Yıldırım Sesli Manasçı - Kızıl Elma - Beyaz Yağmur - Baydamtal Irmağı’nda - Cengiz Aytmatov Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Yıldırım Sesli Manasçı - Kızıl Elma - Beyaz Yağmur - Baydamtal Irmağı’nda kimin eseri? Yıldırım Sesli Manasçı - Kızıl Elma - Beyaz Yağmur - Baydamtal Irmağı’nda kitabının yazarı kimdir? Yıldırım Sesli Manasçı - Kızıl Elma - Beyaz Yağmur - Baydamtal Irmağı’nda konusu ve anafikri nedir? Yıldırım Sesli Manasçı - Kızıl Elma - Beyaz Yağmur - Baydamtal Irmağı’nda kitabı ne anlatıyor? Yıldırım Sesli Manasçı - Kızıl Elma - Beyaz Yağmur - Baydamtal Irmağı’nda kitabının yazarı Cengiz Aytmatov kimdir? İşte Yıldırım Sesli Manasçı - Kızıl Elma - Beyaz Yağmur - Baydamtal Irmağı’nda kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Cengiz Aytmatov

Çevirmen: Serdar Arıkan

Çevirmen: Fatma Arıkan

Yayın Evi: Nora Yayınları

İSBN: 9789752473324

Sayfa Sayısı: 128

Yıldırım Sesli Manasçı - Kızıl Elma - Beyaz Yağmur - Baydamtal Irmağı’nda Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Büyük Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’dan dört savaş ve mücadele hikâyesi: insanın insanla, bizzat kendisiyle ve doğayla mücadelesini ele alan dört muhteşem hikâye…

Yıldırım Sesli Manasçı, Oyratların saldırısına uğrayan Kırgızların tarihinden bir kesittir; var olmaya çalışan bir halkın ve bir bireyin tarihinin kesiştiği kritik bir andır bu.

Kızıl Elma, bir kaybın ve arkasından gerçekleşen uyanışın hikâyesidir. Eşinden ayrılmak isteyen birinin kızıyla imtihanı son derece çarpıcıdır.

Beyaz Yağmur’da, büyüyen ve kendi ayakları üzerinde durmak isteyen bir genç kadınla annesinin çatışmalarını ve annenin dönüşümünü ustalıkla anlatır Aytmatov.

Baydamtal Irmağı’nda ise, işini layığıyla yapmak isterken hırsına yenik düşen genç bir adamın yaşadığı içsel çatışmaları konu alır.

Yıldırım Sesli Manasçı - Kızıl Elma - Beyaz Yağmur - Baydamtal Irmağı’nda Alıntıları - Sözleri

  • Hiç şüphesiz her insanın ruhunda güzele olan susamışlık duygusu vardır. Bu, insanın doğasında olsa gerek. Ama bizler çoğu zaman bunu anlamayarak o güzelliği korumuyoruz.
  • İnsanlar niçin böyle yaşıyor, bu dünyada niçin bunca katledilen ve katledilecek olan insan var, bunu ne benim açıklayabilmem, ne de sizin anlayabilmeniz mümkün değil...
  • Ancak ve ancak insandan insana aktarılan düşünce ölümsüzdür, ancak kuşaktan kuşağa aktarılan söz ölümsüzdür...
  • İyi ama dünyaya bunca iyilik nasıl sığıyor, onca kötülük nasıl affoluyor? Hayır affetmemek gerek, hayır affedilmemeli...
  • İşte ileride onun yolunu bunlar beklemektedir: şan, şeref, mücadele ve ölüm...
  • Ey yüce Tengri savaşa gidenleri koru ve gözet! Onların develerin üzerine atılmış olarak değil, eyerleri üzerinde at sürerek dönüşlerini görmemizi sağla.
  • Eh, insanda az mı dert, dilek birikir?
  • İnsanlar niçin böyle yaşıyor, bu dünyada niçin bunca katledilen ve katledilecek olan insan var...
  • Ey insanlar, umursamazlık etmeyin... Turnanın gözyaşları da neymiş demeyin... Silmeye gayret edin!
  • Daha zaman var ama büyüyeceksin ve ileride düşüncelerle uykunun kaçacağı gecelerin olacak.
  • Bugün hava ne kadar güzel. Keşke yüreğim de bu kadar güzel olsaydı...
  • Keşke her zaman böyle olsa. Keşke hiçbir zaman kırmızı elmasından vazgeçmese.
  • ...hasretin kalbimi dağlıyor...
  • "İnsan! Bak işte oradaki insan!" diye bir çığlık koyuverdi kartallardan birisi. "Görüyorum bu bir insan!" diye cevap verdi diğeri.

