Yükümlülükler Üzerine - Marcus Tullius Cicero Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yükümlülükler Üzerine kimin eseri? Yükümlülükler Üzerine kitabının yazarı kimdir? Yükümlülükler Üzerine konusu ve anafikri nedir? Yükümlülükler Üzerine kitabı ne anlatıyor? Yükümlülükler Üzerine PDF indirme linki var mı? Yükümlülükler Üzerine kitabının yazarı Marcus Tullius Cicero kimdir? İşte Yükümlülükler Üzerine kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Marcus Tullius Cicero
Çevirmen: C. Cengiz Çevik
Orijinal Adı: On Duties
Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053608653
Sayfa Sayısı: 196
Yükümlülükler Üzerine Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Cicero (MÖ 106 - MÖ 43): Romalı büyük devlet adamı, hatip ve düşünür. Gençliğinde felsefe ve hukuk eğitimi aldı. Hitabet sanatındaki ustalığıyla consulluğa dek yükseldi. Roma’yı birey, geleneksel toplum düzeni ve devlet üçgeninde ele alan konuşmaları, felsefi ve teknik eserleriyle her çağın insanını etkilemeyi başarmıştır. Yükümlülükler Üzerine, yaşamını Roma devletinin ve geleneğin sürekliliğine adamış olan Cicero’nun ölümünden önce yazdığı son teknik eseridir. Temel bir felsefi problemi, yararlı olan ile ahlaken doğru olanın çatışmasını, probleme bireyin ve devletin yükümlülüklerini de dâhil ederek derinlemesine inceler. Oğluna hitaben, mektup olarak kaleme aldığı eserde, tüm Roma vatandaşlarına yükümlülüğün ne olduğunu ve niçin önem taşıdığını tecrübelerine dayanarak aktarır.
Yükümlülükler Üzerine Alıntıları - Sözleri
- Cezanın suçtan daha ağır olmamasına dikkat etmeliyiz, dahası aynı nedenden ötürü birileri cezalandırılırken, başka birilerinin mahkemeye bile çağrılmaması gibi bir durum söz konusu olmamalıdır.
- Kuşkusuz acıyı en büyük kötülük sayan biri hiçbir şekilde cesur olamaz, keza hazzı da en yüce iyi sayan biri ölçülü olamaz.
- Bir haksızlığa mani olmayan insan ailesini, dostlarını ya da ülkesini terk etmiş sayılır.
- ... kimse ikna edici bir şekilde açıklayamayacağı hiçbir şeyi yapmamalıdır, en nihayetinde yükümlülüğün tanımı budur.
- Aldığından daha fazlasını veren verimli toprakları örnek almayalım mı?
- En nihayetinde kendimizi kendi gücümüzden değil, başkalarının zayıflığından ötürü güçlü görür olduk.
- İyilikseverlik, kişinin yapabileceklerini aşmamalı ve iyilik, kime yapılacaksa, onun hak ettiği kadar olmalıdır.
- "Bazısı sanki cismen değil de, ismen insandır."
- Platon'un müthiş bir şekilde yazdığı gibi, sadece kendimiz için doğmadık.
- "En nihayetinde ben talihli insanlardan ziyade, iyi insanlara lütufta bulunulmasının daha iyi olduğunu düşünüyorum."
- "Ey eski ev, ne kadar da yakışmıyorsun, Şimdi seni yöneten sahibine!"
