Yalnızlık Sözleri 1 - Ali Şeriati Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yalnızlık Sözleri 1 kimin eseri? Yalnızlık Sözleri 1 kitabının yazarı kimdir? Yalnızlık Sözleri 1 konusu ve anafikri nedir? Yalnızlık Sözleri 1 kitabı ne anlatıyor? Yalnızlık Sözleri 1 kitabının yazarı Ali Şeriati kimdir? İşte Yalnızlık Sözleri 1 kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ali Şeriati
Yayın Evi: Fecr Yayınları
İSBN: 9789756004883
Sayfa Sayısı: 560
Yalnızlık Sözleri 1 Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Benim hamurumu felsefe, hikmet ve irfanla yoğurmuşlar. Hikmet, bende sonradan kazanılmış veya hafızada biriktirilmiş bir ilim değildir. Bilâkis o benim özüme aittir, benim sıfatımdır. Ağırlık, içgüdü ve vücut ısısı gibi sıfat ve durumlara sahip bir varlık olduğum gibi, hikmet ve felsefeye de sahip olan bir varlığım ben. Harcımda, ruhumun özünde, hatta dostlarımdan birinin şakayla dediği gibi, görünüşümde, bedenimde, davranışımda, sözümde ve sessizliğimde hep felsefe vardır.
Ben, felsefeyi sadece okuma, eğitim ve öğretim yoluyla elde etmedim. Felsefe, benim genlerime kazınmıştır. Onu atalarımdan miras aldım.
Tanıtım Yazısı'ndan
Yalnızlık Sözleri 1 Alıntıları - Sözleri
- Ağlamak için bile, güzel bir kalp gerekir.
- Gidip yatayım, uykudan başka beni soran yok..
- Güzel yazıyor, güzel düşünüyor, güzel hissediyor, güzel görüyordu. Sevme sanatını herkesten daha iyi biliyordu.
- Gidip yatayım, uykudan başka beni soran yok..
- Gidip yatayım, uykudan başka beni soran yok.
- Bir kelimenin gönülde ve kalpte açtığı yara, bazen bir top mermisinin açtığı çukurdan daha derin ve daha büyüktür.
- Büyük dertlere müptela olan ruhun ne çektiğini başkaları hissedemez.
- Ne kadar çirkindir ve kötüdür esir bir insanın kulağına özgürlük şarkıları söylemek
- Ben aşığım. Aşığa yükümlülük yoktur. Aşk şeriata sığmaz ve kölelik kabul etmez.
- Onlar, kalabalıkta birbirlerine yabancıyken, biz yalnızlıkta birbirimizi tanıyoruz.
- Ben ateş aldıkça aklım su döküyordu, üflüyordu.
- Durmak ve her esen rüzgara kapılmamak, benim dinimin özüdür.
- Onlar biterken, ben daha yeni başladım
- Sevmenin ne kadar büyük bir gücü vardır. Gerçek samimiyette ilahi ve mucizevî bir güç saklıdır. Ne büyük bir lezzettir bu.
- Sonunda çöllere düştüm. Aşk yağmıştı yerler ıslanmıştı. Çamura saplanan ayaklar gibi, benim ayaklarım da aşka saplanıyordu.
