Yokuşun Başı - Aziz Nesin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Yokuşun Başı kimin eseri? Yokuşun Başı kitabının yazarı kimdir? Yokuşun Başı konusu ve anafikri nedir? Yokuşun Başı kitabı ne anlatıyor? Yokuşun Başı kitabının yazarı Aziz Nesin kimdir? İşte Yokuşun Başı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Aziz Nesin

Yayın Evi: Nesin Yayınları

İSBN: 9789759038977

Sayfa Sayısı: 455

Yokuşun Başı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Babam Dünyaların en iyi babası benim babamdır Düşmandır düşüncelerimiz Dosttur ellerimiz Dünyada tek elini öptüğüm Babamdır Kırkım geçtin adam olmadın der Başım önümde dinlerim Önünde tek baş eğdiğim babamdır Sabahlara dek Kur'an okur Anamın ruhuna İnanır ona kavuşacağına Bana gâvur der diş bilemeden Dünyada tek bağışladığı ben Tek bağışladığım odur Başım derde girdikçe bakar çocuklarıma Bitürlü ölemiyorum der senin yüzünden Çocuklar ortada kalacak Ölemez kahrımdan benim Yaşamak zorunda benim yüzümden Gözlerindeki ateş bakışlarında söner Tuttuğun altın olsun der Çocukluğumu tek anlayan odur Dünyaların en iyi babası benim babamdır

Yokuşun Başı Alıntıları - Sözleri

  • Muayeneye giren çocuğu, içi kül dolu bir kaba yellendirirlermiş. Yel ne denli çok kül kaldırırsa o denli iyi, o denli yiğitlik sayılıyor. Yel hiç kül kaldırmazsa, çok kötü..." Mangalda kül bırakmaz" sözü, sonradan bir alay sözü olarak kullanılmış olsa bile, kabadayılığı, yiğitliği anlatmak için söylenir. Edebiyat Yokuşun Başı, Aziz Nesin
  • Söz dudaklarından değil yüreklerinden çıkar ve düştüğü yeri yakardı.
  • Çünkü insan hak etmediği şeyin gerçek sahibi olamaz kanısındayım.
  • Alaycılık; genellikle başarısız insanın kişiliğini savunması için, başarısızlığını gizlediği bir örtüdür.
  • Konfüçyüs Tanrı’ya şöyle yakarmış; “Tanrım! Bana kitap dolu bir evle, çiçek dolu bir bahçe ver!”
  • Muayeneye giren çocuğu, içi kül dolu bir kaba yellendirirlermiş. Yel ne denli çok kül kaldırırsa o denli iyi, o denli yiğitlik sayılıyor. Yel hiç kül kaldırmazsa, çok kötü..." Mangalda kül bırakmaz" sözü, sonradan bir alay sözü olarak kullanılmış olsa bile, kabadayılığı, yiğitliği anlatmak için söylenir.
  • Ama insanın, hele bir çocuğun doğru söyleyebilmesi için, doğruların söylenebileceği bir yerde olması gerekir. Ben işte o yeri arıyorum, bütün bu yalanlarımla yapmak istediğim tek şey var; artık yalan söylemeyeceğim, yalan söylemek gereğini duymayacağım sağlıklı bir yere gelmek.
  • Başkalarıyla alay ederek, benimle alay edilmesini önlüyordum.
  • Bize öyle bir kazık atmışlar ki, bir ucu taaa merkez-i arzda. Çıkarmak için kıvrandıkça daha da giriyor!
  • Bir insan elinde hiçbir kanıt olmadan başka birini suçluyorsa, aynı suçu kendisi işlemiş yada işleyebilir demektir…
  • Kurtuluş Savaşı sonrası bambaşka bir dönemdi. Alabildiğine yoksulluk ama sonsuzcasına umutluyduk. Mustafa Kemal, "Muasır medeniyete yetişeceğiz!" dediği zaman, biz bu söze inanıyorduk. Şimdi aynı sözü söyleyen politikacılara gülünüyor, gülenler haklıdır.
  • Hatta 1955’ten sonra halk arasında kimi yöneticiler için, “Aman varsın çalsın, yeter ki iş yapsın….” diyenler bile vardı.
  • Kendimi bildim bileli, iliklerime dek işleyen zenginle yoksulun ayırımını derinlemesine bir acıyla duyuyordum. Girgin olmayışımının, yıllarca içime kapanık yaşayışımın nedeni, belki de o çekıngen, acılı çocukluk günlerimdir.
  • Duygularını aşırılıkla dışa vurmayan bir insandı.
  • Herkes büyük işlerin insanı olamaz; ama herkes kendi işinin büyük insanı olabilir.

