Vatan Yolunda - Yakup Kadri Karaosmanoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Vatan Yolunda kimin eseri? Vatan Yolunda kitabının yazarı kimdir? Vatan Yolunda konusu ve anafikri nedir? Vatan Yolunda kitabı ne anlatıyor? Vatan Yolunda kitabının yazarı Yakup Kadri Karaosmanoğlu kimdir? İşte Vatan Yolunda kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Yayın Evi: İletişim Yayınları
İSBN: 9789754703597
Sayfa Sayısı: 192
Vatan Yolunda Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Millî Mücadelemizin Avrupa’dan görünüşü, İstanbul’a Doğru, Millî Mücadelemizin İstanbul’dan Görünüşü, Ankara’da, Yunan Taarruzu ve Sakarya Harbi, İzmir’de Görüşeceğiz başlıkları altında toplanmış anılar demeti.
Yirminci yüzyılın ilk yarısında büyük bir üretkenlikle dergilere yazdığı şiir, öykü, makale ve eleştri türü yazılarla Türk edebiyatı sahnesine adımını atan Yakup Kadri Karaosmanoğlu, romanları, hikayeleri, denemeleri, oyunları ve anılarıyla, en önemli edebiyatçılarımız arasında yer alır. Üslup özellikleri bakımından Yakup Kadri'nin 1910'dan 1974'e dek verdiği eserler Türkçe'nin geçirdiği bütün evreleri yansıtır. Eserlerinin konu ve fikir zenginliği de dil özelliklerinin çeşitliliğinden aşağı kalmaz. Yakup Kadri'nin Fransız edebiyatı etkisinde başlayan yazarlığı, 1920'lerden sonra özgün bir sese kavuşarak siyasi ve sosyolojik konulara, tarihe, dönem çatışmalarına ve birey psikolojisi irdelemelerine yönelir. Fecr-i Ati'den yetişmiş ama bunu izleyen elli yıl boyunca toplumsal koşullar, tarihi süreçler ve bireysel portreleri romanın dokusuna işlemek için roman tekniğiyle de boğuşmuş bir yazar olan Karaosmanoğlu'nun eserleri, hala tüketilmemiş ayrıntılarının tartışılıp incelenmesi gereken zengin bir "panoroma"dır.
Vatan Yolunda Alıntıları - Sözleri
- "Gâh olur gurbet vatan, Gâhi vatan gurbetleşir."
- Meğer ne küçük, ne pısırık adamlarmış bize zulmedenler!
- Onlar, demiştim, bizi parçalamak istiyorlar, Türkiye denince yaralı bir avın üstüne üşüşen köpekler gibi havlıyorlar. Fakat biz teslim olmayacağız. Hepsini kovalayacağız.
- "Ömrümde hiçbir kimseye bu kadar çabuk gönül verdiğimi hatırlamıyorum."
- Ey, esarete giden su, ey avare gurbet yolcusu, nice demdir hasreti bağrımı kavrayan o diyara bari benden bir damla gözyaşı götür!
- Uyuyamazdı, çünkü geçirdiğimiz günlerin fecaatini o hepimizden iyi biliyordu ve bu halin korkunç mes’uliyetini, itiraf edilemeyen bir ağır sır gibi, yapyalnız, tek başına taşıyordu. ( Mustafa Kemal’i anlatıyor. ) Fecaat: Yürekler acısı durum, çok acıklı olay
- “Ne güzel bir ölüm fırsatı!” demiştim. Fakat kader, bir siperin çukuru içinde masum bir köylü çocuğuyla üst üste düşüp göçmek şerefine beni lâyık görmedi
- Meğer ne küçük, ne pısırık adamlarmış bize zulmedenler! Lakin, zulüm denilen şey hep böyle küçük ve pısırık kimselerin karı değil midir?
- “Efendiler,” diyordu, “yeni muharebe anlayışına göre hattı müdafaa yok, sathı müdafaa vardır. Dün Sakarya’nın ötesinde bugün Sakarya’nın berisinde, yarın belki Ankara’nın gerisinde, İstiklal Savaşımız hep aynı azim ve imanla devam edecektir. Fakat nerede olursa olsun, bir gün düşmanı Vatanın harimi ismetinde muhakkak boğacağız.”
- Türkiye denince yaralı bir avın üstüne üşüşen köpekler gibi havlıyorlar. Fakat biz teslim olmayacağız. Hepsini kovalayacağız.
- Hangi doğum kansız, gözyaşsız ve sancısızdır?
- Bu anı bir devrin sonu zannedenler anlanıyorlar. Biz tarihin bir başlangıç noktasındayız.
- Türk ülkesinin hudutları askerlerimizin silahlarından çıkan kurşunun çizdiği mesafe hattıdır.
