Yüzücü - John Cheever Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Yüzücü kimin eseri? Yüzücü kitabının yazarı kimdir? Yüzücü konusu ve anafikri nedir? Yüzücü kitabı ne anlatıyor? Yüzücü PDF indirme linki var mı? Yüzücü kitabının yazarı John Cheever kimdir? İşte Yüzücü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: John Cheever
Çevirmen: Tomris Uyar
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN: 9789752899018
Sayfa Sayısı: 150
Yüzücü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Amerika'nın Çehov'u olarak anılan John Cheever, henüz hayattayken klasikleşmiş isimlerden biri. Yeri geldiğinde "küçük" insanı, yeri geldiğinde insanın "küçük" gördüklerini ironik bir dille ele alan Cheever, Tomris Uyar'in ifadesiyle, "Başkalarına alabildiğine hoşgörüyle bakan, kendini sürekli hırpalayan, bu iki eğilimi arasında belki yalnızca yazıları aracılığıyla köprü kurabileceğini uman bir yazar. Kendisi ister trenlerde, ister vapurlarda, ister uçaklarda yol alsın, ufkunun gitgide daraldığını kavrayan bir Yüzücü."
Cheever'ın derlediği Toplu Öyküleri'nin ilk cildi olan Yüzücü, radyoların kulak misafirliği yapmanızı sağladığı, mutlu ailelerde mutlaka bityeniğinin arandığı ve aşkın geometrik hesaplara dönüştüğü bir dünyaya açılan bir kapı niteliğinde. Okurlara Cheever'ın bu özel dünyasında Tomris Uyar'ın eşsiz çevirisi eşlik ediyor. Yüzücü, edebiyat severlerin raflarından eksik etmemesi gereken bir Öykü kitabı.
"Havuza daldı, boydan boya yüzdü ama iş kenara tırmanmaya geldiğinde, kollarındaki, omuzlarındaki bütün gücün çekildiğini ayırt etti, merdivene usulca yanaşarak çıktı havuzdan... Karanlık çayıra çıktığında, gece havasında, krizantem ya da kadife çiçeği kokusu üstüne varan sonbahar kokuları geldi burnuna, keskin, bayıltıcı bir eter kokusu. Göğe bakınca yıldızların çıktığını gördü ama neden Andromeda'yı, Cepheus ve Koltuk takımyıldızlarını görüyor gibiydi ki? Yaz ortasının burçları ne olmuştu? Gözleri doldu."
Yüzücü Alıntıları - Sözleri
- Düşmemiş gibi davranmanın âlemi yoktu, çünkü çamura kapaklandık mı ayağa kalkıp üstümüzü başımızı süpürmemiz gerekir.
- Derken müthiş bir korku, pencerenin dışındaki kaçığın duyduğundan çok daha beter bir korkuya kapıldım. O öksürük, o ayak sesi, o izleniyormuşluk duygusu benim kuruntum muydu yoksa.
- Zaten, Mrs. Compton'ın sudan gülümseyişi, Mr. Watkins'in yağlı saçları, Blake'in beş kırk sekiz treninde, rahatsız da olsa gözlerden ırak bir koltuğa ilişmekten duyduğu zevki engelleyemezdi.
- ... motor karanlık suları yararken arkasından geçmiş yazlara, geçmişte kalmış tatlara ilişkin öylesine duru, pırıl pırıl anılar sürülüyordu ki Blake'in tüyleri diken diken oldu...
- insan soyunun hesapsız yüce gönüllüğünü, insan yaşamının kıyıcı ama yüzeysel çekiciliği karşısında duygulanmayı nasıl öğretebilirsiniz ona? Korkunun, ürkünün bile yıldıramadığı bazı gerçeklere parmak basmasını nasıl sağlayabilirsiniz?
- "Madam, lütfen elimi ayak bileğinize dolamama izin verir miydiniz? Tek isteğim bu madam, hayatımı kurtaracaksınız" dememek için kendimi nasıl tutabilirdim?
- ... fiziksel yaşamlarımızın en yüceltici deneyimini - kriko, pompa, somun, vida ve anahtar gibi - patlamış bir lastiği değiştirmeyi anlatan sözcüklerle nasıl dile getirebiliriz?