Yokuşun Başı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bitirmeden yazmak zorundayim. Niye hic kiz kardeşinden bahsetmiyosun aziz bey. Masallah kiz kardesin dışinda herkesi detaylica yazmissin ama kiz kardesine yazdiklarin toplasan bir sayfa etmez. Neden? Anlatsana biraz canım. (Bohemya Kraliçesi)

Aşılmayacak yokuş yoktur...: Sevgili DOSTLAR! kitap/yol--2906 ile başladığım yolculuk kitap/yokusun-basi--2948 ile devam etti. Nusret zorlu bir yoldan giderken, şimdi karşısında bir yokuş var ve o yokuşu çıkmak zorunda. Bakalım o zorlu yokuşu nasıl çıkacak? On iki yaşında bir çocuk düşünün. Elinde hiçbir olanak yok, hiçbir gelir yok. Ama azim var. Ben yapacağım, ben başaracağım diyen bir azim. Ve ölüm döşeğinde annesinin söylediği sözler. Sanki sadece annesine verdiği sözü tutmak için başarmak istiyor. "— Oğlum yatılı okulda okuyor ya, onun için gözlerim açık ölmüyorum..." Yokuşu çıkmak kolay mı sanıyorsunuz? Hele de çok sevdiği annesini kaybettikten sonra. Ama yok başarmak zorunda, ne olursa olsun başaracak. Çok sevdiği Darüşşafaka'ya gidemiyor, babası olduğu için. Oysa o kadar çok istiyor ki okumayı. Önce bir gün, sonra iki gün derken Nusret okuldan kaçmayı alışkanlık haline getiriyor. "Babam sağ olduğu halde, yalnız babasız çocukların okutulduğu Darüşşafaka'ya gitmek istemediğim için okuldan kaçıyordum." s. 25 Üstüne bir de babasını inkar etmesi var. Mümkün mü çok sevdiği babasını inkar etmesi? "Bir çocuğun babasını, hem de çok sevdiği, beğendiği babasını inkar etmesi kadar acılı üzünç verici başka ne olabilir?" s. 25 Hem okumak istiyor, hem okuldan kaçıyor. Tam bir çıkmazda. Daha o yaşta acı bir dram yaşıyor. Yalanlar üstüne yalanlar söylüyor. —Ne oldu? Neden geldin oğulcuğum? —Okul tatil üç gün... Bulaşıcı hastalık varmış da..." s. 70 Babası her defasında sözlerine inanıyor. En sonunda da babasına okuldan atıldığı yalanını söylüyor. Ama okumayı o kadar çok istiyor ki, vazgeçmiyor. Sonunda mücadele boşa çıkıyor ve Nusret 5. sınıfta devamsızlıktan kalıyor. "Ah, beni alsaydı okula yeniden..., ah alsaydı... Bir daha hiç kaçmazdım okuldan, ama hiç mi hiç... Hem de öyle çalışır, öyle çalışır, öyle çalışırdım ki..." s. 93 Yok olmaz böyle. Mutlaka para kazanmalı. Ne yapmalı, nasıl yapmalı? Koyuyor kafasına, kaçacak. Nasıl olsa gittiği yerde bir iş bulur. Bir sabah babasının cebinden para alarak atlıyor bir trene ve kendini İzmit'te buluyor. Orada şans ondan yana oluyor. Parkta karşılaştığı iki iyi yürekli öğretmen, onu yeni harfleri öğrenmek için kurs gördükleri okula götürüyor. Herkes şaşıp kalıyor. On iki