Yanılmışım Tanrı Varmış - Antony Flew Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Yanılmışım Tanrı Varmış kimin eseri? Yanılmışım Tanrı Varmış kitabının yazarı kimdir? Yanılmışım Tanrı Varmış konusu ve anafikri nedir? Yanılmışım Tanrı Varmış kitabı ne anlatıyor? Yanılmışım Tanrı Varmış PDF indirme linki var mı? Yanılmışım Tanrı Varmış kitabının yazarı Antony Flew kimdir? İşte Yanılmışım Tanrı Varmış kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Antony Flew

Çevirmen: Hasan Kaya

Çevirmen: Zeynep Ertan

Yayın Evi: Profil Yayıncılık

İSBN: 9789759961718

Sayfa Sayısı: 240

Yanılmışım Tanrı Varmış Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dünyanın en ünlü ateisti fikrini nasıl değiştirdi?

Cesaret ve yürek işi. Flew’in fikirleri sizi çarpacak ve neye uğradığınızı şaşıracaksınız. Francis Collins 

“Çok az dinî hikâye bu tür bir etki yaratır. Bu şaşırtıcı kitap, Tony’nin geçirdiği değişimin nedenlerini belgeliyor... ve bu kitabın zevkle okunmasını sağlıyor."

Gary Habermas, Liberty Üniversitesi, Felsefe ve Teoloji Bölümü, Seçkin Araştırma Profesörü ve Kürsü Başkanı

Son yıllarda Batı’da Tanrı, ateizm, inanç, din kavramları etraflıca tartışılıyor. Richard Dawkins’in ünlü Tanrı Yanılgısı kitabından sonra bu tartışmalar daha da alevlendi. Tanrı vardır diyenlerle yoktur diyenler doğa, bilim ve tarihteki çeşitli olayları değerlendirerek görüşlerini ispatlamaya çalışıyorlar. 

Son dönemde tüm dünyada en ses getiren çalışma ise Antony Flew’in Yanılmışım Tanrı Varmış kitabı oldu. Antony Flew hayatının büyük bir bölümünde ateizmin bilinen felsefi savunucularının en önemlisiydi. Ama ateizm fikrinden cayan Flew artık Tanrı’nın varlığına inandığını ve Tanrı yoktur demenin hiçbir anlamı olmadığını ileri sürüyor. 

Yanılmışım Tanrı Varmış çalışma hayatının büyük bir bölümünde ateşli bir ateist olan ünlü bir filozofun evrenin zekice tasarımına ve dolayısıyla Tanrı’nın varlığına inanmaya başlamasının ilgi çekici ve okunmaya değer bir hikâyesi.

