Yaratma Cesareti - Rollo May Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Yaratma Cesareti kimin eseri? Yaratma Cesareti kitabının yazarı kimdir? Yaratma Cesareti konusu ve anafikri nedir? Yaratma Cesareti kitabı ne anlatıyor? Yaratma Cesareti PDF indirme linki var mı? Yaratma Cesareti kitabının yazarı Rollo May kimdir? İşte Yaratma Cesareti kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Rollo May

Çevirmen: Alper Oysal

Orijinal Adı: The Courage to Create

Yayın Evi: Metis Yayınları

İSBN: 9789753421904

Sayfa Sayısı: 152

Yaratma Cesareti Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yaratma Cesareti, Amerikan psikolojisi ve varoluşçu psikoterapinin önde gelen ismi Rollo May'in en temel yapıtlarından biri. May, psikoloji, psikoterapi, felsefe ve sanatla yakın ilişkisinden ötürü, yaratıcılık konusunu ilginç bir perspektiften inceliyor. Tüm varoluşçular gibi o da kaygı olgusuna büyük önem vererek, değişimin kaygının içine gömülerek varılacak bir yaratıcılık düzeyinde gerçekleşeceğini vurguluyor. Geçiş dönemi psikolojisinin tüm olumsuzluğunu, yaratıcılığın zorunluluğu adına kutlayan May, "yeni olan"ın her yerde fışkırdığı bir dünyada, insanın bilinçdışı kaynaklara güvenmesi gerektiğini savunuyor. Bunun için de yeni bir cesaret biçiminin bireyde yaratılmasına önemli katkılarda bulunuyor. Bu kitabın, kişiye kendi kaynaklarından yararlanmakta ve günümüzdeki ahlaksal çözülmenin çöküntüsü altında kalmadan yeni bir yaşam kurmakta düşünsel destek sağlayacağına inanıyoruz.

Yaratma Cesareti Alıntıları - Sözleri

  • "Her yaratma edimi, ilk önce bir yıkma edimidir."
  • Yaratıcı süreç, biçim için duyulan bu tutkunun dışavurumudur. Parçalanmaya karşı bir mücadeledir yaratıcı süreç: Uyum ve bütünleşmeyi doğuracak olan yeni varlık türlerinin varoluşa getirilmesi mücadelesi.
  • ".. bilinçdışı, sımsıkı sarıldığım bilinçli inancımı yarıp geçti."
  • Şüphesiz, bir birey us dışından –yani, deneyimin bilinçdışı düzeylerinden– korkuyorsa, sürekli meşgul kalmaya, çevresinde en yoğun "gürültü"yü muhafaza etmeye çabalar.
  • Ve şair ölüyor, çünkü artık soluyacağı bir şey kalmadı; yaşamın anlamı ondan sızıp gidiyor.
  • cesaret, daha çok, umutsuzluğa rağmen ilerleyebilme yetisidir.
  • Oysa insan olmanın özü budur, dönmekte olan bu gezegenin üzerinde var olmakta olduğumuz şu kısa anda, zamanın ve ölümün sonunda hepimizden hakkını alacağı gerçeğine karşın bazı insanları ve şeyleri sevebiliriz.
  • Cesaret , daha çok umutsuzluğa rağmen ilerleyebilme yetisidir ...
  • Kendini adama şüphe içermediği zaman değil, şüpheye rağmen olduğunda en sağlıklıdır. Tamamıyla inanmak ve aynı zamanda şüpheleri olmak hiç de çelişkili değildir: Doğruya daha büyük bir saygı beslemek, doğrunun verili bir anda söylenen ya da yapılandan her zaman daha öteye gittiğinin farkında olmaktır. Doğru bu yüzden sonu gelmez bir süreçtir. Böylece Leibniz'e atfedilen ifadenin anlamını bilebiliriz: "Eğer bir şey ogrenebileceksem en kotu düşmanımı dinlemek için yirmi mil yürürüm."
  • ...benlik, bir oluşma sürecinden başka bir şey değildir.
  • İnsanlar sanatı, bilimi ve kültürün diğer yanlarını kendi yetersizliklerini telafi etmek için üretirler. Kabuğunun içine istenmeden giren bir kum zerresinin üstünü örtmek için inciyi üreten istiridye sık sık basit bir örnek olarak gösterilir.
  • Picasso'nun altını çizdiği gibi, "Her yaratma edimi önce bir yıkma edimidir."
  • Kendimizi tüm bir dolulukla adamalıyız, ama aynı zamanda yanılıyor olabileceğimizin de farkında olmalıyız.
  • Bir seçimle yüz yüzeyiz. Dayanaklarımızın sarsıldığını hissedince kaygı ve panik içinde geri mi çekileceğiz? Tanıdık sularda demir taramanın ürküntüsüyle kaskatı kesilip, tutukluğumuzu duygusuzluğumuzla mı örtüp saklayacağız? Böyle davranırsak geleceğin biçimlendirilmesine katılma şansımızdan feragat etmiş olacağız. İnsan varlığının ayırt edici özniteliğini elden kaçırmış olacağız: Kendi evrimimizi, kendi farkındalığımızla etkileyebilmeyi. Tarihin kör silindirinin önüne uzanıp, geleceği daha insanca ve adil bir toplumun kalıbına dökme şansımızı yitireceğiz. Yoksa, gerekli cesareti toplayıp, kökten değişiklik karşısında duyarlılığımızı, farkındalığımızı ve sorumluluğumuzu koruyabilmek için zorunda olduğumuz cesarete sımsıkı sarılabilecek miyiz? Küçük ölçüde de olsa yeni toplumun biçimlendirilmesine bilinçle katılabilecek miyiz? Umudum seçimimizin bu ikinciden yana olması...
  • Amaç, yaşantının tüm düzeylerinde birden seferberliktir. Kavrayislara sahip olmayı isteyemeyiz. Yaratıcılığı isteyemeyiz. Ama kendimizi, adayisin ve teslimiyetin yoğunluğuyla karşılaşmaya vermeyi isteyebiliriz. Farkındalığın daha derin yanları kişinin kendini karşılamaya teslim edisi ölçüsünde etkilenir.

