Yozlaşmış Duygular - Sabiha Ateş Alpat Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Yozlaşmış Duygular kimin eseri? Yozlaşmış Duygular kitabının yazarı kimdir? Yozlaşmış Duygular konusu ve anafikri nedir? Yozlaşmış Duygular kitabı ne anlatıyor? Yozlaşmış Duygular kitabının yazarı Sabiha Ateş Alpat kimdir? İşte Yozlaşmış Duygular kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Sabiha Ateş Alpat

Yayın Evi: Beka

İSBN: 9789757561637

Sayfa Sayısı: 151

Yozlaşmış Duygular Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

- Ne demek gençtir? Ben onu ne umutlarla okula gönderdim. Güvenmiştim. Ahhh kafam! Komşu Nurettin Bey: "Komşu, kızına güvenebilirsin; ama kurt ile kuzu bir arada durur mu? Kızını kurtlara kaptırabilirsin." demişti de, adamı dinlememiştim. Arif Bey, o gün belediyede bir işini halletmek için giderken parkın önünden geçmiş, kızını bir delikanlıyla kol kola görmüştü. Okul saati idi. Beyninden vurulmuşa dönmüştü. Aniden başını yana çeviren Ayşen, babası ile karşı karşıya kalmış, neye uğradığını şaşırmıştı. Arif Bey kızına bir tokat atmış, hemen eve getirmişti...

Yozlaşmış Duygular Alıntıları - Sözleri

  • Doğru mu ? Mutluluk için , deli gibi aşk para yeter mi ? Hem hakikate aşık olmayanların aşkları , sabun köpüğü gibidir miadı dolunca sönerler .
  • "Biliyorum her taviz kimliğimden kopacak bir parça olacaktır."
  • Dün geçti , yarın meçhul , sen bugüne bak.
  • - Büyüttüğün için itaat bekliyorsun değil mi? -Tabiî ya, hakkımız değil mi? -Olabilir. Peki, Allah da yaratmış, yarattığı için itaat bekliyor. Oysa yaratmasaydı sen de büyütemezdin."
  • Allah “el-Hakim”dir. Yani hüküm koyan. Ayrıca “el-Adl”dır. Yani çok adaletli. Bunun manası, hüküm koyar, ama o hüküm mutlak adalettir. Kulluk da yüz çevirmemekti. Şimdi bir de kısaca “ilah” edinmekten bahsedecek, yani Allah’ı ilah edinmekten bahsedecek olursak, bir insan “Allah’ım! Sen benim ilahımsın” diyor ve öyle inanıyorsa -ki kelime-i şehadetin anlamı budur- o insan şöyle demiş oluyor: “Allah’ım! Sen’den başka hüküm koyan tanımayacağım. Sen’in hükümlerinden hiç yüz çevirmeyeceğim. Hayatımı Sen’in koyduğun kurallar belirleyecek. Gönderdiğin Elçi’ye asla muhalefet etmeyeceğim.”
  • Bilmek ayrı, iman etmek ayrıdır. Bilgi ayrı, şuur ayrıdır. İnsanın bilgisi eyleme dökmezse, bilmesinin kıymeti kaç para olur ki?
  • "Yüreğine, kalbine koyamadığın İslam'ın dışa yansıması mümkün değildir."
  • Anlatsam, beni anlar mısın? Aynı dili konuşmuyoruz ki ...
  • Erkeğin namusu yok mu? Namus denen şey sadece kadınlarda mı var? Böyle anlayış olur mu?
  • "Şimdi biz, bize verilen bir şeyler için asıl verene mi, yoksa bize verilmesi için koyulduğu aracıya mı baş eğeceğiz?"
  • "-Şeyy, değil, değil de, Allah affederdi. -Nereden biliyorsun? -Neyi? -Allah'ın affedeceğini."
  • "Yanlışın herkes için yanlış olduğunu vurgulamaya çalışıyorum."
  • Doğruyu doğru zamanda, doğru kişiye, doğru bir şekilde anlatmak gerekir.
  • "Çevreyi putlaştırmak bu olsa gerek. Allah'ın huzurunda rezil oluruz diye bir dertleri yok, çevrenin yanında rezil olurlarmış."
  • Bir daha mı gelecek dünyaya? Doğru ya, bir daha geri gelme imkanı olsaydı, öldürseler de Allah'ın çizgisinden dışarı çıkmazdı.