Yanılmışım Tanrı Varmış Alıntıları - Sözleri

  • Dawkins ve diğerleri, Tanrı’yı kim yaratmıştır? Sorusunu sormaktadırlar. teistler ve ateistler artık bir şey üzerinde açık biçimde hem fikirler: eğer bir şey var ise, ondan önce daima var olan bir şey olmalıdır. Bu ebediyen var olan gerçeklik nasıl meydana gelmiştir? Cevap, böyle bir gerçekliğin asla meydana gelmediğidir.. Bu gerçeklik her zaman vardı. Seçiminizi yapın: Tanrı veya evren. Biri en başından beri vardı.
  • Felsefede fikir birliğinin olmaması tek başına, konunun ilerlemeyeceğinin yeterli bir göstergesi değildir. Sadece mutlaka ikna olmayan birinin kalacağını öne sürerek felsefi bir bilginin olmadığını göstermeye çalışmak, Bertrand Russell gibi seçkin bir filozofun bile düştüğü genel bir yanlışlıktır. Ben buna Asla-uzlaşmayacak-biri-mutlaka-vardır Sapması adını verdim. Ayrıca felsefede birine senin haklı olduğunu ve onun yanıldığını kanıtlamanın asla mümkün olmadığı iddiası vardır. Ancak bu iddiadaki eksik parça, bir kanıt üretmekle bir insanı ikna etmek arasındaki ayrımdır. Bir insan kötü bir iddiayla ikna edilebilirken, kabul edilmesi gereken bir iddiayla da ikna edilemeyebilir.
  • "En ateist bilim adamı bile doğada, en azından kısmen anlayabildiğimiz, kanun ve benzeri bir düzenin varlığını kabul eder."
  • ''Cömertliği ve fedakarlığı öğretmeye çalışalım, çünkü biz bencil doğduk.''
  • "Öne sürülen iddianın bizi götürdüğü yere gitmeliyiz."
  • Tipik bir mantıkçı olan Alvin Plantinga, teizmin aslında temel bir inanç olduğu fikrini sundu. Tanrı'ya inanmanın, diğer zihinlere veya algilara (bir ağacı görmek) ya da hafızaya (geçmişe inanmak) inanmak gibi diğer temel gerçeklere inanmakla aynı olduğunu savundu. Bütün bu durumlarda, söz konusu inancın gerçekliğini kanıtlayamasanız da, bilişsel yeteneklerinize güvenirsiniz. Aynı şekilde, insanlar bazı önermeleri (örneğin dünyanın varoluşu) temel olarak, diğerlerini de bu temel önermelerden türetilenler olarak kabul eder. Burada iddia edilen, inanç sahiplerinin Tanrı'nın varlığını temel bir önerme olarak kabul ettiğidir. Thomist filozof Ralph McInerny yaptığı muhakeme ile insanların doğal olayların düzeni ve yasaya benzer karakterleri nedeniyle Tanrıya inanmalarının doğal olduğu sonucuna vardı. O kadar ki, ateizme karşı aksi ispatlanıncaya kadar geçerli gibi görünen bir iddia olarak,Tanrının varlığının neredeyse doğuştan gelen bir inanç olduğunu söyledi. Yani, Plantinga teistlerin ispatlama sorumluluğunu taşımadığını savunurken McInerny daha da ileriye giderek ispatlama sorumluluğunun ateistlerde olması gerektiğini iddia etti! Burada, diğer antiteolojik iddialarımın tersine, ateizm varsayımına dair iddianın teistler tarafından tutarlı bir biçimde kabul edilebileceğine işaret etmeliyim. Bir Tanrı'ya inanmak için yeterli neden sunulduğunda, teistler buna inanarak felsefi bir günah işlemiyorlar! Ateizm varsayımı olsa olsa metodolojik bir başlangıç noktasıdır, varlıksal bir sonuç değil.
  • "Aslında çok sayıda farklı dilde yazılmış yüzlerce kitapla dolu bir kütüphaneye giren küçük bir çocuğa benziyoruz."
  • Tait yine de babası Russell'ın bütün yaşamının Tanrı arayışıyla geçtiğine inanıyor. "Babamın zihninin arkalarında bir yerlerde, kalbinin en altında, ruhunun derinliklerinde, bir zamanlar Tanrının doldurduğu bir boşluk vardı ve hiçbir zaman bunu dolduracak başka bir şey bulamadı."
  • Analistler ve psikologlar bundan istedikleri anlamı çıkarabilirler ama benim içimdeki dürtü hala aynı: gerçek sonuçlara ulaşan geçerli iddiaların peşinden gitmek.
  • Eğer insanları Tanrı inanışından vazgeçirmek istiyorlarsa, bu popülerleştiricilerin iddialarını kendi ateist görüşlerini destekleyecek biçimde sunmaları gerekir.
  • "Bilim adamı, kötü bir filozoftur."
  • Sanırım çoğumuz yaşımız ilerledikçe, gençliğimize özlem ve utanç karışımı bir duyguyla bakıyoruz.
  • "her yerde bulunan bedensiz bir kişi (yani bir ruh)" nasıl tanımlanabilir ve yeniden tanımlanabilirabilir...
  • Gerçek düşünürler iddiaları değerlendirir ve kanıtları tartarken savunucunun ırkı, cinsiyeti ya da yaşıyla ilgilenmezler.
  • "Dünyanın nasıl var olduğuna dair bir açıklama aramamalıyız; o burada ve hepsi bu kadar."

