Yanıtla Beni - Susanna Tamaro Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Yanıtla Beni kimin eseri? Yanıtla Beni kitabının yazarı kimdir? Yanıtla Beni konusu ve anafikri nedir? Yanıtla Beni kitabı ne anlatıyor? Yanıtla Beni kitabının yazarı Susanna Tamaro kimdir? İşte Yanıtla Beni kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Susanna Tamaro

Çevirmen: Eren Yücesan Cendey

Orijinal Adı: Rispondimi

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750700873

Sayfa Sayısı: 198

Yanıtla Beni Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yanıtla Beni'de yaşamın acıları ve gerçekleri üzerine kurulmuş üç uzun öyküsü var Susanna Tamaro'nun. Bir fahişe olan annesinin ölümünden sonra kimsesiz ve sevgisiz kalan, hiçbir şeye inanmasa da bu ihtiyacı duyan, kendi içinde büyüttüğü yalnızlıkta boğulan Rosa'nın öyküsü. Psikopat kocasının baskısı altında var olmaya ve çocuklarını yetiştirmeye çalışan, nefretin, inançsızlığın, sevgisizliğin dünyasında yolunu bulmaya çabalayan, cehennem içinde yaşarken 'cehennem yoktur' düşüncesiyle savaşmak zorunda kalan bir kadının öyküsü. Bir yandan hasta karısına büyük bir özveriyle bakan, bir yandan hastalıkla bir ormanı kurtarmaya çalışan, karısı iyileşip inanca ve ışığa kavuşurken hastalıklı ormanı kurtaramayacağını anlayıp umutsuzluğa kapılan bir çevrecinin öyküsü. Bu üç öykü de aslında karanlık bir arka planın önünde umudun ve iyimserliğin, sevginin ve bağışlamanın öyküleri. Umudun nerede aranacağının, nasıl bulunacağının yolunu işaret eden öyküler. Susanna Tamaro, son kitabı Yanıtla Beni'de yine aşkın ve inancın insanı iç huzuruna, kişisel mutluluğa ve tatmin duygusuna götüren yolunu çiziyor. Aşk, sevgi ve inanç ilişkisini sorgulayarak inancın insanı aşka, aşkın inanca, her ikisinin de sevgiye ve anlamlı, tatmin edici bir varoluşa götürüşünün yolunu gösteriyor. Okurlarımızın Yüreğinin Götürdüğü Yere Git adlı romanıyla tanıyıp çok sevdiği Susanna Tamaro, bir kez daha umudun, iyinin ve güzelin, yani sevginin şarkısını söylüyor.

Yanıtla Beni Alıntıları - Sözleri

  • Sevgi her şeyi yener sözünü defalarca duymuştum. Sevgi ölümden daha güçlüdür. Oysa bu doğru değildi çünkü sevgi varsa bile kırılgandı. Öyle kırılgandı ki neredeyse görünmezdi. Ve görünmez olmakla var olmamak hemen hemen aynı şeydi. Bir yangının dumanı kilometrelerce uzaklıktan fark edilirdi, alevlerin izleri yıllarca çevrede kalırdı. Sevgi ise burnunun içine soksan bile görülemeyebilirdi.
  • "Bana neden yüreğini açmıyorsun?" "Yürek bir kutudur." "Kutularda her zaman bir şeyler bulunur." "Benim kutum boş."
  • Yalnızlığa kapılmak iyi değildir, insan hüzünlenir.
  • ...Aynı biçimde, kötü düşüncelerin ağır, kötü,örneğin kaka ya da çürük balık gibi bir kokuyla gelmeleri beklenirken,iyi düşüncelerin yumuşak, tatlı,vanilya ya da çikolatayı anımsatan bir kokuyla ortaya çıkmaları iyi olurdu.
  • "İnsan sevgi göremediği kişinin sevgisini daha çok arar."
  • Yasaların çoğunlukla yalnızca bir görüntüden ibaret olduklarını biliyordum.Yasalar, en zayıf olanlardan söz eder ama en güçlünün, en kurnazın, en iyi avukatın parasını ödeyebilecek olanın tarafını tutar.
  • "Yalnızlığa kapılmak iyi değildir,insan hüzünlenir."
  • "Sevgi her şeyi yener sözünü defalarca duymuştum.Sevgi ölümden daha güçlüdür. Oysa bu doğru değildi çünkü sevgi varsa bile,kırılgandı.Öyle kırılgandı ki,neredeyse görünmezdi.Ve görünmez olmakla var olmamak hemen hemen aynı şeydi."
  • "Geçmişine ilişkin hiçbir sorumluluğun olmadığını,ama geleceğe ilişkin pek çok sorumluluğun olduğunu asla unutmamalısın.Geleceğin senin ellerindedir ve onu sen kuracaksın."
  • "Sevgi,insanın kendini savunma olanağı olmadan karşısındakine yem olarak sunmasıydı."
  • "Önemli bir ayrıcalığın var," "Sevgi görmeden büyümüşsün."
  • "Sevgi zehirli bir maddedir," "Çünkü seni içten içe zehirleyerek her zaman ve her ne pahasına olursa olsun içinden gelmeyen şeyleri yapmaya zorlar."

