Yavuz Sultan Selim Han - Mustafa Armağan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yavuz Sultan Selim Han kimin eseri? Yavuz Sultan Selim Han kitabının yazarı kimdir? Yavuz Sultan Selim Han konusu ve anafikri nedir? Yavuz Sultan Selim Han kitabı ne anlatıyor? Yavuz Sultan Selim Han kitabının yazarı Mustafa Armağan kimdir? İşte Yavuz Sultan Selim Han kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Mustafa Armağan
Yayın Evi: Timaş Yayınları
İSBN: 9786050821567
Sayfa Sayısı: 304
Yavuz Sultan Selim Han Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Dokuzuncu Osmanlı padişahı olarak 1512 yılında tahta geçen ve 8 yıllık hükümdarlığı süresince Osmanlı Devleti'ni maddi ve manevi olarak asırlarca ayakta tutacak sağlıklı bir bünyenin temellerini maharetle döşeyen Yavuz Sultan Selim'i hiç böyle okumadınız! Fatih'in kalem ve kılıç örsünde dövdüğü, Bayezid'in sabır ateşinde şekillendirdiği bu "altın zincir"in halkaları nihayet Yavuz'un usta ellerinde titizlikle işlenmiştir. Mustafa Armağan, Osmanlı'yı yeniden kuran sıra dışı sultan, zamanın İskender'i, şarkın fatihi Yavuz Sultan Selim'in hayatını, bilinmeyen yönleriyleYavuz Sultan Selim Han kitabında anlatıyor.
40 bin Alevi'yi kesti mi?
Portekizlilerin Peygamber Efendimiz'in mezarını kaçırma girişimine nasıl dur dedi?
Hilafeti devralmadı mı?
Neden Batı'ya değil de Doğu'ya seferler düzenledi?
Küpe takar mıydı?
İnsan olarak nasıl bir padişahtı? Hobileri ve ilgi alanları nelerdi?
Suriye-Mısır seferlerine dair bilinmeyenler...
Ders kitaplarında neden yanlış anlatılıyor?
Okur ve "kitap kurdu" olarak Yavuz'u ne kadar tanıyoruz?
Kürtler aleyhine söylediği iddia edilen sözlerin gerçeği...
Can dostu Hasan Can'ın kaleminden Yavuz Sultan Selim!
Kafanızı karıştıran tüm bu soruların cevabı ve daha fazlası Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı,Ufukların Sultanı Fatih Sultan Mehmed kitaplarıyla Osmanlı Padişahları'nı gerçek yönleriyle okurlarına sunan Mustafa Armağan'ın Yavuz Sultan Selim Han kitabında…
(Tanıtım Bülteninden)
Yavuz Sultan Selim Han Alıntıları - Sözleri
- Yavuz Sultan Selim Şam’a 10 Ekim günü girdi ve tam iki ay kadar burada kaldı. Memleketin ihtiyaçlarıyla ilgilendi. Muhyiddin İbnu’l Arabî’nin enkaz haline gelmiş olan kabrini buldurdu ve tamir ettirirken yanına bir cami, medrese, tekke ve imaret yaptırdı.
- ''Şu senin bu gece sabaha kadar uyuyup bir düş görmemen bana tuhaf görünür.Hemen söyle: Yoksa hayvan gibi yatıp uyudun mu?"
- Çünkü hepsine doyulur da, bir davaya adanmış ruhlara katiyen doyulmaz
- Osmanlı'yı bunca güzelliğe, temizliğe, güzel mimariye ve ilme değer vermeye sevk eden şey Osmanlı olmaları değil İslamdı. Bugün Osmanlı'yı kötüleyenler Osmanlı oldukları için değil, Müslüman oldukları için kötülemektedirler. Diğer milletleri hilafetten uzaklaştırmak için böyle yapıyorlar.
