Yüzyüze - Cengiz Aytmatov Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Yüzyüze kimin eseri? Yüzyüze kitabının yazarı kimdir? Yüzyüze konusu ve anafikri nedir? Yüzyüze kitabı ne anlatıyor? Yüzyüze kitabının yazarı Cengiz Aytmatov kimdir? İşte Yüzyüze kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Cengiz Aytmatov

Çevirmen: Refik Özdek

Yayın Evi: Ötüken Neşriyat

İSBN: 9786051557403

Sayfa Sayısı: 63

Yüzyüze Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Cengiz Aytmatov'un Yüzyüze isimli hikâyesi, bir Kırgız köyündeki erkeklerin askere alınması neticesinde hayatlarını tek başlarına idame etme mecburiyetinde olan kadınları, onların çektiği çileleri anlatır. Bu kadınlardan hele bir tanesi vardır ki o, cesaret ve fedakarlık timsali olarak karşımıza çıkar: Topladığı buğday tanelerinden ekmek yapmaya çalışan, her türlü meşakkate rağmen yılmayan Seyde… Ve buna karşılık savaştan kaçıp mağaraya saklanan, cephede savaşan erkeklerin cesaretinden nasiplenmemiş İsmail… Seyde'nin aşkı İsmail… Aytmatov'un, yayımlandığı zaman hayli ses getiren hikayesi Yüzyüze okuyucuya birçok duyguyu tattırırken, aynı zamanda devlet ve fert çatışmasından da bahseder. Yazar bu hikaye için şöyle der: “Yüzyüze'de anlatmaya çalışılan ana konu devlet otoritesi ve bireyin karşı karşıya gelmesi olgusudur. Bu sadece Sovyetler Birliği'nde olan bir olgu değildir; bütün savaşlarda devlet ve birey çatışması vardır.”

Yüzyüze Alıntıları - Sözleri

  • “İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.”
  • "Şimdi bir tek arzu vardı içinde: Evden kaçmak, böyle bir insanı görmemek, böyle bir insanın bulunabileceğini düşünmemek için, hıçkıra hıçkıra, rastgele koşmak!"
  • "Gözünün bütün yaşlarını dökerek ağlamak istiyordu, ağlayamıyordu."
  • "Dilediği halde yapamadığı her arzusu, yüreğine bir yara gibi oturdu."
  • "Ama artık vakit geçmişti ve geçen zaman geri gelmezdi."
  • İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır...
  • "Zamanın bu kadar çabuk geçmesi ne korkunç bir şey..."
  • "Gerekirse daha uzaklara da gideriz. Nereye olursa giderim onunla.. tek yanımda olsun!.."
  • İnsan birini seviyorsa, Bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.
  • "Bir erkek ağladığını belli etmemeli, gözyaşlarını göstermemeliydi."
  • İnsan birini seviyorsa, bu sevginin gerçek boyutu ancak ayrılık sırasında anlaşılır.

Yüzyüze İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kırgız köyünde askere giden fakat sonra cesaret kırıntısından yoksun olduğu için askerden kaçan İsmail ve aklın almayacağı derecede fedakar ve cesur Seyde’nin hikayesi. Erkeği saklandığı mağarada aç kalmasın diye canını dişine takıp yemek yapan, herkesi karşısına alıp son ana kadar kocasını kollayan Seyde, bir yerde tükeniyor. Kocasının davranışları (ki ben bunu kibarca karaktersizlik diye nitelendiriyorum) karşısında yıkılıyor, yaşlanıyor. Çocuğu ve ihtiyar kaynanası için dayandığı zor günler; biriken olaylar neticesinde Seyde’nin dizlerini büküyor. Sonunda fedakarlığının karşılıksız olduğunu ve değer bilmediğini anlıyor. Zamanımızda nice Seydeler, İsmailler tarafından hor görülüyor; kendi ezikliğinin, korkaklığının ya da eksikliğinin acısını kadınlardan çıkarıyor. Yazar kitabının konusunun, devlet otoritesi ve bireylerin karşı karşıya gelmesi yani devlet-birey çatışması olduğunu söylüyor. Bana kalırsa iyi çizilmiş bir kadın karakteri okuyoruz. (Merve Yzc)