Yanıtla Beni İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Sevgi üzerine.: Susanna Tamaro çok ince ruhlu, hümanist ve naif bir kadın. Bu sözleri kendisini görmeden yazıyorum. Yazabiliyorum çünkü görmesemde okuduğum kitaplarından bunu sezinleyebiliyorum. Gerçek hayatımda bi dostum, bi arkadaşım olmasını çok arzu ederdim. Kitaplar böyle bişey işte. Hiç tanımadığın, bilmediğin memleketler, insanlar ve yazarlar hakkında fikir sahibi oluyorsun. Bazen o yazarlara hayranlık duyabiliyorsun, tıpkı benim Tamaro'ya duyduğum gibi. Bu kitabı, öylesine, dinlemeden, ona kulak vermeden, kitapla samimiyet kurmadan, onunla arkadaş olmadan, sadece kelimeleri okuyanlara karşı kitap anlamsız gelebilir. Ama değer verip, hissederek okuduğun zaman her cümlesinden derin anlamlar, hayatımıza yönelik dersler çıkartabilmek mümkün. Susanna Tamaro'nun tarzı okunmak değil anlaşılmak! O anlaşılmayı istiyor. Anlayanlar için o kadar güzel dersler veriyor ki hayatı, dünyayı, geçmişi sürekli sorgular halde buluyorsun kendini. Bu kitap sabırla ve yavaş yavaş, sindirerek okunmalı. Kitabı zaman ayırabileceğin zaman okumalısın. Şahsen ben ilk okumaya başladığımda anlattıkları bana çok uzak gelmişti ve bırakmıştım. Uzun bir zaman sonra tekrar elime aldım kitabı ve okumaya başladım. Bu sefer anladım. Hem de çok iyi anladım. İyi ki tekrar başlamışım. Yazar kitapta üç uzun öyküden bahsediyor. Öykülerinde sevgi yoksunluğunda kötü kararlar veren adamların hayata bakışlarını sorguluyor sevgisizliğin nelere bedel olabileceğini bizlere anlatıyor. Aslında kitap; yazarın hayatı, kandırmacaları, zalimleri, hristiyanlığı, pişmanlıklarını, kırgınlıklarını, yitirdiklerini sorgulaması ve bunlara bir nevi cevap araması kendi iç dünyasında. O yüzden üçüncü anlatıcı olarak öykülerinden bahsederken "yanıtla beni" diye sorular soruyor. Susanna Tamaro'yu modern zaman filozofu olarak da görebiliriz. Bunu kitaplarından çok açık bir şekilde anlayabiliyoruz. Onun kitaplarında iyiliğin ve kötülüğün sevginin ve inançsızlığın kavgası sürekli ön plandadır. Ayrıca anlattığı kötü karakterler bize o kadar yakın hissettiriyor ki, sanki içimizden bir adamı, kötü bir insanı anlatıyormuş hissine kapılıyorsunuz. Bu karakterler ne kadar kötü olursa olsun hep onlara açık bir kapı bırakıyor ve sevgiyi hiçbir zaman ihmal etmiyor, onları topluma kazandırmanın derdine düşüyor. Katili bile bağışlayan sınırsız bir affedici özelliği var. Bu yüzden Susanna Tamaro umudun, iyimserliğin, sevginin vücut bulmuş bir halidir diyebilirim. Öğrenebildiğim kadarıyla da İtalya'da dört köpeği, on kedisi, on beş kırmızı balığı, pek çok papağanı, beş kaplumbağası, bir kirpisi ve otuz hamsterı ile birlikte yaşıyormuş. Yaşayan her canlıyı önemseyen ve değer veren o derece bir sevgi insanı yani. Sevgiyle ve kitapla kalın :) (Ömer Yaşar)