- Bir defasında bana dönüp: "Siz poker bilir misiniz?" diye sordu ve cevabımı beklemeden şöyle ilave etti: "Harp tıpkı poker oyununa benzer. İnsan, elinde en kuvvetli kağıdım var zannederken karşı tarafın dört ası veya floş ruvayyal'i olabileceğini düşünmez. Bazen blöf yapayın derken bir mukabil rölans önünde ne yapacağını şaşırır. İşte, ben şimdi düşmanlarımızı böyle bir vaziyette görüyorum."
Vatan Yolunda İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Vatanından uzakta 3 yıldır tedavi görmekte olan Yakup Kadri Karaosmanoğlu milli mücadele çağrısını duyduğunda vatanına dönmek ister ancak yollar kapalıdır. Yazarımızın milli mücadele dönemini kapsayan anılarını içeren bu kitap yurtdışındaki gözlemlerle başlıyor ve vatanın çeşitli noktalarındaki anılarla devam ederek bize o dönemin resmini çiziyor, görülmeyeni görülür hale getiriyor. Mutlaka okunması gereken bu kitap, zor zamanlarda Türk azminin ne şartlarda neleri başarabileceğini gösteren bir başucu kitabıdır. Aşağıda yer alan linke tıklayarak daha fazla yorum okuyabilirsiniz. https://dogavekitap.wordpress.com/2021/07/08/vatan-yolunda/ #anı #hatırat #istiklalharbi #kurtuluşsavaşı #kurtuluşdestanı #tarih #turkbayragi #türkbayrağı #vatan #vatanyolunda #yakupkadrikaraosmanoğlu #yakupkadri #iletişimyayınları (Doğavekitap)
Kitabın adı:Vatan Yolunda Yazarın adı:Yakuğ Kadri Karaosmanoğlu Okuyanın adı:Sıdıka Topal Sayfa sayısı:192 Yazarımız 1889 yılında Kahire'de doğmuş adı 17.Yy. sonlarında duyulmaya başlayan ünlü Karaosmanoğlu ailesinden gelmektedir. Babası Abdülkadir Bey annesi İkbal hanımlar ve ailenin ikinci çocuğudur. Manisa ve İzmir'de okuyan yazarımızın bu kitabı anılarından oluşmaktadır. Yoktan vadedilen bir vatanın canlı tanıklarından... (SIDIKA TOPAL)
Vatan Yolunda, Yakup Kadri’nin Milli Mücadele dönemi anılarını kaleme aldığı bir anı kitabıdır. Mondros Mütakeresi zamanında uzun dönem İsviçre’de tedavi gören Yakup Kadri zor koşullarda ülkemize dönebilmiştir. Kitap iddaalı bir ön söz ile başlayıp ilk bölümde “Milli Mücadelemizin Avrupa’dan Görünüşü” konu alınmış. Sonrasında ülkemize dönebilen yazar İstanbul, Ankara ve son olarak İzmir’deki anılarını kaleme almış. Milli Mücadele gibi uzun bir dönemin yaklaşık 200 sayfaya sığdırılması açıkçası beni tatmin etmedi. Bu döneme hakim olanları da tatmin etmeyeceğini düşünüyorum. Dönem hakkında özet bir bilgiye sahip olmak isteyenler için güzel bir kaynak olabilir. Yakup Kadri’nin akıcı kalemiyle kısa sürede okuyup bitireceğinizi düşünüyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim. (Özgür Özen)
Vatan Yolunda PDF indirme linki var mı?
Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Vatan Yolunda kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Vatan Yolunda PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Yakup Kadri Karaosmanoğlu Kimdir?
27 Mart 1889´da Kahire´de doğdu. İlköğrenimine ailesiyle birlikte gittiği Manisa´da başladı. 1903´te İzmir İdadisi´ne girdi. Babasının ölümünden sonra annesiyle yine Mısır´a döndü, öğrenimini İskenderiye´deki bir Fransız okulunda tamamladı. 1908´de başladığı İstanbul Hukuk Mektebi´ni bitirmedi. 1909´da arkadaşı Şehabettin Süleyman aracılığıyla Fecr-i Âti topluluğuna katıldı. 1916´da tedavi olmak için gittiği İsviçre´de üç yıl kadar kaldı. Mütareke yıllarında İkdam gazetesindeki yazılarıyla Kurtuluş Savaşı´nı destekledi. 1921´de Ankara´ya çağrıldı ve bazı görevler verildi.
