Yakın - Oruç Aruoba Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Yakın kimin eseri? Yakın kitabının yazarı kimdir? Yakın konusu ve anafikri nedir? Yakın kitabı ne anlatıyor? Yakın kitabının yazarı Oruç Aruoba kimdir? İşte Yakın kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Oruç Aruoba

Yayın Evi: Metis Yayınları

İSBN: 9789753421522

Sayfa Sayısı: 168

Yakın Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Oruç Aruoba 1990-92 yılları arasında Yürüme Üçlüsü dizisi içinde yer alan yürüme - de ki işte - tümceler adlı ciltleri yayımladı. Bu diziyi hani (1993), uzak (1995) ile yakın (1997) takip etti.

uzak cildi içinde bir araya getirilen "Tavşan Besleyene Kılavuz" (1993-94) ile "Özlem Çekene Kılavuz" (1993-95), daha sonra yayımlanan yakın adlı ciltte bir araya getirilen "Ateş Yakana Kılavuz" ve "Kut Arayana Kılavuz" ile ikili / dörtlü bir bütünlük içinde düşünülmelidir.

Yakın Alıntıları - Sözleri

  • "Kut, kendine de aykırı bulduğun, kendindir."
  • • ... aramaktan, vazgeçmediğindir beklemekten, vazgeçemediğin.
  • Neden özgür olduğunu söyleme bana, ne için özgür olduğunu söyle .. 'Nietzsche'
  • - Tersi : ateşini ne kadar kolaylıkla yakmışsan, o kadar geçici olur o da; seni de o kadar az ısıtır ... Şunu bil: ancak zorlukla yakılan ateş, temelden, gerçekten, yanar- ve ısıtır ... Ateşinin kolayına kaçamazsın..
  • ölüm, yaşamımızın tek sarsılamaz verisi olduğu halde, yaşamımızda yer tutmuyor ...
  • Tutsaklıklara bağlamışız özgürlüğümüzü. Gündüz yarasalarıyız biz.
  • Bil ki, bir yaktığın ateş bir başkasına hiç benzemez.
  • • Ateş, yakabileceği her şeyi yakana dek yanar­ ancak o zaman söner ...
  • "Her şeyden önce unutmaman gereken, ateşinin hiçbir zaman tek bir düzeyde yanmadığıdır: ateşin, ya harlanma içinde ya da sönme içindedir- ya yükseliş, ya iniş ..."
  • "Bir şey değilim , daha noksanı kimdir ?" -Ahmed Serhendî "Anlamaya çalış ; kısa akıllılardan olmayasın ." -İbid "Bütün yazılmışlardan ,yalnızca ,kişinin kanıyla yazdığını severim .Kanla yaz: göreceksin ki , kan , tindir ." -Nietzsche
  • "Ateş ,yakabileceği herşeyi yakana dek yanar __ ancak o zaman söner..."
  • " Ölüm, yaşamımızın tek sarsılamaz verisi olduğu halde, yaşamımızda yer tutmuyor. "
  • "Bil ki, bir yaktığın ateş bir başkasına hiç benzemez."
  • "Her ateş ısıtmaz. Ama, her ateş, sonunda, söner. Hiç sönmeyecek bir ateş de yakamazsın."

Yakın İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Merhaba sevgili okur, Yakın, her okurun kendi deneyimini yaşayacağı, anlatması zor kitaplardan. Gerçi Oruç Aruoba’nın tüm kitapları öyle. Şiir ve felsefe arasında bir yerlerde gezinen kalemi oldukça farklı bir okuma deneyimi sunuyor. Okurunu içsel yolculuklara çıkarıyor, her sayfada birkaç satır olarak yer alan cümleler derin anlamlar içeriyor. Kitabı okurken, bir duruma hiç bakmadığım şekilde felsefik açıdan baktım. Çokça alıntı yaptım. Yazar çeşitli filozof ve yazarlara atıfta bulunuyor ve böylece anlamı destekliyor, güçlendiriyor. Puanım:9/10 Herkesin seveceği bir üslup mu bilemiyorum ama yazarın, en azından, bir tane kitabını okumalısınız efenim. Deneyin ve kendi fikrinizi belirleyin. (Hilal)