Yaratma Cesareti İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bazı kitaplarda dikkati önce kitabın kapağı çeker. Tasarımı, kullanılan çizgiler, yazı fontu, biraz şanslıysak eğer etiketindeki rakamlar... Özellikle Metis'ten çıkan kitapların farklı bir aurası oluyor. Ayrıntı da öyledir ama o biraz daha ciddiyete davet ediyor okuru. Kapağında kuru kafaya benzer, etiyle kemiğiyle bir insan silüeti olan, kendisini çizen bir figürü bulamazsınız belki, o Metis kitaplarına has bir şey. Zaten Rollo May ile de bu şekilde tanıştık. O ilginç ve davetkâr kitap kapağına elimdeki buruşuk Walter Benjamin kitap ayracıyla yaklaşırken. Türkiye'de -kavramların çeviri başlığı altında dilimize zorla sıkıştırıldığı bir geleneğin tam ortasında, kitaba "Yaratma Cesareti" isminin layık görülmesi de belki ontolojik bir meseledir. Neyse ki postyapısalcılar yok, meseleyi kafasına takacak kimse de yok ama ilerleyen sayfalarında kitap size açıkça "cesareti yaratma" imkânı verene kadar biz de kitap ismini dert edeceğiz. Çünkü May, Amerikan psikolojisinde önemli bir isim. Varoluşçu psikolojide adı Sartre ile anılıyor. Alfred Adler gibi mihenk taşı bir isimle çalışmış, Heidegger ve Kierkegaard gibi isimleri hatmetmiş. Hem de Goldstein ve Tillich gibi isimlerin referansıyla... Varoluşçu psikolojoye Mayci bakış açısı kazandırması zor olmamış: önce nevrozu tanımlamış, teknik düşüncenin anlamayı tekniğin çok gerisine attığı yerde May, anlamayı her şeyin önüne koyarak kendi çapında kıyameti koparmış bile. Yetmemiş, insanın buhranlarına saplanıp kalmasını tasvip etmeyerek asıl olanın üzüntüden, çıkmazdan, kahır ve endişeden kendi içsel itici gücü keşfederek çıkabilmektir teziyle hayretler içerisinde bırakmış. Cesaretin ne olduğu, hiçlik duygusu karşısında insanın hakikatle burun buruna gelmesi olgusunu pek makul şekilde açıklıyor zaten. Bu kısımları kitabın teorik, fakat sarsmaya aday teorik bölümünü oluşturuyor. Cesaretin (May için umutsuzluk karşısında umutsuzluğa rağmen atılan hamlelerin) adı olan cesaretin insanın kendisini kendisi karşısında konumlandırmasında payı yadsınamaz. Nevrozu ikiye ayıran, ekseriyetle de Tanrının adına konuşmaktansa Bilimin adına -fakat sadece bilimin adına- konuşanlara göre aykırı bir ses çıkarıyor May. Var olabilmenin önkoşuluna nevrozu, hiçliğe en yakın konumu bırakıyor, erdemlerin bile öncülü olarak cesareti bırakıyor. Dolayısıyla kitabı "cesaret" ve "yaratmak" kavramları üzerinden okuyabilirsiniz. Üslûp çok akıcı, sonuca odak, gereksiz genellemelerden uzak. Üst üste psikolojik metodlar okursam ben de bunalırım o kesin, o yüzden kitabın içimizden birisi gibi yazmaya gayreti de cesaret sayılır. Okuru bol olsun. (Hüseyin HAKAN)