- Yavuz Sultan Selim Han’ın Hazine-i Hümâyûnu altın ve gümüşle doldurduktan sonra parmağından yüzüğünü çıkardığını ve şöyle dediğini aktarır kaynaklar: “Benim altınla doldurduğum hazineyi ahfadımdan (torunlarımdan) her kim mangırla (bakır parayla) doldurursa hazine onun mührüyle mühürlensin aksi halde benim mührümle mühürlenmeye devam edilsin!” Mührün ortasında “Sultan Selim Şah” ve dört tarafında “Tevekkeltü ala Hâlıki” (Yalnız Yaratıcı’ya güvenirim.) yazılıydı. Topkapı Sarayı Cumhuriyet’ten sonra 1924 yılında müze yapılıncaya kadar hazine bu mühürle mühürlenmeye devam etti. Mühür daha sonra Topkapı Sarayı Müzesi’nde sergiye konuldu.
- "Tarihler 17 Temmuz 1515'i gösteriyordu İran seferi tam 16 ay sürmüştü ki, Osmanlı'da o tarihe kadar bu bir rekordu. Ancak bu rekoru 1 yıl sonra çıkacağı Suriye- Mısır seferinde 25 ay ile yine kendisi kıracaktı."
- Bütün bunlar bilindiği halde hala Osmanlılar dönemine cehalet ve karanlıklar asrı deniliyorsa bir kasıttan söz edebiliriz. Osmanlı'yı bunca güzelliğe,temizliğe,güzel mimariye ve ilme değer vermeye sevk eden şey,Osmanlı olmaları değil,İslam'dı. Bugün Osmalı'yı kötüleyenler Osmanlı oldukları için değil,Müslüman oldukları için kötülemektedirler. Diğer milletleri hilafetten uzaklaştırmak için böyle yapıyorlar. Osmanlılar peygamber ve sahabenin döneminden sonra Müslümanlara İslam aleminin yaşadığı en izzetli,en şerefli ve huzur dolu asrı yaşattılar.İşte bu yüzden Osmanlı'yı kötülüyorlar.(Fehmi Şinnavi,Hilafet:Modern Arap Düşüncesinin Eleştirisi)
- ...... Ki bahara hazırlanıyordu koca Ordu-yı Hümayun-ı Osmani... Müşkil ve çetin bir iç sefere bileniyordu... Sözler çelikleşiyor ,gözler çelikleşiyor,bilekler çelikleşiyordu. Şu şehzade Ahmed tehlikesi bir atlatılsa yapacaklarını biliyorlardı ama... Ağaç dermiş ya baltaya,"Sana kızacağım ama ne yapayım ki sapın benden," o hesap...
- ...çok güvendikleri süvari(cündi) hücumlarıyla Osmanlı ordusunu bir vuruşta dağıtabileceklerine inanıyorlardı. Memluk atlı askeri grupları ateşli silahlardan nefret ediyorlar,bunu cengaverlik anlayışlarına yediremiyor,namertçe buluyorlardı. Cengaverliğin gerçek silahı kılıçtı onlara göre. Ancak bu şövalyece, hatta Don Kişotça yaklaşım teknolojinin acımasız gücü karşısında birkaç saat içinde tarumar olacaktı.
