Zambaklı Padişah - Ece Ayhan Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Zambaklı Padişah kimin eseri? Zambaklı Padişah kitabının yazarı kimdir? Zambaklı Padişah konusu ve anafikri nedir? Zambaklı Padişah kitabı ne anlatıyor? Zambaklı Padişah PDF indirme linki var mı? Zambaklı Padişah kitabının yazarı Ece Ayhan kimdir? İşte Zambaklı Padişah kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ece Ayhan

Yayın Evi: Tan Yayınları

İSBN:

Sayfa Sayısı: 45

Zambaklı Padişah Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Zambaklı Padişah kitabı Ece Ayhan'ın Yort Savul'dan sonraki şiirlerini kapsamaktadır.

Zambaklı Padişah Alıntıları - Sözleri

  • Biliyorsun; ölüm Artık ayakta karşılanmıyor, karşılanmaz!
  • Hafız! Sence çocuklar Çiçeklerin koynunda uyumalıydı değil mi!
  • Biz kuşları tutmuyoruz ki Kapıda koyveriyoruz Dönüp onlar ceplerimize giriyorlar N'apalım?
  • "Şiir, ölüm ve yaşam dolayısıyla, Şimdi ve daima, açıktır."
  • Hafız! Sence çocuklar Çiçeklerin koynunda uyumalıydı değil mi!
  • Biliyorsun; ölüm Artık uyakta karşılanmıyor, karşılanmaz!
  • Azizim, güzel atlar güzel şiirler gibidirler Öldükten sonra da tersine yarışırlar, vesselam!
  • "Hafız! Sence çocuklar Çiçeklerin koynunda uyumalıydı değil mi!"
  • "Kuşlar havada, insan karada Ölmek istemezler.."
  • "Sizde ölüm var mıdır?"
  • Akıl, yürütülüyor, yürüttüm bu kentte.
  • Ustasından geçmiyen bir deniz Gittikçe uzaklaşıyor, okunmuyor..
  • İşkence!.. Bu sözcüğü, ilk Karagümrük'de Duyduk duyuldu
  • Hafız! Sence çocuklar Çiçeklerin koynunda uyumalıydı değil mi!
  • Hâfız! Sence çocuklar Çiçeklerin koynunda uyumalıydı değil mi?

Zambaklı Padişah İncelemesi - Şahsi Yorumlar

-Boşuna demezler Parasız yatılıların en parasızı Ece Ayhan... Eser 45 sayfadan oluşup kısa zamanda bitirilebilir ancak yine de sindire sindire okumakta fayda var.Kısaca değenicek olursam içinde varolan o güzel, ferahlatan bir o kadar da canımı sıkıp dişlerimi sıkmama sebep oo sonu gelmeyen derin manalar, üstüme üstüme gelipte kabul edemeyip defettiğim,varlığını hiçe saydığım bir takım anlatılmaz duyguları bir cümleciğe sığdaran Rahmetli Ece Ayhan Amca... İşte bu yüzdendir ki Ece Ayhan Amca’nın benim için çok değerli ve büyük bir şair olmasının sebebi o eşşiz özlülüğü,uzatmayı sevmeyen ustalığı… Bu eserinin her sayfasında sadece birer cümle olması ve bir cümlenin herşey için doyurucu olması fazlasıyla yetiyor ,artıyor bile... Not olarak ekleyip fazlaca övmeden bitireyim : “Ece Ayhan kendi şiirinin fazla övülmesini de istemez, sevmez. Çünkü bu da bir anlamda iktidar olmaktır. (Shello'S'" 鲻)

Okuduğum ilk Ece Ayhan kitabı... Kendisi veya şiirleri hakkında pek bilgim olmamakla birlikte beklentilerim biraz daha farklıydı. Kitabı pdf olarak okudum ve bir an eksik; sayfalarının çoğu yerlerini yazmamışlar sandım. Çünkü sayfalarında birkaç satırlar vardı. Kısalardı. Sanırım az ama öz yazmayı seviyor :) 5,10 hadi en fazla 15 dakikanızı alacak bir kitap :) İlk kitabım dedim evet ama kesinlikle son olmayacak, diğer şiirlerini de merak ettim. (Rüüm)

Okumadığım yazar veya şairlerden devam edeyim derken çıktı karşıma Ece Ayhan. Bazı çevrelere veya olaylara hafifçe dokundurduğunu düşündüğüm şiirler var bu kitabında. Kendisi eleştirel diliyle meşhurmuş yaşarken. Hala da öyle ki insanlar ilk korkmadan ve çekinmeden yazmış gibi cümlelerle bahsediyor Ece Ayhan'dan. Onu rahatsız eden durumları bilmeyi isterim ki daha iyi anlayabileyim. Bu yüzden geniş çaplı bir araştırma yapmam gerekiyor. Güzelce anlamalı ve verimli okumalar. (saudade)

Zambaklı Padişah PDF indirme linki var mı?

Ece Ayhan - Zambaklı Padişah kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Zambaklı Padişah PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ece Ayhan Kimdir?

Ece Ayhan Çağlar (d. Datça, 10 Eylül 1931 - ö. İzmir, 13 Temmuz 2002) Türk şair, etikçi. İkinci Yeni şiir akımının öncülerindendir.