Üç ayrı dokunaklı hikaye. Ve hepsinde de acıya ,çaresizliğe ve kimsesizliğe katlanmaya çalışan kadınlar. Kitap, acı bir kağıda ,sevgi ve inanç mürekkebiyle yazılmış gibi. Her hikaye , karanlık bir odada bulanan küçük bir delikten sızan ışığa bakmaya çalışmak gibiydi benim için. Evet ışık var ulaşabilirsin ona ama hep taşlı yollardan yürüyerek. Michele in hikayesi o kadar dokundu ki sızıma , gözyaşlarıma engel olamadım. Çünkü evet bu dünyada gerçekten kötülük var . Güçlünün zayıfı ezme hakkını kendinde görme durumu hep var . Ve bu yüzden evet cehennem yoktur, çünkü içini dolduranlar bu dünyaya inmişlerdir. (AçelyA.)

Kitabın Yazarı Susanna Tamaro Kimdir?

Susanna Tamaro, İtalyan kent soylu bir ailenin kızı. Trieste'de 1957 yılında doğdu, Orvieto yakınlarında kedileri ve köpeğiyle birlikte yaşamaktadır. Zor bir çocukluk dönemi geçiren Tamaro, 18 yaşındayken, bir depreme tanık olur, 25 yaşındayken ölümcül bir hastalık geçirir ve 27 yaşında yazmaya başlar.

Her başarıya ulaşmış yazarın yaşamış olduklarını o da yaşar. İlk denemelerinde başarısız olur ama bunlara aldırmadan yoluna devam eden Tamaro “Tek Bir Ses İçin” adlı kitabıyla büyük ses getirir. ”Yüreğinin Götürdüğü Yere Git” adlı bu eser de ona daha büyük bir ün kazandırır. (Bu kitap aylarca İtalya'da liste başı olmuştur.) Genelde günlük ya da mektuplar şeklinde yazar. Olayları birinci ağızdan anlatır. Eserlerinde hep bir hüzün vardır. Kahramanları genellikle ölümün eşiğine gelmiş ama bu durumu kabullenmiş; hayatta aradığını bulamamış insanlardır.

Susanna Tamaro Kitapları - Eserleri

  • Yüreğinin Götürdüğü Yere Git
  • Kitaplardan Korkan Çocuk
  • Yüreğimin Sesini Dinle
  • Kökler, Yollar ve Yitik Benler
  • Anima Mundi
  • Luisito: Bir Sevgi Öyküsü

  • Sonsuza Kadar
  • Sevgili Mathilda, İnsanın Yürümesini Dört Gözle Bekliyorum
  • Tek Ses İçin
  • Kaplan ve Cambaz
  • Her Melek Korkunçtur
  • Aklı Bir Karış Havada
  • Düşünen Bir Yürek

  • Büyülü Çember
  • Daha Çok Ateş Daha Çok Rüzgar
  • Yanıtla Beni
  • Rüzgar Ne Diyor
  • Tombul Yürek
  • Ulu Ağaç
  • Her Sözcük Bir Tohumdur

  • Bakışınla Aydınlanır Dünya
  • Büyük Bir Aşk Hikâyesi
  • Sessizlik Bir Erdemdir
  • Var Olan Ada
  • Tobia ve Melek
  • Atla, Bart!
  • Eve Doğru