- Düşmemiş gibi yapmanın âlemi yoktu, çünkü çamura kapaklandık mı ayağa kalkıp üstümüzü başımızı süpürmemiz gerekir.
- Mallory, acının bölücü gücünü tümüyle alt edebilecek, sağlıklı olanla sağlıksız arasındaki boşluğu azaltabilecek bir aşkın örneğini henüz görmediğini yineledi içinden.
- İyi ile kötünün kesin tanımlarını araması, pişmanlıktan paçayı kurtarmanın olanaksızlığına, utancın güzelliğine inanması yanlış mıydı?
Yüzücü İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Amerikalı yazar #johncheever dan okuduğum ilk öykü kitabı Yüzücü. Minik ayrıntıların hayatımızı ne denli önemli yaptığı, beklenmedik ve şaşırtıcı sonlar, aile ilişkilerinin durağanlığı bile bu kadar güzel mi anlatılır? İçinde 10 hikaye var ve hepsini çok sevdim. Birkaçını daha fazla sevdim. Aşkın Geometrisi, Dev Radyo, Yüzücü, Bityeniği.. Hem birey-toplum eleştirisi, hem Amerika’nın göz kamaştırıcı yaşamlarını ironik bir dille eleştiriyor. Edebi yönü, üslubu ve anlatımından çok keyif aldım. Çeviri müthiş #tomrisuyar a ait, açıklayıcı bir önsözü de var. Kitaba ismini veren son öykü #yüzücü filme de uyarlanmış, belki izlerim. Şans verin derim yazara ve eserlerine. (Cigdem)
Ne Yani Siz Hâlâ Yüzücü'yü Okumadınız mı?: John Cheever'in Yüzücü adlı öykü kitabını incelemeden önce kitap hakkında genel bir kanı bildirmem gerekirse, adı geçen öykü kitabı şimdiye kadar okuduğum en özgün ve nitelikli kitaplardan biri olduğunu söyleyebilirim. Belki Çehov tarzı öyküyü sevmemden kaynaklanan bir durumdur belki ama her öyküyü ayrı ayrı beğendiğimi ve üstümde unutulmaz bir etki bıraktığını ifade etmeden geçemeyeceğim. Çevirmenin Tomris Uyar olması ve öykülerin özenle seçilmiş olması da kuşkusuz bu kanıda göz ardı edilemez bir etkendir. Yüzücü'de Çehov tarzı öyküde olduğu gibi sıradan durumlara ve sıradan kişilere yer verilir. Buna mukabil bu sıradanlık, öykülerin sıra dışı bir anlatım gücüyle okuyucuyu sıra dışı bir okuma deneyimine götürür. Öykülerin sonunun çarpıcı bir biçimde sonlanması da okurun öykülerden aldığı okuma zevkini ve deneyimini de artırır. Öykülerde yaşadığı sorunlara çözüm üretmeye çalışan karakterlerin çabaları ve yöntemleri ile ulaştıkları sonuç da çok çarpıcıdır. Aşkın Geometrisi, mühendis bir adamın karısıyla yaşadığı iletişim sorunlarını kendi alanı olan geometriyle çözmeye çalışması ve hazin sonu bahsettiğim çarpıcılığa iyi bir örnektir. Güle Güle Kardeşim de esasen iletişimsizlik ve anlaşılamama ya da sıradışı yaşamı olan bir adamı anlayamama sorunu değil de nedir? Cheever'in sıradışı yaşamlara, aykırı kişiliklere dair müthiş bir gözlem gücü olduğunu ve onları anladığını, anlamaya çalıştığını düşünüyorum. Dev Radyo'ya ne demeli. Böyle ironik bir öyküye kolay kolay rastlanamaz. Sıradan insanların yaşamları da üç aşağı beş yukarı bizim yaşamlarımız gibi değil midir? Sürekli onların yaşamlarını merak ederek kendi yaşamımızı ıskalayacağımız gerçeğinin farkında mıdır herkes? Merhem, aile içi ilişkilere, anlaşmazlık sorunlarına göz atan bir öykü. Ayrılsalar da bir türlü huzuru bulamayan kadın ve erkeğin ayrı yaşadıkları döneme daha doğrusu erkeğin yaşantısına göz atan