Yozlaşmış Duygular İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kardeşim! Gözlüğüm kırıldığında gördüm gerçekleri. Perdeler aralandı o gün. Camlardaki buğular da gitmişti artık. Rabbim kalbimi açmıştı. Özgür olmuştum. Tevbem kabul olmuş gibi, tüy kadar hafifledim birden. Ruhumda bir sevinç bir heyecan kalbim başka atıyordu artık. Hidayet böyle birşeydi herhalde. Gel sevincime ortak ol, sen de uyan artık. Bu uyku seni yoruyor. Yaşlanıyorsun, yarın uyansanda belki yaşlılıktan hareket edemezsin. Belki uykuda olur ölümün. Yeter bu kadar uyku. Haydi uyan! ️ •Sabiha Ateş Alpat (Zeynep Berçem)

Selamunaleyküm. Yazar Sabiha Ateş Alpat'ı ilk lise zamanımda duymuştum. Bir ögretmenim bana Sabiha Ateş Alpat, Halit Ertuğrul gibi yazarları okumamamı söylemişti. Nedenini sormadım gerek de duymadım. Çünkü o öğretmenimdi ve benden daha iyi biliyordu. Zamanla okulda verilen kitaplar ve eğitimle yetinmeyerek önüme gelen herşeyi okudum. Ve Allah göğsümü Hak olana açtı hamdolsun.. Yozlaşmış Duygular, tam anlamıyla içeriğine uygun aynı zamanda bir hidayet öyküsünü anlatıyor. Her kesimin okuyup anlayabileceği derecede okuyucuya güzel betimlemeler sunmuş Sabiha hoca. Allah ilmini artırsın. Kitapta özellikle sürekli yakındığım bir konuya değinmiş olması da beni ziyadesiyle memnun etti. Özellikle annelerin babaların evlatlarına yaptığı hatayı gözler önüne sürmüş. "Ben yaşayamadım kızım/oğlum yaşasın." mantığı. Sanırım bu düşünceyle beraber çok genç yaşta dinden kopmalar başlıyor. Kategori olarak bunu da yeni başlayanlar sınıfına alabilirim. Genel olarak da şu tavsiyede bulunmak istiyorum. Her kitabı okuyun. Evet. Her kitabı. Şunu sakın okuma diyenlere de aldırmayın. Onların okuduğu kitapta göremedikleri birçok şeyi sizin görme ihtimaliniz yüksek. Düşündüğünüz müddetçe de doğruyu bulacaksınız. Allah istifade edenlerden eylesin. (E S R A)

Kitap dinimizin eskiden ne tür zorluklarla mücadele ettiğini ve gerçekten dinimizi az kişinin gerçek anlamda yaşadığını göstermektedir.Yozlasmis duygularla ve iç savaşla mücadele eden bir kaç islam gönüllülerinden bahsediyor.Asil mutluluğun Allah'a tam anlamıyla iman etmekle başladığını çok güzel bir dille anlatıyor ve bir ailenin yanlış kararlarından örneklerle güzel kısa ama öz bir romanla karşımıza çıkıyor.Ben ibret alarak okudum.Umarim sizde benim gibi ders alarak okursunuz . (ꨄ︎ꨄ︎ᘔᗴYᑎᗴᑭꨄ︎ꨄ︎)

Kitabın Yazarı Sabiha Ateş Alpat Kimdir?

