Yürümek - Henry David Thoreau Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Yürümek kimin eseri? Yürümek kitabının yazarı kimdir? Yürümek konusu ve anafikri nedir? Yürümek kitabı ne anlatıyor? Yürümek PDF indirme linki var mı? Yürümek kitabının yazarı Henry David Thoreau kimdir? İşte Yürümek kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Henry David Thoreau

Çevirmen: Selçuk Işık

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750740817

Sayfa Sayısı: 88

Yürümek Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

19. yüzyıl Amerika’sının önemli entelektüellerinden, ilk çevreci aktivist diyebileceğimiz Thoreau’nun Excursions (Gezintiler) adlı yapıtından seçtiğimiz birbirini tamamlayan üç denemesi “Yürümek”, “Bir Kış Yürüyüşü”, “Gece ve Ay Işığı” ayrıntı ustası bir münzeviden yürümenin felsefesi üzerine bir ders. Yürüyüşü fiziksel bir eylemden çok soylu bir sanat, kişinin içsel dünyasında gerçekleştirdiği yabanıl bir gezinti olarak nitelendiren yazar, bir yandan da kapitalizmin “medenileştirdiği” insanların doğayla ilişkilerine keskin eleştiriler yöneltiyor. Doğanın donanımlı, tarafsız bir öğretmene dönüştüğü bu metinlerde okuru dingin bir kış sabahına uyandırıp bir kutup gününde ormanın içinden, donmuş nehirlere, kuytu vadilere, buz tutmuş çayırlara, düşman filolarıyla çarpışan aya, kısacası kendi deyimiyle “ilkel bir çağın saflığı”na doğru bir gezintiye çıkarıyor.

“Doğanın farklı itkiler üflediği biridir o, ki sanırım bunların arasında bazı gizleri de var.”

Virginia Woolf

Yürümek Alıntıları - Sözleri

  • "Ay bile her gece parıldamaz; yerini karanlığa bırakır."
  • Sağlıklı bir insan aslında mevsimler arasında köprü gibidir ve kışın yüreğinde yazı taşır. İşte güney tam oracıktadır. Tüm kuşlar ve böcekler oraya göç etmiş, bülbüller ve tarla kuşları göğsünün sıcak pınarlarının etrafında toplaşmışlardır.
  • Nasıl ki yaban ördeği türünün ehli olanından daha atik ve güzelse, düşüncenin yabanıl- yeşilbaş olup çiy düşerken düzlükler üzerinden kanat çırpanı da öyledir.
  • "Ve şimdi güneş yükseldi üstünden tepelerin, Ve şimdi indi batı körfezine; En sonunda o, kalktı yerinden ve çekti üzerine mavi pelerinini Yarin yeniden taze ormanlara ve kırlara."(Lycidas)
  • Yürüyüşlerim ana hatlarıyla çizilecek olsa bir daireden çok parabolü ya da daha ziyade, tek yönlü eğrilere benzediği sanılan kuyruklu yıldız yörüngelerini andırır; bu durumda şayet evim güneşse, ben de batıya doğru açılan bir kuyruklu yıldız oluyorum.
  • Her ne kadar yıllık takvimlerde kış mevsimi sulu sepken yağan kara ve rüzgâra göğüs gererek cüppesini kendine kalkan yapan yaşlı adam figürüyle tasvir edilse de, biz onu neşeli bir ormancı ve en az yaz kadar tasasız, sıcakkanlı bir genç olarak hayal ediyoruz. Fırtınanın keşfedilmemiş görkemi gezginin moralini yüksek tutar. Bizimle vakit öldürmez ama tatlı bir samimiyeti vardır. Kışın daha içe dönük bir yaşam süreriz. Kalplerimiz, pencereleri ve kapıları yarısına kadar kara gömülü olsa da, bacasından keyifli bir duman tüten kır evleri kadar sıcak ve şendir.
  • Ormana, kırlara ve tahılın büyüyüp serpildiği geceye inanıyorum.
  • Dondurucu gecelerin soğuğunda hayatta kalmayı başaran, buzla, karla kaplı tarlalar ve ormanlar arasından güneşin doğuşuna tanıklık eden kürklü hayvanların doğa yaşamı nasıl da capcanlıdır. Ekmeksiz vahşi doğa Taşırır bağrından kahverengi sakinlerini.¹
  • "Adil olan her şey nasıl da yaklaşır iyiye!"
  • Bir insanın hayatında kaç tane sisli gün olduğunun hiç mi önemi yoktur?
  • “Adil olan her şey nasıl da yaklaşır iyiye!”
  • Geçen Kasım ayında olağanüstü bir günbatımı yaşadık. Bir çayırda yürüyordum. Küçük bir dere yatağı vardı burada. Soğuk ve kül rengi bir günün ardından, nihayet ufuktaki açıklığa kavuşan güneş batmak üzereydi ve onun yumuşak, parlak ışığı karşıdaki kuru çimlerin, ağaçların gövdelerinin, yamaçtaki funda ve meşe yapraklarının üzerine düşerken, sanki ışığının biricik zerreleriymişiz gibi gölgelerimiz çayırın doğu yönüne doğru boylu boyunca uzadı. Daha önce bir an bile hayal edemeyeceğimiz türden bir ışıktı bu. Hava da o kadar ılık ve durgundu ki, o çayırı cennete çevirmek için daha ne isteyebilirdik. Bunun bir daha yaşanmayacak münferit bir olgu olmadığını, sonsuza dek ve sonsuz sayıda akşam kendini tekrar edeceğini, orada yürüyen son çocuğu neşelendirip moral vereceğini düşündüğümüz an dünyalar bizim olmuştu.