yaşındaki bir çocuk, onların öğrenmek için çırpındıkları yazıyı nasıl bilebilir! O yaşında öğretmenlik yapıyor. Biraz da böbürlenerek tabi. Ve şansa bakın ki Galip Amcası da orada. Herkes bu zeki öğrenciye yardım etmek için uğraşıyor ve onu sınava sokuyorlar. Sonunda da 5. sınıf diplomasını alarak evine dönüyor. Yaptığı yolculuktan kazançlı çıkıyor. Nusret artık çok sevdiği okula devam edebilecek. Babasını kimseden saklamak zorunda olmadan hemde. Ve meşhur "Hababam Sınıfı"nın olduğu okula başlıyor. O artık Vefa Ortaokulu'nda. Büyük bir hevesle başlıyor. Ama yok yine olmuyor. "Ders kitaplarından ikisini alsam biri eksik kalıyor, defterleri alsam pergel eksik. Yavaş yavaş okuldan soğuyorum." s. 115 Üstüne bir de her gün adalardan okula gidip gelmek var. Altı saati, bazen yedi saati yollarda geçiyor. "Hergün yedi saati okul yollarında geçen bir öğrenci... Oysa çok çalışmaya, başarısızlıklarımı kapamaya kesin karar vermiştim." s. 130 Tabi bir de yol parası var. Ah Nusret! Sırf yol parası vermemek için ne çareler düşünüyorsun. İstemediğinden değil ki, parası yok. Ne yapsın garibim. O da istemez mi herkes gibi vapurda göğsünü gere gere gitmeyi. Ama olmayınca olmuyor. Zorlu yol koşulları, üstüne bastıran kış Nusret'i yine okuldan uzaklaştırıyor. Ders çalışmaya bile zaman bulamazken nasıl başarılı olacak? Nusret yıl sonunda devamsızlıktan kaldığını öğreniyor. Babasına ne diyecek şimdi? Bu sefer de, İzmir'de bir okul kazandığı yalanını atıyor. Babası yine inanıyor. Her koşulda ona inancı sonsuz çünkü. "Babam bana hep güvenmiştir." s. 113 Babası İstanbul'da iş bulduğu için artık Heğbeliada'da da oturmak zorunda değiller. E, İzmir'de uzak ne yapsın, mecbur evine en yakın okula gidecek. Davutpaşa Ortaokulu'nda 5. sınıftan başlıyor tekrar. İkinci kez aynı sınıfta, ama önceki yıl doğru düzgün okula gitmediği için hiçbir şey bilmiyor. Tek çare çalışmak... Gaz lambasının ışığında, zamanını boşa harcamadan çalışmak. Annesine söz verdi. Başaracak... Hayali resim öğretmeni olmak. Resim yapmayı çok seviyor çünkü. Üniversiteye gitmek istiyor. Ama imkansız. "Yaşadığım o ev koşullarında tek odada, babamla bir yatakta yatarak, gaz lambası ışığında ve masasız bir küçük evde çalışarak nasıl liseyi bitirebilir de üniversitede okuyabilirdim? Olanaksızdı." s. 234 Davutpaşa Ortaokulundaki çok sevdiği iki arkadaşı askeri okula gitmek için ikna ediyorlar. İstemese de mecbur boyun eğiyor. Çünkü büyük adam olmak istiyor. "E, ben de büyük adam olmak istiyordum. Büyük adamlığın yolu askerlikten geçtiğine göre, ister istemez asker olmak