Bozkırdaki Günler (1952), 2. Karanlığın Kuvveti (1967J.

Tiyatro eseri: Bir Yol (1966).

Radyo oyunu: 1. Yapılar Yapılırken, 2. Otobüs Yarışı (Basılmadı).

Talip Apaydın Kitapları - Eserleri

  • Köy Enstitüsü Yılları
  • Sarı Traktör
  • Tütün Yorgunu
  • Yarbükü
  • Toz Duman İçinde
  • Köylüler
  • Ortakçılar
  • Vatan Dediler - II
  • Yoz Davar
  • Define
  • Dağdaki Kaynak
  • Biz Varız
  • Akan Sulara Karşı
  • Kente İndi İdris
  • Elif Kızın Elleri
  • Öte Yakadaki Cennet
  • Emmioğlu
  • O Güzel İnsanlar
  • Koca Taş
  • Bir Yol
  • Toprağa Basınca
  • Merdiven
  • Yolun Kıyısındaki Adam
  • Bozkırda Günler
  • Karabasan
  • Duvar Yazarları
  • Öykülerle Çizgiler
  • Susuzluk
  • Hem Uzak Hem Yakın
  • Yangın

Talip Apaydın Alıntıları - Sözleri

  • Ne suç işledik de ceza çekiyoruz bu kadar? Hırsızlık yapanlar serbes geziyor baksana... Ula nasıl dünya bu? (Yoz Davar)
  • Tüm düşleri gerçekleşmişti sanki. Öyle heyecanlı konuşuyordu. (Dağdaki Kaynak)
  • Çalışmayan, hazır yiyen insan, iyi insan değildir. Efendilik de değildir. Eskidenmiş o. Şimdimi efendilik başka. Çalışan, bir iş yapan, çevresine yararlı olan insan değerlidir artık. (Köy Enstitüsü Yılları)
  • Ozanın dediği gibi,'Halka dahleylemek nemize, cümle vebal bizdedir.' (Tütün Yorgunu)
  • Koridorda dolaştı. Sağa sola bakındı. Padişahların camlı çerçeveli resimlerini asmışlardı. Koç burunlu, kulağı küpeli başı kavuklu padişahlar. Tüylü kaftanlar, allı güllü entariler... Hepsine teker teker baktı. «Ya halk? diye mırıldandı. Siz böylesiniz ama, halkınız nasıl? Halkınızı unutmuşsunuz. Halksız, bilimsiz bir devletin hükümdarlarısınız siz. Onun için, sonunuz iyi gelmemiş.» (Koca Taş)
  • «Böyle birisi olmak şimdi... Duymamak bilmemek. Düşünceyi bambaşka yönlere çevirip, asıl sorunların farkında olmamak... Olacak şey değil. İnsanlık dışı bir tutum. Başkalarının işine geliyor ama, kendimiz için kendi halkımız için gaflet, delâlet ve hatta hıyanet!...» (Koca Taş)
  • Halkımız mutlu olmadan hiçbirimiz mutlu olamayız dostum. Her şey yarım kalır, eksik kalır. (Tütün Yorgunu)
  • Ne vergi diye multezimler geliyor, ne hacılar hocalar tepemizde tuz dövüyor. Rahatladık doğrusu. (Köylüler)
  • -Nasıl sizin köy? -Güzel. Ormanlık. Hem de geniş çayırı var. -Orada olsak ne güzel top oynanır, değil mi? -Oynanır emme biz top bilmeyiz. Topumuz yok. -Siz ne oynarsınız? -Saklambaç oynarız. Ağaçlara çıkarız. Kuzu güderiz... (Dağdaki Kaynak)
  • Bana öyle gelirdi ki şu köyün evlerini, sokaklarını ip çekip yeniden kuralım, insanların kafası değişiverecek. Bu eğri büğrülük, bu plansızlık insanların kafasını bulandırmış, dolaştırmış. Göremez, anlayamaz etmiş. İyiyi kötüden ayırt edemez olmuşlar. Yılanın deri değiştirmesi gibi insanımızı bu ilkellikten birden alıp çıkarmak gerekiyor. (Akan Sulara Karşı)