Yalnızlık Sözleri 1 İncelemesi - Şahsi Yorumlar
ali şeriati'yi tanımak için bu kitabı mutlaka okumuş olmak gerek. ben okurken hayretler içinde kaldım. dine karşı din ve kendisi olmayan insanı da çok sevmiştim ama bu onların çok çok üstünde bir eser. insan okurken neye uğradığını şaşırıyor. ilginç gelecek ama buram buram samuel beckett kokuyor. aynı üslup aynı espiri anlayışı. kitabın bazı sayfaları nefis tiratlara dönüşmüş. kitabı bir "itiraflarım" olarak görmemek gerek. yazar her ne kadar iç dünyasını kendini kaybetmişcesine dökse de otokontrolü sağlamaya çalışıyor. gözümden utanıyorum, gözün anlamayacağı şekilde ağlamak mümkün mü? gibi vecizeler ve renkler üzerinde yaptığı o mükemmel konuşma heyecan vericidir. avrupa kadınını taklit eden doğulu kadını hedef alan bir bölüm var. şöyle der: "zavallı avrupalı kadınlar, böylesine kötü taklitçileri olduğu için kim bilir ne kadar utanıyordurlar. ne doğuludurlar ne batılı, ne kadındırlar ne erkek! ne yenilikçidirler ne muhafazakar, ne tahsillidir ne cahil, ne toplumsaldır ne evcil, ne akılları vardır ne kalpleri, hiçbir şeyleri yok. her şeyleri boş. altmış, yetmiş kiloluk boyalı ve sesli et yığınları!" bunun biraz devamındaysa der ki: "erkekleri! az önce sözünü ettiğim kadınların elbisesini değiştirmeniz yeterli." belki çok sert. belki rahatsız edici bir üslup ama gerçek. modern batı edebiyatını seven birileri bu giriyi okuyorsa ne yapın edin şu kitabı elinize alın. gerçekten çok şey kaybediyorsunuz. ha unutmadan, gözlerini yüzüme açma! ek: yazarın ölüm sebebi olarak cinayet ihtimalinden dem vurulur. ben artık intihar etmiş olabileceğini de ihtimaller arasına ekliyorum. (koray)
Yazarın hem bizimle hem de kendisiyle konuştuğu bir kitaptı. Yazdığı satırları hem anlıyor hem anlamıyor oluşu kitabı sürükleyici kıldı. Atlayarak okuduğum sayfalar olsa da okunabilir bir kitap (Feiza)
Yalnızlık Büyüsü: Bu eseriyle Şeriati kısa yaşamıyla aslında uzun bir yalnızlık ezgisi söylüyor bizlere. Kasvetli bir havanın yoğun sisleri arasında bazen kitabın iki kapağını sert bir şekilde kapatıyorsunuz. Hele ki benim gibi gecenin ilerleyen saatlarinde yalnız başınıza okuyorsanız isyankâr ve dervişane bir seyahate götürüyor sizleri. Adeta bir İsra gibi yani gece yürüyüşü. Aslında bir aydının hayal kırılığının da itirafıdır bir anlamda. Hayalleri ve idealleri ile ayakta duran Şeriati'nin yıkılan ideallerini okuyoruz. İdeallerin yenilgisidir belki de söylediği yalnızlık sözleri. Aslında ahlakî bir duruşa sahip ve okuduklarını topluma yansıtmaya çalışan her sorumlu insanın bir yıkılışıdır bu kitabın bıraktığı buruk tad. Onun için de böyle bir mazinin atmosferinde geliyorsanız kitap size sizi anlatacak. Her cümleye gözyaşlarınız özne olacak adeta. Hatta yer yer durup "Sen nasıl bir dert edinmişsin ey Şeriati" diyeceksiniz. Kendi yaşantımızı muhasebe kılmamız için bir vesile.. Belki de dikkatimi en çok çeken yer Şeriati'nin evliliğine dair ifadeleri oldu. Onun aslında evlendikten sonraki pişmanlığını anlatışı. Sanırım ideallerinin gerçekleşmesini çok mu eşi üzerinden tasarladı bilmiyorum ama evliliğinden muzdarip olduğunu çok keskin cümlelerle okuyoruz. Evlilik bir sorumluluktur nitekim ve zordur. Hayal ve aşkla ciddi beklentiye girildi mi o evlilikler Şeriati'nin yaşadığı hayal kırıklıklarına neden olur. Yoksa bildiğim kadarı ile eşi Puran Şeriati ile arasında çok ciddi problemler de yoktu. Hatta Şeriati'nin eşine methiyeler dizdiği de başka bir çok kaynakta var. Ama işte evlilik ciddi bir hayal kırıklığı olmuş değerli yazarımızda. Babasının, ailesinin ondan beklentisi. Çocuklari ile iletişimi. Yani yazar edindiği o birikimle yalnızdır. Zarif bir şekilde mum metaforuna benzetir bunu. Başka sayfalarda toplumdaki bu yalnızlığını masalsı bir dille anlatır ki gerçekten insan hayretler içinde okuyor oraları. Yalnızlığı kendini yetiştirme ve terbiye etme olarak gören benim için bu kitap başucu niteliğindedir ki yer yer açıp altını çizdiğim yerleri okurum. Yalnız kalmanın âdeta büyük günah görüldüğü zamanımızın sosyal medya ikliminden kaçıp sığındığım bir mabed oldu Yalnızlık Sözleri. İdealleriniz yıkılmış ve o kırıntıları kalp kutunuzda saklayıp Rabbinize sunacağınız o ölüm anını bekliyor ve ahlakî bir çizgide toplumdan kaçıp mağaranıza sığınmışsanız heybenizde bulunsun Yalnızlık Sözleri kitabı. Yazara rahmet diliyorum, kendisi en büyük saygıyı hak ediyor. (Dertmend)
Kitabın Yazarı Ali Şeriati Kimdir?
