Zaman Makinesi - H. G. Wells Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Zaman Makinesi kimin eseri? Zaman Makinesi kitabının yazarı kimdir? Zaman Makinesi konusu ve anafikri nedir? Zaman Makinesi kitabı ne anlatıyor? Zaman Makinesi PDF indirme linki var mı? Zaman Makinesi kitabının yazarı H. G. Wells kimdir? İşte Zaman Makinesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: H. G. Wells

Çevirmen: Celal Üster

Orijinal Adı: The Time Machine an Invention

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786052952528

Sayfa Sayısı: 120

Zaman Makinesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Victoria dönemi Londra’sında yaşayan bir bilim insanı zamanda yolculuk yapmak üzere icat ettiği makineyle geleceğin İngiltere’sini ziyaret eder. Sekiz Yüz İki Bin Yedi Yüz Bir yılında yaşadığı macerayı bir dost meclisinde anlatır. Geleceğin dünyası ayrıcalıklı insanların; güzel, narin ve tembel Eloi’ların rahat ve kaygısız bir yaşam sürdükleri bir yerdir. Ancak Zaman Gezgini bu macera sırasında çok geçmeden yeraltı dünyasına ait hortlaksı Morlock’ları da keşfetmiştir. Wells, Victoria dönemi İngiltere’sinde varsıllarla yoksullar arasında giderek büyüyen uçuruma yönelik keskin eleştirisinde, tarihin ve gelişmenin anlamını sorgular. Toplumsal adaletsizliğin sürüp gitmesi halinde yol açabileceği felaketlere dair uyarıda bulunur. 1895’te yayımlanan Zaman Makinesi, bilimkurgu edebiyatının köşe taşlarından biri olarak, kuşaklar boyu yazarları etkiledi. 21. yüzyılda yaklaşan çevre felaketlerine ve gezegenimizin yazgısına ilişkin kaygılara dair bir öngörü barındıran eskatolojik boyutuyla güncelliğini bugün de koruyor.

HERBERT GEORGE WELLS (1866-1946): İngiliz yazar, gazeteci, sosyolog ve tarihçi Wells, en çok The Time Machine (1895; Zaman Makinesi), The Island of Doctor Moreau (1896; Doktor Moreau’nun Adası), The Invisible Man (1897; Görünmez Adam) ve The War of the Worlds (1898; Dünyalar Savaşı) adlı bilimkurgu romanlarıyla tanınır. Ancak edebiyatın yanı sıra tarih ve politika alanlarında da kalem oynatmış verimli bir yazardır.1930’ların başlarında mizaha yönelen Wells, Love and Mr. Levisham (1900; Aşk ve Bay Levisham), Kipps: The Story of a Simple Soul (1905; Kipps: Basit Bir Kişinin Öyküsü) ve The History of Mr. Polly (1910; Bay Polly’nin Tarihi) adlı romanlarında alt-orta sınıftan kişilerin beklentilerini ve düş kırıklıklarını işledi.

Diğer önemli yapıtları arasında The Outline of History (1920; Tarihin Ana Çizgileri), The Work, Wealth and Happiness of Mankind (1932; İnsanlığın Emeği, Refahı ve Mutluluğu ) ve The Shape of Things to Come (1933; Olayların Alacağı Biçim) sayılabilir.

Zaman Makinesi Alıntıları - Sözleri

  • “Yabancı bir dünyanın ortasında çırılçıplak hissediyordum kendimi.„
  • “... çünkü erkeğin gücü ile kadının uysallığı, aile kurumu ve kadın ve erkek mesleklerinin farklılığı, bedensel güç çağının baskıcı zorunluluklarından başka bir şey değildir.„
  • "Değişimin ve değişime gereksinimin olmadığı yerde akıl da yoktur."
  • "Bir problemin üzerinde yıllarca çalışabilirim, ancak yirmi dört saat boyunca hiçbir şey yapmadan beklemek...o ayrı mesele"
  • "Bu yıldızlara bakmak bana kendi dertlerimi ve karasal yaşamın tüm tehlikelerini birden unutturdu."
  • Sabır, dedim kendi kendime.
  • “Aklıma düşmesinde bir tuhaflık vardı.”
  • "Nüfusun dengeli ve verimli olduğu bir yerde çok fazla çocuk doğurmak Devlet'e iyilikten çok kötülük olur."
  • Huzursuzluğun getirdiği ızdırap içindeydim .
  • "Yaşamın rüya olduğunu söylerler, hatta acınası bir rüya; ama bir tanesi daha gerçekle çelişirse, bunun arkasında duramam."
  • Hayat bir rüyadır derler, hem de çok berbat bir rüya- ama iyi gelmeyecek bir rüyaya daha dayanamam.
  • Değişim ve değişim gereksiniminin olmadığı yerde zekâ da olmaz.