Yine zihnin sınırlarını zorlayan, şiir ile felsefe arasında gezinen yazarın, bilmiyorum kaçıncı okuduğum kitaplarından bir tanesi.Öncelikle şunu söylemeliyim bu kitaptan önce Uzak isimli kitabın okunması şart değilse de daha doğru. Kitap 2 bölüme ayrılıyor diyebiliriz. Ateş Yakana Kılavuz ve Kut Arayana Kılavuz olarak. Ben ateş kısmını daha çok beğendim. Herkesin sıradan yaptığı bir şeyin içinden bu kadar derin anlamlar çıkartmak ve okura sorgulatmakta oldukça başarılı olan yazar, ateş kısmında da bunu yapıyor. Kut kısmı daha ağır bir dil içeriyor. "Kut, aramaktan, vazgeçmediğindir beklemekten, vazgeçemediğin.." (eda)

Bir arkadaşın önerisi ile yazarı takip etmeye başladım. Nerdeyse tüm kitaplarını gördüm. Arkadaşım hergün hergün dilinden düşürmüyordu. Uzak ve yakın kitaplarını birlikte okumam gerektiğini söyledi. Kitaba yolculukta başladım iki saatte yarıdan fazlası bitti. Spoiler olabilir... Ateş kısmı beni çok etkiledi. Her lafın altı çizili ve notlar almışım kitaba. Kut kısmı ise biraz daha ağır ilerliyor. Daha felsefi be aydınlatıcı fikirler var. Tonlarca alıntı yazmak istediğim bir kitap (Parende)

Kitabın Yazarı Oruç Aruoba Kimdir?

Ortaöğrenimini Ankara TED Kolejinde tamamladıktan sonra, Hacettepe Üniversitesine devam eden Aruoba, psikoloji bölümünden lisans ve yüksek lisansını aldı. Yine aynı üniversitede felsefe bilim uzmanı oldu. 1972 ve 1983 yılları arasında öğretim üyesi olarak görev yapan yazar, felsefe bölümünde doktorasını da tamamladı.

Aruoaba, 1976 yılında başlamak üzere bir yıl süreyle Almanyadaki Tübingen Üniversitesinde felsefe semineri üyeliği yaptı. Ayrıca 1981de Yeni Zelandaya giden yazar, Victoria Üniversitesinde konuk öğrenim üyeliğinde bulundu. 1983 yılında akademisyen olarak çalışmayı bırakıp üniversiteyle ilişiğini kesti. Bu dönemde İstanbul'a yerleşti ve çeşitli basın organlarında yayın yönetmenliği, yayın kurulu üyeliği ve yayın danışmanlığı yaptı. Ağırlıklı olarak yazı ve çeviri işleriyle uğraşan Aruoba'nın çalışmaları saygın edebiyat dergilerinde yer aldı.

Akademisyen olarak başladığı kariyerine yazar ve çevirmen olarak devam etmiş, edebiyata ve düşünce dünyasına önemli katkıları olmuştur. Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli düşünürlerden biridir. Hume, Rilke, Wittgenstein, Nietzsche, Von Hentig, Başo ve Celanın eserlerini Türkçeye çevirerek literatüre kazandırmıştır. Özgün ve yalın bir stille yazdığı haiku tarzındaki şiirleri yediden yetmişe bir çok okuyucuya ulaşmış ve sevilmiştir. Aruoba, aforizmalara dayalı felsefi metinleri oldukça başarılı bir biçimde kaleme almış ve Türkiye'nin Nietzschesi olarak anılmıştır.