zorundaydım." s. 235 Nusret artık, Çengelköy Askeri Ortaokul öğrencisi. "Yatılı bir okula girdiğim için çok sevinçliydim, çünkü düzenli bir yaşam içindeydim. Bize verilenleri, bize sağlananları hak etmek için kavuştuğum her şeye layık olmaya çalışıyordum." s. 268 Okulunu o kadar çok seviyor ki, tatillerde bile eve gitmek istemiyor. Yaşayamadığı çocukluğunu doyasıya yaşıyor. "Daha önceki günlerimde çocukluğumu yaşayamadığım, çocukça oynayamadığım için, cuma günleri arkadaşlarla yaptığımız bu eğlenceli ve serüvenli kır gezintilerinden doyumsuz tat alır, sonsuz mutlu olurdum." s. 315 Hem yatılı okuyacaksın, hem çok çalışkan olacaksın, hem de sevileceksin, kolay mı? Çok çabalıyor ve sonunda başarıyor. Hem arkadaşları tarafından seviliyor, hem öğretmenleri tarafından örnek gösteriliyor. "Sınıf birincileri, çalışkanlar sevilmezken, beni arkadaşlarımın sevmelerinin başlıca nedeni, elcil oluşum, onlara yardım edişim, sonraları da bunu isteyerek, içten yapışımdı." s. 375 Yatılı okulda yaşanan olumsuzlukları okurken bir çok olaya şahit oldum. Hayatı sönen onlarca çocuğun dramı içimi yaktı. Olmaz dediğim o kadar çok olay varki. O konulara girmek istemiyorum. Okuyan çok şey görecek. Zaten Aziz Nesin'de o olayları yazıp yazmamak konusunda çok tereddüte düşmüş, ama sonunda yazmaya karar vermiş. "Nitekim o toplumsal cengelden, on onüç yaşlarında pekçok çocuk, ya ağır ahlaksal yaralar alarak geçip gittiler yada ahlaksızlığın bataklığında boğulup kaldılar." s. 244 Yatılı okulun en büyük şansı olarak öğretmenlerini görüyor. Onlar sayesinde bu günlere geldim diyor. "Bana öyle gelir ki, sanki dünyanın en iyi öğretmenleri benim öğretmenlerimdi." s. 378 Nusret kendine sunulan fırsatı en iyi şekilde değerlendiriyor ve her yıl sınıfının birincisi olarak ortaokuldan mezun oluyor. O artık Kuleli Askeri Lisesi öğrencisi. Nusret, tırnaklarıyla kaza kaza yokuşu çıktı. Her defasında aşağı düşse bile, yine de vazgeçmedi. Onun yerinde kim olsa belki de bataklıkta boğulup gidecekti. Ama çok sevdiği annesi ona her zaman güç verdi. "Ne olursa olsun, hangi pis çukura düşsem, annemin son sözlerini içimde duyar, kendimi o çukurdan kurtarmaya çalışırdım." s. 157 Yokuşun başına gelen Nusret, artık kitap/yokus-yukari--2949 çıkmaya hazır. Yolun açık olsun Nusret. Sen her şeyin en iyisine layıksın. Sevgili yazar/aziz-nesin, okudukça seni daha iyi tanıyor, tanıdıkça seni daha çok seviyorum. Özellikle de yaşadığın onca zorlukları nasıl aştığını öğrendikçe bana umut oluyorsun. Herkes seni tanımalı, tanımak için de okumalı. Hem de geç kalmadan... (Sultannn)