Seide, asker kaçağı olan kocasını herkesten gizler. Onu besler. Kimseye de bu durumu bildirmez. İçten içe kocasına da hak vermeye başlar. Bu böyle sürüp gider. Taa ki köyde erzak kıtlığı başlayana dek. Erzak azalınca kocası öyle bir şey yapar ki benim bile okurken kanım çekildi resmen. Bu okuduklarım bir yerlerde mutlaka yaşanmıştır diye düşünüp daha da bir dehşete düştüm. Seide'nin de aklı başına o anda gelir zaten. Savaş dönemlerinde geride kalanlar da ciddi bir savaş veriyor. Savaş, toplumun karakterini gerçek manada değiştiyor. Aytmatov'un kitaplarında bu temayı çok görürüz. Ama her kitabı apayrı zevk verir bana. Bir yandan yeni kitabının olamayacağını düşünmek üzer beni. Sonuç olarak herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitaptır kendisi. (Derman SEVİM)

Spoiler içerir: Savaşın insanlar üzerindeki etkisini anlatan mükemmel bir Cengiz Aytmatov kitabıydı. Çok kısa olmasına rağmen o kadar etkileyiciydi ki bir süre etkisinden çıkamayacağım. İncelemenin devamında kitabın tüm içeriğinden bahsedeceğimi şimdiden söylemek isterim. Kocası diğer askerler gibi savaşa giden Seyde, daha yeni evlidir, hatta kocası gittiğinde hamile olduğunu yeni öğrenmiş ve bunu söyleyecek zaman bile bulamamıştır. Kocasının annesi ve yeni doğmuş bebeğiyle kalan Seyde, evin tüm işlerini kendisi yapmaktadır. İçten içe kocasının eve dönmesini çok ister ama bunun yapılması gereken bir görev olduğunu da düşündüğü için üzülmektedir. Ta ki bir gün kapı çalana kadar, gelen, kocası İsmail 'dir. Ama savaş bittiği ya da dönmesi gerektiği için değil, kaçak olarak dönmüştür İsmail. Seyde kocasına o kadar güvenmekte ve o ne yapsa doğrudur mantığında olduğu için bu durumu kimseye söylemez, onu yakalatmak istemez. İsmail bir mağarada yaşar ve Seyde onu her gün besler, zaten az olan yiyeceklerini ona ayırır. Hatta kendi bile yemez çoğu zaman, onun için İsmail, her şeyden önemlidir. Zaten her gün acı haber alan köyünde, aynı şeyin İsmail başına gelmeyecek olmasına da sevinir. Açlık gün geçtikçe artmakta ve halk çocuklarını besleyemeyecek hale gelmektedir. Son günlerde iyice bastıran bu kıtlık, zaten bu kış mevsiminde bir mağarada kalan İsmail'i daha da zor duruma sokar ve bir gün Seydeler'in komşuları olan Totoy'un ineğini çalmaya karar verir. Totoy ise, kocası eskiden köyün su işleriyle ilgilenen üç çocuk annesi bir kadındır. Kocası savaşa gittikten sonra üç çocuğuyla yalnız kalmış ve onlara bakmakta zorluk çekmektedir. Hatta tek ümidi, ineğinin sütünün gelmesi ve bu sayede çocuklarını doyurmasıdır. İneğinin çalınmasıyla hayalleri başına yıkılır. Tüm köy ineği bulmak için seferber olur Seyde dahil. Çünkü Seyde'nin olaylar hakkında en ufak bir fikri yoktur. Çok ararlar, ama ineği bulamazlar. O gece İsmail gizlice eve gelir ve cebinden et parçası çıkarır, bunu çocuk için yemek yapması amacıyla kullanmasını söyler ve Seyde, Totoy'un ineğini İsmail'in çaldığını anlar. Seyde'nin İsmail'e karşı olan tüm güzel duyguları yerini hayal kırıklığına bırakır acaba onun kaçak olduğunu söyleyecek, bu yaptığının üzerine onu ele verecek midir? (Nehir Kaya)

Kitabın Yazarı Cengiz Aytmatov Kimdir?

Cengiz Aytmatov, (Kırgızca: Чыңгыз Айтматов (Çıňğız Aytmatov), Rusça: Чингиз Торекулович Айтматов) (d. 12 Aralık 1928, Kırgızistan - ö. 10 Haziran 2008, Almanya).