bir öykü. Sıradan gözüken fakat kimsenin üzerinde detaylıca düşünmediği ayrıntılarla bezeli gerçekçi bir öykü. Ya şu Beş Kırk Sekiz. Böyle güzel bir öykü okumadım daha önce. Genç kadınları kullanıp atan bir adamın hiç ummadığı bir anda aldığı dersi kim merakla ve heyecanla okumamıştır ki! Heyecanın, gerilimin öykünün sonuna kadar müthiş bir ustalıkla sürdürüldüğü ve nihayetinde adamın aldığı dersin ölümden daha kötü oluşu etkileyici değil mi? Bityeniği, Brimmer ve Yüzücü. Hepsi de sıradışı, usta işi öyküler. John Cheever, okuduğum en güzel öykü kitaplarından birinin yazarı. Devamını da düşünüyorum, diğer öykü kitaplarını da okuyacağım. Şiddetle tavsiye ederim. (Hasan Hüseyin AKKAŞ)
John Cheever, bu zamana kadar okuduğum en etkileyici Amerikan yazarlardan oldu benim için. Oldukça fazla öykü yazdığından 4 ciltlik toplu öyküleri mevcut Everest Yayınları'nda. Öykülerin nasıl bittiğini ve her seferinde nasıl ağzımı açık bırakıp düşündürdüğünü anlatmaya kalksam işin içinden çıkamam. Amerikan rüyasının gerçekdışılığını çokça hissedip hayran kalarak okudum. Hem edebi hem kurgusal yönden doyuruculuğu zirvede. Tomris Uyar'ın özenli çevirisiyle de müthiş bir şey çıkmış ortaya. Okuyun, mutlaka bir şans verin. Şiddetle tavsiye. (Kitapesittirmutlulukk)
Yüzücü PDF indirme linki var mı?
John Cheever - Yüzücü kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Yüzücü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı John Cheever Kimdir?
27 Mayıs 1912'de ayakkabı satıcısı Frederick Cheever ile Mary Cheever'ın oğlu olarak dünyaya geldi. 1926'da Thayer Academy'ye gitmeye başladı, fakat 1930'da notları zayıf olduğu için okuldan atıldı. Birkaç yıl boyunca Boston'da kardeşiyle birlikte yaşadı. Yirmi yaşında tek başına New York'a taşındı. Sonraki on yıl boyunca çeşitli yazı işleriyle geçimini sağladı. 1941'de May Winternitz'le evlendi. Amerika'nın Çehov'u olarak nitelendirilen Cheever, özellikle "Dev Radyo", "Güle Güle Kardeşim" ve "Yüzücü" gibi öykülerin yanı sıra "The Wapshot Chronicle" (1958), "The Wapshot Scandal" (1965), "Bullet Part" (1969) ve "Falconer" (1977) gibi romanların da yazarıdır. "The Stories of John Cheever" isimli öykü derlemesiyle 1979 yılında Pulitzer Ödülü ile National Book Critics Circle Ödülü'nü kazandı. 1982 yılında öldü.
John Cheever Kitapları - Eserleri
- Falconer Hapishanesi
- Bullet Park
- Yüzücü
- Ey Yıkılmış Hayaller Şehri
- Sanki Cennetti Görünen
- Güz Nehri
- Boşanma Mevsimi
- Elmalar Diyarı
- Wapshot Kayıtları
- The Enormous Radio
- Toplu Öyküler
John Cheever Alıntıları - Sözleri
- Mallory, acının bölücü gücünü tümüyle alt edebilecek, sağlıklı olanla sağlıksız arasındaki boşluğu azaltabilecek bir aşkın örneğini henüz görmediğini yineledi içinden. (Yüzücü)
- Sonra onu öpüp şöyle demişti: Hadi birbirimizin her tarafına viski döküp içelim. Öyle de yaptılar. (Falconer Hapishanesi)
- "Madam, lütfen elimi ayak bileğinize dolamama izin verir miydiniz? Tek isteğim bu madam, hayatımı kurtaracaksınız" dememek için kendimi nasıl tutabilirdim? (Yüzücü)
- Yüzümü kollarıma gömdüm ve bir kez daha ihtiyacım olan sevgiyi asla göremeyeceğimi düşündüm,asla. (Elmalar Diyarı)
