Ya Yarın Yoksa - Jennifer L. Armentrout Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Ya Yarın Yoksa kimin eseri? Ya Yarın Yoksa kitabının yazarı kimdir? Ya Yarın Yoksa konusu ve anafikri nedir? Ya Yarın Yoksa kitabı ne anlatıyor? Ya Yarın Yoksa PDF indirme linki var mı? Ya Yarın Yoksa kitabının yazarı Jennifer L. Armentrout kimdir? İşte Ya Yarın Yoksa kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Jennifer L. Armentrout

Çevirmen: Asena Çakmak Özdemir

Editör: Burcu Oğuz

Orijinal Adı: If There's No Tomorrow

Yayın Evi: Dex Kitap

İSBN: 9786258021554

Sayfa Sayısı: 384

Ya Yarın Yoksa Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Güzel, gerçek ve çok etkileyici… Bu kitap sonsuza dek en sevdiğim kitaplar rafımda yer alacak.”

Sarah J. Maas

Lena, lise son sınıfta yarına umutla bakıyordu. Arkadaşlarıyla bol vakit geçirmeyi, üniversite başvurularını tamamlamayı ve belki de çocukluk arkadaşı Sebastian’a duygularını açmayı planlıyordu. Fırsatlarla dolu harika bir yıl vardı önünde.

Bir an, tek bir tercih her şeyi mahvedinceye kadar…

Artık Lena geleceğe umutla bakmıyor. Arkadaşlıkları aynı değil, üniversite başvuruları imkânsız görünüyor ve Sebastian olanlar için onu hiçbir zaman affetmeyebilir…

Lena içinde her gün büyüyen pişmanlıkla hayatına devam etmeyi umuyor. Ama ya yarın yoksa?

Ya Yarın Yoksa Alıntıları - Sözleri

  • ...biri şayet gerçek dostunsa, gerçekten karşısındakini önemsiyorsa onları kusurlarıyla kabul eder."
  • "Bazı insanların şansı yaver gider. Bazılarının gitmez. Ama bazıları acı çekmeseler bile öğrenirler. Senin yaşadığın türde olayları görürler ve bunu, senin yerinde kendilerinin olabileceğini gösteren ve pek çok içsel çatışma yaratan acı verici bir uyarı olarak görürler. Bunu böyle algılamak zordur. Kendininkileri görmezden gelerek başkalarının hatalarını göstermek çok daha kolaydır." ..."Bir de hayatlarında hiç ders almayanlar vardır ama ilk yargılayanlar da onlar olurlar."
  • "Kendileri herhangi bir sonuçla karşılaşmadığı sürece insanların hayatın yönünü değiştiren olası seçimler yaptıklarını itiraf etmeleri zordur. Hatta ve hatta kendilerine bakıp mükemmel olmadıklarının, kendilerinin de o kişi olabileceklerinin bilincine varmaları daha zordur. Kendilerinin de feci şekilde sonlanabilecek kararlar verebileceğinin."
  • "Büyük değişimler yavaş yavaş olur...Ama aynı zamanda bir anda." ..."Günün birinde hayatının bu kısmını atlattığını ve değişemeyecek olanı kabul ettiğini fark edeceksin. Bu hayatına devam etmeye başladığında olacak. Bir anda olmuş gibi gelecek ama işin aslı belli bir sürecin sonucu olmuş olacak."
  • Gülüşü çatırdayan bir cam gibiydi.
  • "Suçlama, hareketlerinden ötürü birini kötü hissettimek demek değildir, birinin hislerini incitmek değildir. Yapılan ve yapılmayan eylemlerin sonuçları olur. Bu sonuçlar için hataları ve sorumluluğu kabul etmezsek bu eylemlerin tekrarlama tehlikesini yaşarız"
  • Babamın planı belli üniversitenin takımında oynamam. " Birkaç yıl oynayacağım, sonra da ya koçluk yapacağım yada rekreasyon bilimi diplomamla başka takımlarla çalışacağım. Senin planın ne? "Rekreasyon alanında nekadar çok şey yapabilirsin biliyormusun? Hastanelerde çalışabilirim, veterinerlerle beraber çalışabilirim hatta psikoloji alanında bile çalışabilirim, Illa spor yaralanmaları olmasına gerek yok. Ben gerçekten birine yardım etmek istiyorum. Kulağa aptalca ve klişe geliyor farkındayım".
  • "Seçenekleri severim, bir sürü seçenek olsun"dedi. Bunun çok zavallıca bir cinsel ima olduğunu düşünerek başımı iki yana sallayıp uzaklaştım. " Biri beni öldürsün " dedim kızlara.
  • Suçluluk bir yılan gibi iç organlarıma dolandı.
  • Kalbim çığlıklar atarak dans etmeye başladı; evet, evet, evet! Beynimse irkilerek çekilip derhal kalbime çenesini kapamasını söyledi çünkü malûm, kalbim APTALDI. Bana da aptalca şeyler yaptırıyordu.