Zaman Makinesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden okuduğum 15. kitaptı ve bu kitap tam bir bilimkurgu roman özelliğine sahip. H.G. Wells çok özgün bir konuyu, zamanda yolculuğu, tarihte ilk işleyen yazar olarak anılıyor ve zamanda yolculuğu işlediği ilk kitap da işte bu kitap... Zamanda yolculuk yapmak yıllardır insanların aklını kurcalayan bir soru. Bir gün bir bilimadamı çıkıp zaman makinesini icat edebilecek mi, bilmiyorum; ama düşüncesi bile son derece heyecan verici... Düşünsenize zamanda yolculuk yapabiliyorsunuz ve kendinize istediğiniz bir zaman dilimi seçip oraya giderek hayatınızın kalanını o zaman diliminde sürdürüyorsunuz. Ne kadar da güzel bir şey olurdu değil mi? H.G. Wells, henüz görelilik teorisi bulunmadan, kuantum teorisi ortaya atılmadan dört boyutlu zamandan bahsetmiş bu kitapta. Einstein'dan önce davranmış ve hayal ettiklerini 1890'larda bu kitap ile ortaya koymuş. Kim bilir, belki de Einstein'in kafasındaki ampul bu kitabı okuduktan sonra yanmıştır... Yazar, kitaptaki ana kahramanına Zaman Yolcusu demeyi tercih etmiş. Zaman Yolcusu, bir bilimadamı olup zaman makinesini icat ederek zamanda yolculuk yapmayı başarmış ilk kişidir. Kitabın konusu da Zaman Yolcusu'nun Zaman Makinesi ile yaptığı yolculukları anlatmaktadır. Zaman Yolcusu, zamanda yaptığı ilk yolculukta 802701 yılına yolculuk etmiş ve şimdiki dünyamızdan çok daha farklı bir dünya ile karşılaşmıştır. Zaman Yolcusu, bu gelecek dünyasında insan ırkının ikiye bölünerek iki farklı ırk olarak yaşadığını ortaya koymuştur. Bu ırklardan ilki, yeryüzünde yaşayan ve toplumsal gelişmeler neticesinde zekalarını kullanmak zorunda kalmayan, sürekli gülümseyen, barışçıl ve basit birkaç sözcük dışında konuşma yetisini kaybetmiş olan Eloilerdir. Diğer ırk ise, yer altı mağaralarında yaşayan, gün ışığından kaçan, savaşçıl ve yabani Marlocklar'dır. Bu iki ırk gece ile gündüz gibi birbirinden ayrıdırlar ve birisi gündüzleri hayatlarını sürdürmektedir diğeri ise geceleri sürdürmektedir. Zaman Yolcusu, ilk yolculuğunda bu iki ırkın içerisine düşer ve geri dönebilmek için bir hayli çaba sarf etmek zorunda kalır. Konu ile igili daha ayrıntılı bilgi vermenin doğru olmadığını düşünerek bu kadarı ile yetiniyorum. Zaman Makinesi kitabının ilgimi çeken bir diğer yönü ise, Darwinci görüşten hareketle oluşturulmuş ve alt metinlerinde evrim teorisini empoze eden bir kitap oluşudur. Geleceğe hareket eden Zaman Yolcusu'nun karşılaştığı manzara Charles Darwin'in geleceğimiz ile ilgili öngörülerinden çok da farklı değildir. Bu sebeple Eloiler ile Marlocklar üzerinde gerçekleşen değişimlerin de evrim teorisi ile açıklanması son derece doğaldır. Kaldı ki, yazarın hocasının Charles Darwin'in çok yakın bir arkadaşı olduğunu da hesaba katarsak, Wells'in Darwin'den etkilenmiş olduğunu söylemek mümkün. İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisi içerisinde okuduğum ve en etkilendiğim kitaplardan biri bu kitap oldu. Özgün konusu ve akıcı anlatımı ile çok hoşuma gitti. En hoşuma giden yönü ise konuyu dallandırıp budaklandırmadan vermesi gereken mesajı vermesiydi. Zira okuyucuyu gereksiz bilimsel açıklamalar veya gereksiz kurgusal ayrıntılarla boğmamak son derece önemli bana göre. Son olarak, zamanda yolculuk etme şansım olsaydı, hangi zamana giderdim bilmiyorum. Çok düşündüm ama kendime en uygun zaman dilimini bulamadım. Mutlu olduğum tüm zamanları durdurmak istediğim ise kesin. Bugüne kadar sizin zamanınız nasıl geçti bilemiyorum; fakat bundan sonraki zaman dilimlerinin sizin için mutluluk getirmesini diliyorum. (Semih Doğan)