Yürümek İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bir insanın hayatında kaç tane sisli gün olduğunun hiç mi önemi yoktur?: Merhaba... Can Yayınları'nın Kısa Klasikler dizisinin 7. kitabı olan Henry David Thoreau'nun Yürümek adlı kitabını bitirdim. Kitap "Yürümek", "Bir Kış Yürüyüşü" ve "Gece ve Ay Işığı" adlı 3 denemeden oluşuyor. Yürümeyi sıradan bir uğraş yerine soylu bir sanat olarak gören Thoreau, ilk denemesi Yürümek'de bizleri ormanlara ve kırlara davet ediyor. Burada yazarın sabahtan akşama kadar evlerinden dışarı çıkmayıp uyuyanlara karşı bakışını, bürolarında gün boyunca masa başlarında oturan insanların buna nasıl dayanıp da intihar etmediklerine dair şaşkınlığını okuyoruz. Kitapta ilginç tespitler ve gelecek tahmini de vardı ki bu kısımlar oldukça dikkat çekiciydi. Örnek olarak yazar evinden çıktığında ayaklarının onun Batıya / Güneybatıya götürdüğünü, Doğu'ya gitmeyi hiç istemediğini söylüyor ve bu durumu da daha sonra insanlığın doğudan batıya doğru ilerlemesiyle ilişkilendiriyor. Doğa koşullarının ve iklimin insan yaşamında etkisi olduğunu söyleyen yazar yaklaşık 200 yıl öncesinden Amerika'nın geleceği hakkında bazı tahminlerde bulunuyor ve Francis Head'ın "Amerika'nın gökleri çok yükseklerdedir, gökyüzü masmavi, havası daha ferah, soğuğu daha keskin, ayı daha irice, yıldızları daha parlak, gök gürültüsü daha bağırgan, şimşeği daha canlı, rüzgârı daha güçlü, yağmuru daha şiddetli, dağları daha yüksek, nehirleri daha uzun, ormanları daha büyük, düzlükleri daha geniştir." demesi üzerine şöyle diyor: "Madem Amerika'nın gökleri daha yükseklerde ve yıldızları daha parlak; bu niteliklerin Amerika'nın yerleşik halkının günün birinde felsefe, şiir ve dinde ulaşabilecekleri zirvenin de simgesi olacaklarına hiç şüphem yok. (...) İnanıyorum ki bizler daha yaratıcı olacağız; düşüncelerimiz göğümüz kadar berrak, zinde ve yüce..." Kitaptaki ikinci deneme olan Bir Kış Yürüyüşü'nde ise yazarın kış güzellemesini, üçüncü deneme olan Gece ve Ay Işığı'nda ise Ay ışığı altında yürümenin nasıl bir his olduğunu, akşamları eve kapanan insanların nasıl bir zevkten mahrum olduklarını anlatışını okuyoruz. (Bay C)