Ya Yarın Yoksa İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu yazdığım en zor incelemelerden birisi olacak çünkü bu kitap da okuduğum en iyi kitaplardan birisi oldu. Yani nasıl başlasam, nasıl tarif edebilirim bilmiyorum ama bu kitabın içinde öyle farklı duygular saklı ki, okuduğunuz zaman ne hissedeceğinizi şaşıracaksınız. Öncelikle kesinlikle bu kadar güzel olmasını beklemiyordum. Başlama sebebim bile kitabın konusu için değildi aslında. Dikenler Ve Güller Sarayı kitabının karakterlerinin bu kitapta geçtiğini duymuştum ve bu sebeple almaya karar verdim. Yazarın daha önceden bir kitabını okuyup hayran kalmıştım oyuzden hiç tereddüt etmedim alırken. Çok da doğru bir karar vermişim. Kitap basit bir gençlik kitabı gibi durabilir, evet kısmen bir gençlik hikayesi ama içerdiği mesajlar o kadar anlamlı ve özel ki okuduğunuz zaman olaylara bakış açınızı kesinlikle değiştiriyor. Ben bu kitaba dair hiçbir şey bilmeyerek başladım ve hiçbir şeyi bilmeden başlamak bu kitap için daha keyifli olacaktır ama konusunu bilmek isteyenler için kısaca konusunu anlatacağım; Ana karakterimiz Lena (çoğumuz gibi) tam bir kitap kurdu olan bir lise öğrencisi. Üniversite için burs almaya çalışıyor, küçüklüğünden beri yan evinde oturan çocukluk arkadaşına aşık. Arkadaşlarıyla arası iyi olan normal bir kız. Fakat sonra Lena bir hata yapıyor ve bu hatanın sonuçları beklediğinden de ağır oluyor. Yaptığı şeyi geri alamaz ve kendini suçlamayı da bırakamıyor. Kitap genel olarak Lena’nın hayatına devam etmeye çalışmasını anlatıyor. Kitabın konusu basit gibi gelebilir belki ama içerdiği mesajlar asla değil. Neden bilmiyorum ama diğer insanlar Lena’ya teselli verdiğinde o düşüncelerin çoğu içime işledi. Şimdi ise kitap hakkında düşünmeden duramıyorum. Evet, hepimiz hatalar yapıyoruz. İnsanız ve yanlış yapmamız çok normal. Bazen geri dönüşü olmayacak hatalar da yapabiliyoruz ve ne yaparsak yapalım düzelmeyecek şeyler. Bunları geri alamayacak olmamıza rağmen kendimizi çok fazla suçladığımız oluyor bazen. Zamanı geri alamayacağımızı bilmemize rağmen kendimize çok fazla yükleniyoruz. Ama aslında bu bizi ve etrafımızdakileri yıpratmaktan başka bir işe yaramıyor. Evet, yaptığımız şeyler için pişman olmalıyız ama eğer yaptığımız şeyi geri alamıyorsak, ondan ders alıp yolumuza devam etmemiz gerekir. Ben yaptığım şeylerin