Gittikçe geliştiğimizi düşünüyoruz değil mi? Teknolojiler, altyapılar, inovasyonlar gözümüzü kamaştırıyor. Peki insanlık, insanoğlu nereye gidiyor? Bunun farkında mıyız? Kazançlarımızın bize kaybettirdiğinin, zaferin kaybetmeye eşit olduğu bir ilerlemenin. H.G. Wells tam da buna ışık tutuyor aslında. Bilim adına sağlam temellerle zaman makinesini okura izah ediyor yazar. Tabi ne zaman üçüncü boyuttan çıkıp, dördüncü boyutu Uzay-Zaman dahilinde keşfedebiliriz orası ayrı merak konusu ama kitap bu noktadan sonra bize zamanın, zaman yolculuğunun kapısını açıyor. Bu noktada Zaman Gezgini ile birlikte tanıklık ediyoruz bu yolculuğa. H.G. Wells'in heyecanını duyumsayabiliyorum Zaman Gezgini zaman makinesini tanıtırkenki zamana dair heyecanını. Fakat kendini zamanda yolculuk ederken insanı, insanlığı tanıyamıyor. Bu noktadaki yazarın hayal gücüne hayran kalmamak elde değil. İnsanın ulaştığı nirvanayı gözler önüne seriyor: kazandıklarını, kaybettiklerini ve bir daha ulaşamayacaklarını. Öyle ki zaman yolculuğundan dönünce Zaman Gezgini yemek yemeden, biraz pepton(protein) almadan konuşmayacağını söylüyor. Çünkü meyveden başka yiyecekleri olmadığını görüyor gelecekteki insanlığın. İnsanlık ideallerine ulaşırken neleri kaybetmiş gözler önüne seriyor. Daha fazlasını spoiler vermemek için siz okurlara bırakıyorum farkına varacağınız nice şeyler için. Çünkü bu kitap eleştirinin, bilim kurgu ile harmanlanması bakımından okuduğum eşsiz eserlerden birisi. Zaman Gezgini bunları keşfedebildiği için talihli miydi bilinmez. Çünkü insanoğlu bilindik kaderine doğru emin adımlarla gitmekte. Sanırım karakterimizin hayal kırıklığını tarif edebilmek için kitaptan şu alıntı her şeyi özetliyor: "İnsan zekâsı düşünün ne kadar kısa sürmüş olduğunu düşününce kederlendim. İnsanoğlu intihar etmişti. Kendine hedef olarak kararlılıkla rahatı ve kolayı, düstur olarak da güvenli ve istikrarlı dengeli bir toplumu seçmiş ve muradına ermişti - ama sonunda gele gele bu duruma gelmişti işte." Zekâmızın bizi sürüklediği yazgı buydu işte. Sonsuz bir karanlık. Gelecek bizim için hala karanlık ve boş yazara göre. Hırsın, gereksinimin, insan ve doğanın sonsuz etkileşimini sorguluyor. Bu noktada sonsuz demek ne kadar doğru olur bilmiyorum. Çünkü  "Bana insanlığın batmakta olduğu bir zamanla karşı karşıyaymışım gibi geldi." diyor gezginimiz. Batıyoruz büyük bir hızla yazarın da dediği gibi gereksinimlerimizle, zekâmızla, sevgimizle, anlayışımız, ilerlemelerimizle batıyoruz. İncelememi sonlandırırken yazarın diliyle tüm bunlara rağmen yaşama, umuda tanıklık eden iki tuhaf çiçek ile bitirmek istiyorum. "Şimdi yanımda, artık kırışmış, kararmış, yassılmış ve kurumuş olsalar da beni avutan, akıl ve güç yitip gittiği zaman bile değerbilirlik ve karşılıklı sevecenliğin insanoğlunun yüreğinde yaşamayı sürdürdüğüne tanıklık eden iki tuhaf beyaz çiçek var." Herkese hitap eden ve bize, geleceğimize dair okunması gereken bir kitap. Keyifli okumalar dilerim. (Burak Sabancı)

