Viva La Muerte! - Yaşasın Ölüm! - Alev Alatlı Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Viva La Muerte! - Yaşasın Ölüm! kimin eseri? Viva La Muerte! - Yaşasın Ölüm! kitabının yazarı kimdir? Viva La Muerte! - Yaşasın Ölüm! konusu ve anafikri nedir? Viva La Muerte! - Yaşasın Ölüm! kitabı ne anlatıyor? Viva La Muerte! - Yaşasın Ölüm! kitabının yazarı Alev Alatlı kimdir? İşte Viva La Muerte! - Yaşasın Ölüm! kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Alev Alatlı
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN: 9789752893023
Sayfa Sayısı: 628
Viva La Muerte! - Yaşasın Ölüm! Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Orda Kimse Var mı?" dörtlüsü, azgın iştahların beslediği cehaleti şehvetle bağrına basan Türkiye toplumunun kıydığı bir aydının, Günay Rodoplu'nun öyküsü.
Alev Alatlı, "Bu toplumda 'biliyor olmak' mutlak surette bir haksızlığa maruz kalmak demektir," diyor. "Çünkü bilgi borçlandırır, 'anlamak' zorunda bırakır. Cahil, acıma duygusu uyandırır. Yıkıcılığı bağışlanır. Bu, onların lüksüdür. Oysa aydın, bilgilenmek gibi bağışlanmaz bir suçtan müebbeten mahkûm edilmiştir. Bastığı yerde ot bırakmayan cahili, vicdanının demir parmaklıkları arasından seyreder."
Günay Rodoplu'nun hayatındaki trajik boyut bilgidir. Hayatını, Lao Tzu'yla, Hazreti Muhammed'le, Kropotkin'le, Marks'la, Baudelaire'le, Albert Schweitzer'le, Kazancakis'le paylaşmasına bakılırsa bu dünyadan değildir. Ama bu dünyaya dair çok bilgi edinmiş bir insanın sorumluluğu allında ezilir, pasifize olur. Türkiye insanının hoyratlığına yenik düşer. "Ve iyilik buradan çıkar. İyilik, dayatılan haksız, yanlış ve çirkin oyun oynamayı reddetmekten çıkar."
Viva la Muerte! yirminci yüzyılın son otuz yılında Türkiye insanının ortak ruhunu çözümleyen, yer yer belgesel nitelikli dörtlünün ilk romanı.
Alatlı, "Türkiye bugün okumazsa, yarın mutlaka okuyacaktır," diyor ve sesleniyor: "Or'da kimse var mı?"
(Tanıtım Bülteninden)
Viva La Muerte! - Yaşasın Ölüm! Alıntıları - Sözleri
- Akacak kan damarda durmaz. Ben ne yapar, ne eder acı çekmenin bir yolunu bulurdum!
- Hayatta çok şeyi aşmış, özgür bir kadın olduğunu ilan ediyordu.
- Aptallar da ondan! Oysa ben seni düzerken aslında limitleri, polimetreyi, metropolün makro formunu, lineer aşamalı organik dokuyu, hata marjlarını düzüyorum!
- "Ah, be arkadaşım! Neydi o gaflet?! Neydi?! Kendi ülkemdeyken haymatlos ettiler beni!"
- Açmadan solmak istemiyorum! Ölmek istemiyorum! Daha değil, yarın değil!
- Şark mazoşizminden kurtulmak istiyorum. Bu bir. "Bozkır kökenli Müslüman bir köylü" gibi gebermek istemiyorum. Bu iki. "Kalite, aroma, gusto" istiyorum. Bu da üç. Yaşamak istiyorum senin anlayacağın. Hayatın tadını çıkarmak, keyif çatmak istiyorum.
- Zaten nasıl olduğunu, ne olduğunu biliyor musun? Her yalan bir yaratış."
- İntihar istatistiklerine bak: İnsanlar aşk, itibar, intikam gibi tutkuları için kendilerini öldürüyorlar ama aç kaldıkları ya da cinsel arzularını tatmin edemedikleri için intihar eden hemen hiç yoktur. Bir de üstelik dünyada en çok intihar vakasının olduğu toplumlar, fiziki ihtiyaçları en çok karşılanmış, en güvenli toplumlardır.
- 'Onların her şeyini tahrip ettik. Felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler. Anarşi ve intihar için olgun hale geldiler!"
- Bana hakikati değil, kendini ver!