neredeyse yüzde ellisinden pişman olan bir insanım oyuzden genellikle bir şeyi eyleme dökmeden önce iki kere düşünüyorum. Tabi benim pişmanlıklarım Lena’nınki kadar ağır ve önemli olaylar değil. Genelde en basit sebeplerden oluyor. Belki de ben bu sebeple bu kitaba çok bağlanmışımdır, bilemiyorum. Lena yaptığı tek bir hatayı ele alarak kendisinin kötü biri olduğunu ve hiçbir şeyi haketmediğini düşünüyordu. İnsanlara kendini açıklamak, yaşananları anlatmak istemiyordu. Onların ondan nefret etmesini istemiyordu çünkü. Kitap bu konuya o kadar güzel değinmişti ki kimin dediğini ve hangi sayfada dendiğini hatırlamıyorum fakat birisi eğer yanlış bir seçim yaptığı için ondan nefret ederlerse zaten en başından beri onun arkadaşı olmadıklarını söyledi. Bu da beni çok etkiledi açıkcası. Hata yapmayan kimse yok. Küçük ya da büyük hepimiz yanlışlar yapıyoruz ama kimseden yaptığı hatalar için nefret edemeyiz. Kendilerini düzeltmezlerse ve yaptıkları yanlışlardan yola çıkıp doğruyu bulmazlarsa orası ayrı konu tabi. Ayrıca yaptığımız hatalarla iyi biri olup olmamamızın hiçbir alakası yok. Kitabın ilerleyen sayfalarından birinde Lena da artık bunu anlıyor. ‘Ben kötü bir seçim yapmış iyi biri miydim acaba?’(328), Kitabın verdiği bir başka mesaj ise şu, - “ʀᴇꜱᴍᴇɴ ᴢᴀᴍᴀɴʟᴀᴍᴀ ᴛᴀʀɪʜɪɴɪɴ ᴇɴ ᴋᴏᴛᴜ ᴢᴀᴍᴀɴʟᴀᴍᴀꜱɪ ᴏʟᴅᴜ ʙᴜ.” ʙᴀᴄᴀᴋʟᴀʀɪᴍɪ ʏᴇʀᴇ ɪɴᴅɪʀɪᴘ ᴀʏᴀɢɪ ᴋᴀʟᴋᴀʀᴋᴇɴ ᴀʀᴀᴍɪᴢᴀ ʙɪʀᴀᴢ ᴍᴇꜱᴀꜰᴇ ᴋᴏʏᴅᴜᴍ. “ɢᴇʀᴄᴇᴋᴛᴇɴ ᴄᴏᴋ ᴋᴏᴛᴜ ʙɪʀ ᴢᴀᴍᴀɴʟᴀᴍᴀ ꜱᴇʙᴀꜱᴛɪᴀɴ” “ʙᴇʟᴋɪ ᴅᴇ ᴇɴ ɪʏɪ ᴢᴀᴍᴀɴʟᴀᴍᴀᴅɪʀ.” ᴅɪʏᴇ ᴋᴀʀꜱɪʟɪᴋ ᴠᴇʀᴅɪ ꜱᴀɴᴅᴀʟʏᴇ ᴇᴛʀᴀꜰɪɴᴅᴀ ᴅᴏʟᴀɴᴍᴀᴍɪ ꜱᴇʏʀᴇᴅᴇʀᴇᴋ. “ʜᴇᴍ ɴᴇ ᴠᴀʀ ʙɪʟɪʏᴏʀ ᴍᴜꜱᴜɴ? ʙᴇᴋʟᴇᴍᴇᴋ ᴄᴏᴋ ᴛᴇʜʟɪᴋᴇʟɪ. ʙɪʀɪɴᴇ ᴏɴᴜ ꜱᴇᴠᴅɪɢɪɴɪ ꜱᴏʏʟᴇᴍᴇᴋ ɪᴄɪɴ ᴋᴏᴛᴜ ʙɪʀ ᴢᴀᴍᴀɴ ʏᴏᴋᴛᴜʀ.” - "ɴᴇʏɪ ʙᴇᴋʟᴇʏᴇʏɪᴍ ᴋɪ ʜɪᴄʙɪʀɪᴍɪᴢɪɴ ʏᴀʀɪɴɪ ɢᴀʀᴀɴᴛɪ ᴅᴇɢɪʟ. ʙᴜɴᴜ ɢᴏʀᴅᴜᴋ ᴅᴇɢɪʟ ᴍɪ? ʜᴇʀ ᴢᴀᴍᴀɴ ʙɪʀ ᴅᴀʜᴀᴋɪ ꜱᴇꜰᴇʀᴇ ᴅᴇᴍᴇ ꜱᴀɴꜱɪᴍɪᴢ ᴏʟᴍᴜʏᴏʀ. ᴀʀᴛɪᴋ ʙᴏʏʟᴇ ʏᴀꜱᴀᴍᴀʏᴀᴄᴀɢɪᴍ, ʙɪᴛᴛɪ." - Birine onu sevdiğinizi söylemek için daha sonra şansınız olmayabilir. Kimin yarın öleceği, kimin sağ kalacağını hiçbirimiz bilemeyiz. Hala yaşıyorken, hepimizin bu hayatı iyi değerlendirmesi gerek çünkü ikinci bir hayatımız olmayacak., Kitabı anlatmaktan çok felsefi düşünceler koymuş olabilirim ama bu da aslında kitabın etkisi. Bitirdikten sonra gerçekten düşündüm ve beni çok derin anlamda etkilediğini farkettim. Herkese önereceğim türden bir kitap, okumadıysanız çok şey kaybediyorsunuz. Sevgiyle kalınnn<3<3<3 (Nehir)