Yükümlülükler Üzerine İncelemesi - Şahsi Yorumlar
GÜÇLÜ İNSAN OLMANIN KİTABI: İnceleme Videosu: https://www.youtube.com/watch?v=5zoqz16iYzc ** Latin kökenli Romalı devlet adamı, bilgin, hatip ve yazar olan Cicero M.Ö 106 yılında dünyaya geldi. Çocukluğundan itibaren büyük bir özveriyle çalışan yazar önce hukuk ardından edebiyat ve felsefeyle ilgilendi. Savaştan nefret etse de orduya katılmış, yetmemiş mahkemelerde başkanlık yapmıştı. Devletin önemli kademelerine gelmek için kendisini göstermeyi başarmış, bu özveri sayesinde Konsüllüğe kadar yükselmişti. Cicero böylece Homo Novus’lar arasına katılmıştı. Anlamı, kendi ailesi içinde Roma senatosunda üst düzey yöneticilik yapan ilk ve tek kişi olmasıydı. Yıllarca devletine hizmet eden yazar Sezar döneminde ülkesinden kaçmak zorunda kalmış, onun ardından gelenlerle de husumetli olunca yavaş yavaş ölüme sürüklenmişti. Nihayetinde 63 yaşındayken Octavius, Lepidus ve Marcus Antonius’un Triumvirlik kurmasıyla birlikte Cicero devlet düşmanı ilan edilip başı kesilerek idam edilmiştir. ** Cicero hayatı boyunca birçok önemli eser üretmiştir. Yükümlülükler Üzerine adlı eseri ise onun ölmeden önce kaleme aldığı son kitaplardır. 3 bölümden oluşan bu kitabı yazar oğlu Marcus Cicero’ya hitaben kaleme almış, bir nevi tecrübelerini ona aktarmaya çalışmıştır. Fakat bunu yaparken sadece oğluna değil, aynı zamanda Romalılara ve onların torunlarına ulaşacak düzeyde biçimlendirmiştir. Nitekim kitap 4 hafta gibi kısa bir sürede yazılmış olmasına rağmen bugün Cicero’nun en önemli eserlerinden biri olmayı başarmıştır. Birey, devlet, toplum ve ahlak çerçevesinde kişinin ve kişilerin yükümlülükleri üzerine yazılan bu kitap günümüze kadar güncelliğini korumaya devam ediyor. 1.Kitap “Sosyal ya da özel, işle ya da evle ilgili, kendi başına ya da başka birisiyle birlikte hareket ettiğin yaşamın hiçbir kısmı yükümlülükten yoksun olamaz; yaşamda ahlâken doğru olan her şey yükümlülüğün yerine getirilmesinden, yanlış olan her şey ise yine yükümlülüğün es geçilmesinden kaynaklanır.” Cicero Yükümlülük Üzerine kaleme aldığı birinci kitapta 4 ana unsur üzerine eğilmiştir. Bu unsurlar okur yorumlarına göre değişiklik gösterse de yol aynıdır. Adalet ilk kitabın en önemli meselesidir -ki bu bugün bile çözülemeyen, çözülmeyi bekleyen bir meseledir. İkinci unsur Hakikat. Üçüncü unsur, Metanet iken son unsur ise Terbiyedir. Bunların yanında alt unsurları da görmek mümkün, Cömertlik, Cesaret, Lütuf, Dostluk, Sağduyu, Ilımlılık, Ölçülülük ve İyilik de olmazsa olmazlar arasında kendini gösterir. Çünkü insani yükümlülüklerin temelini güçlendirmek için bu unsurları es geçmeden çalışmamız gerekiyor. Tabi ki bu bölüm Adalet kümesinde şekillenmekte. Çünkü başında adaletin olmadığı diğer unsurların topal kalması olasıdır. Adaletin olmadığı bir Dostluk, kayırmayı beraberinde getirir. Adaletin olmadığı Cömertlikte mutlaka birinin hakkı yenilir ve Adaletin olmadığı bir Cesarette daha fazla kan dökülebilir. Onurlu olan aynı zamanda Adaletlidir. Adalet yükümlülüğün yapı taşıdır, onsuz inşa edilen her bina mutlaka yıkılacaktır. Adalet sadece kişisel çıkarlar için değil, toplum ve birey için faydalıdır. Kişisel hırslar için maşa olarak