Washington Meydanı - Henry James Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Washington Meydanı kimin eseri? Washington Meydanı kitabının yazarı kimdir? Washington Meydanı konusu ve anafikri nedir? Washington Meydanı kitabı ne anlatıyor? Washington Meydanı PDF indirme linki var mı? Washington Meydanı kitabının yazarı Henry James kimdir? İşte Washington Meydanı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Henry James
Çevirmen: Fatih Özgüven
Orijinal Adı: Washington Square
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750705069
Sayfa Sayısı: 256
Washington Meydanı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Washington Meydanı, Amerikan edebiyatının düzyazı ustası Henry James’in kaleminden çıkma bir XIX. yüzyıl klasiğidir. Roman İngiliz edebiyat eleştirmeni F. R. Leavis’e göre sessizce çekilen bir acının hikâyesidir, ancak Balzac’ın Eugénie Grandet’siyle karşılaştırılabilir bu roman.
Bir dizi öyküsünde cesur ve atılgan Amerikalı genç kadın tipini yansıtmış olan Henry James, Bir Kadının Potresi’yle aynı yıl, 1881’de yayımlanan Washington Meydanı’nda, baskıcı bir babayla fırsatçı bir damat adayı arasında kalan bir genç kızın öyküsünü anlatır. Aşk ve evlilik hayalleri suya düşen Catherine Sloper, kaderine boyun mu eğecek, yoksa baş mı kaldıracaktır?
Washington Meydanı, ilk kez 1949’da Amerikalı ünlü yönetmen William Wyler tarafından beyazperdeye uyarlanmış, bu filmde başrolleri Olivia de Havilland, Montgomery Clift ve Ralph Richardson paylaşmışlardı. Agnieszka Holland’ın 1997’de gerçekleştirdiği uyarlamada ise Jennifer Jason Leigh, Albert Finey ve Ben Chaplin rol aldılar.
Washington Meydanı Alıntıları - Sözleri
- - Sanki alfabeyi öğreniyormuşum gibi konuşuyorsun. + Senin hiçbir zaman öğrenemeyeceğin bir şey varsa o da sağduyunun alfabesidir.
- Hüzünlü vadi ona yalnızlığını duyuruyordu.
- Sadece o kendini yalnız hissediyordu.
- Alaycılığı küçümseme ; çoğu zaman büyük yararlar sağlar.
- Hayatında ölmüş bir şey vardı, kendi görevi ise bu boşluğu doldurmaya çalışmaktı.
- Gerçeklerden başka şeyle ilgilenmez. Onun karşısına gerçekle çıkmak gerekir.
- Seni düşünmekten hiçbir zaman vazgeçmedim.
- Döndüğümde seni yine eskisi gibi bulacak mıyım ?
- Akıllı olmak iyi olmaktan daha mı iyidir sence ?
- Dış dünyaya öyle kapalıydı ki.
- Zaten yeterince dert var başında...
- - Hiç değişmemişsin, senin için mutlu geçmiş yıllar. +Çok sessiz geçtiler -İz bırakmamışlar.
- Elimden gelse, hayatınızı sonsuza dek gün ışığıyla doldurur, taşırırdım.
- Nasıl böyle kötü , böyle acımasız olabilirsin ? Ben ne yaptım ki sana ? Neden rahat bırakmıyorsun beni ? Her şeyi bozacağından korkuyorum, çünkü sen elinin değdiği her şeyi bozarsın !
- Yara berelere merhem sürmek, hatta üzerlerine gözyaşı dökmek onları iyileştirmez !