Her gözyaşı bir adım ileriye götürür. Hayat bekletmeye ve ertelemeye gelmez: New York Times Bestseller Jennifer L. Armentrout dan tek bir tercih her şeyi değiştir sözünü, eserini okurken yaşıyoruz. Liseli bir grup gencin bir partiden sonra hayatlarının değiştiğini anlatıyor. Bu yaşanan kaza sonucu tüm öğrenci ve ailelere bir uyarı zili oluyor. Kazadan büyük bir yıkımla çıkan Lena'nın bir türlü bu hasardan psikolojik çöküşten çıkamaması çok duygusal ilerliyor.Bu yıkım köprüsünü psikoloğu, ailesi geriye kalan 2 dostu ve en büyük payı olan çocukluk aşkı Sebastiana sayesinde oluyor. Yaprak yaprak yaşayan sonsuz ayrılık acısıyla baş etmeyi öğretti hayat Lena ve arkadaşlarına. Her satırda sanki sıcak lavların erittiği gibi eriyor insan. (zehra çalışkan)

Lena lise son sınıf öğrencisidir. Kitap okumayı çok seven,harika bir arkadaşı grubu olan ve voleybol takımında oynayan mutlu biridir. Annesi ile yaşayan Lena onları terk eden babası ile görüşmeyi kabul etmiyordur. Yan komşularının oğlu Sebastian' a kendini bildiğinden beri aşıktır. Böyle bir karaktere aşık olmamak biraz zor arkadaşlar onu da söyleyeyim. Lena'nın hayatı arkadaşları ile geçirdiği kaza sonucu altüst olur. O gece yaşananları sadece Lena biliyor ve kimseye bundan bahsedemiyor. Arkadaşlarını en önemlisi Sebastian'ı kaybedeceğini düşünür. Yanlış bir karar, kayıplar ve kendi içinde bitmeyen acabalar. Bana Jennifer kitabını okurken ağlacağımı söyleseler bir dururdum. Yazar öyle güzel bir konu ele almış ki okurken çok etkilendim. Özellikle iki sahne vardı ki gözyaşlarımı tutamadım. Lena'nın yerinde olmak istemezdim yaşadıkları,hissettikleri çok zordu. Hayat devam ediyor ve buna ayak uydurmak onun için çok zordu. Jennifer bütün duyguları bana hissettirdi. Insanların acımasız yanını görmek dünyanın her yerinde oturduğu yerden ahkam kesenlerin olduğunu gösterdi.Bence Jennifer Ya Yarın Yoksa ile herkese çok güzel mesajlar vermiş.Tek bir hata nelere mal oluyor çok acı bir şekilde öğreniyorsunuz. Ah bir de Sebastian vardı ki ne olursa olsun her zaman Lean'nın yanındaydı.İkisini okumak çok keyifliydi. Jennifer gözüm kapalı alacağım kitapların yazarı. Fantastik kitaplarını tek geçerim günümüz kitaplarında ise ortalama bulurum ama bu kitap bir başkaydı. Tavsiyemdir alın asla pişman olmazsınız. (Ayşe)

Ya Yarın Yoksa PDF indirme linki var mı?