- Peki de, o okulda beş yıl ne yaptınız, oğlum?" diye sormuş, malum cevabı almıştı, "Devrimcilik!" "Ya sınavlar?" "Kopya!"
- "...elini ver, nerde elin?" İstediği elin beninki olmadığını biliyordum. Ayrılma vakti gelmişti. "Ben gidiyorum," dedim. "Tabii," dedi. "Yorulmuşum." "Herhalde!" "Sandığın anlamda, değil. Sen yormadın." "İyi." Aslında, "yalan söyleme!" diyordu.
- Her şeyden önce, görecelikçi ahlâk sisteminden kurtulmalıyız!
- Cevapların hepsini buldum sandı, hayatı karşılamayı unuttu.
- "Her şeye bir cevabın var, öyle değil mi! Her şeye bir cevabının olması, ürkütmüyor mu seni?"
Viva La Muerte! - Yaşasın Ölüm! İncelemesi - Şahsi Yorumlar
12 Eylül Sonrası: 12 Eylül darbesinden sonrasını siyasi olarak arka planda işleyen güzel bir kitap olmuş. Yazar ile tanışma kitabımdı. TRT2 de "Kelimeler ve Şeyler" programında duymuştum ilk kez baş karakter olan Günay Rodoplu'nun adını. Alev Alatlı kendi bakış açısı ve düşüncelerine göre Türkiye'nin geçmişi ve geleceğini yorumlamış Rodoplu üzerinden.İlginç ve farklı tespitleri var. Katılmadığım görüşleri de var. Ama farklı bakış açıları sunuyor insana okumak büyük keyifti. Zaten bir yerde yine Rodoplu üzerinden gençlere kendi bakış açınızı bulun kimsenin yorumuyla hareket etmeyin diyor. 12 eylül darbesi dönemiyle ilgili tam araştırma okuma yapmadığım için biraz havada kaldı. Ama dönem hakkında bilginiz veya yaşanmışlıklarınız varsa çok keyif alacağınızdan eminim. Serinin ikinci kitabında buluşmak dileğiyle.... (Metehan Okcu)
Türk aydınını simgeleyen ana karakterin, fikir sancılarını işlemiş yazar. Her şartta önce ülkesini düşünmesi tam bir aydın dünyası. Ülkesinin geçmişi ve geleceği ile yakından ilgilenen ve dertlenen bir Günay Rodoplu. Yazarın olay örgülerinin içerisinde girdiği yoğun fikri ifadeler okuyucuyu da yoğun bir araştırma dünyasına itiyor. (Dimaze ÖZDEN)
İlk defa Alev Alatlı okudum. Sanırım en çok alıntı yaptığım kitaptı bu. Hacimli bir roman olsa da sayfaları şimdi ne öğreneceğim diyerek çevirdiğimi söyleyebilirim :) Cemil Meriç kitapları gibi verilen bilgilerle sürekli araştırmaya, yeni bilgiler öğrenmeye yönelten bir kitap. Hatta Meriç roman yazsa böyle yazardı herhalde diye düşünmüştüm okurken. Kitap ne anlatıyor derseniz ne anlatmıyor ki şeklinde bir cevap verebilirim. Karakterimiz Günay Rodoplu bir yazar. Günay Hanım entelektüel bir aydın. Alev Alatlı bilgi birikimini Günay karakteri üzerinden çok güzel yansıtmış. Dini konulardan tutun da felsefeye, Osmanlıdan Cumhuriyet tarihine, Doğu medeniyetinden Batı medeniyetine, sosyalizmden kapitalizme kadar hemen her konuda çok nitelikli bilgiler vermiş. Bu kitap 1992'de basılmaya başlanan "Or’da Kimse Var Mı?" serisinin ilk kitabı ve oldukça tatmin ediciydi benim açımdan. Kesinlikle devamını okumak istiyorum. Alev Hanım’ın kalemi çok kuvvetli. Sadece olay örgüsü verip heyecanlı bir kitap da yazabilecek niteliğe sahip ama sabırla okunursa çok şey öğreten aynı zamanda bolca 80 sonrası Türk siyaseti içeren güzel bir kurguya sahip iyi bir roman ortaya çıkarmış. Yani kitap kuru bilgi içermiyor. Karakterin ağzından kitap boyu roman havası arasında konferans dinlemiş gibi oluyorsunuz. Hemen her konuda yeni bir şeyler öğrenmeden ayrılmayacağınız bir kitap olduğunu söyleyebilirim ve herkese tavsiye ediyorum. Açıkçası neden bu kadar az okunduğunu da anlamış değilim. Sayfalarınızda "kitabı okumayı düşünüyor" şeklinde bir gönderi görürsem mutlu olacağım :D Kitabın en güzel alıntısı da bence bu olsa gerek gonderi/80004798 İyi okumalar herkese. (Serhat Günaydın)
Kitabın Yazarı Alev Alatlı Kimdir?