Ali Şeriati (Farsça: علی شريعتی) (d. 1933, Sabzevar - ö. 1977), İranlı Müslüman sosyolog, aktivist, düşünür ve yazar; özellikle din sosyolojisi ve çağdaş İslam düşüncesi üzerine eserler vermiştir. Marksist düşünceden yaptığı alıntılar ve türetmeler ve bunların kendi zamanındaki İran'a ve çevresine adapte edilmesi ve Marksizm kritiği ile birlikte çağdaş İslam düşüncesi ve devrimcilik açısından ortaya koyduğu çeşitli sonuçlar ve yarattığı ilgi sebebiyle, gerek önemli çağdaş İslam düşünürleri arasında gerekse İran'daki devrimci İslam'ın babası ve İran İslam Devrimi'nin baş düşünürü olarak anıldığı olmuştur. Düşünceleri genel olarak "İslam'a dönüş" -"öz"e dönüş- başlığı altında toplanabilir ve bilimsel kaynaklara dayanması, sosyoloji vurgusu yapması ve Batı metodolojisini, çeşitli açılardan eleştirmekle birlikte çeşitli açılardan yapıcı bir şekilde kullanması (ki sosyoloji gibi çeşitli bilimler ve Batı düşüncesinde ortaya çıkan çeşitli fikirlerin, örneğin bazı Marksist fikirlerin, İslam'ın özünde de daha farklı bir şekilde ortaya konduğunu da savunur) sebebiyle moderndir ve gelenekçilikten uzak olduğu gibi gelenekçi görüş ve kesimlere eleştirel yaklaşır nitekim bu sebeple eleştirildiği veya çelişki ile suçlandığı olmuştur. Bu tarzından yola çıkarak kendisi hakkında "sosyolojiyi İslamlaştırmaktan" ziyade "İslam'ın sosyolojik" bir okumasını yaptığı da söylenmiştir.
Hayatı
Çocukluğu
Şeriati 1933 yılında Mazinan, Sabzevar, İran'da doğdu. Babası ilerici milliyetçi bir öğretmen olan Muhammed Taki'dir. Eğitim yıllarında ilk kez İran'ın daha aşağı sınıflarından insanlarla tanıştı, var olan fakat bilmediği yoksulluk ve zorluklarla tanışması bu dönemde oldu. Ayrıca aynı dönemde Batı felsefi ve siyasi düşüncesiyle de tanışmıştır. Modern sosyoloji ve felsefenin bakış açısı ve bunun geleneksel İslami prensipler ile harmanlanması aracılığıyla Müslüman toplum ve toplulukların karşılaştığı sorunları açıklamaya ve çözümler bulmaya çalışmıştır. Şeriati Mevlana ve Muhammed İkbal'den büyük ölçüde etkilenmiştir.