Zamanda yolculuğun ilk ve en etkili tasvirlerinden biri olarak geçiyor bu kitap. Kitabın başlarında acaba gerisi nasıl gelecek diye düşünürken H. G. Welss'in anlatımına, 1895' te yazmasına rağmen bu müthiş hayal gücüne, tasvirlerinin olayları gözümde film gibi canladırmış olmasına hayran kaldım. Kitabı hem okudum hem yaşadım. Bu kitap hayal gücüme güzel şeyler kattı diyebilirim. Şimdi geleceğe dair sayısız teori daha eklendi. Acaba zamanda yolculuk etseydik nelerle karşılaşırdık. Bu müthiş bir bilinmezlik ! (Deniz)

Zaman Makinesi PDF indirme linki var mı?

H. G. Wells - Zaman Makinesi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Zaman Makinesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı H. G. Wells Kimdir?

Herbert George Wells ya da daha çok tanındığı adla H. G. Wells (21 Eylül 1866 - 13 Ağustos 1946), Dünyalar Savaşı, Görünmez Adam, Dr. Moreau'nun Adası ve Zaman Makinesi adlı bilimkurgu romanlarıyla tanınan ama neredeyse edebiyatın her dalında birçok eser vermiş olan İngiliz yazardır. Sosyalist olduğunu açıkça söyleyen H.G. Wells'in çoğu eserinde önemli ölçüde siyasi ve sosyal yorumlar bulunmaktadır. Jules Verne gibi gelecekteki teknolojik gelişmeleri anlattığı kitaplarıyla bilimkurgu dalının öncülerinden hatta yaratıcılarından sayılmaktadır.

Wells'in bilimkurgu romanlarında teknolojinin gözlemlenmesinin getireceği olanaklar bir yana bırakılır. Wells'te spekülasyon bir edebiyat biçimine dönüşür ve teknolojinin değil de onun toplumsal temellerinin araştırılmasına dönük bir boyut kazanır.

Wells'in ilham kaynağı Jules Verne olmuştur, ama Verne'in Aya Seyahat'i (De la Terre a la Lune) ile Wells'in Aydaki İlk İnsanlar (The First Men in the Moon) romanını karşılaştıracak olursak, kolaylıkla görebileceğimiz gibi Wells; Verne'in teknolojiye verdiği önemi paylaşır, ama Verne'in romanında 'Nasıl ve hangi teknolojik olanaklar?' sorusu ortaya atılırken, Wells'te Ay yolculuğunun teknik sorunu baştan savma bir biçimde geçiştirilir. Çünkü Wells'in derdi, teknolojik olanakların gelecekteki muhtemel ürünlerini tahmin etmek değil, Ay'daki toplumsal hayatın bizzat kendisi üzerine, tıpkı bir zamanlar Thomas More'un 'Ütopya Adası' örneğinde olduğu gibi, model düşünceler geliştirmektir.