Böyle bir yaşam ancak ütopya olabilir: Biz modern insanlar Thoreau’nun yaşam tarzına rağmen neden intihar etmediğine şaşırdığı kişileriz. Günde en az 4 saatini yürüyerek geçiren biri olarak Yürümek onun için bir yaşam biçimi. “Yeterince medeniyet savunucumuz var” diyerek medeniyete ve moderniteye karşıt bir bakışla doğa ve yabanıllık üzerine yazmaya başlıyor. Yabanın güzelliğinden söz ediyor. Modern insanın “estetik” anlayışındaki doğa güzellemelerini bir kenara koyuyor ve bataklığı betimliyor. Mükemmel bir bakışı var doğaya. Yürümek onun için bir sanat ve bu sanatı anlayabilen çok az insan tanımış. Yürümek’ten kastettiği öyle çarşıya pazara gider gibi bir yürüyüş değil. Yürümek onun için doğayla bir bağ kurmak ve iç dünyasına yaptığı bir gezinti. Yürürken dağ, taş, dere, tepe ne varsa gözlemliyor. Doğanın varlığını tüm duyu organlarıyla hissediyor ve bunu başarılı bir şekilde sayfalara döküyor. Açıkçası Thoreau benim okuduğum en natüralist yazar. Doğanın içindeki arazilerin çevresine döşenmiş çitlerden fazlasıyla rahatsız. Aslında rahatsız olduğu şeyin özel mülkiyet olduğunu görmek mümkün. Mesleği ise haritacılık “Yürüyüşçü olunmaz, yürüyüşçü doğulur” diyerek eleştiri oklarının bir kısmından sıyrılmış diyebiliriz Yürüyüşçülük takdiri ilahiymiş ve biz yürüyüşçü bir aileye doğmalıymışız. Zaten bu yaşam tarzı kapitalizm vasıtasıyla medenileşmiş bizler için değil. İklimin insan yaşamını şekillendirmede çok etkili olduğunu söylerken İbni Haldun’un “coğrafya kaderdir” söylemine göz kırptığını da görebiliyoruz. Benim o satırları okurken aklımda direkt İbni Haldun geldi ancak yazar herhangi bir yerde ondan söz etmemiş. Nedeni çok açık Yazar tam bir Amerika aşığı. Yürüyüşte ayaklarının her zaman Batı’ya yöneldiğinden bahsediyor. Doğu’ya tarihi kavramak için giderken Batı’ya bir serüven ruhuyla atılarak yüzümüzü geleceğe döndüğümüzü iddia ediyor. Ona göre “Amerika’nın gökleri çok yükseklerde ve yıldızları daha parlak” Üzerine sayfalar dolusu yazıp konuşabileceğim “kısa ama geniş” bir eserdi. Betimlemelerden sıkılmıyorsanız şans vermelisiniz. (S)

Yürümek Dünya'nın en güzel olgusudur...: Kitapları değerlendirirken onluk sistemle puanlama yapıyoruz ama bu kitap bence on üzerinden bin puan diyebilirim. Cidden " Yürümek " fiilinin bu kadar iyi anlatıldığı başka kitap okumadım diyebilirim. Yazar Çevreci bir kişi, beni ilgilendiren kısmı bu kadar. Çevreci, doğayı seven birisinin zaten yürümeyi sevmesi de kaçınılmazdır. Kitap bu konu etrafında işlenmiş, yürümenin sağlık açısından önemi, medeniyetin insanları körelttiğini, Doğanın insan fizyolojisi üzerindeki olumlu etkilerinden bahseden kitap adeta bir metafor yağmuru gibi muhteşem benzetmelerle bunu işlemiş. Bu kitaptan o kadar çok alıntı çıkartılabilir ki hepsini paylaşsam kitabı okumassınız, bu sebeple yalnızca iki alıntı paylaşıcam. "Sanırım dünyevi meşgalelerden tamamıyla uzaklaşarak dağlarda, tepelerde, kırlarda gezinmeye günde en az dört saat -hatta genelde daha da fazla- harcamadan ruh ve beden sağlığımı koruyamam." s.14 Rüzgâr girmesin diye bir deliği herkes kapa- tabilir, ancak bu benzetmeyi yapan yazarın hizmet ettiği türden nadir bir işe herkes kalkışamaz." s.42 Alıntı paylaşımı sonrası benim için yürümenin manasından biraz bahsedeyim. Hayatınızda tanıyabileceğiniz en kaygılı, en stresli insanımdır, bu halim bedenime ciddi zarar vermiyorsa hep uzun yürüyüşler yaptığımdan ötürüdür. Her sene bir defa tahlillere giren ben her seferinde sağlıklı çıkıyorum ki yaşımda 35'in son demi , sonbaharında diyebilirim. Özetle genç değilim. Bu halimi destekleyen nitelikteki açıklamaları da uzmanlar araştırmalarla ispatlamış adeta. Yapılan araştırmalar çobanların hiçbirinde; kalp,tansiyon ve diyabet hastalıklarına rastlamamışlar.Bunun nedeni çobanların günlük çok uzun yürüyüş yapmalarından ötürüymüş. Yeni araba değilde, bir an önce gidip kendinize uzun yürüyüş yapabileceğiniz bir ayakkabı alın. Böylece hem kendi sağlığını hem de doğayı korumuş olursunuz. Keyifli okumalar dilerken, bir tavisiye söz ile incelemeyi noktalıyorum. " Herkesin gittiği yoldan gitmeyin, kimselerin gitmediği yolları keşfedin ki arkanızda iziniz kalsın. " (Barış...)