İbrahim Sadiyaninin Dilinden Sabiha Ateş AlpatrnrnMasa-yı Esma (İsimler Masası) ’da konuk ettiğimiz ilk isim, “Zamanın Zeynebi” sıfatını ülkemizde kurumsallaştıran, fakat samimî söylemek gerekirse, bu sıfatı da en çok kendisi hakkeden bir isim: Zamanın Zeynebi – Kocaeli Duyarlı Hanımlar Sosyal Yardımlaşma Derneği (ZEYNEP – DER) Genel Başkanı Sabiha Ateş Alpat.rnrn1964 yılında Doğu’nun ücrâ ve soğuk bir köşesinde dünyaya “merhaba” diyor, Sabiha Ateş Alpat...rnrnKars diyorlar adına... Soğukmuş; içleri sıcacık olan insanları üşüyormuş... Bu yüzden böyle garip bir ismi varmış şehrin. “Qerıs” imiş aslı ismin. Kürtçe; “üşümek” demek...rnrnO’nun ilk çığlıkları sıcaklık getirmiş, ısıtmış geldiği evin içini, ısıtmış yeni ferdi olduğu aileyi...rnrnQerıs... Otuz yılı aşkındır hâlâ çehresi değişmemiş, Doğu’nun yetim şehirlerinden biri... Kafkasya’nın en güney eteklerinde, Kürdistan’ın en kuzey eteklerinde, “üşüyen şehir” Qerıs... Sırtına dağlar yüklemiş erkeklerin dağlardan da büyük dertleriyle, şiir kokulu kadınların mısrâ mısrâ bakan gözleriyle, “güneş görmeyen sularda” yıkanan çocukların cennet kokulu nefesiyle ısınan şehir, Qerıs... Şâirin mısrâlarına işlediği gibi tıpkı:rnrn“Selam olsun bahararnçiçekler açmış memleketimdernkuşlar cıvıl cıvıl ötmekternözlemin sarısıyla vuslatın mavisi kucaklaşmışlarrnekinler yemyeşil bu yüzdenrndört yön beş vakit çıkmıyor aklımdan söylediklerinrn‘benim yazarım’rnhaykırdım eteklerinde yankılansın diyernyüklenmiyor dağlar sevginin emanetini dernşimdi çırılçıplak ortasındayım kavganınrnçırılçıplak, yani suskun ve kalemsizrnben Kafkasya eteklerinde geçireceğim bu kışırnsırtımı Allahuekber dağlarına yaslayacağım bu mevsimrnsevdiceğim kapama gözlerinirnüşürüm sonra.”rnrnÇocukluğu zor şartlarda geçiyor, Kars’ın Digor ilçesinde hayata adım atan küçük Sabiha’nın. Annesiz büyüyor...rnrnİlkokula adım atana kadar annesizliğin anlamını pek bilmiyor ama. Tâ ki, okulda “Anneler Günü” kutlaması yapılana kadar. Anlamını bile bilmediği bir şeyin kutlamasını, boynu bükük bir şekilde yaşıyor, öksüz kız.rnrn“Anneler Günü” kutlaması, okulu sevmemesi için yeterli sebep oluyor küçük kızın. Bir de, “maymundan gelindiğini anlatan” dersi unutmuyor. İçinden yükselen itiraz, sessiz bir çığlıkla kulaklarını çınlatıyor. O dersten sonra, “Biz kimiz? ”, “Nereden geldik? ” sorularıyla ablasını, ailede nazı geçen büyüklerini adetâ bıktırıyor. Anne nedir bilmeyen küçük kıza okulda “Anneler Günü” kutlaması yaptırılınca, o bunun şokuyla annesini zihninde canlandırmaya ve anlamlandırmaya çalışırken bir de derste öğretmenleri “bizler maymundan gelmişiz” deyince, daha ilkokuldayken nefret ediyor okuldan.rnrnOkumayı seviyor, ama okulu sevmiyor. Ders çalışmaktan hoşlanıyor. Başarılı bir öğrenciliği oluyor. Herşeye rağmen, okulda oldukça başarılı bir öğrenci. Öğretmenlerinin her dediğine hemen “tamam” diyen bir yapısı yok ama itirazları hep sessiz. Yüreğinin kabulsüzlüğüyle yetiniyor.rnrnOrtaokula başladığı zamanlarda sağcılık ve solculuğun dehşet verici savaşının ortasında buluyor