kullanılamaz. “Adaletsizliğin iki türü vardır: Biri zarar verenlerin, diğeri ise, başkalarına haksızlık yapılmasına mâni olabilecekken bunu yapmayanların adaletsizliğidir.” Cicero ilk kitapta insanlarla hayvanlar arasındaki farkı hatırlatır. Vahşi hayvanların güdülerinin yoğunluğuna göre hareket ettiğini, kendisini sadece yaşadığı şimdiki zamana uydurduğunu ve ne geçmişi ne de geleceği hissettiğini söyler. İnsan ise aklın yoldaşıdır, olayların nedenlerini görür, onların öncülleri ve geçmişleri konusunda bilgisiz kalmaz, kıyaslama yapar, şimdiki olayları birbiriyle ilişkilendirip onlarla bir bağ kurar, böylece tüm yaşam yolunu kolayca görerek onu yaşayabilmek için gerekli olan ne varsa hazır eder. Erdem toplum tarafından kabul edilen ahlakın gerektirdiklerini yapmak ve diğer insanlara örnek olmaktır. İnsanları hayvanlardan ayıran en temel şey akılsa, aklı olandan da erdemli olması beklenir. 2.Kitap Yazarın ikinci kitapta Stoa felsefesinden etkilendiğini gözlemliyoruz. Bu bölümde Cicero insanlar için neyin yararlı olduğunu irdelemeye başlar. Stoacı ideale göre yararlı olan her şey aynı zamanda ahlaken doğrudur. Ahlaken yanlış olup da yararlı olduğunu düşündüğünüz şeyin önünde sonunda yararlı olmadığını anlayacağımızı hatırlatır. “Anlaşılıyor ki şu kural değişmez: Ahlaken yanlış olan, yararlı olduğunu düşündüğünüz şeyi elde etsen bile, asla yararlı olamaz. Ahlaken yanlış olan bir şeyin yararlı olduğunu düşünmek tam bir felakettir.” İkinci kitap aynı zamanda Gücün nasıl elde edilebileceğini de anlatmaktadır. Siyaset ve zenginlik insan için güce ulaşma araçlarıdır. Fakat bu gücü ölümsüz kılmanın yolu yine erdemli olmaktan geçiyor. Güç sahibi Cömert, Nezaketli ve Belagat sahibi olduğu sürece gerçek popülerliği elde etmiş olur. Ölüm kapısını çalsa bile geçmişte yaptıkları onu unutulmaz kılacaktır. Zorbalıkla edinilmiş gücün etkisi kısa sürer ve bir balon gibi sönmeye mahkumdur. İyi niyetle, sadakatle, hayırseverlikle, adillikle ve cömertlikle elde edilmiş güç insani yükümlülükler bakımından en önemli gösterge sayılmaktadır. Cömertlik bu bölümde önemli bir yerdedir. Zira cömertliği eli bolluktan ayırt etmek gerekir çünkü cömert insan aynı zamanda savurganlıktan uzak durmalı, gösteriş amaçlı cömertliği tercih etmemelidir. İnsanlara yardım ederken onları sadece parayla değil, yararlı olanla mutlu etmelidir. Bir devlet adamı muhakkak Hayırsever olmalıdır fakat bunu yaparken bir veya birkaç kişi için değil, bütün toplumu düşünerek yapmalıdır. “Her şeyden önce ne kadar daha fazla insana yardım edilirse, o kadar çok hayırseverlik yapan insan ortaya çıkar; ikincisi, bir kere hayırseverlik alışkanlığını kazanmış olan insanlar birçokları için iyi işler yapmaya daha hazır ve daha donanımlı olurlar.” 