Wells sadece bilimkurgu içindeki ütopya karşıtı düşüncelerin savunucusu olarak bu türe damgasını vurmakla kalmaz, toplumun şiddet ve zor yoluyla, gereğinden hızlı bir süreç içinde sosyalist bir topluma dönüştürülmesinin sakıncalarına olduğu kadar, sınıf karşıtlıklarının da iyice sivrileceğine karşı da uyarır bizi.

...

H. G. Wells Kitapları - Eserleri

  • Zaman Makinesi
  • Doktor Moreau’nun Adası
  • Görünmez Adam
  • Dünyalar Savaşı
  • Körler Ülkesi
  • Tanrıların Tohumu
  • Efendi Uyanıyor
  • Ağrı Dağı Yolcusu Kalmasın
  • Duvardaki Kapı
  • Körler Ülkesi ve Diğer Karanlık Öyküler
  • Ay'daki İlk İnsanlar
  • Gölgeler İçinde Rusya
  • Gelecek Günlerin Hikayesi
  • Tüm Savaşları Bitirecek Savaş
  • Geçmiş Günlerin Hikayesi
  • Kronik Argonautlar - Karıncalar İmparatorluğu
  • Kipps
  • Ay Işığı Masalları
  • Kızıl Oda ve Diğer Öyküler
  • İnsan Hakları
  • Uzay ve Zaman Hikayeleri
  • Kısa Dünya Tarihi
  • Açık Komplo
  • The Magic Shop
  • Tanrı İnsanlar
  • Ana Hatlarıyla Dünya Tarihi - 1
  • Hayalet Bataklıkları
  • Görünmez Kral Tanrı
  • Kuyrukluyıldız Günleri
  • Çağdaş Bir Ütopya
  • Geleceğin Keşfi
  • On İki Hikâye ve Bir Rüya
  • The Crystal Egg and Other Stories
  • Ann Veronica
  • In the Abyss
  • Seçilmiş əsərləri
  • The Land Ironclads
  • The World Set Free
  • A Slip under the Microscope
  • The History of Mr Polly
  • The Crystal Egg & Other Stories
  • Thirty Strange Stories
  • The Wheels of Chance