Jennifer L. Armentrout - Ya Yarın Yoksa kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ya Yarın Yoksa PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Jennifer L. Armentrout Kimdir?

Jennifer Batı Virgina’da, Martindburg şehrinde yaşıyor. Onun hakkında duyduğunuz her söylenti doğru değildir. Yazım işiyle yoğun olarak ilgilenmediği zamanlarda kitap okuyarak, egzersiz yaparak, berbat zombi filmleri izleyerek, yazıyormuş gibi yaparak, kocası ve Jack Russel köpeği Loki ile vakit geçiriyor.

Yazar olma hayali, vaktinin büyük bir kısmını kısa hikâyeler yazarak geçirdiği matematik derslerinde başladı. Bu, matematikten kötü notlar almasının da en büyük sebebidir. Jennifer genç okurlar için paranormal, bilim-kurgu, fantezi ve modern aşk hikâyeleri yazıyor. Ayrıca J. Lynn takma adıyla yetişkinler için aşk romanları da yazıyor.

Jennifer L. Armentrout Kitapları - Eserleri

  • Obsidiyen
  • Oniks
  • Opal
  • Köken
  • Direniş
  • Melez
  • Safkan
  • Tanrı
  • Apollyon
  • Avcı
  • Kimi Öptüğüne Dikkat Et!
  • Hep Seni Bekledim
  • Sağdıç
  • Saplantı
  • Kime Dokunduğuna Dikkat Et!
  • Kış Güneşi
  • Kan ve Külden
  • Kimi Seçtiğine Dikkat Et
  • Bodyguard
  • Oyuncu
  • Unutuluş
  • Lanetli
  • Geri Dönüş
  • Hep Seni İstedim
  • Güç
  • Paramparça
  • Mücadele
  • Sonsuzluğun Sonuna Dek
  • Ölene Dek Beraberiz
  • En Karanlık Yıldız
  • Cesur
  • A Kingdom of Flesh and Fire
  • Kehanet
  • The Crown of Gilded Bones
  • Ya Yarın Yoksa
  • En Aydınlık Gölge
  • The War of Two Queens
  • Elixir
  • A Shadow in the Ember
  • Hold Om Mig
  • Trust İn Me
  • Scorched -
  • The Dead List
  • Forever with You
  • Fall With Me
  • Fire In You
  • Stay with Me: A Novel
  • The Queen: A Wicked Novella
  • The Prince: A Wicked Novella
  • The King: A Wicked Novella