Yıldırım Sesli Manasçı - Kızıl Elma - Beyaz Yağmur - Baydamtal Irmağı’nda İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Benim için çok heyecan verici bir kitaptı. Şöyle ki, Cengiz Aytmatov benim nazarımda her zaman bir numaradır. Onun yerini hiçbir yazarın tutabileceğini düşünmüyorum. Aytmatov’un Türkiye Türkçesine çevrilmiş olan bütün eserlerini, üstelik birkaç defa okumuş birisi olarak girdiğim kitapçıda Nora’dan çıkan bir kitaba gözüm ilişti. Yıldırım Sesli Manasçı, Kızıl Elma ve Beyaz Yağmur hikâyelerinin de olduğu kitapta en sonda Baydamtal Irmağı'nda yazıyordu. Yani kitaptaki dördüncü hikâye Baydamtal Irmağı'nda idi. Önce idrak edemedim; acaba daha önce okuduğum eserlerinden birinin adını mı değiştirmişler diye düşündüm. Mesela Deve Gözü olabilirdi. Sonra açıp göz atınca hem çok şaşırdım hem de çok sevindim. Zira bu daha önce okumadığım, dolayısıyla Türkiye Türkçesine çevrilmemiş eserlerinden biriydi. Hemen satın aldım ve vakit geçirmeden okudum tabii… İnternette kısa bir araştırma yapınca bunun –ilk önce Rakipler zannetmeme rağmen- Asma Köprü adlı uzun hikayesi olduğunu anladım. Aslında ismi Baydamtal Irmağı'nda yerine Asma Köprü olarak kalsa imiş daha doğru olurmuş ya neyse… Sonra, tabiri caizse kutsal bir metin okur gibi, sindir sindire okudum hikayeyi. Sanki Cengiz Aka, bana, bize, Türkiye’deki okurlarına ölümünden sonra okunmasını istediği bir mektubunu yollamıştı. Oysa ki Aytmatov bu eserini yazarlık yolculuğunun ilk döneminde, 50’li yıllarda kaleme almış. Gelgelelim, sonuçta daha önce okunmayan her metin yenidir. Baytamdal Irmağı’nda için öncelikle şunu söyleyeyim, tam bir Aytmatov hikayesi. Onun üslubu, onun bakış açısı ve onun sözleri… Çok bariz… Geri dönüşler, tabiat tasvirleri, insanlık fikri, totaliter rejim tenkidi, vicdan, iyilik, aşk... İpucu vermemek adına fazla bir şey yazmak istemiyorum. Ancak Nurbek adlı bir gencin ihtirası ve iç çatışması ile dönüşümü işleniyor. Açıkçası yine çok beğendim. Eserdeki bir diğer sürpriz ise Asya ismiydi. Zira hikayedeki kızın adı Asya. Al Yazmalım Selvi Boylum’da kızın adı Asel’di ama filmde Asya idi. Meğer Asel gibi Asya ismi de varmış Kırgızlarda. Ben vefatından sonra olsa bile Aytmatov’dan gelen o selamı aldım; Kırgız ellerinin dağ başlarındaki insani mesajı da aldım ve öpüp başımın üstüne koydum. Kitaptaki diğer üç hikayeyi ise daha önce okumuş ve zaten çok sevmiştim. (Mehmet Y.)