Ünlü Kırgız Türkü edebiyatçı, gazeteci, çevirmen ve siyasetçi. 12 Aralık 1928 tarihinde Kuzeybatı Kırgızistan'daki Talas eyaletinin Şeker köyünde doğdu. Babası Torekul Aytmatov, Sovyet Kırgızistanı'nda seçkin devlet adamı idi, ancak 1937'de tutuklandı ve 1938'de kurşuna dizildi. Tatar kızı olan annesi Nagima Hamziyevna Abdulvaliyeva tiyatro aktrisiydi. Adı, Cengiz Han'dan esinlenerek konulmuştur.

Gençliği sıkıntılı bir döneme denk gelmişti. O dönemde zaten yeni yerleşmeye başlayan siyasî sistemle, bir de savaşla mücadele etmek zorundaydı. Çok genç yaşta çalışmaya başladı; çünkü II. Dünya Savaşının SSCB üzerindeki etkileri gençleri de etkiliyordu, yetişkinler savaşta olduklarından, gençlere büyük iş düşüyordu. On dört yaşında köyündeki sekreterliğe girdi. Burada tarım makinelerinin sayımı, vergi tahsildarlığı gibi işlerde çalıştı. Köyünden, Kazakistan'a giderek Cambul Veterinerlik Teknik Okulu'nda okudu. Daha sonra şimdiki Kırgızistan'ın başkenti olan Bişkek'e giderek burada Frunze Tarım Enstitüsü'nde öğrenimine devam etti. Ardından Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü'ne geçti ve 1956 ile 1958 yılları arasında Moskova'da okudu. Yazmaya bu yıllarda Pravda gazetesinde başladı. Yazdığı eserleriyle üne kavuştu ve 1957 yılında Sovyet Yazarlar Birliği'ne üye kabul edildi. 1963'te Lenin Ödülü'nü aldı. Eserleri yüz elliyi aşkın dile tercüme edildi. 1990-1994 yıllarında Sovyetler Birliği'ni ve Rusya Federasyonu'nu, sonra ise 2008 yılına kadar Kırgızistan Cumhuriyeti'ni büyükelçi olarak temsil etti.

Aytmatov, Gün Olur Asra Bedel romanının film çekimleri için gittiği Rusya'nın Tataristan Cumhuriyeti'nin başkenti Kazan'da 16 Mayıs 2008'de rahatsızlandı ve böbrek yetmezliği teşhisiyle tedavi için Almanya'ya getirildi. Almanya'nın Nürnberg kentindeki Klinikum Nord'da tedavi gören Cengiz Aytmatov, komaya girdi.10 Haziran 2008 tarihinde Nürnberg'de hayatını yitirdi.

Cengiz Aytmatov Kitapları - Eserleri

  • Beyaz Gemi
  • Toprak Ana
  • Gün Olur Asra Bedel
  • Cemile
  • İlk Öğretmenim
  • Cemile - Sultanmurat

  • Elveda Gülsarı
  • Yıldırım Sesli Manasçı - Yüzyüze - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
  • Dişi Kurdun Rüyaları
  • Çocukluğum
  • Ebedi Gelin
  • Kızıl Elma - Oğulla Buluşma - Beyaz Yağmur - Asker Çocuğu - Deve Gözü
  • Cengiz Han'a Küsen Bulut

  • Sultanmurat
  • Selvi Boylum Al Yazmalım
  • Kassandra Damgası
  • Elveda Gülsarı / Yüzyüze / Cemile / Oğulla Görüşme / Askerin Oğlu
  • Şafak Sancısı
  • Sokrat'ı Anma Gecesi
  • Al Yazmalım, Selvi Boylum - Erken Gelen Turnalar - Fuji Yama - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek

  • Beyaz Gemi - Toprak Ana - Deve Gözü - İlk Öğretmenim
  • Kızıl Elma - Oğulla Buluşma - Beyaz Yağmur - Asker Çocuğu
  • Yüz Yüze / Oğulla Görüşme / Deve Gözü / Askerin Oğlu
  • Fuji-Yama
  • Yıldırım Sesli Manasçı - Kızıl Elma - Beyaz Yağmur - Baydamtal Irmağı’nda
  • İlk Turnalar - Fuji Yama
  • Kader Ağı (Kıyamat)

  • Cemile - Deve Gözü - Selvi Boylum
  • Deve Gözü
  • Yüzyüze
  • Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
  • Kızıl Elma - Oğulla Buluşma
  • Yıldırım Sesli Manasçı - Asker Çocuğu - Beyaz Yağmur
  • Cemile - Öğretmen Duyşen