kendisini. Okul adetâ savaş alanı; okuldan başka herşeye benziyor. Ülkücülüğün hâkim olduğu bir aile ortamında büyümüş ama hiç ülkücü biri olmamış, buna rağmen ülkücü aileye sahip olmanın sıkıntısını çekerek sürdürüyor ortaokulu. Ağabeyi ülkücü ve böyle olduğu için dayak yiyor solculardan. Okul küçük Sabiha için bu terör yüzünden çekilmez hale geliyor. Sınıfta öğretmenlerin notları tamamen ideolojik. Can güvenliği yok. Her geçen gün, bir talebeyi vuruyorlar. Cidden çok sıkıntılı günler, ortaokul günleri...rnrnLiseye kendi isteğiyle gitmiyor, haliyle. Sebep, okulların durumu. Ciddî anlamda saldırılar artıyor; marketleri, oturdukları ev, karşıt görüşlüler tarafından bombalanıyor. Sonra küçük kardeşi kaçırılıp öldürme tehdidi alıyor babası; derhal ne var ne yok, yok pahasına satıp çıkıyorlar memleketten... 1978; Elvedâ Qerıs... Ayrılıyorlar “üşüyen şehir”den; küçük kız henüz 14 yaşındayken; annesiz... Kocaeli’ye yerleşiyorlar, merkez ilçe İzmit’e. Bir müddet sonra şehrin, bir Karslı için oldukça “kapitalist” olan havasının sürüklemesiyle halı firmasında çalışmaya başlıyor Sabiha Hanım. Uzun bir müddet çalışıyor burada.rnrnKitaplarla arası, tâ çocukluğundan beri hep iyi: “Cin Ali” ile başlayan kitap okuma sevgisi, okul sıralarında “Red Kid”ler, “Teksas”lar ve eline geçen her tür kitapla devam ediyor. İlk okuduğu ideolojik kitabın adı, “Gittim ve Gördüm” diye bir kitap. Yazarının, komünist bir rejimle yönetilen Sovyetler Birliği’ne gidip Sibirya’da çektiklerini dile getirdiği bir kitap... Bir gün, İstanbul’da misafir olduğu bir yakınımın evinde, gözü yine kitaplara takılıyor Sabiha Hanım’ın. Kitaplıkta “İman Esasları” diye bir kitap dikkatini çekiyor. Elindeki “pembe dizi” kitabını bırakıp, onu okumaya başlıyor.rnrnNe acı? ! Yığın yığın kitap okumuştu ama Allâh (cc) ’ı anlatan, Peygamber (saw) ’i anlatan kitaplardan haberi bile yoktu! ... Biri bitti öteki derken, artık okuduğu kitapların rengi değişmeye başlıyor...rnrnİslamî kitaplarla haşir neşir oldukça, hayatın sonunun “son” olmadığı yer ediyor kendisinde. Yani, âhirete inanmaya başlıyor.rnrnİşinden ayrılıyor. O günden sonra, hayatta farklı bir bakış ile yürüyüşe başlıyor. Kendini daha bilinçli bir şekilde “Müslüman” olarak tanımlıyor.rnrnİslamî hayata başladığının üzerinden 3 yıl geçmişti ki, bütün hayatını altüst eden, hayata bakışını tamamen değiştiren, kalbinde ve beyninde “devrimlerin en büyüğünü” gerçekleştiren asıl kitapla tanışıyor: Üstâd Ebû’l- Âlâ el- Mewdudî’nin “Qûr’ân’a Göre Dört Terim” adlı kitabı...rnrnSabiha Ateş Alpat, büyük üstâd Mewdudî’nin “dört terimini” okuyana kadar, İslam’ın bir hayat tarzı olduğunu, kurulu beşerî sistemlerin “L” ile red edildiklerini kavrayamamıştı. Demek ki okuduğu kitaplar, genelde âmel ve ahlak içerikliydi; İslam’ın ferdî ve ahlakî boyutuyla sınırlı anlatıldığı kitaplardı. Mewdudî’nin kitaplarıyla tanıştıktan sonra Sabiha Ateş Alpat, İslam’ın sadece bireysel ibadetlerden veya ahlakî – içsel bir takım düzenlemelerden, toplumda anlamları sembolik düzeye indirgenmiş kimi