Aziz Nesin’in bu kitapını okurken kendimi Türk tarihinin içinde buldum.Anlattıkları sanki 1800’lü yıllar gibi insanın inanası gelmiyor.Ayrıca okurken bu olayları yazarın samimiyetiyle okumak çok güzel mutlaka herkesin bu kitapı okumasını öneriyorum. (Eda özöner)

Kitabın Yazarı Aziz Nesin Kimdir?

20 Aralık 1915’te İstanbul’da doğdu. İki yıl Darüşşafaka Lisesinde öğrenim gördü. Kuleli Askeri Lisesini bitirdi. Kara Harp Okulu ve Askeri Fen Okulundan mezun oldu. Üsteğmen rütbesindeyken "görev ve yetkisini kötüye kullanmak" suçlamasıyla yargılanıp ordudan uzaklaştırıldı. Bir süre bakkallık yaptı. Ardından gazeteciliğe başladı. Yedigün, Karagöz ve Tan Gazetesinde çalıştı. Cumhuriyet adlı bir magazin dergisi yayınladı. Sabahattin Ali ile birlikte, Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Alibaba mizah dergilerini çıkardı. 1951de bir kitapçı dükkanı, ardından bir fotoğraf stüdyosu açtı. 1954ten itibaren Akbaba mizah dergisinde takma isimlerle mizah öyküleri yazdı. Yazın yaşamı boyunda 100ün üzerinde takma isim kullandı. Kemal Tahirle birlikte Düşün Yayınevi’ni kurdu.Yeni Gazete, Akşam ve Taninde köşe yazıları yazdı. Yazarlığı, Öncü, Yeni Tanin ve "Ustura" isimli bir mizah eki de hazırladığı Günaydın gazetesinde sürdürdü. 1962de Zübük isimli mizah dergisini çıkardı. 1963te yayınevinin yanmasının ardından sadece yazmaya başladı. 1972de Çatalcada kimsesiz çocukların eğitimini gerçekleştirmeyi amaçlayan Nesin Vakfını kurdu. Kitaplarının tüm gelirini bu vakfa bağışladı. 1976-1980 arasında her dalda edebiyat ödülleri veren Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığını çıkardı. 1979da seçildiği Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanlığı görevini yıllarca sürdürdü. Sadece Türk edebiyatının değil dünya mizah edebiyatının da sayılı isimleri arasında yer alan Aziz Nesin, düşünceleri ve yazıları nedeniyle siyasi iktidarlardan sürekli baskı gördü, tutuklandı, yargılandı, sürgün edildi, cezaevlerinde kaldı. 6 Temmuz 1995 tarihinde yaşamını yitirdi. Öykülerinde Türk toplumunu ayrıntılarıyla yansıtır. Anlatımında halk edebiyatının ana öğelerinden yararlanır. Yer yer masal temasıyla ve mizah aracılığıyla günlük olayları, toplumsal aksaklıkları eleştirir. Türk edebiyatında çağdaş mizah yazarlığı tekniklerini geliştiren, genç mizah yazarlarının doğmasına yolaçan yazardır.

Aziz Nesin Kitapları - Eserleri

  • Zübük
  • Şimdiki Çocuklar Harika
  • Ölmüş Eşek
  • Nazik Alet
  • Gözüne Gözlük
  • Biz Adam Olmayız

  • Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
  • Yol
  • Yokuşun Başı
  • Yokuş Yukarı
  • Sizin Memlekette Eşek Yok mu
  • Tatlı Betüş
  • İt Kuyruğu

  • Koltuk
  • Toros Canavarı
  • Pırtlatan Bal
  • Geriye Kalan
  • Memleketin Birinde
  • Havadan Sudan
  • Gıdıgıdı

  • Aferin
  • Surname
  • Merhaba
  • Az Gittik Uz Gittik
  • Ben de Çocuktum
  • Yüz Liraya Bir Deli
  • Yedek Parça

  • Aşkım Dinimdir
  • Sivas Acısı
  • Fil Hamdi
  • Zübüklüğün Sonu Yok
  • Adamı Zorla Deli Ederler
  • Anıtı Dikilen Sinek
  • Kördöğüşü

  • Bir Sürgünün Anıları
  • İstanbul'un Halleri
  • Yurt Gezileri
  • İhtilali Nasıl Yaptık
  • Hayvan Deyip de Geçme
  • Deliler Boşandı
  • Şehirden İndim Köye

  • Memurlar Memurlar
  • Gerçeğin Masalı
  • Bay Düdük
  • Hoptirinam
  • Gol Kralı
  • Bu Yurdu Bize Verenler
  • Mahmut ile Nigar

  • Ah Biz Ödlek Aydınlar
  • İnsanlar Uyanıyor
  • Tek Yol
  • Leyla ile Mecnun
  • Gözünüz Aydın Efendim
  • Bir Tutam Aydınlık
  • Nutuk Makinesi

  • Hangi Parti Kazanacak
  • Ah Biz Eşekler
  • Yeşil Renkli Namus Gazı
  • İnsanlar Konuşa Konuşa
  • Büyük Grev
  • Benim Delilerim
  • Nah Kalkınırız