1923´te Mardin, 1931´de Manisa milletvekili oldu. Bir yandan da gazeteciliğini ve roman yazarlığını sürdürdü. Kadro Dergisi 1932´de Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir, Burhan Asaf Belge ve İsmail Hüsrev Tökin ile birlikte Kadro dergisinin kurucuları arasında yer aldı. Savunduğu bazı görüşler aşırı bulunduğu için Kadro dergisinin 1934´te yayımına son vermek zorunda kalmasından sonra Tiran elçiliğine atandı. Daha sonra 1935´te Prag, 1939´da La Haye, 1942´de Bern, 1949´da Tahran ve 1951´de yine Bern elçiliklerine getirildi. 27 Mayıs 1960´tan sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi. Siyasal hayatının son görevi 1961-1965 arasındaki Manisa milletvekilliği oldu. 13 Aralık 1974´te Ankara´da öldü.
Yazı Hayatı: Karaosmanoğlu yazarlığa Ümit, Servet-i Fünun, Resimli Kitap gibi dergilerde başladı. Fecr-i Âticiler´in `sanat şahsî ve muhteremdir` görüşünü paylaştığı ve `sanat için sanat` yaptığı bu ilk döneminde Nirvana adlı bir oyun, makaleler, denemeler, düzyazı şiirler ve öyküler yazdı. Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sırasında ülkenin durumu, sanat anlayışını değiştirmesine yol açtı. Türk toplumunun çeşitli dönemlerdeki gerçekliğini sergilemek istediği için bir ikisi dışında eserlerinde belli tarihi dönemleri ele aldı. Kiralık Konak I. Dünya Savaşı öncesinin, Hüküm Gecesi II. Meşrutiyet´in, Sodom ve Gomore Mütareke döneminin, Yaban Kurtuluş Savaşı yıllarının, Ankara Cumhuriyet´in ilk on yılının, Bir Sürgün II. Abdülhamid döneminin işlendiği romanlardır. Panorama 1923-1952 yıllarını kapsar. Karaosmanoğlu 1920´lerden sonra iyimser bir devrimci görünümündeyken, sonra umutlarını yitirerek romancılığını devrimci yönde kullanmaktan vazgeçmiştir. 1955´ten sonra da anı kitaplarından başka bir şey yazmamıştır.Romanları arasında en ünlüleri Nur Baba, Kiralık Konak ve Yaban´dır. Nur Baba Nur Baba, Karaosmanoğlu´nun ilk romanıdır. 1922´de kitap olarak çıkmadan önce gazetede yayımlanmıştır. Ama yazılışı ondan sekiz dokuz yıl öncesine gider. O yıllar Karaosmanoğlu´nun Eski Yunan ve Latin edebiyatıyla ilgilendiği ve Çamlıca´daki bir Bektaşi tekkesine devam ettiği dönemdir. Nur Baba´yı Euripides´in Bakkhalar´ından esinlenerek ve tekkedeki gözlemlerine dayanarak yazmıştır.
Roman, öykü ve makaleleri ile Türk toplumunun Tanzimattan bu yana geçirdiği değişiklikleri anlatmış bir yazardır. Asıl ününü romanları ile sağlayan yazarın en ünlü romanları Nur Baba, Kiralık Konak ve Yaban'dır. Edebiyat yaşamının başında Fecr-i Ati edebiyat topluluğunun kurucu üyeleri arasında yer almış; daha sonra bireyci düşüncelerden uzaklaşarak toplumculuğu kabul etmiş bir yazar olarak değerlendirilir. Milli Mücadele yıllarında ve sonrasında etkin bir siyasal yaşam sürmüştür. Milli Mücadeleden itibaren Atatürkün yakın arkadaşları arasında yer almış; TBMM II., IV., XII. dönemlerde milletvekilliği yapmıştır. Kadro Dergisi'nin kurucularındandır. Dergi, devrin yöneticileri ile fikir ayrılığına düşüp Kemalizmi değiştirmekle suçlanarak kapanmasından sonra diplomat olarak yurtdışında çeşitli görevlerde bulunmuştur. Anadolu Ajansı'nın kurucularındandır, ömrünün son yıllarında ajansın yönetim kurulu başkanlığını yapmıştır.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu Kitapları - Eserleri
- Yaban
- Kiralık Konak
- Sodom ve Gomore
- Ankara
- Atatürk
- Hep O Şarkı
- Nur Baba
- Vatan Yolunda
- Ergenekon 1 - Milli Mücadele Yazıları
- Hüküm Gecesi
- Gençlik ve Edebiyat Hatıraları
- Politikada 45 Yıl
- Panorama
- Milli Savaş Hikayeleri