Epistemoloji, etik, Hume, Kant, Kierkegaard, Nietzsche, Marx, Heidegger ve Wittgenstein konuları üzerine çalışmalar gerçekleştiren Aruoba, bu çalışmalarına günümüzde devam etmekteydi. Özellikle şiir sanatına yönelmiş ve Heidegger’in şiire yaklaşımını; “Ona göre insanın temel sözü şiirdir. Çünkü insan yaşayan, dünyanın içinde olan, diğer insanlarla ilişkisini dil aracılığıyla kuran varlıktır. İnsanın bütün etkinliklerinde yer alan, içinde yaşadığı dil ile (tarihsel olarak da) içinde yaşadığı varoluş arasında kurduğu temel anlam ilişkisi, şiirde ortaya çıkar. İnsanın bilinen bütün tarihi boyunca çeşitli biçimlerde görülen “şiir” adı verilen dilsel kuruluşlar, bu temel ilişkiyi ortaya koymaya (dile getirmeye) çalışan insan yöneliminin ürünleridir. Heidegger de buna ulaşmaya, (anlamlandırmaya, yorumlamaya) insanın dünya ile ve diğer insarlarla olan ilişkisini ilk biçimiyle yeniden kavramaya çalışır.” sözleriyle açıklamıştır.

Aruoba, Hume, Nietzsche, Kant, Wittgenstein, Rainer Maria Rilke, Von Hentig, Paul Celan ve Matsuo Bashō gibi düşünür, yazar ve şairlerin eserlerini de Türkçeye kazandırmıştır. Bir dönem Açık Radyoda Filozof Dedikoduları isimli programı da hazırlayıp sunan Aruoba, Wittengstein'ın eserlerini Türkçeye ilk çeviren kişi olarak da bilinmektedir. Aynı zamanda Aruoba, Japon edebiyatı kökenli bir şiir türü olan haiku’nun, Türk edebiyatındaki temsilcilerinden de biridir. Yazar, Nietzsche’nin “Antichrist” eserini de Almanca’dan Türkçe’ye kazandırmıştır

Felsefe Sanat Bilim Derneği’nin her yıl düzenlediği “Assos’ta Felsefe” etkinliklerine konuşmacı olarak katılan yazar, “Felsefenin Hayvanına Ne Oldu?”, “Bilim ve Din” gibi birçok başlıkta sunumlar gerçekleştirmektedir. Ayrıca, Füsun Akatlı Kültür ve Sanat Ödülü etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen sempozyuma da konuşmacı olarak katılmıştır.

Oruç Aruoba, 2006 ve 2011 yıllarında Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü yarışmasında Füsun Akatlı, Ahmet Cemâl, Doğan Hızlan, Nüket Esen, Orhan Koçak, Nilüfer Kuyaş ve Emin Özdemir ile birlikte seçici kurulda yer almıştır.

Aruoba’nın şiirlerinde kullandığı üslup ve noktalama işaretlerinin edebiyat kurallarının dışında olmasına rağmen bu durum akademik çevrelerce sanatçının üslubu olarak değerlendirmiştir.

ESERLERİ

Tümceler, Bir Yerlerden Bir Zamanlar, 1990, Metis Yayınları

De ki İşte, 1990, Metis Yayınları

Yürüme, 1992, Metis Yayınları

Hani, 1993, Metis Yayınları

Ol/An, 1994, şiir, Metis Yayınları

Kesik Esin/tiler, 1994, şiir, Metis Yayınları

Geç Gelen Ağıtlar, 1994, şiir, Metis Yayınları

Sayıklamalar, 1994, şiir, Metis Yayınları

Uzak, 1995, Metis Yayınları

Yakın, 1997,Metis Yayınları

Ne Ki Hiç, 1997, haikular, Varlık Yayınları

İle, 1998, Metis Yayınları

Çengelköy Defteri, 2001, Metis Yayınları

Zilif, 2002, Sel Yayınları

Doğançay’ın Çınarları, 2004, şiir, Metis Yayınları

Benlik, 2005, Metis Yayınları

Meşe Fısıltıları 2007, Metis Yayınları

David Hume’un Bilgi Görüşünde Kesinlik, 1974

Nesnenin Bağlantısallığı (Hume – Kant- Wittgenstein), 1979

A Short Note on the Selby-Bigge Hume, Tebliğ, Edinburgh, 1976

The Hume Kant Read, Tebliğ, Marburg, 1988

Oruç Aruoba Kitapları - Eserleri

  • Yürüme
  • De ki İşte
  • Yakın
  • İle
  • Uzak
  • Sayıklamalar

  • Ol / An
  • Hani
  • Benlik
  • Meşe Fısıltıları
  • Kesik Esin/tiler
  • Geç Gelen Ağıtlar
  • Tümceler