  • Poliste
  • Damda Deli Var
  • Şimdi Avrupa
  • Sosyalizm Geliyor Savulun
  • Rüyalarım Ziyan Olmasın
  • Kalpazanlık Bile Yapılamıyor
  • Okuma Güncesi

  • En Masumlar İçerde
  • Rıfat Bey Neden Kaşınıyor
  • Mahallenin Kısmeti
  • Yetmiş Yaşım Merhaba
  • Bütün Oyunları - 1
  • Bütün Oyunları 2
  • Halimiz Hal Değil

  • Borçlu Olduklarımız
  • Aziz Nesin - Ali Nesin Mektuplaşmaları
  • Aziz Nesin'den Sıra Dışı
  • % Kaç Aptalız
  • Yazarlık, Edebiyat ve Dil Üstüne
  • Aşk Şiirleri
  • Birlikte Yaşadıklarım Birlikte Öldüklerim

  • Çuvala Doldurulmuş Kediler
  • Kalem Yapın Beni Kalem!...
  • Eğitim Üstüne
  • Batı'ya Giden Yoldayız
  • Bir Koltuk Nasıl Devrilir
  • Vatan Sağolsun
  • Seyyahatname

  • Türkiye Şarkısı Nazım
  • Okuduğum Kitaplar
  • Korkudan Korkmak
  • Salkım Salkım Asılacak Adamlar
  • Üçü Birden
  • Bütün Şiirleri 1
  • Kazan Töreni

  • Bütün Şiirleri 2
  • Seviye On Ölüme Beş Kala - Kendini Yakalamak
  • Hayvanlar Takımı
  • Maçinli Kız İçin Ev
  • Sondan Başa
  • Sora Sora Cennet Bulunur
  • Uyusana Tosunum

  • Aziz Nesin'den Çocuklara En Güzel Öyküler
  • Hazret-i Dangalak
  • Aziz Nesin'in Güncesi Mum Hala
  • Mum Hala 1
  • Aziz Nesin'den Darbeler Kitabı
  • Sanat Yazıları
  • Gülmekten Öldüren Öyküler-1

  • Gülmekten Öldüren Öyküler 2
  • Alamanya Alamanya Bizden Aptal Bulaman Ya
  • Mum Hala 2
  • Soruşturmada
  • Aziz Nesin'in Anıları: Böyle Gelmiş Böyle Gitmez
  • Herkesin İşi Gücü Var
  • Suçlanan ve Aklanan Yazılar

  • Arkadaşım Badem Ağacı
  • Bir Dokun Bin Dinle
  • Cumhuriyet Dönemi Türk Mizahı
  • Unutulmayan Rüyalar
  • Bekârlık Sultanlıktır
  • Irak ve Mısır
  • Taşlamalar

  • Çocuklara En Güzel Masallar
  • Aziz Dede'den Masallar
  • Nasrettin Hoca Gülütler
  • Okullar İçin Kısa Oyunlar
  • Sporcu Milletiz Vesselam
  • Bursaname - Aziz Nesin'in Bursası
  • Laiklik, Dincilik ve Atatürkçülük

  • Bayan Aynur ile Bay Buyur
  • Bilmem Ne Adası
  • Bir Vicdan Davası
  • Onursal Doktor Olamamanın Büyük Onuru
  • Bulgaristan'da Türkler Türkiye'de Kürtler
  • Aşk Öyküleri
  • Aydınlar Üstüne

  • Büyüklere Masallar 1
  • Büyüklere Masallar 2
  • Türkiye Toplumu ve Demokrasi
  • Bütün Oyunları - 3
  • Bütün Oyunları 4
  • Aziz Nesin - Klaus Liebe Harkort Mektuplaşmaları
  • Aziz Nesin - Saliha Scheinhardt Mektuplaşmaları

  • Aziz Nesin - Tahsin Saraç Mektuplaşmaları
  • Tut Elimden Rovni
  • Erkek Sabahat
  • Çiçu
  • Hadi Öldürsene Canikom
  • Dört Kitap Tek Ciltte
  • Ölümü Hak Eden Ölümsüz Aziz Nesin Cilt: 1