3.Kitap Üçüncü kitapta Cicero, bir dönem Stoa okulunun başına geçen Rodoslu Panaetius’un yükümlülükler üzerine yazdığı eserin izinden gittiğini söyler. Panaeitus yükümlülük üzerine yazdığı eserde, insanların izledikleri yolun ahlâken doğru mu yoksa yanlış mı olduğunu, izlenmesi kararlaştırılan yolun insanın yaşamı için yararlı mı yoksa zararlı mı olduğunu ve ahlâken doğru olarak görünen yolun aynı zamanda yararlı olan yolla çatışması ve insanın bu iki yol arasındaki seçimde nasıl karar alması gerektiğini açıklamayı hedeflemiş, Erkan Kurul’un Yükümlülük Üzerine yaptığı inceleme yazısından anladığımız kadarıyla 3. Yol için zamanı kalmamıştır. Bu bölümde erdem ve menfaat arasındaki çelişki üzerine düşünceleri görebilirsiniz. Erdemli olmayanın ahlaken doğru olmadığını defalarca hatırlatır. Aynı zamanda yazar Stoa felsefesinden yola çıkarak doğa ile bütünleşme konusunda öğütler verir. Ticaret üzerinden hak ile haksızlığın değerlendirmesi yapılır. Kişisel çıkar için sessiz kalmanın da ahlaksızlık olduğunu hatırlatan yazar, bu tür kurnazlıkların erdemden çok uzak olduğunu gösterir. ** “Ancak tehlikeler ve zorluklar arasındayken beliren ruh yüceliği adaletten nasibini almamışsa ve genelin selametinden ziyade kendi yararı için mücadele veriyorsa kusurlu demektir, dahası sadece erdemden yoksun değil aynı zamanda tüm insanlığı huzursuz eden bir yabanilik içindedir. Nitekim tuzaklarla ve kötülükle cesaret şanını arayan hiç kimse böyle bir şöhrete kavuşamaz, adaletten yoksun olan hiçbir şey ahlaken doğru olamaz.” Üzerinden asırlar geçmiş olmasına rağmen güncelliğini korumayı başaran Yükümlülükler Kitabı aydınlanma çağının filozofları tarafından da incelenmiş kimi filozoflar bu eseri yüceltirken kimi filozoflar yetersiz bulmuştur. Fakat Cicero oğluna hitaben yazıp bütün toplumun okumasını hedeflediği eserinde insanlar için çok mühim konuları değerlendirmeye çalışmış nitekim başarılı da olmuştur. İnsanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğin akıl olduğunu, bu yüzden de kendisini geliştirmek zorunda olduğunu anlatmaya çalışmıştır. İnsan yalnızca bilgelik sayesinde yükselecek, erdemler sayesinde saygı görecektir. Erdemler insanlar için zorunluluk teşkil etmelidir, aksi düşünülmemelidir. Şahsi çıkarlar için göz ardı edilen erdemlere şahit olan Cicero, ta M.Ö 44 yılında yazdığı bu eserle insanlara seslenir. Bütün kötülükler, azgınlıklar ve hak yemelerin arkasındaki sebepler bellidir der, bunlar devlet yöneticilerinin yükümlülüklerini yerine getirememesi, toplumu oluşturan bireylerin de böylesi azgınlığa ve felakete göz yumuyor olmasıdır. Ya tamam işte adam sayfalarca bize iyi insan olmayı öğütlüyor ne var bunda diyebilirsiniz. Fakat yanılırsınız. Cicero devlet kademesindeyken büyük bir güce sahipti. Bu gücü saçma bir şekilde de kullanabilirdi ama yapmadı çünkü ahlakın gerekliliklerini atladığında insani değerleri yitireceğini biliyordu bu yüzden de kalemini oynatarak biz insanlara yaşamın gerçek yüzünü açıklamayı seçti. Bundan bir pay çıkarırsınız ya da çıkarmazsınız. Bu size kalmış. Kaynaklarlar video açıklamasında. (Sercan Baylan)
Tarihin asla silemeyeceği hitabet ustası Cicero’nun kaleme aldığı ve sevgili oğlu Küçük Cicero'ya (Marcus Tullius Cicero Minor) öğüt olarak yazdığı kitaplar topluluğudur kitap/yukumlulukler-uzerine--32897 adlı eser. Cicero bilinenin aksine şöhret basamaklarını tırnağıyla kazımış bir kişidir. Romalıların “yeni insan” olarak nitelendirdiği yani senatör ailesinden gelmeyen ve başarılarından ötürü consul seçilen kişidir. Sezar’ın suikastına dolaylı yoldan etkisi vardır. Sezar’ın ölümünden 60 kişi sorumludur lakin ismi bilinen on altı kişi vardır. Bu suikast ise