Washington Meydanı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Hayatımda okuduğum en sinir bozucu kitaptı. İlk defa bir kitaptaki tüm karakterlerin bu derece rahatsız edici olduğuna şahit oluyorum. Konusundan kısaca bahsetmek istiyorum. Ana karakterimiz Catherine'nin baskıcı ve aşırı kendini beğenmiş doktor babası ile fırsatçı sevgilisi arasında kalışını ve bu iki adamın, kızın hayatını nasıl zehir edişini anlatıyor. Öncelikle Catherine sinir bozucu derecede saf bir kız. Sadece sonunda taktir ettiğim bir hareket yaptı, gerçi biraz geç kalmıştı ama olsun. Ama yine de bu karaktere uzun süre sinirli kalamıyorsunuz çünkü tahammül edebileceğiniz tek karakter. Babasından bahsetmek bile istemiyorum cidden rezil bir adam. Her fırsatta kızını aşağılamaktan geri durmuyor, güya damadının fırsatçı olduğunu ve kızını üzeceğini düşündüğü için evliliğe karşı çıkıyor ama ama aslında amacı tamamen kendi egosunu tatmin etmek. Bu ne biçim bir baba dedirtecek cinsten biri. Damat bey Morris itici bir karakter. Konuştuğu her satırı büyük bir sabırla okudum. Bir de Catherine'nin ortalığı karıştıran bir halası var düşman başına. Genel olarak kitap sadece bu konu üzerinden yürüyor ve sadece bu konuyu 246 sayfa anlatmaya gerek var mıydı gerçekten diye düşündürüyor bence bu konu 100 sayfaya da rahat sığdırılırdı. Bunun dışında psikolojik tahliller başarılıydı, kitabın üslubu da zorlamayan cinsten. Genel olarak pek beğenmedim ama keşke okumasaydım da demedim. (Ayşe Yılmaz)
Akıcı bir roman. Fazla bir olay yok içinde bunu dikkate alarak okumak lazım. Ama ben sıkılmadım. Hatta sonu benim istediğim gibi bittiği için 1 puan fazladan verdim. Yorumlara bakarak büyük bir beklentiye girmemiştim, o yüzden hoşlandım bu kitaptan. Beklentiye girince umduğum gibi olmuyor çoğunlukla. Kahramanı baya bir gömmüş yazarımız. Ona sinir oldum. Ne babası ne bir başkası kız hakkında hiç güzel bir şey söylemiyor. Bu Catherine'i niye kimse gerçekten sevmiyor ki? Bir de Penniman hala gerçekten arkadaşlık etmek istediğim türden hayalperest bir tip. Hoşuma gitti bu kitap (Ayşe Kübra Mutlu)
Romanın ana karakteri alışılmışın dışında yani gösterişsiz, herhangi bir öne çıkan özelliği olmayan, yazarın tabiriyle saf, güzelligi göz kamaştırmayan, durağan bir kız. Yazar ana karakterini sıradan tutarken aynı zamanda ailesi içinde de onu kayırmıyor.. Aksine çok zeki ve başarılı bir doktor olan babası tarafından her davranışı her kararı alay konusu oluyor.. Bir gün genç, yakışıklı, konuşmayı bilen, zeki, parasiz bir adam kıza talip oluyor.. Babası kızına böyle birinin aşık olmayacağını sadece onun parasını istediğini öne sürerek bu evliliğe karşı çıkıyor.. Kız ise bu adamın kendisine gerçekten aşık olduğuna küçük halanın da katkısıyla iyice inanıp evlilikte ısrar ediyor ve olaylar bu eksende gelişiyor.. Karakteri böyle seçmek belki farklı bir yaklaşım.. Bu yaklaşıma göre yazarın olayları iyi anlattığı da söylenebilir ama beni okurken karakterin bu durağan hali açıkca söylemek gerekirse sıktı.. Sadece sonunu görmek istedim ve okudum.. (Tuba)
Washington Meydanı PDF indirme linki var mı?
Henry James - Washington Meydanı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Washington Meydanı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Henry James Kimdir?
1843'te New York'ta doğdu. Babası dönemin önde gelen dinbilimci ve filozoflarındandı; ağabeyi William da tanınmış bir filozoftu. New York'ta başladığı eğitimine Londra, Paris ve Cenevre'de devam etti. 1862'de Harvard'da Hukuk Fakültesi'ne girdi. 1865'ten itibaren dergi ve gazetelerde kısa hikayeler yazmaya başladı. 1875'te bir seneliğine Paris'e taşındı, burada Flaubert, Turgenyev ve dönemin ünlü yazarlarıyla tanıştı. Ertesi yıl Londra'ya geçti, 1915'te İngiliz vatandaşı oldu ve 1916'da öldü. Kısa hikayeler, oyunlar, eleştiriler, seyahat kitapları ve özyaşam öyküsü dışında yirmi roman yazdı.
19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında edebiyat eleştirileri, romanlar ve kısa hikâyeleri ile ünlendi. Ana tema olarak insan bilincini işleyen James, hayatın çoğunu Avrupa'da geçirdikten sonra, ölümünden kısa bir süre önce İngiliz vatandaşı oldu. Psikoloji biliminin kurucularından sayılan William James'in kardeşidir. The Ambassadors, Daisy Miller, The Turn of the Screw ve Portrait of a Lady gibi klasik eserleri bulunmaktadır. Eserlerinden Bir Kadının Portresi'nin sinema uyarlamasında ünlü aktrist Nicole Kidman başrolü oynamıştır. Romanlarında çoğunlukla kadına ve kadınların iç dünyalarına göndermelerde bulunmuştur. Eserlerinde resim kullanmayı sevmez.