  • Ölümü Hak Eden Ölümsüz Aziz Nesin Cilt: 2
  • Azizname
  • Saçkıran
  • Gübre Kralı
  • Şiirin Tam Zamanıdır
  • Biraz Gelir misiniz?
  • Bir Aşk Var Bir De Ölüm

  • Hoşça Kalın
  • Bişey Yap Met
  • Qum Qalalar
  • Hekayələr
  • Azîz Nesin - Meral Çelen Mektuplaşmaları
  • Gülmece Öyküleri 9
  • Bizim Memleket

  • Gülmece Öyküleri 5
  • Gülmece Öyküleri 2
  • Memleketin Birinde - Hoptirinam
  • Deniz Aslanı
  • Baba Mirası
  • Berber Nonoş
  • Gülmece Öyküleri 3

  • Üç Kitap Birarada
  • Nutuk Makinası, Az Gittik Uz Gittik
  • Gülmece Öyküleri 8
  • Aziz Nesin Bütün Kitapları
  • Kendini Yakalamak
  • Boyalı Tilki Masalı
  • İstanbul'dan Ne Haber

  • Aziz Nesin Ali Nesin Mektuplaşmaları 2
  • Aziz Nesin Ali Nesin Mektuplaşmaları 1
  • Seçilmiş Satırlar
  • Aziz Nesin Ali Nesin Mektuplaşmaları 3
  • Aziz Nesin Ali Nesin Mektuplaşmaları 4
  • Sosyalizm Geliyor Savulun

Aziz Nesin Alıntıları - Sözleri

  • İslamlıktan sonra da .. şimdi de kız çocukları pek makbul sayılmıyor, başlık parasını saymazsan. Müslümanlarca … (Bay Düdük)
  • Sen insanların zahirine değil zamirine bak. (Toros Canavarı)
  • Yoksular yaşamları boyunca yalnız bir kez kolaylık görürler, o da öldükten sonra; cenazeleri hemen kalkar, çabucak. (Ben de Çocuktum)
  • Muayeneye giren çocuğu, içi kül dolu bir kaba yellendirirlermiş. Yel ne denli çok kül kaldırırsa o denli iyi, o denli yiğitlik sayılıyor. Yel hiç kül kaldırmazsa, çok kötü..." Mangalda kül bırakmaz" sözü, sonradan bir alay sözü olarak kullanılmış olsa bile, kabadayılığı, yiğitliği anlatmak için söylenir. (Yokuşun Başı)
  • Sen artık bu kitapta: noktaları , virgülleri , satırları taşımıyorsun.. Sen artık bu kitapta : koşmuyor , bağırmıyor , alnını kaşımıyorsun.. Sen artık bu kitapta yaşamıyorsun. (Aşk Şiirleri)
  • Ayağını sıcak tut, başını serin, Kendine bir iş bul, düşünme derin. (Nasrettin Hoca Gülütler)