Cicero’nun kendi ölümüne sebebiyet vermiştir. Senato’da ünlenen Cicero gözden düşmesiyle ve desteklediği yakın dostunun Sezar’a karşı mağlup olmasından sonra asla Senato kapısından içeri adımını atamadı. Sonu ise sevmediği ve sürekli eleştirdiği Maɾcus Antonius’un bir şekilde Cicero’yu vatan haini ilan etmesiyle, yakalanıp, Senato kapısına çivilenerek teşhir edilmiştir. Kitabımız 3 kısımdan oluşmaktadır. Her kısım ise bir kitaptır. Birinci kitabımızda yükümlülüklerin ahlaki doğruluktan ve erdemin her türünden nasıl var olduğuna değinilmektedir. Bunun için birinci unsur olan adalet Cicero’nun dimağında bizlere ulaşmaktadır. Dahası ise iyilikseverlik, yardımseverlik diye devam eder ve kendi alanı olan hitabetin gücüne, nasıl olması gerektiğine, kişilerin nerede nasıl konuşmasına değinir. Bunları ise okurlarına değil de kendi öz oğluna anlatır bir dil kullanır. İkinci kitabımızda ise iş biraz daha yarar ve zenginliğe dönüşmektedir. Tam insan düşkünü, hayırsever ve vatansever olan Cicero, oğluna zenginliğin nasıl kullanılması gerektiğini, şöhretin adaletten şaşmadan alınmasını, bütün aristokrat ya da diğer halkların yararını nasıl gözetmesi gerektiğinden bahsetmektedir. Üçüncü ve son kitabın ana teması ise “onur,” “yemin” gibi kavramların ahlaki doğruluk üzerindeki tesirinden bahsetmektedir. Söz vermenin ne denli önemli olduğu kişi ve isimler verilerek açıklanmıştır. Hatta geçmiş ve dönemin mahkeme kararları Cicero tarafından yeniden anlatılmış, adaletin ne denli güçlü oluşundan bahsedilmiştir Kitabın genel konu içeriği “Ahlak,” “Onur,” “Yemin,” “Adalet,” “Doğruluk” ve “Erdem” gibi kavramlardır. Sezar ve Antonius eleştirileri ise kitap sıkça ele alınmıştır. Platon ve Cato’dan sık sık örnekler vererek çok güzel bir dille kitabın yazımı sürdürmüştür. Özellikle Platon’un Devlet kitabına konu ettiği kurgu kahramanı “Gyges” e kitabında yer vermesi ve adalet, ahlak anlayışına örnek göstermesi beni nedensiz bir şekilde mutlu etti. Eğer ki “Gyres” hikayesini bilmeyeniniz var ise muhakkak hikaye hakkında bilgi sahibi olmanızı isterim. Çevirmenin harika çevirisi ise kitabın okunabilirliğini sonuna kadar sürdürtmektedir. yazar/Emile-Zola nın kitap/sucluyorum--14164 adlı eserinden sonra okuduğum en güzel eserlerden bir tanesiydi. Sözün özü; kitabı muazzam derecede kıymetli buldum. Hatta kitabın bitmesine dahi üzüldüm de diyebilirim. Antik uygarlıklara duyduğum hazzı sonuna kadar yaşattırdı bana. Bu sebeple kitap okunulası ve tavsiye edilesidir. Sevgiyle kalın. (Tayfun)
Devlet-Toplum-Birey, ahlaki iyilik ve fayda çatışması.: Ciceronun öldürülmeden önce 21 yaşındaki oğluna yazdığı son kitabı. Devlet-Toplum-Birey üçgeninin çok önemli olduğu, siyasi etik ve ahlak öğretilerinin nasıl uygulanması gerektiğini anlatıyor. Roma devleti üzerinden örneklerle felsefesini sunup müthiş fikirler sunarak bizim için çok güzel ufuklar açıyor. Devlet-mafya vb. durumlara cevap bulabildim. Çok faydalı... (Hasan Çavuş)
Yükümlülükler Üzerine PDF indirme linki var mı?
Marcus Tullius Cicero - Yükümlülükler Üzerine kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yükümlülükler Üzerine PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Marcus Tullius Cicero Kimdir?