- Reva mıdır ki Arap memleketleri Allah'ın en sevdiği memleket iken onun kıymetini bilmeyen kimseler eline düşe! Hassaten Haremeyn-i Şerifeyn ahalisi onların rezil gölgelerinde nasıl gölgelenirler? Yarın kıyamet gününde Hz. Peygamber'e(sav) nasıl cevap veririm? Yavuz Sultan Selim Celalzade,Selimname
Yavuz Sultan Selim Han İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ahh ecdad sen ne büyüksün.En sevdiğim padişahlardandır Sultan Selim.Her osmanlı torununun bilmesi gereken bir padişahtır.İslam için de büyük hizmetler yapmıştır.Yavuz'a dair her şeyi öğrenmek istiyorsanız okumanızı tavsiye ederim arkadaşlar.:) (Şerife Nur Güngör)
Yavuz Sultan Selim'in bir tane eşi ve çocuğu olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmış ve aleviler tarafından neden sevilmediğini ( 3.Köprü isim tartışmaları sırasında) merak etmiştim.O yüzden büyük bir merakla alıp bir çırpıda okuduğum bir kitap. İskender Pala'nın "ŞAH&SULTAN" kitabında ucundan biraz tanıma fırsatı bulduğum Yavuz'a bu kitapta hayran oldum. Bu kadar kısa zamanda yaptıkları ile sanki gerekli değeri göremiyor gibi geldi bana. Abdülhamit düşmanı değilim ama sanki Abdülhamit'e verilen değeri görünce Yavuz'a haksızlık yapılıyor diye düşünüyorum. Ben bu kitabı çok beğendim. Tavsiye ediyorum. (Barış ŞAHİN)
Yavuz Sultan Selim Han' ı hayatını, nasıl padişah oldu, neler yaptı, hangi savaşlara katıldı, kutsal emanetleri nasıl getirdi.Haremeyn hizmetkarı olmasında gördüğü rüya ve o rüyayı Hasan Can' a ısrarla sorması gibi hükümdarımız hakkında geniş bilgiler öğrenebileceğimiz bir eser.Herkes onu cani, gaddar, sert biri gibi tanıtıyor.O kendi işlerinde gayet hoş görülü, mütevazi, anlayışlı ve affetmeyi bilen bir insan ama devlet işlerinde kimseye acımayan bir insan bunlar çok farklı.ALLAH onlardan razı olsun.Tavsiye ederim... (Onur)
Kitabın Yazarı Mustafa Armağan Kimdir?
Urfalı anne ve babanın çocuğu olarak Cizre'de doğdu (1961). İlk ve orta öğrenimini Bursa'da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden 1985 yılında mezun oldu. Fritjof Capra'dan yaptığı Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası adlı çevirisi ile Türkiye Yazarlar Birliği Tercüme Ödülü'nü (1989) ve Şehir ey Şehir adlı kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği Deneme Ödülü'nü (1997) aldı. Bir dönem (1995-1996) İzlenim ve Diyalog Avrasya (DA) dergilerini yönetti. 1995'ten beri Zaman gazetesinde yazıyor.
Yayınlanan eserleri: Gelenek (1992); Gelenek ve Modernlik Arasında (1995); Şehir Asla Unutmaz (1996); Şehir ey Şehir(1997); Bursa Şehrengizi (1998; 2. Baskı Osmanlı'yı Kuran Şehir: Bursa'ya Şehrengiz adıyla 2006); Alev ve Beton (2000),İstanbul Mavi Kırpar Gözlerini (2003), İnsan Yüzlü Şehirler (2003), Kuğunun Son Şarkısı: St. Petersburg'da Zamanlar ve Mekanlar (2003); Osmanlı İnsanlığın Son Adası (2003); Osmanlı'nın Kayıp Atlası (2004); Kır Zincirlerinin Osmanlı (2004);Osmanlı Tarihinde Maskeler ve Yüzler (2005); Ufukların Sultanı: Fatih Sultan Mehmed (2006).
Çevirileri: Seyyid Hüseyin Nasr'dan Molla Sadra ve İlahi Hikmet (1991); Fritjof Capra'dan Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası(1991); ve Yeni Bir Düşünce (1992); Muhammed Esed'den Sahih-i Buhari: İslam'ın İlk Yılları (2001)
Derlemeleri: İslam Bilimi Tartışmaları (1990); İstanbul Armağanı I: Fetih ve Fatih (1995); İstanbul Armağanı II: Boğaziçi Medeniyeti (1996); İstanbul Armağanı III: Gündelik Hayatın Renkleri (1997); İstanbul Armağanı IV: Lale Devri (2000);İslam'da Bilgi ve Felsefe (1997); İstanbul'da Semtler ve Hayatlar: Bir Semtini Sevmek (2001); Değişen Milliyetçilik: Tartışılan Sınırlar (2001); Cemil Meriç: Düşüncenin Gökkuşağı (2001); Osmanlı Geriledi mi? (2006).