Henry James Kitapları - Eserleri
- Yürek Burgusu
- Daisy Miller
- Bir Hanımefendinin Portresi
- Son Derece Tuhaf Bir Durum
- Geçmişin İzi
- Ustanın Dersi
- Washington Meydanı
- Kısa Romanlar Uzun Öyküler
- Dostlarımızın Dostları
- Güvercinin Kanatları
- Aspern' in Mektupları
- Pandora
- Ormandaki Canavar
- Tutkun Seyyah
- Halıdaki Motif
- Bir Başyapıtın Öyküsü
- Amerikalı
- Hayalet Hikayeleri
- Güven
- Kurgu Sanatı
- Tutku
- Portreler
- The Ambassadors
- Altın Kase
- Londra Kuşatması
- Yürek Burgusu - Ormandaki Canavar - Daisy Miller
- The Jolly Corner
- Poynton’daki Ganimetler
- A Bundle of Letters
Henry James Alıntıları - Sözleri
- "Yitirecek bir şeyim olduğunu sanmıyorum, ancak, kuşkusuz, kazanacak bir şeyim var" dedi Newman (Amerikalı)
- Fransızca bilir misin evladım? (Son Derece Tuhaf Bir Durum)
- "Beni muhtemelen, asla anlamayacaksın; zaten anlasan da bu neyi değiştirir ki?" (Pandora)
- -sahte tanrılara tapınmanın hüzünlü, acınacak bir görüntüsü olmayın. (Ustanın Dersi)
- "....Bir insanı on yıl önce olduğu yere geri götürmek çok korkunç...." (Ormandaki Canavar)
- Nasıl böyle kötü , böyle acımasız olabilirsin ? Ben ne yaptım ki sana ? Neden rahat bırakmıyorsun beni ? Her şeyi bozacağından korkuyorum, çünkü sen elinin değdiği her şeyi bozarsın ! (Washington Meydanı)
- İnsan inandığı tanrıyı savunmaz: İnsanın tanrısı, kendi içinde bir savunmadır zaten. (Aspern' in Mektupları)
- Hoşnutsuzluğunu iki üç dilde akıcı olarak anlatabilir; işte entelektüellik budur. Ben İngilizce dışında küfredemediğim için, bana tam anlamıyla veryansın ediyor. (Amerikalı)
- “Ruhun ölümsüz bir şey olduğuna hiç inanmıyorum. Yok edilebileceğine inanıyorum. “ (Bir Hanımefendinin Portresi)
- Kitap yazmak, eğer biri büyük bir dâhi değilse - hatta olsa bile - zenginliğe giden son yoldur. (Aspern' in Mektupları)
- İlk belirtilerini gösteren olağanüstü olaylara karşı tavır takınmak için olağanüstü olmam gerekiyordu. (Yürek Burgusu)
- Bazen takip edemeyeceğimiz yollara sapıyoruz. .... ~... (Geçmişin İzi)
- "En iyi şeyi yapmış olmanın verdiği his - sanatçının gerçek hayatı olan ve yokluğunun sanatçının ölümü olduğu hissi; doğanın entelektüel çalgısında gizlediği harika bir müzik parçasını çıkarma ve onu çalınması gerektiği gibi çalma hissi." (Ustanın Dersi)
- "Nasıl da acımasız geçiyor zaman, değil mi? Kendi kendine mi geçiyor; fark edilmeden, ölçülüp biçilmeden? (Tutkun Seyyah)
- Sen öyle benden bir parçasın ki; kendi içinde bulunan ancak benim varlığımın sonucu olan bir şey gibi. (Ormandaki Canavar)
- Newman, düşündüğü gibi, kendini suyun akışına bırakmaya karar vermişti, akıntıya kapılınca çığlık atmayacaktı. (Amerikalı)
- Bir kadının güzelliğini ayrıntılarıyla anlatmaya ya da çürütmeye kalkışmanın temelinde bir kabalık hatta felsefeye ters düşen bir şeyler vardır ve bir erkek sonuçta çeşitli hatların toplamının bütünü oluşturmadığını farkedince tam anlamıyla layığını bulur. (Bir Başyapıtın Öyküsü)
- Onunla birlikteyken her şey çok yolunda ama ondan uzaktayken sanki canlıların dünyasından dışlanmışım gibi hissediyorum kendimi. (Bir Başyapıtın Öyküsü)
- Hiçbir mutluluk coşkusu, içindeki iyi bir insanın aldatılmış olduğu duygusunu gideremeyecekti. (Amerikalı)
- “Demek insan hayran olsa da ihtiyatı elden bırakmamalı.” (Halıdaki Motif)