Herkese merhaba,Rollo May’ın Yaratma Cesareti isimli eserinden bahsetmek istiyorum. Rollo May ile tanışmak için başlangıç olarak tavsiye etmek güç. “Kendini Arayan İnsan”la başlamalarını önerebilirim. Konuya hakimiyet gerektiren alana ilgisi olmayanların zorlanabileceği bir eser Yaratma Cesareti. Yaratma eyleminin psikolojik tahlillerini,felsefi derinliğini inceleme imkanı bulabileceğiniz bir eser.Ben yazarın konuyu ele alış biçimini biraz akademik buldum.Edebi yönü ağır basan bir kitap beklentisiyle almıştım.Bu eserin felsefi alt yapısının ne kadar güçlü olduğunu tartışmaya gerek yok.Yazarın yaratım üzerindeki tezlerinin antitezlerinin oluşmasını beklemek için uzun bir süremiz olduğu da aşikar.Yaratıcılığın basit bir anlamından ziyade derinlemesine incelenen kitapta bireysel olarak yaratım süreçleri ve bireylerin bu süreçlerdeki girdikleri davranış biçimlerinin de ele alındığını görebiliyoruz.Yaratma cesareti ile ilgili söylenebilecek tek kötü şey çeviri.Bu kitabın çevirisinin acilen güncellenmesi gerektiğini düşünüyorum. Yaratıcı işlerle uğraşıyorsanız yada yaratıcı süreçlere merakınız var ise oldukça başarılı bir kitap. Yaratıcı olmak için şunları yapın gibi basit ve populist bir kitap asla beklemeyin. (Dark Reader)

Yaratma Cesareti PDF indirme linki var mı?

Rollo May - Yaratma Cesareti kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yaratma Cesareti PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Rollo May Kimdir?

Rollo May (21 Nisan 1909 - 22 Ekim 1994), ABD'li varoluşçu psikolog. Varoluşçu felsefenin yanı sıra humanist psikolojinin de önemli isimlerinden biri olarak bilinir. Türkçe'ye Kendini Arayan İnsan ve Yaratma Cesareti isimli kitapları çevrilmiştir. Rollo May, teolog Paul Tillich'in yakın arkadaşlarındandır. Yaratma Cesareti (The Courage to Create) ismini Paul Tillich'in Varolma Cesareti (The Courage to Be) isimli eserine referansla koymuştur.

May, Ohio eyaletindeki Ada'da 1909 yılında doğmuştur. Ebeveynlerinin boşanmasından ve ablasının şizofreni hastası olduğunun anlaşılması gibi olaylar, zor bir çocukluk dönemi geçirmesine neden olmuştur. Klinik psikoloji alanında doktora Columbia Üniversitesi'ndeki Öğretmenlik Yüksekokulu'ndan 1949 yılında almıştır. May aynı zamanda San Francisco'daki Saybrook Lisansüstü Eğitim ve Araştırma Merkezi'nin kurucularından ve öğretim üyelerinden birisidir.