- Düşmemiş gibi yapmanın âlemi yoktu, çünkü çamura kapaklandık mı ayağa kalkıp üstümüzü başımızı süpürmemiz gerekir. (Yüzücü)
- Sokağa çıktığımda gökyüzü kapkaraydı.Her yerde ışıklar yanıyordu.Bu sahtekarlık dünyasında moralimi yükseltecek dürüstlük işaretleri bulabilmek için gelip geçenlerin yüzüne bakıyordum. (Ey Yıkılmış Hayaller Şehri)
- ... fiziksel yaşamlarımızın en yüceltici deneyimini - kriko, pompa, somun, vida ve anahtar gibi - patlamış bir lastiği değiştirmeyi anlatan sözcüklerle nasıl dile getirebiliriz? (Yüzücü)
- Söyleyebildiğim tek şarkı hüzünlü bir şarkıysa, artık şarkı söylemeyeceğim. (Falconer Hapishanesi)
- Özgürlük ve bağımsızlıktan herkesten çok söz ediyorlar ama özgürlük ve bağımsızlık ne zaman ufukta belirse başını ezmek için para, silah ve uzman tedarik ediyorlar. (Bullet Park)
- Ucuz içki benim için Tanrı gibiydi, yani Tanrı'dan beklenildiği gibi her yerdeydi. (Bullet Park)
- Yalnızlık dik başlılara kedilerini sevmeyi öğretti çünkü yalnızlık dünyadaki her şeyi değiştirebilir. (Falconer Hapishanesi)
- Sevgi dürtüsü içimden fışkırdı.Sanki dört bir yana gürül gürül bir sevgi saçıyordum. (Elmalar Diyarı)
- İnsanı ölümden döndüren şey mısır ekmeğinin kokusu değildir; sevginin ,dostluğun ışığı ve işaretleridir.. (Ey Yıkılmış Hayaller Şehri)
- insan soyunun hesapsız yüce gönüllüğünü, insan yaşamının kıyıcı ama yüzeysel çekiciliği karşısında duygulanmayı nasıl öğretebilirsiniz ona? Korkunun, ürkünün bile yıldıramadığı bazı gerçeklere parmak basmasını nasıl sağlayabilirsiniz? (Yüzücü)
- Kimsenin altında kitap okumadığı parlak ışıkların canı cehenneme, kimsenin dinlemediği kesintisiz müziğin canı cehenneme, kimsenin çalamadığı kuyruklu piyanoların canı cehenneme, en ücra köşesine kadar ipotekli beyaz evlerin canı cehenneme, derilerini giydikleri vizonları beslemek için okyanustaki balıkları yağmalayanların canı cehenneme ve tek bir kitabın pembe brokar ciltli bir telefon rehberinin durduğu rafların canı cehenneme. İkiyüzlülüklerin canı cehenneme, samimiyetsizliklerin canı cehenneme, kredi kartlarının canı cehenneme, insan ruhunun yabanıllığını hiçe saymalarının canı cehenneme, kusursuzluklarının canı cehenneme, zamparalıklarının canı cehenneme ve hepsinden öte , hayata anlam katan o gücü, uygunsuzluğu, rengi ve şevki ondan söküp aldıkları için hepsinin canı cehenneme. Ağlayın, inleyin, uluyun! (Bullet Park)
- Şiddetli rüzgàr bile aramızdaki savaş bulutlarını dağıtamadı.. (Elmalar Diyarı)
- Derken müthiş bir korku, pencerenin dışındaki kaçığın duyduğundan çok daha beter bir korkuya kapıldım. O öksürük, o ayak sesi, o izleniyormuşluk duygusu benim kuruntum muydu yoksa. (Yüzücü)
- Yatağını yaparken, "zengin misin?" diye sordu birisi. "Hayır" dedi Farragut. "Temiz misin?" "Hayır," dedi Farragut. "Emer misin?" "Hayır," dedi Farragut. (Falconer Hapishanesi)
- Büyümek insanı bağımlılıktan kurtarmaz. (Bullet Park)
- Zaten, Mrs. Compton'ın sudan gülümseyişi, Mr. Watkins'in yağlı saçları, Blake'in beş kırk sekiz treninde, rahatsız da olsa gözlerden ırak bir koltuğa ilişmekten duyduğu zevki engelleyemezdi. (Yüzücü)