ritüellerden ibaret bir dîn olmadığını, tüm zamanları ve mekânları kuşatan cihanşümûl bir dîn olan âzîz İslam dîninin belli bir dönemle ve belli bir coğrafyayla sınırlı olmayan, hayatın tüm alanlarını kuşatan, bireysel, sosyal, iktisadî ve siyasî tüm alanları düzenlemek için âlemlerin Râbbi Allâh tarafından gönderilmiş, ahlakî davranışlardan cemiyet hayatına, toplumsal ve ekonomik hayattan siyasal erke kadar tüm alanlarda düzenlemeler içeren, “ritüeller dîni” değil gerçek anlamda bir “hayat tarzı, yaşam modeli” olan bir dîn olduğunu öğreniyor.rnrnHindistanlı büyük İslam âlimi Mewlânâ Ebû’l- Âlâ el- Mewdudî’nin sadece Hind Yarımadası’nda değil, tüm İslam dünyasında büyük bir düşünsel devrim gerçekleştiren “Qûr’ân’a Göre Dört Terim” adlı ölümsüz eseri, aynı devrim ateşini, “üşüyen şehrin kızı” Sabiha Ateş Alpat’ın kalbinde de yakıyor.rnrnBütün hayatı altüst olan ve dünyaya bakışı tamamen değişen Sahiba Hanım, Tewhîdî düşünce ile, İslam’ın hakikatleriyle yeni tanışan herkesin yaşadığı sarhoşluğu ve “sersem olma” durumunu yaşıyor. Roman yazıp Tewhîdî hakikatleri düşündürtmek istiyor ilk başlarda. “Kitap yazmak” fikri böyle doğuyor ve bu şekilde de başlıyor.rnrnElhamdulillâh; iyi ki de doğuyor böyle bir fikir: Büyük iddiâlardan uzak, felsefik değil, fakat gerçeğin ta kendisi olan hayatları dile getirmiş, hissetmediği şeyleri yazmaktan daimâ kaçınmış bir kalemle, hepsi de biribirinden kıymetli 12 esere imza atıyor. Kendi ifadesiyle, “yüksek edebiyat derdinde olmayan, mütevazi, 12 göz nûru”:rnrn1. “Ana Yüreği” (Beka Yayınları)rn2. “Ölüm Çiçekleri” (Beka Yayınları)rn3. “Zamanın Zeynebi” (Beka Yayınları)rn4. “Sarsılmadan Uyanmak” (Beka Yayınları)rn5. “Kardeş Kurşunu” (Beka Yayınları)rn6. “Yozlaşmış Duygular” (Beka Yayınları)rn7. “Güneş Doğudan Doğar” (Beka Yayınları)rn8. “Evladımı Geri Verin” (Beka Yayınları)rn9. “Modernizmin Kurbanları” (Beka Yayınları)rn10. “Sılâya Hasret” (Beka Yayınları)rn11. “Kûr’ân’ın Gölgesinde” (Beka Yayınları)rn12. “Zûlüm Yağdı – Burası Irak” (Çıra Yayınları)rnrn“Evlendiğimde daha 3 yaşındaydım” diyor Sabiha Ateş Alpat. İslamî bir kimliğe kavuşalı daha üç sene olmuştu çünkü, evlendiğinde. Evliliği, kaçınılmaz olarak, İslamî anlayışı ile geleneksel anlayışın savaşını uzun bir müddet yaşıyor. Gelin gittiği evde, eşi hariç, herkes O’nun “yeni bir dîn icad ettiğini” söylüyor...rnrnFakat boş durmuyor; diğer hânımlarla birlikte “ev dersleri” organize ediyorlar. Bu “ev dersleri”, 2004 yılına kadar devam ediyor.rnrn2004, “hayatının en anlamlı yılı” Sabiha Ateş Alpat için. Bu tarihte, kendisi için de özelliği çok olan “Zamanın Zeynebi” adlı kitabının adıyla “Zamanın Zeynebi” derneğini kuruyor. Derneğe, kitabının ismini veriyor. Yedi yıldır güzel çalışmalarını kesintisiz sürdüren ve kısa adı ZEYNEP – DER olan “Zamanın Zeynebi – Kocaeli Duyarlı Hanımlar Sosyal Yardımlaşma Derneği”, halen ilk günkü heyecanıyla hizmet vermekte. Derneğin bir de web sitesi var; www.zeynepder.org...rnrnYine 2004 yılında Anadolu Radyo (www.anadoluradyo.com) ’da başladığı “Zamanın Zey