AYTMATOV’UN MÜJDE GİBİ GELEN HİKAYESİ: “BAYDAMTAL IRMAĞI’NDA” Aytmatov’un tüm kitaplarını döne döne defalarca okumuş bir okur için onun yeni bir hikayesiyle karşılaşmak itiraf edeyim ki çok özel bir duygu. Yıllarca haber alınmamış büyük bir aşktan ansızın mektup almaya benzer bir histi yaşadığım… “Baydamtal Irmağı’nda” başlıklı hikaye bunca yıl nasıl gözden kaçmış, nasıl çevrilmemiş bilemiyorum, ama hikaye tam bir Aytmatov klasiği. Eser, uzunluğuna bakıldığında tıpkı “Cemile”, “Al Yazmalım Selvi Boylum” gibi uzun hikaye yahut “povest” olarak nitelendirilebilir. Hikayenin girişinde Aytmatov’un pek çok eserinde olduğu gibi “çerçeve hikaye tekniği” kullanılmış. İçeriğe bakıldığında hikayenin Aytmatov’un ilk dönem eserlerinin karakteristiğini taşıdığı söylenebilir. Ben eserle ilgili ipucu vermek istemediğim için detaya girmiyorum, ancak “İlk Öğretmen / Öğretmen Duyşen” hikayesini çok hatırlatan bölümler vardı eserde. Hikayede dikkatimi çeken bir başka husus da kadın karakterin detayları. (Mehmet Y. Bey, incelemesinde kahramanın isminin Asya olmasına dikkat çekmişti. Aytmatov’un “Al Yazmalım” hikayesindeki kadın karakterin ismi Asel’dir fakat filmde Asya’ya dönüşür bu isim. Burada ise karakterin ismi Asya.) Asya’nın Aytmatov’un diğer eserlerindeki pek çok kadın kahramandan ayrılan özellikleri var. Asya bir hidrolog (su bilimci) fakat Asya hikayenin başından itibaren idealist, eğitimli, aydın bir kadın olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda “İlk Öğretmen”in çeşitli mücadelelerden sonra okuyup profesör olan Altınay Süleymanovna’sını hem hatırlatıyor hem de bazı yönleriyle ondan ayrılıyor. Burada bir başka eğitimli kadın karakter Zarife (Gün Olur Asra Bedel) de hatırlanabilir. Hikayenin erkek kahramanı Nurbek ise bana pek çok açıdan (hırsı, gözü kara halleri, mücadeleciliği) “Al Yazmalım”ın İlyas’ını hatırlattı. Hikayede daha çok dekor olarak kullanılmış gibi görünen bir aşk hikayesi de mevcut. Dekor gibi diyorum, zira Aytmatov “Cemile”, “İlk Öğretmen” ve “Al Yazmalım”da aşkın farklı hallerini öyle zirveye taşıyarak işlemiştir ki buradaki aşk hikayesi dekor olmaktan pek öteye gidemiyor. Hikayenin Asya ve Nurbek dışındaki kahramanları da eser içinde pek etkisi olmayan silik karakterler. Hikâyede iki kartalın kendi aralarındaki konuşması, Aytmatov'un daha sonra yazacağı eserlerinde sıklıkla başvurduğu "hayvan kahramanlara insanî özellikler yükleme" hususiyetini hatırlatıyor. Eserdeki tabiat tasvirleri her zamanki gibi muhteşem. Hikaye bilhassa Aytmatov tutkunları için bir müjde niteliği taşımasıyla bile dikkate değer ve bu bağlamda mutlaka okunmalı. (Hercaiokumalar /Ayşe)

Cengiz Aytmatov'dan dört kısa ve güzel hikaye. Aslında bu kitabın espirisi, daha önce Türkçeye çevrilmemiş olan Baydamtal Irmağı'nda hikayesinin ilk kez okurla buluşması, bunun için öncelikle çevirmenler Fatma&Serdar Arıkan çiftine teşekkür ediyorum. Aytmatov'un başeserlerinin hepsini okumama rağmen kısa hikayelerini okumadığım için, bu kitaptaki diğer hikayeler de benim için yeniydi. Sonuçta okunmamış kitap yenidir. Yıldırım Sesli Manasçı hikayesi saldırıya uğrayan Kırgızların ve başkarakterimizin var olmaya çalışma hikayesi Kızıl Elma hikayesi en çok hoşuma giden hikayeydi eşinden ayrılacak bir adamın çocuğu ve bir kızıl elma sayesinde geçmişini hatırlaması ve sorgulamasını anlatan güzel bir hikayeydi Beyaz Yağmur hikayesi kendi ayakları üzerinde durmak isteyen ve bir çocukla tanışıp aşık olan bir kızla annesinin çatışmasını anlatıyor Baydamtal Irmağı'nda hikayesi ise işine kendini çok kaptırıp çevresindeki insanlarla arası bozulan, bazı nedenlerle çalıştığı yeri terk eden ve yolu bir grup insanla -ki bu gruptaki biri Asya- karşılaşan bir adamın içsel mücadelesi ve düşünce ve ruh dünyasının anlatıldığı güzel bir hikaye (Salih)

Kitabın Yazarı Cengiz Aytmatov Kimdir?

Cengiz Aytmatov, (Kırgızca: Чыңгыз Айтматов (Çıňğız Aytmatov), Rusça: Чингиз Торекулович Айтматов) (d. 12 Aralık 1928, Kırgızistan - ö. 10 Haziran 2008, Almanya).