Marcus Tullius Cicero (MÖ 106 - MÖ 43), (Latin) Romalı devlet adamı, bilgin, hatip ve yazar. Felsefe öğrenimini, Epikürosçu Phaedros, Stoacı Diodotos ve Akademi'ye bağlı Philon'dan almış olan Cicero'nun önemi, Yunan düşüncesini daha sonraki kuşaklara aktarmasından oluşur. Bilgi kuramı açısından, kesinliğe bağlanmak yerine olasılıkların yolunu izlemeyi yeğleyen, buna karşın ahlak alanında, dogmatik bir tavır sergileyip, Stoacılara ve bu arada Sokrates'e yönelen Cicero, Latincenin felsefe dili olarak gelişmesine katkı yapmış ve bu arada, dinsel görüşleri açısından daima agnostik kalmıştır.
Hayatı
3 Ocak MÖ 106 yılında Arpinum'da doğmuştur. Çocukluğundan itibaren harika bir öğrenci olmuş, eğitime olan tutkusu ve sevgisi ile ünlenmiştir. Yoğun bir hukuk öğrenimi görmüş, daha sonraları ise edebiyat ve felsefeyle daha çok ilgilenmeye başlamıştır. Savaşı hiç sevmezdi, yine de orduya katıldı. Mahkemelere başkanlık yaptı, ünlü ve başarılı bir hukukçu oldu. Daha sonraları ise konsül oldu, daha önce ailesinden hiçbir kimse konsül olmamıştı, yani o bir homo novus idi. MÖ 60 yılında Sezar, ilk Triumvirliği başlattı. MÖ 58 yılında Publius Clodius Pulcher'in koyduğu yasa ve aralarında gelişen sürekli muhalefet yüzünden İtalya'yı bir yıllığına terk etti. MÖ 50'li yıllarda, Cicero popülist Milo'yu Clodius'a karşı destekledi. Sonra 50'li yılların ortasında Clodius Milo'nun gladyatörleri tarafından Via Appia'da öldürüldü. Cicero Milo'yu savundu, bariz kanıtlar yüzünden pek başarılı olduğu söylenemez. Nitekim Milo sürgüne gitti ve uzun bir süre Marsilya'da yaşadı.
MÖ 50 yılında Sezar ile Pompey arasındaki gerilim iyice artmıştı, Cicero bu yıllarda Pompeius'in tarafını tuttu, yine de Caesar'ın düşmanı olmak istemiyor buna göre daha yumuşak bir politika izliyordu. MÖ 49 yılında Caesar İtalya'yı işgal ettiğinde, Cicero kaçmak zorunda kaldı. Daha sonraları Caesar onun geri dönmesi için ikna etmeye çalışınca, Cicero İtalya'yı terk ederek Selanik'e gitti. MÖ 48 yılında Pompeius taraftarlarıylaydı, bu dönemde onlarla arası açıldı, Ceasar'ın Pharsalus'daki zaferinin ardından Roma'ya geri döndü. Caesar'ın hükümranlığı altında sesini çıkarmadı, yazılarına konsantre olmuştu.
MÖ 45 yılının Şubatında kızı Tullia öldü. Hayatı boyunca bu şoktan kurtulamadı.
MÖ 44 yılında Caesar öldürüldü. Bu dönemde popülaritesi arttı; Senato'nun en güçlü, en sözü geçer adamı haline geldi. Sezar'dan sonra giderek güçlenen Marcus Antonius'yi sevmiyordu. Yine de Marcus Antonius ve Cicero dönemin en güçlü iki adamı olarak diğerlerinden daha öne çıkıyordu. Caesar'ın veliahtı Octavianus İtalya'ya varınca, Cicero Antonius'a karşı onu savunmaya başladı. Sürekli Antonius'u eleştiriyor, Octavianius'u ise övüyordu. Senatus'u da Antonius'a karşı kışkırtmıştı. Cicero'nun ününün doruğuydu bu dönemler. Zamanla Cicero'nun Antonius'a olan kini arttı, kafasındaki plan hem Octavianus hem de Antonius'u aradan çıkarmaktı. Ama bu ikisi Lepidus ile beraber ikinci Triumvirliği kurunca, Cicero'u devlet düşmanı ilân ettiler. Cicero kaçtı, fakat yakalandı. MÖ 43 yılının 7 Aralık günü başı kesilerek idam edildi. Başı Forum Romanum'daki Rostra'da halka teşhir edildi, elleri ise Senato binasının kapısına çivilendi.