- Tiyatro Eserleri
- Bir Serencam
- Ahmet Haşim
- Bir Sürgün
- Zoraki Diplomat
- Anamın Kitabı
- Hikâyeler
- Erenlerin Bağından
- İzmir'den Bursa'ya
- Alp Dağları'ndan ve Miss Chalfrin’in Albümünden
- Atatürkçülük Nedir
- Pasifik Seçme Öyküler Dizisi 4
- Okun Ucundan
- On Dördünde Bir Adam
Yakup Kadri Karaosmanoğlu Alıntıları - Sözleri
- "...sevmek, daima sevmek!" diyordu."Sonuna kadar, her şeye rağmen, ezalar, cezalar, hummalar ve gözyaşları içinde ve hastalıklar ve ölümler önünde daima sevmek." (Kiralık Konak)
- Onun için insanlığın yegâne şiarı (işareti) yüksek bir edebî zevk sahibi olmaktı. (Ahmet Haşim)
- "Dakikalar birer altın külçesidir; ey fani! Her külçenin altınını sızdırmadan bırakma!" (Okun Ucundan)
- Bu kitabın neşrinden maksat, ne aleyhimizdekileri lehimize çevirmeye çalışmak, ne milletin kalbindeki gayz ve kini yeniden tutuşturmaktır; herkesten ziyade kendimizin habersiz olduğumuz Türk mazlumluğunun derecesi hakkında bizzat kendimizi aydınlatabilmektir. (İzmir'den Bursa'ya)
- Bütün hayatınız ne kadar değersiz, ne kadar yapma hummalar içinde yıpranıp gidiyor... (Bir Sürgün)
- Çünkü inanmak insanlar için ezeli bir ihtiyaçtır. (Bir Sürgün)
- Ben, ne zamanın insanıyım? (Hep O Şarkı)
- Ben, el ayak çekildikten sonra odamın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerim. Çünkü, bu ömrümün bütün hazin sergüzeştini ve yaşadığım anın ağır sıkıntısını unuttuğum tek saattir. (Yaban)
- İşsiz ve yalnız saatleri o kadar çoktur ki bu küçük ayna için onun yegâne ve daimî bir meşgalesidir, diyebiliriz. (Hikâyeler)
- kırılıp dökülen benim gönlüm (Hep O Şarkı)
- Ağa Han’ın en büyük ve hatta başlıca gelir kaynağı gerilik ve cehalettir. Asya milletleri ve bunun en karanlık bir cüz’ü olan İsmaililer, Kemalist Türkiyesi’nin yaymaya çalıştığı aydınlıkla bir kere uyanıp gözlerini açtılar mı ve yılda bir kerre yarı Tanrı olarak tanıdıkları Ağa Han’ın ağır cüssesini çeken kantar ortadan kalktı mı, vay bizim milletler arası milyonerin haline!.. Artık ne birini bırakıp öbürünü aldığı genç matmazellerin boyunlarına sıra sıra inci gerdanlık takabilir, ne Cannes’teki, Nice’deki konaklarda yan gelip oturabilir. Geçmiş ola artık bu villaların, bu şatoların, bu konakların kapısında bekleyen “Rolls Roys”lara da. İşte, Ağa Han, Tahran’ın Pakistan Büyükelçisi Raca Gazanfer Han’la beraber Türkiye’de irticaı böyle bir akıbeti önlemek için istiyordu. Zira, hissediyor ve biliyordu ki, Kemalist inkılâpçılığı maddi ve manevi sömürgeciliğin sonu demektir. (Zoraki Diplomat)
- "Saatler, dakikalar bir türlü geçmesini bilmiyordu." (Panorama)
- Ona göre, sevgi öncesizdi, sevgi sonrasızdı (Ankara)
- Batan bir gemide bile,herkes kumanda mevkiini ele geçirmek istiyor. (Atatürk)
- “ Sevmek daima sevmek! Karşımızdakinden hiçbir şey beklemeksizin, daima kendimizden vermek, esef etmemek, pişman olmamak, sevmek, daima sevmek ! “ (Nur Baba)
- “Onlar gibi olmak, onlar gibi giyinmek, onlar gibi yiyip içmek, onlar gibi oturup kalkmak, onların diliyle konuşmak… Haydi bunların hepsini yapayım. Fakat, onlar gibi nasıl düşünebilirim? Nasıl onlar gibi hissedebilirim?” (Yaban)
- Gel, demek isterdim ona ; gel sevgilim , daha yakına . Kaç zamandır hasretinle yanıp tutuşmaktayım. (Hep O Şarkı)
- Her şey unutulup geçer diyenlere inanmayınız: Bizim şimdiki ruhumuz dünkü hâdisatın muhassalasıdır. (Bir Serencam)
- "İnsan, evet, insan;" diyordu, "ona ne oldu? Onu ne yaptılar? (Panorama)
- "Sevmeden sevilmek kadar büyük bir ruh işkencesi yoktur." (Hüküm Gecesi)