Ünlü Kırgız Türkü edebiyatçı, gazeteci, çevirmen ve siyasetçi. 12 Aralık 1928 tarihinde Kuzeybatı Kırgızistan'daki Talas eyaletinin Şeker köyünde doğdu. Babası Torekul Aytmatov, Sovyet Kırgızistanı'nda seçkin devlet adamı idi, ancak 1937'de tutuklandı ve 1938'de kurşuna dizildi. Tatar kızı olan annesi Nagima Hamziyevna Abdulvaliyeva tiyatro aktrisiydi. Adı, Cengiz Han'dan esinlenerek konulmuştur.

Gençliği sıkıntılı bir döneme denk gelmişti. O dönemde zaten yeni yerleşmeye başlayan siyasî sistemle, bir de savaşla mücadele etmek zorundaydı. Çok genç yaşta çalışmaya başladı; çünkü II. Dünya Savaşının SSCB üzerindeki etkileri gençleri de etkiliyordu, yetişkinler savaşta olduklarından, gençlere büyük iş düşüyordu. On dört yaşında köyündeki sekreterliğe girdi. Burada tarım makinelerinin sayımı, vergi tahsildarlığı gibi işlerde çalıştı. Köyünden, Kazakistan'a giderek Cambul Veterinerlik Teknik Okulu'nda okudu. Daha sonra şimdiki Kırgızistan'ın başkenti olan Bişkek'e giderek burada Frunze Tarım Enstitüsü'nde öğrenimine devam etti. Ardından Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü'ne geçti ve 1956 ile 1958 yılları arasında Moskova'da okudu. Yazmaya bu yıllarda Pravda gazetesinde başladı. Yazdığı eserleriyle üne kavuştu ve 1957 yılında Sovyet Yazarlar Birliği'ne üye kabul edildi. 1963'te Lenin Ödülü'nü aldı. Eserleri yüz elliyi aşkın dile tercüme edildi. 1990-1994 yıllarında Sovyetler Birliği'ni ve Rusya Federasyonu'nu, sonra ise 2008 yılına kadar Kırgızistan Cumhuriyeti'ni büyükelçi olarak temsil etti.

Aytmatov, Gün Olur Asra Bedel romanının film çekimleri için gittiği Rusya'nın Tataristan Cumhuriyeti'nin başkenti Kazan'da 16 Mayıs 2008'de rahatsızlandı ve böbrek yetmezliği teşhisiyle tedavi için Almanya'ya getirildi. Almanya'nın Nürnberg kentindeki Klinikum Nord'da tedavi gören Cengiz Aytmatov, komaya girdi.10 Haziran 2008 tarihinde Nürnberg'de hayatını yitirdi.

Cengiz Aytmatov Kitapları - Eserleri

  • Beyaz Gemi
  • Toprak Ana
  • Gün Olur Asra Bedel
  • Cemile
  • İlk Öğretmenim
  • Cemile - Sultanmurat

  • Elveda Gülsarı
  • Yıldırım Sesli Manasçı - Yüzyüze - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
  • Dişi Kurdun Rüyaları
  • Çocukluğum
  • Ebedi Gelin
  • Kızıl Elma - Oğulla Buluşma - Beyaz Yağmur - Asker Çocuğu - Deve Gözü
  • Cengiz Han'a Küsen Bulut

  • Sultanmurat
  • Selvi Boylum Al Yazmalım
  • Kassandra Damgası
  • Elveda Gülsarı / Yüzyüze / Cemile / Oğulla Görüşme / Askerin Oğlu
  • Şafak Sancısı
  • Sokrat'ı Anma Gecesi
  • Al Yazmalım, Selvi Boylum - Erken Gelen Turnalar - Fuji Yama - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek

  • Beyaz Gemi - Toprak Ana - Deve Gözü - İlk Öğretmenim
  • Kızıl Elma - Oğulla Buluşma - Beyaz Yağmur - Asker Çocuğu
  • Yüz Yüze / Oğulla Görüşme / Deve Gözü / Askerin Oğlu
  • Fuji-Yama
  • Yıldırım Sesli Manasçı - Kızıl Elma - Beyaz Yağmur - Baydamtal Irmağı’nda
  • İlk Turnalar - Fuji Yama
  • Kader Ağı (Kıyamat)

  • Cemile - Deve Gözü - Selvi Boylum
  • Deve Gözü
  • Yüzyüze
  • Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
  • Kızıl Elma - Oğulla Buluşma
  • Yıldırım Sesli Manasçı - Asker Çocuğu - Beyaz Yağmur
  • Cemile - Öğretmen Duyşen