H. G. Wells Alıntıları - Sözleri

  • “Şans eseriydi işte.” diye araya girdi. İnsanın hayatındaki diğer her şey gibi. (Doktor Moreau’nun Adası)
  • Huzursuzluğun getirdiği ızdırap içindeydim . (Zaman Makinesi)
  • İnsanlar artık özgür değiller. Özgür olamadıkları gibi, daha büyük ya da daha iyi de değiller. Keşke hepsi bu kadar olsa. Bu şehir bir hapishane. Bütün şehirler gibi. Anahtar servet sahiplerinin elinde. Sayısız insan, beşikten mezara kadar sadece çalışıyor. Bu doğru mu? Hep böyle mi olacak bu? (Efendi Uyanıyor)
  • Zamanla öğretmenler bile gereksiz hale geldiler. Elektrikli aletlerin olmadığı bir dünyada yaşamak ilkellik olarak görülmeye başlandı. Kırsalda yaşamak çağın rafine değer yargılarına göre sefaletten farksızdı. (Efendi Uyanıyor)
  • O, kaçınılmaz olarak ortaya çıkmıştır ve kendini kafa karıştırıcı fikirlerden uzaklaştırmaya devam edecektir. O, bir koh-i noor'a dönüşür; o bir Işık Dağı'dır, büyüyen ve giderek yoğunlaşan. O, her yere yayılan ve her şeyi içine alan bir berraklık, parlaklık ve arılıktır. Onun kesilecek bir kafası ya da zarar verilecek bir bedeni yoktur. O, tüm engelleri aşar; her türlü sınırlamaya karşı koyar. O her şeyi, kendisine uymaya zorlar. Hava ne denli bulutlu ve sisli, ne denli kapalı ve puslu olursa olsun, o şafak sökerken gelir. Denize indirilen gemilerde sabah olurken, o gelir. O, görünmez kral Tanrı'dır. (Görünmez Kral Tanrı)
  • "Kör de ne?" diye sordu kör adam omzunun üstünden fütursuzca. " (Körler Ülkesi)
  • "Başkaları neyse de ondan böyle bir şey beklemezdim." (Duvardaki Kapı)
  • Ama bir yol bulmak hiçbir zaman o yolun ustası olmak değildir. (Ay'daki İlk İnsanlar)
  • " Körler Ülkesi'nde Tek Gözlü Adam Kral Olur. " (Ay Işığı Masalları)
  • Sosyalist olma, dünyaya başkaldırma ve sonsuza kadar bir daha misafirliğe gitmeme gibi çılgın planlarını tekrar düşününce cesaretini kaybetmişti. (Kipps)
  • “Good heavens!” he exclaimed; “What little things we are! What daring little devils! Down there, miles and miles of water—all water, and all this empty water about us and this sky. Gulfs!” He threw his hands out, and as he did so, a little white streak swept noiselessly up the sky, travelled more slowly, stopped, became a motionless dot, as though a new star had fallen up into the sky. Then it went sliding back again and lost itself amidst the reflections of the stars and the white haze of the sea’s phosphorescence. (In the Abyss)
  • Ari kavimleri Batıya doğru iki dalga halinde ilerlediler. Fransa’ya, Britanya’ya ve Ispanya’ya girdiler. Büyük Britanya’ya demiri getirmiş olup, Breton (Brythonic) Keltler adiyle anılırlar. Galli’ler dillerini işte bu Keltlerden almışlardır. Aynı ırktan Keltler, Ispanya'ya girdiler.Sadece oradaki Heliolitik Bask’larla değil, deniz kıyılarındaki Samî asıllı Fenike’li sömürgeleriyle de temasa girdiler. Latin Ariler İtalya'ya, Sanskrit dili konuşan Ari kabileler de, Milâttan önce 1000 yılından çok önceleri batı geçitlerini aşarak kuzey Hindistan’a girmişler. (Kısa Dünya Tarihi)
  • İnsan kusurlu bir hayvandır. (Açık Komplo)
  • Yahudilerin sebt günü geleneği pek çok Hristiyan tarikatının önemli geleneğidir. ama isa sebt gününü yıkmış sebt'in insan için olduğunu insanın sebt günü için olmadığını söylemiştir. (Ana Hatlarıyla Dünya Tarihi - 1)
  • "Bu səhləblər həmişə nə qədər maraqlıdırsa, - bir dəfə dedi, - bir o qədər də ehtimal və gözlənilməzliklər mümkündür. Darvin onların mayalanmasını öyrənmiş və sübut etmişdir ki, səhləbin adi çiçəyinin quruluşu həşəratların tozcuğu bitkidən bitkiyə daşımasına uyğun şəkildədir. Amma səhləblərin çoxlu məşhur növləri mövcuddur ki, bu cür mayalana bilmir. Məsələn, kipripedilərdən bəziləri - onlardan tozcuq daşıya bilən heç bir həşərat məlum deyil. Bəzi səhləblərdə isə, ümumiyyətlə, heç vaxt toxum tapa bilməyiblər." (Seçilmiş əsərləri)
  • “ ...prensip olarak, yalnız olmak ve rahatsız edilmemek istiyorum. ” (Görünmez Adam)
  • Kader insanların küçük planlarını altüst eder. (Ay'daki İlk İnsanlar)
  • “Ben seninim ve sen de benimsin. Bundan daha önemli ne olabilir ki?” (Tanrıların Tohumu)
  • Dünya büyüyor ama insanlar küçülüyor.Yine de aklımız ve duygularımız var.Sadece içgüdüleriyle hareket eden varlıklar değiliz ama gücümüzün bir sınırı var.Bir gün hepimiz ölüyoruz.Ölüyoruz,doğuyoruz,yaşamaya devam ediyoruz,zaman geçiyor... (Gelecek Günlerin Hikayesi)
  • Bizler yarı ölü sayılırız bir yerde. (Efendi Uyanıyor)