Eğitimi
Lisansını İran'da bitirdikten sonra, Paris Üniversitesi'nde doktorasına başladı. Burada, 1964 yılında Sayfuddin'den "Belh'in Faziletleri Tarihi" isimli bir el yazmasının notlandırılmış bir Farsça çevirisini yaparak Edebiyat dalında doktor olmuştur. Daha sonra İran'a dönmüş, fakat hemen şah yönetimi tarafından tutuklanıp hapsedilmiştir. Yönetim onuFransa'dayken devleti yıkıcı siyasi aktivitelerde bulunmakla suçlamıştır. Daha sonra 1965'te serbest bırakılmış ve Meşhed Üniversitesi'nde eğitim vermeye başlamıştır.
Ölümü ve etkileri
Dersleri kısa sürede farklı toplumun farklı kesimlerinden öğrenciler tarafından beğenilmiş ve popülerleşmiştir. Bunun sonucu yönetim Üniversite'yi zorlayarak onun eğitim vermesini engellemiştir. Bunun üzerine Şeriati Tahran'a giderek Hüseyniye-i İrşad Enstitüsü'nde ders vermeye başlamıştır. Yine büyük bir popüleriteye ulaşan dersleri, yine toplumun her kesiminden öğrencileri etkilemiştir. Şeriati'nin görüşlerine ilginin arttığı orta ve yüksek sınıflardan öğrencilerin olması dikkat çekiciydi. Bu ilgi de şah yönetiminin Şeriati ile bazı öğrencilerinin tutkulanması emrini vermesine neden oldu. Gerek yurt içinden gerekse yurt dışından gelen tepkiler üzerine yönetim onu serbest bıraksa da çeşitli şartlarla tahliye edilmişti: kesinlikle herhangi bir eğitim aktivitesinde yer almayacak, hiçbir şey yayımlamayacak ve özel veya genel hiçbir toplantı yapmayacaktı. Ayrıca devletin güvenlik örgütlerinden SAVAK onun yakın çevresini yakın gözetim ve denetim altında tutacaktı. Şeriati bu şartlara karşı çıkarak ülkesini İngiltere'ye gitmek üzere terk etmeye karar verdi. Üç hafta sonra, 19 Haziran 1977'de SAVAK tarafından öldürüldü.
Tahran'ın büyük hastanelerinden birine Şeriati'nin ismi verilmiştir.
Devrim öncesi İran'ın en önemli ve etkili felsefi liderlerinden sayılan Şeriati'nin görüşleri bugün hâlâ İran toplumunda popüler ve etkindir. Özellikle bugünki İslami Cumhuriyet rejiminin biçimi, ruhban sınıfının konumu ve eşitlik anlayışına karşı çıkan kesimler tarafından beğenilmektedir.
Şeriati'nin düşünsel çalışmaları sadece devrim öncesi ve sonrası İran'ı değil, dünya çapında İslamcı topluluk ve düşünceler başta olmak üzere birçok kişi ve grubu etkilemiştir. Çeşitli dini kavramlara yaklaşımı, ruhban sınıfının eleştirisi ve İslamcılık hareketinin içinde kabul edilen çeşitli çıkarımlarıyla ilgi çekmiştir.
Şeriati, ayrıca Martinikli Marksist düşünür ve şair Frantz Fanon'un "Yeryüzünün Lanetlileri" isimli eserini, Jacques Derrida'dan "Şiir Nedir" ve Fransız oryantalist ve aynı zamanda katolik papaz olan Louis Massignon'dan "Selman-ı Pak" adlı eserleri Farsçaya çevirmiştir.
Birçok eseri bulunan Ali Şeriati'nin eserlerinin neredeyse tümü Türkçeye çevrilmiştir.
wikipedia
Ali Şeriati Kitapları - Eserleri
- Hac
- İnsanın Dört Zindanı
- Ali
- Dine Karşı Din
- Kendini Devrimci Yetiştirmek
- Ebuzer
- Anne Baba Biz Suçluyuz
- Kadın (Fatıma Fatımadır)
- Her Hicret Bir İnkılaptır
- Muhammed Kimdir
- Kendisi Olmayan İnsan
- İnsan
- Bilinç ve Eşekleştirme
- Dua
- Çocuklar ve Gençler
- Dinler Tarihi 1
- Dinler Tarihi 2
- Şehadet
- Aydın
- İslam ve Sınıfsal Yapı
- Marksizm
- Kur'an'a Bakış
- Hangi Şia?