  • Rüzgar Ne Diyor

Susanna Tamaro Alıntıları - Sözleri

  • Benim için gerçekten her kitap son kitaptı. Sonuncuydu çünkü ufka baktığımda hiçbir şey göremiyordum, belki de yazmanın bıraktığı yorgunluk ve halsizlik içindeydim; öte yandan- belirişi ve işlenişiyle- her kitabın çevresinde bir mucize halesi oluyordu. Bilindiği üzere mucizenin, buyrukla yaratılması mümkün değildir. (Her Melek Korkunçtur)
  • O ekim ayında, bir parçam- umut etmiş, hayal kurmuş olan parçam- bütünüyle ölmüştü. O günden sonra artık onunla birlikte yaşamayı öğrenmem gerektiğini biliyordum. Belki bir süreliğine gizli tutabilirdim ama sonra güçlü çürüme kokusu gerçek durumumu başkalarına da açık edecekti. (Her Melek Korkunçtur)
  • "Uyku sırları ortaya çıkartıyor." (Rüzgar Ne Diyor)
  • (...) "Eh, en azından senin bir sürü kardeşin var." "O kadar çok olunca yok sayılır. Zaten artık yoklar." "Nereye gittiler?" "Derin donduruculara herhalde." O anda yeniden utanç yüklü bir sessizlik oldu. Bart, Zoe'nin akrabasını yemiş olma olasılığını düşündü. (...) (Atla, Bart!)
  • Sakin, korunaklı ve ufuksuz. Kesinlikle benden, senden daha iyi yaşayacaklardır ama hayat gerçekten o mudur? Bu, arzu duyulacak bir yaşam mıdır? Ölüm döşeğinde "Bu olağanüstü bir serüven miydi?" diye sordurabilecek bir yaşam mıdır? Yoksa bir yaşam putu mudur? Gizemi olmayan —ve bununla karşılaşma hevesi taşımayan— hayat bitmek bilmeyen esnemelerden başka nedir ki? (Luisito: Bir Sevgi Öyküsü)
  • Gerçekte insan hayatı nedir? İki karanlık arasındaki ışıklı bir yarılmadır... Nereden geliyoruz? Nereye gidiyoruz? (Var Olan Ada)

  • Düzen ve saygı bizi hayvanlardan ayıran biricik değerlerdi. (Rüzgar Ne Diyor)
  • Sözcüklerin arkasında sözcükler gizlidir, ama sessizliğin içinde "herhangi bir şey" yuvalanmış olabilir. (Rüzgar Ne Diyor)
  • Büyüklerin dünyasında yasalar, sevgiden daha ağır basar.. (Luisito: Bir Sevgi Öyküsü)
  • Ansızın kollarını göğe doğru kaldırdı, ellerini bir orkestra şefi gibi sallayarak şöyle dedi: " Ve sonra hayata şükrediyorum! Ağaçlara, çuha çiçeklerine, boraya, üveyiklere ve serçelere, çocuklara, otlara şükrediyorum ve tümünü kutsuyorum! Çünkü her şey kutsaldır ve bir lütuftur." (Her Melek Korkunçtur)
  • ‘Eğer’ler dünyası bir girdap, bir hortum, bir kara deliktir. İnsan bir an dengesini yitirirse, içine yuvarlanmaması olanaksızdır. (Daha Çok Ateş Daha Çok Rüzgar)
  • Demekle yapmak arasında uçurumlar var. (Büyük Bir Aşk Hikâyesi)
  • Sonra, belki de ölmeden bir an önce, hayatımızı bir an için seyredeceğiz ve gerçekten bizim olan, gerçekten dolu geçen anların farkına varacağız;bunlar belki de bir çiçeğe bakarak,bir ağacın biçimini seyrederek,yanımızdan geçen bir çocuğun başını okşayarak zaman yitirdiğimiz anlar olacaklar. (Her Sözcük Bir Tohumdur)

  • “ Bilgelik dolu yazılara bakarsanız işin hoş yanı da sürprizlerdir ama hele bunu gerçekte yaşayın da görün. “ (Tombul Yürek)
  • Bir hayvan neydi gerçekten? Günlük konuşmanın küçümseyici tavrında bu sözcüğün kökeninde yatan öz kolayca unutuluyordu. Can. Evet, hayvan can sahibi olan biriydi. İnsanların büyük bölümü için aynı şeyin söylenebileceğinden ise emin değildi. (Luisito: Bir Sevgi Öyküsü)
  • "Gitmek ya da gitmemek, beslediğin ateşe bağlıdır." "Ateş beslenir mi?" "Yakıp yok eden buz gibi bir ateş vardır, bir de sıcak, yeniden yapan bir ateş. Her ikisi de bizim yüreğimizdedir. Hangisinin alevleneceğine biz karar veririz." (Kaplan ve Cambaz)
  • "Gerçek yüzlerini en baştan gösterseler, büyük bir olasılıkla hiçbir zaman evlenemezler." (Anima Mundi)
  • "Boşuna yaşadım, ölümümde boşuna olacak " (Tek Ses İçin)
  • "Her şeye içine girmeden yukarıdan bakabilmenin ne güzel olacağını düşündü." (Rüzgar Ne Diyor)
  • “Kovalayandan kaçarım, kaçanı kovalarım.” (Büyük Bir Aşk Hikâyesi)