Yürümek PDF indirme linki var mı?

Henry David Thoreau - Yürümek kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yürümek PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Henry David Thoreau Kimdir?

Henry David Thoreau (12 Temmuz 1817 - 6 Mayıs 1862), Amerikalı harita mühendisi, yazar, filozof, şair, tarihçi, kölelik karşıtı, vergi direnişçisi, kalkınma eleştirmeni ve natüralist.

1817 yılında Massachusetts eyaletine bağlı Concord'da doğdu. Harvard Üniversitesi'nden 1837 yılında mezun oldu. Hiçbir zaman geleneksel bir öğrenci olmamıştı, okul yıllarında transandantalizme ve Ralph Waldo Emerson'a olan ilgisi başladı. Harvard'dan mezun olunca bir süre babasının dükkânında çalıştı, daha sonra bir okulda öğretmenlik yaptı. Düşüncesel anlamda fazlasıyla etkisinde kaldığı ve ömür boyu dostu olacak Emerson 1841'de onu evine davet etti ve Thoreau 1843'e kadar sık aralıklarla Emerson'da kaldı. Emerson'ın asistanı gibiydi, The Dial isimli transendentalist dergiye şiir ve nesirleri ile katkıda bulundu. 1845 yılında Concord şehrinin dışında bulunan Walden Gölü kıyısında, Emerson'a ait olan bir arazinin üstüne bir kulübe inşa etti. Burada geçirdiği iki yılın meyvesi olarak "Walden" kitabını yazdı. Walden gölünün kıyısında geçirdiği doğayla bütünleşik ama yalnız iki yılın bir diğer meyvesi de, 1849'da yayınlanan, "A Week on the Concord and the Merrimack Rivers" (Concord ve Merrimack Irmakları Üzerinde Bir Hafta) idi. Thoreau'nun sağlığında yayımlayabildiği sadece bu iki kitabı vardır. Diğer eserleri ve günlükleri ölümünden sonra yayınlanmıştır.

1854'te yayınladığı başyapıtı "Walden" Amerika'nın en önemli entelektüel akımlarından biri olan New England Transandantalizmi için bir örnek eserdir. Eserde yer alan çevre konusundaki düşünceler ise modern çevreciliğin ve çevre korumanın en önemli satırlarıdır diyebiliriz. Amerikan düşünce tarihi, transendentalizm ve naturalizmde bıraktığı izler ne kadar önemliyse, "Sivil İtaatsizlik" (Civil Disobedience, 1849) isimli makalesi de siyasi tarihe bıraktığı iz de o kadar önemlidir. Meksika savaşı yüzünden, ki ona göre bu savaş sadece köleliği geliştirmek içindi, ödemeyi reddettiği vergi sonucu hapiste geçirdiği bir gece, onun "Sivil İtaatsizlik" isimli makalesini yazmasına neden olmuştur. Daha sonraları Gandi'nin en büyük ilham kaynağı olacak bu makale Thoreau'nun belki de en ünlü eseridir. Gandi'nin dışında Tolstoy ve Martin Luther King gibi önemli isimler de Thoreau'nun düşüncelerinden ve eserlerinden ilham almışlardır.