1994'ün ekimindeki ölümünden önceki son yıllarını San Francisco Körfez Bölgesi'ndeki Tiburon'da geçirmiştir.

Rollo May, Amerikan hümanizminden etkilenmiştir ve varoluşçu psikolojiyi başta Freud'unki olmak üzere diğer felsefi yaklaşımlarla birleştirerek yeni bir yaklaşım yakalamaya çalışmıştır.

Aynı zamanda Rollo May, Otto Rank'i varoluşçu psikoterapinin en önemli öncülerinden biri olarak görmüştür. Ölümünden kısa bir süre önce May, Rank'in derslerinin Robert Kramer tarafından derlendiği bir esere yazdığı önsözde, "Otto Rank'i, uzun bir süredir Freud'dan etkilenen büyük ama keşfedilmemiş bir dahi olarak görüyorum." demiştir.

May kişilik gelişiminde bazı "aşamalar" tespit etmiştir:

Masumluk - yeni doğanın ego ve öz bilinçlilik öncesi içinde bulunduğu aşamadır. Masumluk aşamasındaki biri yalnızca yapması gerekeni yapar. Buna karşın, gereksinimlerini karşılayacak seviyeye kadar etkin olan bir iradeye de sahiptir.

İsyankarlık - isyankar insan özgürlüğünü istemektedir; ancak özgürlükle birlikte gelecek olan sorumluluğa ilişkin yeterli bir kavrayış geliştirememiştir.

Karar verme - birey bu aşamada yaşamının, ailesinden daha bağımsız duruma gelmek ve "sıradan aşama"ya geçmek gereksinimini duyduğu bir geçiş aşamasındadır. Bu aşamada birey yaşamında ne istediğine karar vermeli ve isyankarlık çağında duyduğu isyan gereksinimini karşılamalıdır.

Sıradanlık - olağan yetişkin egosunun sorumluluk anlayışını geliştirdiği - yine de sorumluluğu fazla "ağır" bulduğu - ve bu yüzden de uyum sağlamakta ve geleneksel değerlerde bir güvenlik duygusunu aradığı aşamadır.

Yaratıcılık - bireyleşmiş yetişkinlik, varoluş aşaması; kendini gerçekleştirmenin ve basit egosantrikliğin ötesine geçilen aşama.

Yine de, bunlar alışageldiğimiz anlamıyla "aşama"lar değildir. Bir çocuk kimi zamanlar masumluğun, sıradanlığın ve yaratıcılığın niteliklerini taşıyabileceği gibi bir yetişkin de isyankarlık durumunda olabilir. Aşamaların yaşlarla ilişkilendirilmesindeki tek etken önemliliktir. İsyankarlık iki yaşındaki bir çocuk veya bir ergen için diğer yaşlardan daha fazla önem taşımaktadır.

Rollo May Kitapları - Eserleri

  • Kendini Arayan İnsan
  • Yaratma Cesareti
  • Varoluşun Keşfi
  • Aşk ve İrade
  • Özgürlük ve Kader
  • Güç Ve Masumiyet
  • Kafese Konan Adam
  • Psikoterapist ve Mitlere Yolculuk
  • Kaygının Anlamı