Alev Alatlı (d. 1944, İzmir) Türk yazardır. Liseyi babasının askeri ataşe olarak görev yaptığı Tokyo’da okudu. Ekonomi & İstatistik lisansını ODTÜ'den, Ekonomi ve Ekonometri yüksek lisansını "Fulbright" bursu ile gittiği Vanderbilt University'den (Nashville, Tennessee) aldı. Bilâhare felsefe öğrenimine başlayan Alatlı, doktora çalışmalarını New Hampshire'daki Dartmouth College’de sürdürdü. İlahiyat konusunda ve düşünce ve medeniyet tarihi üzerinde yoğunlaştı. 1974’te Türkiye’ye döndü. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde öğretim görevlisi, Devlet Planlama Teşkilatı'nda kıdemli ekonomist olarak çalıştı. California Üniversitesi ile ortak psiko-dilbilim çalışmaları yürüttü. Cumhuriyet Gazetesi bünyesinde Bizim English dergisini çıkaran Alatlı, daha sonra Türk Yazarlar Kooperatifinde (YAZKO) başkan yardımcısı olarak görev aldı.
Filistin davasının tanıtımına yaptığı katkılardan dolayı 1986 yılında Tunus'ta sürgünde bulunan Yaser Arafat tarafından "Özgürlük Madalyası"yla onurlandırılmıştır. Aydınlanma Değil, Merhamet! adlı romanıyla ise 2006 yılında Moskova'da "Mikhail A. Sholokhov 100. Yıl Roman Ödülü"nü kazanmıştır.
Alev Alatlı Kitapları - Eserleri
- Kabus
- Yaseminler Tüter mi, Hâlâ?
- Fesüphanallah!
- Viva La Muerte! - Yaşasın Ölüm!
- Rüya
- 'Nuke' Türkiye!
- Beyaz Türkler Küstüler
- İşkenceci
- Aydınlanma Değil, Merhamet!
- Valla, Kurda Yedirdin Beni
- O. K Musti Türkiye Tamamdır
- Hayır! Diyebilmeli İnsan
- Hafazanallah!
- Ben Böyle Düşünüyorum! Demekle Olmuyor
- Kadere Karşı Koy A. Ş.
- Aydın Despotizmi
- Safsata Kılavuzu
- Dünya Nöbeti
- Aklın Yolu da Bir Değildir
- Hollywood'u Kapattığım Gün
- Eyy Uhnem! Eyy Uhnem!
- Hatırla! Geçmişin Geleceğindir
- Şimdi Değilse Ne Zaman?
- Suç Ortağı Hollywood
- Kelebek Etkisi Söyleşileri 1
- Yorumsuz
- İşkenceci
- Bize Yön Veren Metinler Cilt: I - II
- Kelebek Etkisi Söyleşileri - 2
Alev Alatlı Alıntıları - Sözleri
- Ölümlü bir insan, kaç defa beyaz sayfa açabilir ki kısacık hayatında? (Kabus)
- ...yumurta da taşın üstüne düşse, taş da yumutanın; olan yumurtaya olur... ... (kıbrıs rum atasözü) (Yaseminler Tüter mi, Hâlâ?)
- " İşleyebileceğimiz en büyük günah, birbirimize kayıtsız kalmamızdır. " (Fesüphanallah!)
- Kadim bir Uygur diskuru vardır."Kendinize güvenin!" der. Kendinize güvenin! Akranlarınızın,çağınızın,Gerçeklik'in payınıza düşen kadarıyla da olsa hakkını verin.Dil,din,ırk,cinsiyet ayrımının tuzağına düşmeden,zamanınızın en yetkin bilginleriyle,sanatçı ve filozoflarıyla dostluk kurun.Mahrem düşüncelerinizi aşkın zekâlarla paylaşın.Sizler,anneleri tarafından sakınılmak durumunda olan özürlüler ya da çocuklar değilsiniz.Kavminizin kaderini eline almaktan kaçınan korkaklar değilsiniz.Sizler,mağdurların kefaretini ödeyecek,kâbustan uyandıracak yetişkin erkeklersiniz." (Hatırla! Geçmişin Geleceğindir)
- Günümüz Türkiye'sinde her başarılı kadının arkasında yetiştirilmesi gereken bir çocuk vardır.İstisnalar kaideyi bozmaz (Kadere Karşı Koy A. Ş.)