Marcus Tullius Cicero Kitapları - Eserleri
- Dostluk Üzerine
- Yaşlı Cato veya Yaşlılık Üzerine
- Yasalar Üzerine
- Her Şey Bitmek İçin Başlar
- Yükümlülükler Üzerine
- Dostluk ve Yaşlılık
- Ölüme Övgü
- Kader Üzerine De Fato
- Devlet Üzerine
- Stoacıların Paradoksları
- Tanrıların Doğası
- Ölümü Küçümseme
- Şair Archias Savunması
- Bir Seçim Nasıl Kazanılır?
- Philippicae Söylevleri 1
- Kral Deiotaros Savunması
- L. Catilina Söylevi
- Murena Savunması
- Bir Özgürlük Düşmanına Saldırı
- Cicero'nun Düşünce Dünyası
- Milo Savunması
- Scipio’nun Düşü
- Deiotarus’u Caesar’a Karşı Savunma
- On Living and Dying Well
- Toplu Eserler Tusculum Tartışmaları
- Atticus’a Mektuplar
- Pompeius'un Yetkisi Hakkında
Marcus Tullius Cicero Alıntıları - Sözleri
- Konuşmada bir şey ne doğru ne yanlışsa, onun doğru olmadığı kesindir. Oysa doğru olmayan bir şey niçin yanlış olamasın ya da yanlış olan bir şey niçin doğru olamasın? (Kader Üzerine De Fato)
- —Devlet, ne kralsız olmalı ne de uzun süreli bir kralı olmalı; hiç kimsenin güce alışmasına ve onu teslim etmekte ağırkanlı davranmasına ya da onu sürdürmek için fazla hırslı olmasına izin verilmemelidir.. (Devlet Üzerine)
- No life is too short if virtue is complete. (On Living and Dying Well)
- Doğanın ruhların ölümsüzlüğünü sessiz sedasız bir karara bağlaması fevkalâde önemli bir kanıttır, çünkü herkes ölümden sonra neler olacağından endişe eder, hem de çok endişe eder. (Ölümü Küçümseme)
- ../birçok kişi de kendilerinin olamayacağı türde bir dosta sahip olmak istiyor, dostlarına vermedikleri şeyleri onlardan talep ediyorlar. Oysa olması gereken, önce kişinin kendisinin iyi bir insan olması, sonra kendisine benzeyen başka birini aramasıdır.. (Dostluk Üzerine)
- İnsanın meylettiği büyük kusurlardan tümüyle sıyrılacak kadar arındırılması ve onlardan kökten kurtulması doğal nedenlere değil, isteğe, çalışmaya ve eğitime bağlıdır. Eğer kaderin etkisi ve karakteri kehanet mantığıyla sağlamlaşacaksa bütün bu unsurlar anlamını yitirir. (Kader Üzerine De Fato)
- "Ben bir davacının ne yetkisini, ne akla gelebilecek herhangi bir üstünlüğünü, ne yüksek otoritesini ne de haddinden büyük nüfuzunu duruşmaya taşımasını isterim. Tüm bunlar masumların kurtulması, zayıfların güçlenmesi, felakete uğrayanların yardımına koşulması durumunda etkin olmalıdır, yurttaşların gerçek bir tehlikesinde ve mahvolmaları durumunda ise reddedilmelidir!" (Murena Savunması)
- Gerçekten de kendilerini öğretmen olarak sunan kimselerin yetkinliği çoğunlukla öğrenmek isteyenlere engel oluşturur, çünkü öğrenciler kendi görüşlerini bir kenara koyup yetkin olarak gördükleri kimsenin onayladığı görüşünü benimserler. (Tanrıların Doğası)
- İnsanken tanrılaştığı söylenen diğer kişiler,insanlığın daha ilkel çağlarında yaşamıştı,o dönemlerde insan aklı masal uydurmaya meyilli olmakla birlikte ilkel insanlar hemen inanmaya eğilim gösterirdi. (Devlet Üzerine)