  • Hekayələr
  • Kuz Başındaki Avcının Çığlığı
  • Bütün Eserleri: 2
  • Cengiz Aytmatov Uluslararası Bilgi Şöleni Bildirileri
  • Time to Speak
  • Seçilmiş Əsərləri
  • Yüz Yüze - Oğulla Görüşme

  • Gülsarı / Yüz Yüze

Cengiz Aytmatov Alıntıları - Sözleri

  • Bir erkek, bir adam ol oğlum.Nerede olursan ol, erkek ol, mert bir erkek olarak kal! (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma - Beyaz Yağmur - Asker Çocuğu)
  • İnsana korku veren bazı sözler vardır. "Artık hiçbir zaman!" gibi. Böyle sözlerden sonra söyleyecek bir şey kalmaz. (Elveda Gülsarı / Yüzyüze / Cemile / Oğulla Görüşme / Askerin Oğlu)
  • Biraz daha; birkaç dakika daha yaşatmak istiyordu onu gönlünde. (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
  • Gün gelir, ağacın kendisi değil, gövdesi bile işe yarar. (Yüz Yüze / Oğulla Görüşme / Deve Gözü / Askerin Oğlu)
  • Gözünün bütün yaşlarını dökerek ağlamak istiyordu, ağlayamıyordu. (Yıldırım Sesli Manasçı - Yüzyüze - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek)
  • “Yalnız çalışmak için mi yaşar insan?” (İlk Turnalar - Fuji Yama)

  • 20. yüzyıl insanlığın iki büyük dünya savaşına ve türlü kan döküşlere, nükleer felaket ve depremlere, uzayı ele geçirme ve bilimsel teknik uçuşlara tanıklık etmekle kalmadı. Bununla birlikte nice bin yılların, nesillerinin eleğinden geçip seçilmiş manevi zenginliğin, en önemlisi inanç değerlerinin düşmesine; hayatı çürümekten, bozulmaktan koruyangelen yüce sevgi duygusunun basitleşmesine, yok edici edep dışı davranışların mizahı haline gelip zayıf düşmesine yol açtı. Bence bu, insanlık için nükleer savaştan sonra en tehlikeli beladır. (Kuz Başındaki Avcının Çığlığı)
  • "Seviyordu ama özlemiyordu , yanındayım diyordu ama uzaktaydı ; sadece sözler vardı , kendisi yoktu." (Selvi Boylum Al Yazmalım)
  • Talih vardır güldürür, talih vardır öldürür. (Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek)
  • Hayatım boyunca hep seni özledim, seni düşündüm ben. Bu kadar çok beklettiğim için özür dilerim. (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
  • Demek ki, düşünmemek unutmak demek değilmiş. (Elveda Gülsarı)
  • İnsanoğlu ömründe bir kerecik olsun vicdanıyla baş başa kalmak, yaşamın hay-huyundan uzak durmak istiyor, … (Al Yazmalım, Selvi Boylum - Erken Gelen Turnalar - Fuji Yama - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek)
  • "Uzun zamandan beri seviyorum seni.. Bilmediğim zamanlardan beri seni sevmiş, seni beklemişim ben. Ve işte geldin, seni beklediğimi biliyormuş gibi geldin! (Cemile)

  • İnsan kalbi böyledir: Onu kolayca dondurabilirsiniz ama çok zor eritir, çok zor ısıtırsınız. (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
  • Sanki sevginden utanç duyuyor gibisin! (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
  • İnsanın kahpeliği sınır tanımaz. (Ebedi Gelin)
  • Aşk, yaratılışın hediyesi, sonsuzluğun gizli enerjisidir. (Ebedi Gelin)
  • İnsanlar ne diye böyle yaparlar, bilmem ki! İyiliğe karşılık hep kötülük, hep kötülük. Sonra yaptıklarından utansalar, pişman olsalar bari! O da yok.... (Beyaz Gemi - Toprak Ana - Deve Gözü - İlk Öğretmenim)
  • İnsanın sağlığı yerindeyse, eli kolu tutuyorsa çalışmaktan daha iyi ne var yeryüzünde? (Beyaz Gemi - Toprak Ana - Deve Gözü - İlk Öğretmenim)
  • “Öyle bir bakıyordu ki sanki hem acı çekiyor hem de hayranlık duyuyordu Cemile’ye ve mutlulukla acıyı aynı anda yaşıyordu bakışlarında.” (Cemile - Öğretmen Duyşen)