  • Hekayələr
  • Kuz Başındaki Avcının Çığlığı
  • Bütün Eserleri: 2
  • Cengiz Aytmatov Uluslararası Bilgi Şöleni Bildirileri
  • Time to Speak
  • Seçilmiş Əsərləri
  • Yüz Yüze - Oğulla Görüşme

  • Gülsarı / Yüz Yüze

Cengiz Aytmatov Alıntıları - Sözleri

  • Bir erkek, bir adam ol oğlum.Nerede olursan ol, erkek ol, mert bir erkek olarak kal! (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma - Beyaz Yağmur - Asker Çocuğu)
  • İnsana korku veren bazı sözler vardır. "Artık hiçbir zaman!" gibi. Böyle sözlerden sonra söyleyecek bir şey kalmaz. (Elveda Gülsarı / Yüzyüze / Cemile / Oğulla Görüşme / Askerin Oğlu)
  • Biraz daha; birkaç dakika daha yaşatmak istiyordu onu gönlünde. (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
  • Gün gelir, ağacın kendisi değil, gövdesi bile işe yarar. (Yüz Yüze / Oğulla Görüşme / Deve Gözü / Askerin Oğlu)
  • Gözünün bütün yaşlarını dökerek ağlamak istiyordu, ağlayamıyordu. (Yıldırım Sesli Manasçı - Yüzyüze - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek)
  • “Yalnız çalışmak için mi yaşar insan?” (İlk Turnalar - Fuji Yama)

  • 20. yüzyıl insanlığın iki büyük dünya savaşına ve türlü kan döküşlere, nükleer felaket ve depremlere, uzayı ele geçirme ve bilimsel teknik uçuşlara tanıklık etmekle kalmadı. Bununla birlikte nice bin yılların, nesillerinin eleğinden geçip seçilmiş manevi zenginliğin, en önemlisi inanç değerlerinin düşmesine; hayatı çürümekten, bozulmaktan koruyangelen yüce sevgi duygusunun basitleşmesine, yok edici edep dışı davranışların mizahı haline gelip zayıf düşmesine yol açtı. Bence bu, insanlık için nükleer savaştan sonra en tehlikeli beladır. (Kuz Başındaki Avcının Çığlığı)
  • "Seviyordu ama özlemiyordu , yanındayım diyordu ama uzaktaydı ; sadece sözler vardı , kendisi yoktu." (Selvi Boylum Al Yazmalım)
  • Talih vardır güldürür, talih vardır öldürür. (Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek)
  • Hayatım boyunca hep seni özledim, seni düşündüm ben. Bu kadar çok beklettiğim için özür dilerim. (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
  • Demek ki, düşünmemek unutmak demek değilmiş. (Elveda Gülsarı)
  • İnsanoğlu ömründe bir kerecik olsun vicdanıyla baş başa kalmak, yaşamın hay-huyundan uzak durmak istiyor, … (Al Yazmalım, Selvi Boylum - Erken Gelen Turnalar - Fuji Yama - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek)
  • "Uzun zamandan beri seviyorum seni.. Bilmediğim zamanlardan beri seni sevmiş, seni beklemişim ben. Ve işte geldin, seni beklediğimi biliyormuş gibi geldin! (Cemile)

  • İnsan kalbi böyledir: Onu kolayca dondurabilirsiniz ama çok zor eritir, çok zor ısıtırsınız. (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
  • Sanki sevginden utanç duyuyor gibisin! (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
  • İnsanın kahpeliği sınır tanımaz. (Ebedi Gelin)
  • Aşk, yaratılışın hediyesi, sonsuzluğun gizli enerjisidir. (Ebedi Gelin)
  • İnsanlar ne diye böyle yaparlar, bilmem ki! İyiliğe karşılık hep kötülük, hep kötülük. Sonra yaptıklarından utansalar, pişman olsalar bari! O da yok.... (Beyaz Gemi - Toprak Ana - Deve Gözü - İlk Öğretmenim)
  • İnsanın sağlığı yerindeyse, eli kolu tutuyorsa çalışmaktan daha iyi ne var yeryüzünde? (Beyaz Gemi - Toprak Ana - Deve Gözü - İlk Öğretmenim)
  • “Öyle bir bakıyordu ki sanki hem acı çekiyor hem de hayranlık duyuyordu Cemile’ye ve mutlulukla acıyı aynı anda yaşıyordu bakışlarında.” (Cemile - Öğretmen Duyşen)