Sabiha Ateş Alpat Kitapları - Eserleri

  • Zamanın Zeynebi
  • Kardeş Kurşunu
  • Modernizmin Kurbanları
  • Ana Yüreği
  • Güneş Doğudan Doğar
  • Yozlaşmış Duygular

  • Evlâdımı Geri Verin
  • Sarsılmadan Uyanmak
  • Zulüm Yağdı Burası Irak
  • Mümtehine
  • Sılaya Hasret
  • Sevda Uğruna
  • Tut Elimden

  • Tevhid Ekseni
  • Müslüman Kadının Davası Tevhid
  • Kur'an'ın Gölgesinde
  • Kur’an'da İnsan Tipleri
  • Kur’an’ın Gölgesinde
  • Ölüm Çiçekleri
  • Yaman Çelişki

Sabiha Ateş Alpat Alıntıları - Sözleri

  • "Kuraklık," İnsanların, kendi elleriyle yaptıkları yüzünden, onlara yaptıklarının sadece bir kısmını tattıralım diye, karada ve denizde, 'fesad' ortaya çıktı. Belki yaptıklarının doğru olmadığını anlar vazgeçerler. " Rum Suresi / 46 Bugün, havanın, suların, kısaca tabiatın,toplumun, sosyal ve ekonomik yapının insanlar tarafından bozulması, kirletilmesi, bu ayetin muhtevası içinde değerlendirilebilir... #kurandainsantipleri (Kur’an'da İnsan Tipleri)
  • Neden, niçin yaratıldığını düşünmemişti hiç? Neden bu dünyanın sonunu hesaba katmamıştı hiç? Neden? Neden? (Evlâdımı Geri Verin)
  • "Salat ve selam olsun yegane önderimiz Hz. Muhammed (sav)'e ki o: kızlardan utanıldığı bir zamanda kızına babasının annesi diyerek cehalet mantığına meydan okudu..." (Sevda Uğruna)
  • Sonunda bir gün ölüm ve hayatın tek tek hesabı var, unutma.! (Tut Elimden)
  • Islam dinde zorlama yoktur, prensibiyle inanç hürriyetini getirmiş ve kimsenin dini için zorlanamayacagini beyan etmiştir. Zaten, iman kalben olmadıkça ne kıymeti olur? (Sarsılmadan Uyanmak)
  • İslam kadına mükemmel haklar vermişti; lakin uygulayan erkek olmadığı için bu güzellikler görülmüyordu. (Güneş Doğudan Doğar)