  • Çengelköy Defteri
  • Zilif
  • Olmayalı
  • Doğançay'ın Çınarları
  • Ne ki Hiç
  • Ne
  • 101 Soruda Nutuk

Oruç Aruoba Alıntıları - Sözleri

  • - Tersi : ateşini ne kadar kolaylıkla yakmışsan, o kadar geçici olur o da; seni de o kadar az ısıtır ... Şunu bil: ancak zorlukla yakılan ateş, temelden, gerçekten, yanar- ve ısıtır ... Ateşinin kolayına kaçamazsın.. (Yakın)
  • Yorgunuz artık Göremeseniz de Yapraklarımız ağır Dallarımız bezgin (Doğançay'ın Çınarları)
  • "Aşk Ney in göl ge si?" (Geç Gelen Ağıtlar)
  • Yabancı bir ülkenin güdümüne girmeyi istemek, insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü, uyuşukluğu benimsemekten başka bir şey değildir. (101 Soruda Nutuk)
  • O, şimdi uyumuyor mu : uyumuyorsa, beni düşünüyor olsa (Uzak)
  • "Bitirmek istemiyorum; ama, belki, sürdürdüğüm, bitmiş birşeydir" diye düşünmüştüm. (İle)

  • Ben, çünkü, yaşamamam gereken bir yaşam yaşamışım, demek ki. Aykırı yaşamışım. (Benlik)
  • İlişki,bağlılık olmalıdır;bağımlılık değil... (İle)
  • Toprağı sorun bize Karanlığı, acıyı, hiçi İsterseniz ölümü de Hepsini çekinmeyiz Ya da kendinizi sorun. Kimiz biz, neyiz diye Nereden geldik buraya Niye buradayız, diye Yanıt veririz size Niçin, neden, niye Tam bize uygundur Uzun soruya uzun yanıt Yeter ki sorun Ama sormuyorsunuz Susuyoruz biz de Susarız sorulmayınca (Doğançay'ın Çınarları)
  • Yaşamı düğümlemeden çözemezsin. (De ki İşte)
  • Ama içinde iğrenç bir boşluk vardı, artık hiçbir kaygı duymuyordu, hiçbir arzu; varoluşu zorunlu bir yüktü ona. Öylesine yaşayıp gitti. (Uzak)
  • Benim umutsuz yolum bittiği yerde başlar (Sayıklamalar)
  • "Hey koca şehir- uzaktan ne güzelsin; yakındansa,..." (Çengelköy Defteri)

  • Son satır: O yok – onun gelmeyişinde de ne karlar var. (Ne ki Hiç)
  • Her günümüz son günümüzdür. (Yürüme)
  • Sözlerimiz seni aradı ama duvarda bir yazı vardı. Güneşten düştü bir ışın karardı. Bir kapı çarpıldı karanlıkta, kapandı (Geç Gelen Ağıtlar)
  • Yitsinler artık – kafanda boşluklar içinde hiçlikler. (Ne ki Hiç)
  • Sevişerek batırdık Güneş'i – Ay karşıladı bizi. (Ne ki Hiç)
  • YOK UŞTAN İN ERKEN Yavaş inersin yokuştan Kar taneleri irileşirken Kimler bakmış uzaktan Yolunda hızla gelişirken Hep ileri yürürken Gözü kapalı güvenirken Boyuna düştüğün tuzaktan Sürünüp çıkmağa çalışırken Adımların kısalmış Işığını gece almış Zamanın geçişirken Artık anısı kalmış. (Geç Gelen Ağıtlar)
  • İnsan yeryüzünün döküntüsüdür. (Sayıklamalar)