Yanılmışım Tanrı Varmış İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Öne sürülen iddianın bizi götürdüğü yere gitmeliyiz." Antony Flew yaşamının büyük bir bölümünde ateizmin bilinen bir felsefi savunucusu olmuştur. Yıllar süren felsefi sorgulamanın ardından bu güçlü ve cesur fikir adamı şimdi kanıtın kesin olarak Tanrı'ya götürdüğü sonucuna vardı. Bu kitap birçok yönden okunmaya değer. Önemli bir düşünürün yanıldığını kabul ettiğini görmek her zaman ilginç olmuştur. Bu eser Flew'un açık fikirli oluşu, dürüstlüğü ve zihinsel bütünlüğünün etkili bir şahididir. Şimdi elimizde anti-teizmden teizme yolculuğunun kişisel hikayesi bulunuyor. Flew, Tanrı’yı keşfetme sürecinin doğaüstü fenomenden hiç bahsetmeden tamamen doğal bir düzeyde geliştiğini, bu yolculuğun inancın değil muhakemenin yolculuğu olduğunun özellikle altını çiziyor. Bu kitabı gerçeğin peşinde olan, gerçekten açık fikirli herkese öneriyorum.. (E`)

Kitap ilk görüşte, başlığıyla dikkatimi çekti. Yıllarca ateizmin felsefi savunucularından olan , münazaralarda, makalelerinde Tanrı yoktur diyen yazarın "yanılmışım Tanrı varmış" demesi merakımı uyandırdı. Hiristiyan bir ailede bir vaizin oğlu olarak dünyaya gelen Antony özel bir Hiristiyan okulunda eğitimine görmüş. Kendi deyimiyle hayata oldukća dindar biri olarak başlamış. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ailesiyle çıktığı bir yurt dışı seyahatinde " Burada Yahudiler istenmiyor", " Bu kurumun düzenlemelerine göre Yahudilere kitap vermek yasaktır. " yazılı bayrak ve tebelaları görmek yazarın kötülük sorununu fark etmesine ve ateizme yönelmesine sebep oluyor. Evrendeki kötûlüğün her şeye gücü yeten bir Tanrı'yla nasıl bağdaştığı sorusuna karşı, seçimler olmasa, Tanrı her şeye müdahale etse özgür irade olamayacağı şeklindeki, özgür irade savunmasını da ikna edici bulamıyor. Eğer dikkatimden kaçmadıysa, fikrini değiştirmesine rağmen bu soruya bir cevap bulamadım kitapta. Ki yazar bunun bir fikir değişikliği değil , en başından beri yaptığı Sokratik düşünceyle " iddianın götürdüğü yere gitmek" olduğunu söylüyor. Tanrı'yı keşfedişinin inancın değil muhakemenin bir yolculuğu olduğunu belirten yazar, hayatın kaynağına dair son çalışmaların üstün bir Zeka'nın varlığına işaret ettiğini düşünüyor. Doğanın kaunlarının kaynağı ve yaşamın kaynağı ve üreme sorusu üstün bir Aklı işaret ediyor. Hücrenin, DNA'nın karmaşık, incelikli yapısı ve tesadüfen bu incelikli zeka gerektiren yapıların oluşmasının imkansızlığı , evrenin bizim geleceğimizi biliyormuşcasına doğanın kanunlarındaki düzen ve simetrinin varlığı, bu kanunları üstün bir aklın yazdığına ,Tanrı'nın varlığına işaret ediyor. Kitabın başlarında kendi felsefe düşünce geçmişini aktardığı kısım fazla geldi, sondaki Ek. B kısmı ise anlamadığımdan atladım. Onun dışında kitap akılla Tanrı'nın varlığını sorgulasa da bazı sorulara cevap vermede eksik evrenin ve yaşamın nasıl yaratıldığı sorusundan sonra neden yaratıkldıklarını sormamak konusunda sığ kalıyor. Fakat yine de sorgulaması, soruları ve cevaplarıyla okumaya değer Yazarın bolca eleştirdiği Tanrı Yanılgısı kitabını da uygun bir vakitte okumayı dûşünûyorum (Fatma)

müslümanlara hitafen yazılmamışdır: Evet efendim kitabımızı okuduk yazarımızın Allahın varlığı ile ilgili argumanlarını tezlerini anlatırken bir kez bile müslümanlıktan kuranı kerimden bahsetmemesi eski ahit yeni ahit den örnekler verip semavi kitapları sayarken kuranı kerimi saymaması müslüman olan bir kişinin kitabın ismine kanarak okumasının önüne geçmesi niyetiyle incelememi tamamlıyorum. (okuyankargocu)

Yanılmışım Tanrı Varmış PDF indirme linki var mı?

Antony Flew - Yanılmışım Tanrı Varmış kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yanılmışım Tanrı Varmış PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Antony Flew Kimdir?