  • Önce bir sayımdöküm yapmalıyım Neleri götüreceğim Geri dönüp alamam Kendimden hiç bırakmamalıyım geride Gölgemi de gölgesizliğimi de Söyleyemediklerim yazamadıklarım Verilemeyen yanıtlarım Benimle olmalı üzünçlerim acılarım Utançlarım gözyaşlarım Söyletilmeyen şarkılarım Hiç bir kötülüğüm kalmamalı arkamda Aldatmaları sevdiğim kadınların Kurnazlıkları çıkarcıkları küçük küçük Zaman zaman kurnazlıklarım Düşlerimi hiç mi hiç bırakamam En değerli varlıklarım Hele sonsuz tasalarım ki yaşama sığmayan Ve hiç sönmeyen harlı tutkularım Ne kalır benden geriye Hiç O hiçi de kendimle almalıyım (Seviye On Ölüme Beş Kala - Kendini Yakalamak)
  • Aslında Sayın Başkan Hoobert iyi insandı. Sayın Başkan iyiydi ama, ne yazık ki çevresindekiler kötüydü. Nedense bu iyi başkanların çevresini de hep kötü kişiler alıyordu. (Kalpazanlık Bile Yapılamıyor)
  • Yabancı bir kentte insanın yalnızlığı daha bir katmerleniyor. (Sizin Memlekette Eşek Yok mu)
  • "Zenginlik sermaye birikimidir; uygarlık kültür birikimidir.Bizde böyle birikimler olmadığı için de , toplumumuz tutarsızdır. Ulusal zenginliğin , uygarlığın birikim demek olduğu bizde , daha 19. yüzyıl sonunda anlaşılmıştır.Ama bu bir TERS anlamadır.Bizde bu birikim , devlet gücüyle zengin yetiştirmek diye anlaşılmıştır.TERS işleyen mantık şudur: 'Yurdun kalkınması için zenginlik gerekir. Bizde kendiliğinden zengin yetişmediğine göre , devlet yardımıyla zengin yetiştirmeli , sermaye birikimi saglanmalıdır.' ...Devlet zengin yetiştirmeye kalkarsa kimleri seçer? Elbet kendisini devlet yapanları, kendinden olanları... " (Suçlanan ve Aklanan Yazılar)
  • Bakınız, neden olmaz, izah edeyim. Affedersiniz, ismiâliniz Beyfendi? Ulvi Bey... Müşerref olduk efendim. Benim adım Şâzi. Çok memnun oldum. Evet... ne diyorduk? Ol­maz.. Katiyen olmaz. Çünkü efendim, herşeyden önce bir maarif plânımız yok. Bendiniz uzun yıllar maarifte hizmet ettiğimden bu işleri gayet iyi bili­rim. Plânsız, programsız hiçbir iş olmaz efendim. Affedersiniz Beyfendi, ismiâlinizi öğrenebilir miyim? Ulvi Bey... Çok güzel, memnun oldum. Benim adım da Şâzi... Çünkü efendim bizde herşeyden ön­ ce bir tedrisat sistemi yok. Onun içindir ki, biri… (Kördöğüşü)
  • Bu pis burjuvaların Allah bin türlü belalarını versin!.. (Aziz Nesin'in Güncesi Mum Hala)
  • "Sarılmak neden güzeldir bilir misin? Çünkü sağ tarafta kalp yoktur, ve orası hep boştur. Sarılınca, sağ yanını onun kalbi doldurur..." | (Ah Biz Eşekler)

  • Amerikada otuzaltı gazeteye birden yazan bir başyazar, — Sizde, dedi, bir başyazar, kaç gazeteye yazar? — Bizde, dedim, her gazetenin ayrı bir başyazarı vardır, ama, hepsi de aynı şeyleri yazar!.. — Ayrı ayrı insanlar nasıl aynı şeyi yazarlar? — Bizde ayrı gayrı yoktur. Birlik, beraberlik falan... İşte öyle... — Sizde demokrasi var mı? — Az bişey vardı, ama son zamanlarda yedek parçası kalmadığından kullanamıyoruz? (Yedek Parça)
  • İnsan, sevebilir miyim diye düşünüyorsa sevemeyecek demektir. İyi ki sevide düşünce yok;yoksa kimse kimseyi sevmezdi. (Aşkım Dinimdir)
  • Gece yatakta bir elimi attığım zaman, elimin tuttuğu yalnızlık... Korkudan öbür elimi atıyorum, kendimi tutuyorum, soğuk, ıslak, titreşik... (Çiçu)
  • "Ben ölmüşüm baba, neden bana hiç demediniz?" (Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz)
  • “İster altından olsun, ister demirden, kafes kafestir!” (Memleketin Birinde)
  • Sizin sevdiğiniz her şeyi ben de severim. (Gol Kralı)
  • İnsanın kendini olduğundan başka göstermek için harcadığı çabalar onu gülünç yapar. Hele bu para konusunda ise gülünçlüğün derecesi daha da artar. (Aziz Nesin'den Çocuklara En Güzel Öyküler)