  • İkide bir kesiyorlarmış elektrikleri. Okulunki de bir yıldır kesikmiş. Öğretmene demişler «nasıl olsa gece ders yapmıyorsun. Gündüz de ışığın gereği yok. Ama caminin ışıkları pırıl pırıl yanıyor. Hatta minareyi de ışıklandırmışlar bir güzel. (Karabasan)
  • Çalışan insanlara neden hakları olduğu değer verilmez? Gayret neden alkışlanmaz? Ben çalışan insandan daha aziz bir şey bilmiyorum. (Bozkırda Günler)
  • -Sıkma canını, geçici bunlar. Bir gün biz de oturacağız o güzel evlerde. Plânını da kendimiz yapacağız, birlikte... - Kendini avut sen. Hiçbir zaman oturamayız.Varsıllar için çalışacağız işte böyle. -Neden? Tanrı böyle mi yazmış? -Tanrı yazmamış ama başkaları yazmış. (Karabasan)
  • Düşmanı asla küçümsemeyin. (Vatan Dediler - II)
  • İçimde bir yalnızlık duygusu vardı. Silkinip atmaya çalışıyordum da atamıyordum. (Ortakçılar)
  • - Tahmin etsek ne olacaktı? Hem sorun bu değil. Sorun gerici politikanın tırmanışı ve yönetime el koyması. Bu önlenebilir miydi? Toplumun ekonomik yapısı bu düzende başka bir sonuç veremez. Halk uyanmadan, kendi çıkarlarına sahip çıkmadan yürütülen demokrasi böyle olur işte. Köy okulu bu duruma düşer. Yüksek öğretim, orta öğretim arap saçına döner. Ama geçecek bu, sürüp gidecek değil. Kendimizi dağıtmayalım. Üzülsek bile, umudumuzu kesmiyelim. Yahu Seyit, öyle diyorsun ama bu bir cinayet be! Nasıl yapılır bu? - Yaptılar. Demin kendin söyledin. Memleketi değiş tirmek istemiyenler egemen oldu. Ama düzelir, üzülme. Belki ileri sıçramak için bir geri çekilmedir bu. Ömrümüz varsa görürüz. Kalktılar, ağır ağır yürüdüler köye. İkisinin de içi doluydu. (Yolun Kıyısındaki Adam)
  • Kuşlarla, hayvanlarla dosttum. Sonsuz bir sessizlik içinde doğayla baş başa yaşardım. Kitaplarımı okurdum, ağaçlara tırmanırdım. Ormanda dolaşırdım. Kuşların sesini dinlerdim. Her çeşit kabalıklardan, küçüklüklerden uzak, mutlu bir dünyam olurdu. Yaşamak buydu bence. (Köy Enstitüsü Yılları)
  • MUHTAR: Gomunistmiş bu öğretmen. Öğretmenlerin çoğu gömunistmiş (Bir Yol)
  • Size bir şey soracağım abi, kendim çözemiyorum Geldiğimiz yerler belli, biz halk insanlarıyız. Çok açığımız var. Bazı okumuş bayan arkadaşlarla konuşurken bunu daha iyi anlıyorum. Kültürel boşluk... Herhangi bir konu üstünde fikir yürütebilmek. Yeterince yapamıyorum bunu. Cesaret edip, söz alıp konuşamıyorum. Siz ne önerirsiniz? «Anlıyorum, Çok haklısın. Hepimizde var bu. Aldığımız eğitim biçiminden geliyor. Önce iyi okumalıyız. Gazete dergi kitap... Eleştirici bir gözle, kendi düşüncemize uyuyor mu, uymuyor mu, irdeleyerek... Ben olsam bu konuda ne derdim diye kendimizi yoklayarak okumalıyız. Açık bir dünya görüşüne ulaştık mı, gerisi kolay. O bir ölçektir elimizde. Her konuyu o ölçekle tartarak kendi düşüncemizi üretebiliriz. Sonra her alanda konuşmak zorunluğu da yok. Bazı şeyler ilgilendirmeyebilir insanı. (Karabasan)
  • Sizde hiç Allah korkusu yok mu? (Yarbükü)