- Kapitalizm
- İran ve İslam
- İslam Bilimi (Ciltli) I-II
- İbrahim'le Buluşma
- İslam'ı Tanıma Metodu
- Dünya Görüşü ve İdeoloji
- Yeni Çağ'ın Özellikleri
- Ne Yapmalı
- Yalnızlık Sözleri 1
- İslambilim 1
- İslambilim 2
- Biz ve İkbal
- Aydınlara Umut Çağrısı
- Ali Şiası Safevi Şiası
- Hür Düşünce Mektebi
- İslam Nedir Muhammed Kimdir
- Mektuplar
- Çöle İniş
- İslam'ı Anlamak
- İnsan Olmak
- Kevir/ Bir Tarih Olarak Beliren Coğrafya
- Muhammed'i Tanıyalım
- Kültür ve İdeoloji
- Kendini Bilmek
- Yalnızlık Sözleri 2
- Medeniyet ve Modernizm
- Medeniyet Tarihi 1
- Medeniyet Tarihi 2
- İdeallerin Yenilgisi
- Kapitalizm Uyanıyor mu?
- Şia
- Mükemmel Bir Cemaat Ali Şiası
- Sanat
- Dine Karşı Din / Anne Baba Biz Suçluyuz
- Ümmet ve İmamet
- Adem'in Varisi Hüseyin
- Aşina Yüzlerle Ailesine ve Dostlarına Mektuplar
- Kavramlar Sözlüğü
- Muhtelif Eserler- I
- Muhtelif Eserler- II
- İslambilim 3
- Bir Önünde Sonsuz Sayıda Sıfırlar
- Tevhidi Altyapı
- Bekleyiş - Karşı Tepki Dini
- İslam Ekonomisi
- İslam'ın Tarih Felsefesi
- İslam Sosyolojisi Üzerine
- Sizi Rahatsız Etmeye Geldim
- Marksizm ve Diğer Batı Düşünceleri
- Yarının Tarihine Bakış
- Sevmek Aşktan Üstündür
- Terimler Sözlüğü
- Gençler İçin İnanç ve Ahlak Prensipleri
- Dine Dayanmak
- Siret
- Ali Şeriati'den Aforizmalar
- Dinleri Tanımak
- İki Sûre İki Yorum
- Çağımızın Müslüman Kadından Beklentisi - Emperyalizme Karşı Müslüman Kadın
- Toplumbilim Üzerine
- Çar Zindanen İnsan-Eli Şerieti
- Aşk ve Devrim
- Ve Cevap Veriyorum
- Öze Dönüş
- Ayet Yorumları
Ali Şeriati Alıntıları - Sözleri
- Diğer canlılar niçin yaşadıklarını anlamaları gerekmeksizin yaşarlar. Ama insana: "Yaşa!" dedikleri zaman "Nasıl?" diye sormadan önce "Niçin?" diye soruyor. Bundan dolayı insana,sadece nasıl yaşayacağını öğretmek yetmiyor. İnsan, aç olduğu sürece alışılmış hayat nimetlerinin peşinden gider ve gündelik dertlerini gidermek için çabalar; bu durumda bu sorulardan az ya da çok uzaklaşır. Fakat bu ihtiyaçlar giderildiğinde onun için insan olmanın temel ihtiyaçları ve nerede olması gerektiği gündeme gelir.Gercekten de gerçek din ve mutlak din duygusu bugün daha çok, daha ciddi ve daha hayatı bir ihtiyaç konusudur. (Dinler Tarihi 1)
- Bu dünyada şu üç şeyi şunlarla ara: Gerçekliği, düşünce ve ilimle; iyiliği, ahlak ve dinle; güzelliği, sanatla. Ve aşk sana bu üç dünyanın da kapılarını açabilir. (Aşina Yüzlerle Ailesine ve Dostlarına Mektuplar)
- Başkalarıyla oldukça kendimi yalnız görüyordum. Yalnız kendimle, yalnız değildim. (Çöle İniş)
- Diyorlar ki kafir, ölümden sonraki dünyaya inancı olmayan kimse demektir. Mümin ise bunlara inancı olan kimsedir. (Dine Dayanmak)