Britanyalı filozof. Analitik düşünce okuluna bağlılığıyla bilinir. Din felsefesiyle ilgili çalışmalarıyla tanınır.

Flew, geçmişte ateizmi kuvvetle desteklerdi, Tanrı hakkında bir kanıt ortaya çıkıncaya kadar ateizmin kabul edilmesi gerektiğini savunurdu. Ayrıca ölümden sonra hayat inancını, kötülük sorunsalına karşı özgür irade çözümünü ve Tanrı kavramının anlamını eleştirdi. Ancak 2004 yılında deizmedöndüğünü açıkladı.Bunun ardından Tanrı Var: Dünyanın En Ünlü Ateisti Nasıl Fikir Değiştirdi(İngilizce: There is a God: How the World's Most Notorious Atheist Changed His Mind) adlı kitabı Roy Abraham Varghese'nin katkılarıyla yayımladı. Kitabın yayımlanmasının ardından New York Times'ta çıkan ve Flew'un zihni melekelerini kaybetmekte olduğunu, asıl yazarın Varghese olduğunu öne süren bir makale yayımlandı.Konu hâlâ tartışmalıdır, PZ Myers ve Richard Carrier'in dahil olduğu bazı yazarlar iddiaları desteklerken diğerleri (Flew dahil) reddeder.

Flew Oxford, Aberdeen, Keele ve Reading Üniversitelerinde ve Toronto'daki York Üniversitesi'nde ders verdi. Gerçek İskoçyalı Yok Safsatasını ortaya atmasıyla ve Michael Dummett ile girdiği münazarayla tanınır.