Thoreau, 1862'de, birkaç küçük gezi ve Harvard'daki öğrencilik dönemi dışında hiç ayrılmadığı Concord şehrinde, geçirdiği tüberküloz yüzünden ölmüştür. Bütün eserleri 20 cilt halinde 1906'da basılmıştır.

Henry David Thoreau Kitapları - Eserleri

  • Yürümek
  • Sivil İtaatsizlik
  • Walden
  • Sivil İtaatsizlik - Yürümek
  • Nerede ve Ne İçin Yaşadım
  • Yalnızlık
  • Yabani Elmalar
  • Azaltın, Sadeleştirin, Basitleştirin
  • Haksız Yönetime Karşı
  • Haksız Yönetime Karşı - Tembellik Hakkı
  • Doğa ve Yürüyüş Üzerine
  • Kış Yürüyüşü
  • Ekonomik İtaatsizlik
  • Modern Dünya için Transandantal Doğa
  • Hizmet
  • Yaşamak
  • Ktaadn

Henry David Thoreau Alıntıları - Sözleri

  • İnsanlar sık sık ihtiyaçlarından dolayı değil lükse olan arzularından dolayı acı çekerler. (Walden)
  • "Ve şimdi güneş yükseldi üstünden tepelerin, Ve şimdi indi batı körfezine; En sonunda o, kalktı yerinden ve çekti üzerine mavi pelerinini Yarin yeniden taze ormanlara ve kırlara."(Lycidas) (Yürümek)
  • "İnsanlara yakın olmaya dair hayal ettiğim tüm avantajlar anlamsız görünmeye başladı ve o günden beri bunun üstüne bir daha düşünmedim." (Yalnızlık)
  • "Yalnızlık, kişinin diğer insanlar ile arasındaki mesafeye bakılarak ölçülen bir şey değildir." (Yalnızlık)
  • Keklik nohuttan hoşlanır ama, kendisiyle birlikte tencereye atılan nohutlardan değil. (Haksız Yönetime Karşı - Tembellik Hakkı)
  • Insanoğlunun sevinci solduğu için nar, hurma, elma ve bütün meyve ağaçları kurudu. (Yabani Elmalar)
  • Kitaplar dünyanın en zengin hazineleridir. (Walden)
  • Çok para az erdem demektir. (Sivil İtaatsizlik)
  • Gerçek güzellik, gerçekten alçakgönüllü bir şekilde yaşayanların yüzünde görülür. (Azaltın, Sadeleştirin, Basitleştirin)
  • Barbar, sade bir cehalet ve avarelikle ya da tembellikle; filozof sade bir bilgelikle yaşar. (Modern Dünya için Transandantal Doğa)
  • "Tanrıya şükür ki bulutları kesip biçemiyorlar!" (Doğa ve Yürüyüş Üzerine)
  • "Bir ağaç ne kadar çok elma taşıyorsa, halkı selamlamak için o kadar eğilir." (Yabani Elmalar)
  • Dışarıda işi olanlar değil, asıl evlerinde titreyenler üşür. (Yabani Elmalar)
  • Hükümetlerin en iyisi hiç hükmetmeyendir. (Sivil İtaatsizlik)
  • "Matematikle aşık atılmaz." (Doğa ve Yürüyüş Üzerine)
  • Devlete itaatsizliğin götürüsü, itaat etmenin götürülerinden daha azdır. (Yaşamak)
  • Her ne kadar yaşam kötü de olsa tanışın ve onu yaşayın; yaşamdan kaçmayın ve ona küfretmeyin. Siz kadar kötü değildir. (Walden)
  • İnsanı hemcinslerinden ayıran ve ona yalnızlık çektiren mesafe, fiziksel bir mesafe midir? Ben, yaşadıklarım sayesinde kişinin, her ne kadar çabalarsa çabalasın, başka biriyle arasında açılan mesafeyi ona yaklaşarak kapatamayacağını öğrendim. (Yalnızlık)
  • Her sabah,yaşamıma Doğa'nın kendisi kadar yalın ve masum bir anlam vermem için bir davetiyeydi. (Nerede ve Ne İçin Yaşadım)
  • "İnsan sahte yazgısına aldanır , gereksinim diye bir kılıf uydurarak ,eski bir kitapta söylendiği gibi , güvelerin ve pasın çürüteceği ve hırsızların talan edeceği servetler biriktirmeye çalışır . (Nerede ve Ne İçin Yaşadım)