  • Kasas: 87-88 Mü'min: 69 Enam: 157 Taha : 124-126 . Ayetlerin çağırdığı hususlardan yüz çevirenler, bedbaht olacaklardır. Öncelikle ayetler, iman ile tevhide davet ediyor; "Sakın müşriklerden olma!" . Ayetler, hayat nizamı olarak İslam'a davet ediyor; "Sakın teslim olmayanlardan olma!" . Ayetler, erdemli bir insan olman için güzel ahlaka davet ediyor; "Sakın yüz çevirenlerden olma!" . Ayetler, sadece "Müslüman" adına davet ediyor; "Sakın Demokrat, Modernist, Milliyetçi, Feminist olma! Yani sadece Müslüman ismine razı ol. 'Şucu' veya 'Bucu' olma!" (Kur’an'da İnsan Tipleri)
  • Sabır, bir şey yapmadan beklemek demek değildir. Aksine iş yaparken gelen sıkıntılara katlanmaktır. (Güneş Doğudan Doğar)
  • Sevdiceğim! bakışların yerde, yüreğin şehadette olsun. ruhun Allah'a kalbin resule ait olsun. şefkatin doğacak çocuğumuza, nefsin ahirette nasibin olacak inşallah şehit eşine olsun... Rabbim seni ahirette nasip eylesin. (Zulüm Yağdı Burası Irak)
  • Kur'an değişmemiştir, ama Kur'an okuyanlar başkalaşmıştır. Kur'an anlayışı, Kur'an'a bakış, Kur'an'a yaklaşım değişmiştir. Kur'an aynı Kur'an'dır, ama Kur'an'a yönelmesi gereken insan, Kur'an'a Ashâb gibi yönelmiyor. (Modernizmin Kurbanları)
  • Unutma ki bu dünya ebedi değil! kır nefsini Sen secdeye eğil! Namazsız yaşantı İslami değil! Bırakma namazı kıl benim bacım!!! (Zamanın Zeynebi)
  • ..farketmez eğer Allah'ın rızasını kazanırsam çocuğumu öteki tarafta görebilirim onun için sabretmemiz şart biraz ayrı kalmış olacağız bu hasretliğe de dayanmalıyım ' falan gibi bir şeyler konuşuyordu -orada görüşülüyor muymuş? -dediğine bakılırsa evet.. -çok garip.. ama bu tür şeyleri düşünmemek gerekir.. (!) (Sarsılmadan Uyanmak)
  • Sınırsız bir tüketim... Sınırsız bir özgürlük... "Her şey mubah" anlayışı... "Helal", olmayan bir hayatın sonunun "helak" olacağı unutuldu. (Modernizmin Kurbanları)

  • LA İLAHE İLLALLAH hayatın tüm yönlerinin, hayatın tümünün hakiminin Allah olduğunu ilan etmektir ki bu aynı zamanda mevcut sistemlerin de inkarı anlamına gelmektedir. (Zulüm Yağdı Burası Irak)
  • Soyunup modanın esiri olma, Eşitlik diyorlar sakın aldanma! Bir çift sözüm var kusura bakma, Batının kuklası değilsin bacım, BU DUNYAYA BİZ NE İCİN GELDİK? Kalu belada biz ne ahit verdik? Bacimin haline bakıp şaşkına döndük, Senin Rabbin Allah değilmi bacım? Bizim ilahimiz tek bir ilahtir, İlah demek; kanun, nizam koyandir, Müslüman sahte ilahlara tekme vurandır, Vurdun mu tekmeni? Bir düşün bacım, Ahzap 59 da diyor ki Rabbim: Söyle sen inananlara, ey benim nebim, Sokağa çıkarken cilbablarini, Örtsünler tanınmaz şekilde bacım. (Ana Yüreği)
  • Kapitalizim de kadın, para kazanan modern bir köledir. İslam'da kadın, kullara köle değil, sadece Allah'ın kuludur (Müslüman Kadının Davası Tevhid)
  • Aynı hedef için yaratılmış, aynı misyonda , farklı görevlere tahsis edilmiş iki kul; biri kadın, diğeri erkek. (Sevda Uğruna)
  • "Yanlışın herkes için yanlış olduğunu vurgulamaya çalışıyorum." (Yozlaşmış Duygular)
  • Suç altın kürk olsa, kimse üstüne almaz. (Güneş Doğudan Doğar)
  • İnsan karanlığın tam ortasında bocalayıp duruyor. Allah'ın hazırladığı cennet yerine kendisi bir cennet kurmaya çalıştı. Gök merkezli cennetleri uzak görüp, yer eksenli Cennetlere çağrıda bulundu. (Modernizmin Kurbanları)