Antony Flew Kitapları - Eserleri

  • Yanılmışım Tanrı Varmış
  • Dosdoğru Düşünmenin Yolu
  • Felsefe Sözlüğü

Antony Flew Alıntıları - Sözleri

  • Tait yine de babası Russell'ın bütün yaşamının Tanrı arayışıyla geçtiğine inanıyor. "Babamın zihninin arkalarında bir yerlerde, kalbinin en altında, ruhunun derinliklerinde, bir zamanlar Tanrının doldurduğu bir boşluk vardı ve hiçbir zaman bunu dolduracak başka bir şey bulamadı." (Yanılmışım Tanrı Varmış)
  • Dawkins ve diğerleri, Tanrı’yı kim yaratmıştır? Sorusunu sormaktadırlar. teistler ve ateistler artık bir şey üzerinde açık biçimde hem fikirler: eğer bir şey var ise, ondan önce daima var olan bir şey olmalıdır. Bu ebediyen var olan gerçeklik nasıl meydana gelmiştir? Cevap, böyle bir gerçekliğin asla meydana gelmediğidir.. Bu gerçeklik her zaman vardı. Seçiminizi yapın: Tanrı veya evren. Biri en başından beri vardı. (Yanılmışım Tanrı Varmış)
  • Felsefede fikir birliğinin olmaması tek başına, konunun ilerlemeyeceğinin yeterli bir göstergesi değildir. Sadece mutlaka ikna olmayan birinin kalacağını öne sürerek felsefi bir bilginin olmadığını göstermeye çalışmak, Bertrand Russell gibi seçkin bir filozofun bile düştüğü genel bir yanlışlıktır. Ben buna Asla-uzlaşmayacak-biri-mutlaka-vardır Sapması adını verdim. Ayrıca felsefede birine senin haklı olduğunu ve onun yanıldığını kanıtlamanın asla mümkün olmadığı iddiası vardır. Ancak bu iddiadaki eksik parça, bir kanıt üretmekle bir insanı ikna etmek arasındaki ayrımdır. Bir insan kötü bir iddiayla ikna edilebilirken, kabul edilmesi gereken bir iddiayla da ikna edilemeyebilir. (Yanılmışım Tanrı Varmış)
  • Eğer insanları Tanrı inanışından vazgeçirmek istiyorlarsa, bu popülerleştiricilerin iddialarını kendi ateist görüşlerini destekleyecek biçimde sunmaları gerekir. (Yanılmışım Tanrı Varmış)
  • Katı deterministlere göre, insanların hiçbir etkide bulunmadıkları, denetimleri dışında kalan belirli nedenler, insan varlıklarının oldukları gibi olmalarını ve bu arada eylemlerini belirlemiştir. Başka bir deyişle, onlar, insan varlıklarının hiçbir şeyi değiştirmeyeceklerini söylemekten çok, insanların şeyler üzerinde etkide, eylemde bulunma tarzlarını kişisel yapı ve mizaçlarının sonucu olduğunu, söz konusu yapı ve mizaçların ise insanların etki edemedikleri etmenler ve koşullar tarafından belirlendiğini öne sürer. (Felsefe Sözlüğü)
  • "En ateist bilim adamı bile doğada, en azından kısmen anlayabildiğimiz, kanun ve benzeri bir düzenin varlığını kabul eder." (Yanılmışım Tanrı Varmış)
  • "Bilim adamı, kötü bir filozoftur." (Yanılmışım Tanrı Varmış)
  • Gerçek düşünürler iddiaları değerlendirir ve kanıtları tartarken savunucunun ırkı, cinsiyeti ya da yaşıyla ilgilenmezler. (Yanılmışım Tanrı Varmış)
  • Sanırım çoğumuz yaşımız ilerledikçe, gençliğimize özlem ve utanç karışımı bir duyguyla bakıyoruz. (Yanılmışım Tanrı Varmış)
  • "Öne sürülen iddianın bizi götürdüğü yere gitmeliyiz." (Yanılmışım Tanrı Varmış)
  • Analistler ve psikologlar bundan istedikleri anlamı çıkarabilirler ama benim içimdeki dürtü hala aynı: gerçek sonuçlara ulaşan geçerli iddiaların peşinden gitmek. (Yanılmışım Tanrı Varmış)
  • "her yerde bulunan bedensiz bir kişi (yani bir ruh)" nasıl tanımlanabilir ve yeniden tanımlanabilirabilir... (Yanılmışım Tanrı Varmış)
  • Tipik bir mantıkçı olan Alvin Plantinga, teizmin aslında temel bir inanç olduğu fikrini sundu. Tanrı'ya inanmanın, diğer zihinlere veya algilara (bir ağacı görmek) ya da hafızaya (geçmişe inanmak) inanmak gibi diğer temel gerçeklere inanmakla aynı olduğunu savundu. Bütün bu durumlarda, söz konusu inancın gerçekliğini kanıtlayamasanız da, bilişsel yeteneklerinize güvenirsiniz. Aynı şekilde, insanlar bazı önermeleri (örneğin dünyanın varoluşu) temel olarak, diğerlerini de bu temel önermelerden türetilenler olarak kabul eder. Burada iddia edilen, inanç sahiplerinin Tanrı'nın varlığını temel bir önerme olarak kabul ettiğidir. Thomist filozof Ralph McInerny yaptığı muhakeme ile insanların doğal olayların düzeni ve yasaya benzer karakterleri nedeniyle Tanrıya inanmalarının doğal olduğu sonucuna vardı. O kadar ki, ateizme karşı aksi ispatlanıncaya kadar geçerli gibi görünen bir iddia olarak,Tanrının varlığının neredeyse doğuştan gelen bir inanç olduğunu söyledi. Yani, Plantinga teistlerin ispatlama sorumluluğunu taşımadığını savunurken McInerny daha da ileriye giderek ispatlama sorumluluğunun ateistlerde olması gerektiğini iddia etti! Burada, diğer antiteolojik iddialarımın tersine, ateizm varsayımına dair iddianın teistler tarafından tutarlı bir biçimde kabul edilebileceğine işaret etmeliyim. Bir Tanrı'ya inanmak için yeterli neden sunulduğunda, teistler buna inanarak felsefi bir günah işlemiyorlar! Ateizm varsayımı olsa olsa metodolojik bir başlangıç noktasıdır, varlıksal bir sonuç değil. (Yanılmışım Tanrı Varmış)
  • ''Cömertliği ve fedakarlığı öğretmeye çalışalım, çünkü biz bencil doğduk.'' (Yanılmışım Tanrı Varmış)
  • "Dünyanın nasıl var olduğuna dair bir açıklama aramamalıyız; o burada ve hepsi bu kadar." (Yanılmışım Tanrı Varmış)
  • "Aslında çok sayıda farklı dilde yazılmış yüzlerce kitapla dolu bir kütüphaneye giren küçük bir çocuğa benziyoruz." (Yanılmışım Tanrı Varmış)