Jennifer L. Armentrout Alıntıları - Sözleri

  • "Orada dikilip duracak mısın yoksa gerçekten bir işe yarayacak mısın?” diye söylendi Tink, Ren’e. “Benim için kutuları yerden alır mısın?” “Tink,” diye çemkirdim. “Kutuları ben alırsam, onları bahçeye fırlatıveririm,” dedi Ren. Tink ellerini yanaklarına vurarak aniden geriye sıçradı. “Buna cesaret edemezsin.” “Hem de öyle bir ederim ki.” “Ah, Tanrım,” diye homurdandım, Ren’in etrafından dolaşarak. Kutuları yerden alıp içeri taşıdım, sonra da kanepeye fırlattım. “Dikkat et!” diye ciyakladı Tink. “İçlerinde paha biçilemez, kırılacak şeyler olabilir.” Ren arkasından kapıyı kapatırken, havada süzüldü. “Ve sen! Sen kutuları bir hanıma taşıttın.” Gözlerimi devirdim. Ren gürültülü bir nefes verdi. “Tanrım; çok sinir bozucusun.” “Ne olmuş?” Tink kanatları hararetle havayı döverek, kanepeye doğru uçtu. “Ben lastiğim, sen yapışkan!” Ren ufaklığa doğru döndü. “Ne?” “Ne söylersen söyle benden sekip gelir sana yapışır!” (Paramparça)
  • “Beni kalbimden bıçaklayacak mısın? Tekrar?" "Neden bileğimi bırakıp öğrenmiyorsun?" "Bu kulağa evet gibi geliyor.” (A Kingdom of Flesh and Fire)
  • "Alexandria'nın Apollyon olması beklense de sizin kaderinizde hep çok daha fazlası olmak vardı." Karina bana baktı. "Kabullenmesi güç olabilir fakat bunu kabullenmeniz gerekiyor." "Yoda gibi konuşuyorsun," diye mırıldandım. "Anlamadım?" "Önemli değil." (Mücadele)
  • Kendimi nasıl hissetiğimle ilgili konuşmak konusunda hiç iyi değildim. Kahretsin, kendimi nasıl hissettiğim hakkında düşünmekte bile iyi değildim. (Melez)
  • “Nasıl cadaloz bir şeysin sen böyle,” (Hep Seni Bekledim)
  • “Öyle güzelsin ki, Layla. Sonsuzluğun geri kalanında bakabileceğim bir şey seçme imkanım olsaydı seni seçer­dim.” (Kimi Seçtiğine Dikkat Et)
  • "Aptal aptallık yapandır..." (Hep Seni İstedim)
  • “I’m not afraid of her,” I whispered to my reflection. “I’m a Queen. I’m a god. I’m not afraid of her.” (The War of Two Queens)
  • “Aşktı bu; aşk değiştirebilirdi insanları.” (Kimi Seçtiğine Dikkat Et)
  • Kitaplar. Kitaplar her yerdeydi. Beş adet kitap düzgünce kanepenin köşesine dizilmişti. iki tane de sehpanın üstünde duruyordu. Bir tanesinin içinde parlak bir ayraç vardı. Diğer sehpada üç kitap daha. Bir tane de televizyon sehpasının üstünde. O kitaba da bir ayraç konmuştu. İki kitap birden mi okuyordu acaba? Yoksa daha da mı fazla? Ben bir taneyi zar zor okurken... (Unutuluş)
  • Yıldızlar... ne kadar güzel olsalar da, çok uzaktaydılar (Hep Seni Bekledim)
  • “Seninleyken kendimi bir canavar gibi hissetmiyorum. Öyle olduğumu unutuyorum. Bana bunu hak ettirmeyen şeyleri yaptığımı unutuyorum.” (Geri Dönüş)
  • Bazen… bazen sanki bir tuzak kurulmuş da hepimiz dörtnala koşup tuzakla düşmüşüz gibi geliyordu. (Opal)
  • She was hugging me, and I didn’t know how to respond to that for several seconds. My senses were overloaded as I lifted my arms and wrapped them around her, returning the gesture stiffly. The hug felt awkward and strange…but then it felt like something wonderful. Ezra embraced me—squeezed me tightly—and then let go. “I love you, Sera.” Overwhelmed, I watched her step back and smile shakily. I stood there as she turned and made her way back to the carriage. I didn’t breathe until she was inside. I swallowed thickly, briefly closing my eyes. “I love you, too,” I whispered. (A Shadow in the Ember)
  • I loved him. I was in love with him, even though that love had been built on a foundation of lies. I loved him even though there was so much I didn’t know about him. I loved him even though I knew I was a willing pawn to him. (A Kingdom of Flesh and Fire)
  • Korku zayıflık değildir. Sadece üstesinden gelmen gereken bir durumun işaretidir. (Tanrı)
  • Herkes rahat olabilir. Buraya kargaşa çıkarmaya ya da çatıyı başınıza yıkmaya gelmedim." "Nasıl?" diye mırıldandı Deacon. "Sen nasıl..." "Uzun hikâye ve içimden açıklama yapmak gelmiyor hiç." (Mücadele)
  • "Biliyor musun?" Aiden'a meydan okuyan bir bakış fırlattım. "Gidelim. Hadi, Seth. Âşık kavgamıza devam edelim biz." Duvardan ayrılan Seth tek kaşını kaldırdı. "Evet, aşkım, bu kulağa çok hoş geliyor. Hançeri unutma da gözümü oyabilesin" (Safkan)
  • Aiden boğuk bir kahkaha atıp Alex'e baktı. Alex ona güven telkin eden bir gülümsemeyle karşılık verdi. İkisinin hemfikir oldukları belliydi. Zihinleri ve ruhları birbirine bağlıymış gibi. (Güç)
  • “I need you,” he groaned against my lips. “I need you, Poppy.”“You have me,” I told him, echoing the words I’d said to him once before. Now, they felt like an unbreakable vow. “Always.” “Always,” he repeated. (The Crown of Gilded Bones)