- Kötü insanların mutluluğundan üzüntü duymaktansa,iyi insanların beni özlemesinden daha büyük bir mutluluk duydum. (Devlet Üzerine)
- Ölümü küçümsediğinde, bütün korkularını yenmiş olacaksın. (Ölümü Küçümseme)
- Dahası sabit yıldızlar denilen yıldızlar da aynı aklı ve bilgeliği sergilerler. Bunların birbirleriyle uyumlu ve bir düzen içindeki dönüşleri gündeliktir, doğa felsefesinden habersiz pek çok kişinin söylediği gibi, bunların seyir leri ne esirdeki yörüngelerinden ne de gök kubbedeki sabit konumlarından kaynaklanır; çünkü esirde kendi gücüyle yıldızları kucaklayıp döndürecek bir yapı yok tur, doğrusunu söylemek gerekirse az basınçlı, geçirgen ve çevresine eşit ısı yayan esir yıldızları kendi içinde barındırmaya da pek uygun değildir. Sonuç olarak sa bit yıldızların esirden ayrı ve ondan tamamen bağımsız, kendilerine ait bir küresi vardır.186 Şimdi bu yıldızlar ara sındaki olağanüstü ve inanılmaz uyumun yanı sıra hiç kesintisiz devam ettirdikleri seyirleri bunlardaki tanrısal gücü ve aklı gösterir. Bu yıldızlardaki tanrısal gücü anla yamayan kişi hiçbir şeyi anlayamayacaktır. !>o “Görülüyor ki gökyüzünde şans, rastlantı, yanılgı, de ğişkenlik diye bir şey yoktur; aksine düzen, doğruluk, akıl ve uyum vardır. Söz konusu niteliklerden yoksun, sahte, yanlış ve yanılgılarla dolu her şey yeryüzü ile Ay (ki bütün göksel cisimlerin en sonuncusudur) arasındaki bölgede ve yeryüzünde bulunur. Sonuçta göksel cisimle rin her şeyin tam bir korunmasını ve güvenliğini sağla yan olağanüstü düzeninde ve inanılmaz uyumunda akıl bulunmadığım zanneden kişinin kendisi akıldan yoksun kabul edilmelidir. (Tanrıların Doğası)
- Kitaplarım için her zaman boş zamanım var. _onlarsa asla meşgul değiller... (Yılın 60 ıncı ve son kitabı.) (Devlet Üzerine)
- Ülkenin önde gelenleri nasılsa, ülkenin kendisi de öyledir. (Yasalar Üzerine)
- Erdemin iyinin en üst mertebesi olduğunu düşünenler haklıdır, erdem dostluğu doğurur ve korur, erdem olmadam dostluk kurulması imkansızdır. (Dostluk Üzerine)
- Yalnızca, insan gücünü yönetmesini bilmeli, ancak gücünün yettiği kadarına el atmalı: işte böyle olursa, insan, eski gücüm kalmadı diye yazıklanmaz. (Dostluk ve Yaşlılık)
- “Ey Titus, ne olacak ödülüm, Yardım etsem, dindirsem İçine yerleşerek, kalbinde dönüp duran kaygıyı.” (Yaşlı Cato veya Yaşlılık Üzerine)
- "İnsan için elbette hiçbir şey bilgelikten daha değerli değildir, yaşlılık her şeyi alıp götürürken bilgeliği getirir..." (Ölümü Küçümseme)
- "Ruhun nasıl bir bedende bulunduğu fevkalâde önemlidir; çünkü zihni keskinleştiren de, körelten de pek çok şey bedenden kaynaklanır." (Ölümü Küçümseme)
- Arkhytas, "Zevke son derecede kapılmış bir insan düşünün" diyormuş. Onun düşüncesine göre, kimse kuşku duymaz ki böyle bir insan, bu zevkin etkisi altında kaldığı sürece her türlü düşünceden, her türlü uslamlamadan uzak olur, hiçbir şeye kafa yormaz. Onun için maddi zevkten daha tiksinilecek, daha zararlı bir şey yoktur. Çünkü bir de yeğin ve sürekli olursa, ruhun bütün ışığını söndürür. (Dostluk ve Yaşlılık)