- ne zaman unuttuk, bir şeye sırf "haksızlık" olduğu için karşı çıkmayı? (Şimdi Değilse Ne Zaman?)
- Alexis zorbanın İngiliz Basile dediği gibi, “neye yarıyor sizin onca lanet kitabınız, zulmü zalimden soyutluyorsa?“ (Hafazanallah!)
- Hicraniyem der ki bakın hâlıma Dağlar dayanmıyor ahu zarıma Elim ermez oldu kisbü kârıma Çünkü Gül yüzlümü elden aldırdım Hacı Taşhan (Beyaz Türkler Küstüler)
- Günay kızım. İnsanları sevmekten korkma .Sevmediğin değil, sevdiğin yanlarını abart.İnsan olmanın kefareti,sevmeyi bilmektir. (Valla, Kurda Yedirdin Beni)
- Kıtlık Tanrı'dan,açlık insanlardan gelir (Eyy Uhnem! Eyy Uhnem!)
- En muhteşem zaferlerimizden geride, sorumluluğunu bilinmeze yüklediğimiz bir enkaz kaldı. (Dünya Nöbeti)
- Ünlü diplomatları Fyodor Tyutçev'i hatırladım: Rusya, anlaşılamaz, hesaba kitaba da gelmez. Kendisine has bir kimliği vardır, Rusya'ya sadece iman edilir. İç çektim, 'İman etmekten başka çaremiz yok, değil mi Aleksi?..' (Eyy Uhnem! Eyy Uhnem!)
- Esasen bunların hepsi uydurma.Samanyolu galaksisinin güneş sisteminin kokuşan bir gezegeni olan Dünya'da,insanoğlu insanoğluna kısacık bir süre için teğettir.Sonra,herkes kendi meçhulüne yollanır.Bir başına (O. K Musti Türkiye Tamamdır)
- Tanım: Bir kimsenin görüşlerinin yanlış olduğuna dair delil sunmak yerine, o kimsenin niteliklerine (kişiliğine, karakterine, niyetlerine, vasıflarına vs) saldırarak, reddetmek veya karşı iddiada bulunmak. Örnek 1: Başkan bu konuda haklı olamaz. Çünkü kanının son damlasına kadar liberal. Örnek 3: Onun önerisini kabul edemeyiz. Çünkü o karşı partiden. Örnek 4: Bu bilim adamının teorisinin herhangi bir geçerliliği olduğunu sanmıyorum. Bu teoriyi ödeneğini kaybetmemek ve işini kurtarmak için ortaya atıyor. (Safsata Kılavuzu)
- Mantık "doğru"ların değil, "geçerlilik"lerin bilimidir. (Ben Böyle Düşünüyorum! Demekle Olmuyor)
- ...insan düşündüğünü dürüstçe ifade ettiği sürece ahlaklıdır. ('Nuke' Türkiye!)
- Cevapların hepsini buldum sandı, hayatı karşılamayı unuttu. (Viva La Muerte! - Yaşasın Ölüm!)
- Aile, koca, çocuk, iş derken, kadın kendisine teğet geçmeye mecbur edilir. Bir şey yapması daima müsaadelere bağlıdır. Ailesinin müsaadesine veya teşvikine, dostlarının desteklemesine, yakınlarının "evet" demesine! Bu yüzden, sanat eğitiminin kadına verilmesi daha da önemlidir. (Kadere Karşı Koy A. Ş.)
- Kime kırk gün deli denilse deli olacağı dile getirilmeyen bir gerçekti. Inanç birliği sanıyı gerçeğe dönüştürmeye yeterdi. Bireyin gerçekliğinin bütünün inancı doğrultusunda olması doğaldı. Kaldı ki sülale narsisizminin birincil hasmı devletin bile kabul ettiği işlevleri vardı. (İşkenceci)
- Yumurta da taşın üstünde düşşe, taş da yumurtanın, olan yumurtaya olur. *Kıbrıs Rum Atasözü (Yaseminler Tüter mi, Hâlâ?)