Rollo May Alıntıları - Sözleri

  • "Bilinçaltı bir seviyede (rüyalarda ve dil sürçmelerinde ortaya çıkacağı üzere) söylenenin doğru olmadığını bilse de bunu bildiğini bilmeye cesaret edemez." (Kaygının Anlamı)
  • İlginç olan şudur ki, her iki seçenek de -"salt özgür" ve "salt kaderci" - aynı ölçüde tanrıyı oynamaya işaret eder, çünkü kibirli bir tavırla şu ikilemin varlığını reddediyoruz: insan olarak büyük potansiyelimiz ve kaderimiz. (Kafese Konan Adam)
  • Ne Kierkegaard ne de Nietzsche bir akım başlatmakta ya da yeni bir sistem kurmakla ilgili en ufak bir niyet taşımıyorlardı; bu düşünce onlara hakaret olurdu. Her ikisinin de savunduğu şey Nietzsche’nin sözleriye şudur: “Benim peşimden değil, kendi peşinden git!” (Varoluşun Keşfi)
  • "Bugünün değişen dünyasında sıradan stres ve gerilimler öyle bir hal almıştır ki, kaygı ile yüzleşme ve bunu bir şekilde çözme ihtayacını duymayan kişi sayısı yok denecek kadar azdır." (Kaygının Anlamı)
  • Nefret, aşkın zıttı değildir; kayıtsızlık, aşkın zıttıdır. (Aşk ve İrade)
  • Analizdeki kritik nokta, serbest çağrışımlarından birinde "Tanrı için şeytan bir isyankardı" ifadesiyle birlikte geldi. Keyif içinde şu ifadeleri tekrarladı: "Kurtarıcı şeytan! İsyankar şeytan!" (...) Şeytanın Lucifer biçiminde cennetten kovulduğunun ve varlığını isyan ettiği şeye borçlu olduğunun altını çizdi. (Psikoterapist ve Mitlere Yolculuk)
  • "Hâlâ "zihin sağlığı demek, kaygı olmaksızın yaşamak demek" şeklindeki mantık dışı bir ifadeye inancımızı sürdürüyoruz." (Kaygının Anlamı)
  • Yaratıcı süreç, biçim için duyulan bu tutkunun dışavurumudur. Parçalanmaya karşı bir mücadeledir yaratıcı süreç: Uyum ve bütünleşmeyi doğuracak olan yeni varlık türlerinin varoluşa getirilmesi mücadelesi. (Yaratma Cesareti)
  • Varolma cesaretiniz yoksa, kendi varlığınızı yitirirsiniz. (Varoluşun Keşfi)
  • Özgürlük daima "mümkün "olan"la ilgilidir, bu da Özgürlüğe esnekliğini, çekiciliğini ve tehlikelerini verir. (Özgürlük ve Kader)
  • "İnsanları güçsüzleştirdikçe şiddet duygularını kontrol etmekten çok arttırırız. Toplumdaki şiddet olayları büyük ölçüde özsaygılarını oluşturmaya, kendilerinin ne kadar önemli olduğunu göstermeye çalışanlar tarafından yapılır." (Güç Ve Masumiyet)
  • “Bir olasılığı gerçekleştirmenin söz konusu olduğu her an kaygı vardır..” (Kaygının Anlamı)
  • "Ve Yaşam'ın ta kendisi bana bu sırrı söyledi. 'Bak' dedi Yaşam, 'Ben kendimi daima aşmakla yükümlüyüm.’’ (Varoluşun Keşfi)
  • Hayatında yer alan sayısız belirleyici kuvvetin bilincine vardıkça, daha da özgürleşir. (Kafese Konan Adam)
  • "...verdiği cevapların sorulan sorularla bir ilişkisi yoktu. Bu durum aşırı ve kalıcı şekilde olursa şizofreninin bir türüdür. Fakat günümüzde buna politika denir. " (Güç Ve Masumiyet)
  • "Ebedi anksiyete özgür insanın kaderidir." (Özgürlük ve Kader)
  • Neşe, kazanılan güç hissinin semptomundan başka bir şey değildir. (Varoluşun Keşfi)
  • Yalnızlık bir bağlamda dürüstlüktür. Dürüstlükle kendimizi genel kitleden ayırır, konformizmden kurtulursunuz. Dürüst olmak, kendinizi bireyleştirmek bakımından yalnız olmaktır, kendiniz ve yalnız kendiniz olmak için o âna sarılırsınız. Kendi olmakta başlangıçta bir yalnızlık vardır; kendi öz merkezi olmaktan söz ediyoruz. (Özgürlük ve Kader)
  • "Note the startling regularity through history with which society martyrs the rebel in one generation and worships him in the next. Socrates, Jesus, William Blake, Buddha, Krishna — the list is as endless as it is rich." (Güç Ve Masumiyet)
  • Gabriel Marcel, modern insanın en tipik özelliğinin, ontoloji duygusunu bastırmak, kendi varoluşunun farkındalığından kaçmak olduğunu söyler. (Kafese Konan Adam)