Osmanlı: İnsanlığın Son Adası, Türkiye Yazarlar Birliği'nin 2003 yılı Fikir Ödülü'nü almıştır.
Mustafa Armağan Kitapları - Eserleri
- Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı
- Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2
- Küller Altında Yakın Tarih
- Kızıl Pençe
- Avrupa'nın 50 Büyük Yalanı
- Kazım Karabekirin Gözüyle Yakın Tarihimiz
- Satılık İmparatorluk
- Yavuz Sultan Selim Han
- Ufukların Sultanı
- Yakın Tarihin Kara Delikleri
- Geri Gel Ey Osmanlı !
- Türkçe Ezan ve Menderes
- Cumhuriyet Efsaneleri
- Asım'ın Nesli
- Efsaneler ve Gerçekler
- Paşaların Hesaplaşması
- Osmanlı'nın Mahrem Tarihi
- Osmanlı - İnsanlığın Son Adası
- Kır Zincirlerini Osmanlı
- Büyük Osmanlı Projesi
- Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 3
- Tek Parti Devri
- Korku Duvarını Yıkmak
- Cemil Meriç'in Dünyası
- Fatih'in Rüyası
- Osmanlı Tarihinde Maskeler ve Yüzler
- Ayasofya Entrikaları
- Gerçek Tarihin Peşinde
- Osmanlı Sultanları Albümü
- İnsan Yüzlü Şehirler
- Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı
- Kızıl Elma Peşinde Bir Ömür
- Osmanlı'yı Kuran Şehir - Bursa'ya Şehrengiz
- Cemil Meriç Konuşuyor
- Osmanlı'nın Kayıp Atlası
- Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak
- Gülün Fethi - Fatih Sultan Mehmed
- Bilinmeyen Yönleriyle İsmet İnönü Gerçeği
- Osmanlı'yı İmparatorluk Yapan Şehir İstanbul
- Petersburg'da Osmanlı İzleri
- Düşüncenin Gökkuşağı: Cemil Meriç
- Yakın Tarihte Efsaneler ve Gerçekler
- Gençler için Fatih Sultan Mehmed
- Tarihimizle Hesaplaşmak
- Gelenek ve Modernlik Arasında
- Osmanlı Geriledi mi?
- Şehir Asla Unutmaz
- Cemil Meriç
- İstanbul Mavi Kırpar Gözlerini
- Haritalar Nasıl Yalan Söyler?
- Alev ve Beton
- Kuğunun Son Şarkısı
- Küller Altında Yakın Tarih Seti (6 kitap)
- Bursa'ya Ütopik Mektuplar
- İslâm'da Bilgi ve Felsefe
- Şehir Ey Şehir
- Ezan Şehidi Menderes
- İslam ve Bilim Tartışmaları
- Paşaların Hesaplaşması
Mustafa Armağan Alıntıları - Sözleri
- Erzurum kongresi'nden bir ay kadar önce toplanan bu ön kongreye sunulan raporda işlenenler sanki bugünden geçmişin dağlarına çarparak yargılanmış gibidir beraberce şunları okuyoruz: Türk Kürtsüz, Kürt Türksüz yaşayamaz. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de Türk ile Kürdün aynı tarih, aynı çıkar, aynı hayat sahibi olacaklarını kabul etmemek mümkün değildir. Bu kadar derin ve esaslı bağlarla birbirine bağlı bulunan Doğu vilayetleri Türk'ü ile Kürt'ünü ayırmak her ikisinede ölüm mahkum etmek demektir.Bugün gözümüzü açarak yaralarımızı öz elimizde sarmaya çalışır, dışarıdan gelen Kürtlük-Türklük gibi ayrıştırıcı telkinlere kulak asmazsak hem memleketimizi kurtarır, hem de herkesin mutluluğunu sağlayacak esasları hazırlarız. "Tarihi bir anda bulunuyoruz" diyen bu önemli rapor şu cümlelerle sürüyor: Duygusallığa kapılarak düşmanlarımıza hizmet etmekten sakınma görevi ile mükellefiz. Son fırsat elimizde.Bunu da kaybedersek tarihimizi aşağılanma ile kapamış ve Hazreti Kur'an'ı elimizle toprağa defnetmiş oluruz. Hakkımızda çevrilen entrikaları, düşünülen felaketleri sonuçsuz bırakmak yalnız bir şeye, Doğu vilayetleri Müslümanlarının İttihat (birlik) ve ittifakına bağlıdır. 