- Peygamber, ağır düşüncelerin baskısı altında bunaldığında ve ruhunun çetin dalgaları ve düşüncelerinin yüksek miraçları karşısında takatsiz kaldığında, Ayşe' yi çağırıp " Benimle konuş ey Hümeyra( pembelim) ! diyordu. (İslam Nedir Muhammed Kimdir)
- “Sezgisel ve tahmini değil, aksine gözle görme şeklinde olan kesim bilimsel ölçülere dayanarak ikinci neslimiz bizimle yabancılaştığını biliniz.” (İbrahim'le Buluşma)
- Dua; öğreten, bilinçlendiren, iyilik ve güzelliği telkin eden bir metin, ruhu ruhani miraca götüren, ölüm gününden kurtaran, Allaha yaklaştıran, eğitip öğreten bir ilimdir. (Kavramlar Sözlüğü)
- Kıyamette görmeye başlayıp başkalarını görme azabına uğrayacağımdan korkuyorum. [Ebulala Maarri] (İslambilim 2)
- İbrahim'e bak! Sevgili evladını aşka kurban ediyor. (Ali Şeriati'den Aforizmalar)
- "O sıfır aleminin içinde bir gibiydi." (Çocuklar ve Gençler)
- Netice, yine umutsuzluk, nefret, sorumluluktan kaçma, kendi köşesine çekilme, mistik hayat, varoluşçu oyunlar vb .. (Medeniyet ve Modernizm)
- Dua, yüzüne açılmayan hiçbir kapıyı çalmaz.. Dua, en yüksek ifade zirvesini, aklın karanlık gecesinde, Akıl bineğinin ayağı topalladığında, Aşk uçuşu sırasında bulur.. (Dua)
- lnsan ne kadar daha fazla anlar ve ne kadar daha derin hissederse daha çok acı çeker ve sorumluluğu ağırlaşır. (Yalnızlık Sözleri 2)
- Yarının tarihini yazarsak ancak, tarih değer kazanacaktır. Tarih, eğer yarını bilmemize, bugünün insanını ya da ortaya çıkacak insanı bilmemize yardımcı olmuyorsa, faydasız olacaktır. Çünkü tüm bilimler; insanları, geleceğin insanının hayatını ve bugün ile yarının insanının idealini anlamada, en azından yararlı olmak zorundadır. Geçmişteki insanı anlamak, kendimizi ve geleceğimizi anlamada bir başlangıç olmalıdır... (Yarının Tarihine Bakış)
- Şüphe yok ki, bu memlekette aç olanlar en çok çalışanlardır. Bununla şerefiyle çalışan, hırsızlık, yan kesicilik, aldatma, dalkavukluk, rüşvet, nüfuz sömürücülüğü, kadın ticareti, insanı kısa yoldan seçkin kılacak herhangi ber şeyi yapmayan namusluları kastediyorum. (Kapitalizm Uyanıyor mu?)
- Komünizm ve kapitalizmin her ikisi de şekil farklılıklarına rağmen insana "ekonomik bir hayvan" olarak bakmaktadırlar. Aralarındaki bu şekil farkı bu hayvanın ihtiyaçlarını karşılamada hangisinin daha başarılı olabileceği meselesi üzerinedir. (İnsan)
- Aydın ; son peygamberden sonra, peygambere benzeme eylemidir. Ümmi olmak ; halkın adamı olmaktır. Ümmetin hem içinde hem de dışında ayaklanmaktır. (Ne Yapmalı)
- "Bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez." (Bilinç ve Eşekleştirme)
- Halkın eleştirilerini özgürce yapamadığı bir toplumda eleştiriler, mizahla yapılır ve bu mizahlar bir araçtır. (Medeniyet Tarihi 1)
- Kuran'ın Allah'ı insana yakındır, herkesle birliktedir. (İslam Nedir Muhammed Kimdir)