95 yıl önce Erzurum'da söylenmesi gerekenler söylenmiş aslında.Aklın yolu birdir ne de olsa! Ve ah Erzurum kongresi, seni bir doğru okuyabilseydik! (Cumhuriyet Efsaneleri)
- Eşrefoğlu, al haberi, bahçe biziz, gül bizdendir. Biz Şah-ı Merdan kuluyuz, yetmiş iki dil bizdedir. (Gülün Fethi - Fatih Sultan Mehmed)
- İslam Bilimi diğer bilgi sistemlerinden farklı olarak siyasî ve iktisadî egemenlik için yüce kelamın (logos) rakipleri tarafından şımartılan bir ideolojinin adı değildir. İslam Bilimi, İslam toplumunun değer yapısı üzerinde bilgi geliştirilmesini mümkün kılan bir matris sunar. Bilgi, bilgi içindir diye bir şey yoktur. Kavramsallaştırma, teorik formülasyon, deneysel doğrulama ve bilginin nihaî şeklini alması sosyo-kültürel bir çevre içinde meydana gelir ve onu hasır altı etmek namussuzluk ve ikiyüzlülükten başka birşey değildir. İslam Biliminin Temelini Atmak Münevver Ahmet Enis (İslam ve Bilim Tartışmaları)
- " Bir şehri sevmek , aşka sebep aramaktır ." (Bursa'ya Ütopik Mektuplar)
- Osmanlı medeniyeti kelimeler üzerine inşâ edilmemiştir. Osmanlı medeniyeti bir hamle medeniyetidir. İman, cezbe, Aşk medeniyetidir... (Cemil Meriç Konuşuyor)
- Soru işaretinin halkaları açılıp kapanıyor birbiri ardınca ve kitaplar imdadıma yetişiyor;sonunda berraklaşıyor manzara. (Petersburg'da Osmanlı İzleri)
- "Cahil bir millet, gösterilen boyunduruğa boynunu kendisi uzatır." (Kızıl Pençe)
- Istiklal marşının güftekarından biri olan şair Faruk Nafiz Çamlıbel'in 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından diğer Dp liler gibi süngüyle alaşağı edilerek yassıada da hapse atıldığını biliyormuydunuz ? Onuncu Yıl Marşı'nı gözyaşları içinde, hızlanan kalp atışlarıyla Söyleyip dinleyenler bu marşı onlara armağan edenlerden birini niçin tevkif ettiler? Bugüne kadar bir (söz| yazarını bile kurtaramamış olan Onuncu Yıl Marşı, bugünden sonra da onu tebcil edenleri neden ve nasıl kurtaracak? (Küller Altında Yakın Tarih)
- Doğrusunu yalnız Allah bilir. Ancak ben, tarihe bir de yenilgilerin zaviyesinden bakılmasını öneriyorum. Tarihe bu açıdan bakabilmeyi metodolojik bir ilke olarak kabul ettiğimiz takdırde, ağır basan, kaçınılmaz biçimde bizi belirleyen tarafgirliğimiz nedeniyle ele alamadığımız tarihin karanlık yüzünü gönül rahatlığıyla tahlil edebiliriz. Tarihe daha bir sakınmadan, daha geniş yüreklilikle yaklaşabiliriz. En azından, yenilgilerde olumlu bir taraf, bir ders-i ibret bulmaya çalışarak tarihin üzerimizdeki “baskısı”ndan kurtulabiliriz. Bize öğretilen ya da öğretilmek istenen tarih, hep bir zaferle dizisinden oluşmaktadır. İçinden yenilgiler, başarısızlıklar,beceriksizlikler ayıklanmış bir tarihtir aynı zamanda. Yenilgiler genellikle “ihanet" gibi kulpların takıldığını biliyoruz. Halbuki tarihi yapan şey, yalnız zaferler değildir, ayni zamanda yenilgilerdir. Hatta diyebiliriz ki, en çok yenilgilerdir.En azından bugünkü durumumuzun zaviyesinden baktığımızda böyle görünmektedir. (Gelenek ve Modernlik Arasında)
- Eskilerin dilinde "Kuran-ı Kerim Mekke'de nazil oldu, Kahire'de okundu, İstanbul'da yazıldı." diyebir kelam-ı kibar gezerdi. (Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2)
- İlim sayesinde kişi Hakikat'a ulaşabilir ancak; Hakk ise Allahu Teâlâ'nın diğer bir ismidir. (İslâm'da Bilgi ve Felsefe)
- "Osmanlı'da sarık bilgiyi, kılıç işe kuvveti, başka bir deyişle sarık din ve ahireti, kılıç da dünyayı temsil ediyordu. #Fatih, hayatında olduğu gibi ölümünde de iki fetih yolunu göstermiş oluyordu böylece. Din ve dünyanın beraberce fethini.." -MustafaArmağan (Ufukların Sultanı)
- İslam âlemi, İslamiyet'te ümitsizlik yasaklandığı halde ümidi bırakıp yese iman etmiştir. Nasıl olmuş da uyuşmuştur bu insanlar? Bu din atalarımın önüne saçtığı cevherleri neden benden esirgiyor? diye düşünür. Neredeyse iradesi elinden alınmış aciz birer mahlûktur içinede yaşadığı toplumun ferdleri. Ağır bir felç geçirmiş gibidir. (Asım'ın Nesli)
- Geçmişi unutturma operasyonu, zamanın acımasız akışı Yüzünden bu operasyonu yapanları muaf tutacak değildi elbette Ve resmi tarih yazmaya kalkanların 'temel kitap' olarak aldıkları Nutuk konusundaki vurdumduymazlıkları, Türkiye'de resmi tarihin neden resmileşemediğinin en belirgin örneği değil midir? (Küller Altında Yakın Tarih)
- Bir de Mevlana' ya karşı aşırı bir sevgisi bulunuyordu I. Murat' ın. "Hünkar" ve "Hüdavendigar" unvanlarını almasında bu derin sevginin etkisini görenler vardır. (Osmanlı'nın Mahrem Tarihi)
- Kulağına cepheden silah sesleri çalınıyordu. (Kazım Karabekirin Gözüyle Yakın Tarihimiz)
- Bir giydiğini bir daha giymediğini, üstü başı perişan birini görür görmez sırtındakini çıkarıp hediye ettiğini biliyor muydunuz? (Osmanlı Sultanları Albümü)
- Keşke sizin yüzyılınızda evlere hiç balkon yapılmasa idi , ileriki yıllarda insanlar ölülerini balkonlara gömmek zorunda kalmayacaklardı ." (Bursa'ya Ütopik Mektuplar)
- Suçlamak kolaydır ama yeni bir şey söylemek ve söyletmek zordur tarihte. (Osmanlı - İnsanlığın Son Adası)
- Fatih beldeleri açan olduğu gibi, zamanı da açan, zamana bir açılım verendir. Zamanı zorlayandır. Zamanın kıvrım ve katlarını açandır. (Sezai Karakoç) (Kızıl Elma Peşinde Bir Ömür)