Ön yaşamı

Tam adı Ece Ayhan Çağlar'dır. Babasının mal müdürlüğü göreviyle bulunduğu Datça’da, ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Behzat Çağlar, Geliboluludur. Annesi Ayşe Hanım’ın baba tarafı Gelibolu’nun Kavak köyünden göçerek Eceabat’ın Yalova köyüne yerleşmiştir. Behzat Bey’in babası ağır ceza mahkemesi başkâtipliği, dedesi de Gelibolu müftülüğü görevlerinde bulunmuşlardır. Ayşe Hanım’ın babası Hafız İbrahim Deniz, yarı çiftçilik, yarı tüccarlıkla uğraşmış, Eceabat’a bağlı Sivli Köyü halkının imam istemesi üzerine, atandığı bu köyde imamlık yapmıştır.

1932’de Küre’ye mal müdürü olarak atanan Behzat Bey, 1933’e kadar sürdürdüğü bu görevinden istifa edip Çanakkale’ye yerleşmiş ve bir avukatın yanında arzuhalcilik yaparak ailesini geçindirmeye çalışmıştır. Ece Ayhan, ilkokula 1938’de Eceabat’ta başlar, ikinci sınıfı Çanakkale’nin İstiklâl İlkokulu’nda okur. Ailesinin 1940 Kasım’ında Çanakkale’den ayrılarak İstanbul’a yerleşmesi üzerine, üçüncü sınıfa Karagümrük / Atikkale’de bulunan “19. İlkokul”da [daha sonraki adı Hırka-i Şerif İlkokulu] devam eder ve ilk öğrenimini bu okulda tamamlar. Orta okulu, Vefa Lisesi’nin karşısında bulunan Zeyrek Ortaokulu’nda; lise öğrenimini de Taksim Lisesi’nde [daha sonraki adlarıyla Beyoğlu Lisesi, İstanbul Atatürk Erkek Lisesi] tamamlar. Yüksek öğrenimine 1953’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde başlar ve 1959’da mezun olur. Aynı yıl, İstanbul maiyet memurluğunda başladığı stajını ve kaymakamlık kursunu tamamlar. 1962’de Deniz Hafize Hanım’la evlenir ve kaymakam olarak atandığı Gürün’de (Sivas) göreve başlar. 1963’te Alaca’da (Çorum) kaymakamlık ve belediye başkanlığı görevlerine atanır; aynı yıl tek çocuğu olan Ege dünyaya gelir. 1964’te Tuzla Piyade Okulu’nda yedek subay öğrenci olarak başladığı askerlik hizmetini tamamlar ve 1965’te Çardak (Denizli) kaymakamlığına atanır.

Kariyeri

Disiplinli bir yaşam tarzı ve memurluk hayatı, edebiyat çevrelerinde bugün de “hırçın şair”, “huysuz şair” olarak anılan Ece Ayhan’ın yaradılış özelliğiyle bağdaşmayacak olgulardır. Ece Ayhan, 1966’da devlet memurluğu görevinden ayrılarak “soluk alıp verdiğini gerçekten duyduğum tek kent” dediği İstanbul’a yerleşir. Kısa aralıklarla birçok işe giren sanatçının İstanbul’da yaptığı başlıca işler arasında; Meydan Larousse ansiklopedisinde yazarlık, Sinematek’te ve Yeni Sinema Dergisi’nde müdürlük, Genç Sinema Grubu’nda yöneticilik, Ağaoğlu Yayınevi’nde çok kısa bir süre redaktörlük sayılabilir. Kansere yakalanan eşi Deniz Hafize Hanım’ı 1968’de kaybeder. Ekonomik durumunun çok kötü olması ve yaşının küçüklüğü gibi nedenlerle oğlunun bakımını eşinin ebeveynine bırakır.

Hastalık dönemi

Ece Ayhan, 1974’ten ölümüne kadar, beynindeki tümörün yol açtığı birtakım hastalıkların sıkıntılarıyla yaşamıştır. Sağ kulağının ileri derecede işitme engeline ve sağ gözünde de hasara sebebiyet veren tümör, dünyaca ünlü beyin cerrahı Prof. Dr. Gazi Yaşargil’in ameliyatlarıyla ölümcül olmaktan çıkarılmıştır. Ancak, tümörün diğer organlarda meydana getirdiği hasarlar, sanatçıya yaşamı boyunca sıkıntı vermiştir. Büyük bir ekonomik sıkıntı içinde yaşayan sanatçı, Çanakkale Belediye Başkanlığının yardımlarını görür. Belediyenin geçici işçi kadrosuna alınarak sosyal güvenliğe kavuşması sağlanır ve böylece SSK hastanesinden ücretsiz olarak yararlanır. Ancak, sağlığının günden güne bozulması ve bacaklarının felç olması üzerine, yakın dostu şair Metin Üstündağ’ın yardımıyla Ağustos 1999’da Çapa Tıp Fakültesi’ne yatırılır. Buradaki tedavi giderleri SSK tarafından karşılanır. Sigorta kapsamı dışında kalan kurumlarda gördüğü tedavilerin giderleri ise, arkadaşlarının ve eserlerinin yayın hakkını alan Yapı Kredi Yayıncılık’ın yardımlarıyla karşılanır. İstanbul’da önce Maltepe Huzurevi’ne, daha sonra da şair arkadaşı (dönemin başbakanı) Bülent Ecevit’in isteğiyle bakım şartları ve fizikî kapasitesi daha iyi olan Özel Acıbadem Huzurevi’ne yerleştirilir. Bu süre içinde, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Haseki Hastanesi, Haydarpaşa Hastanesi, Şişli Osmanoğlu Kliniği (2 defa), Central Hospital ve en son da Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yatılı tedavi görür. Bütün bu tedavilerin sonucunda felçten kurtulup ayağa kalkabilen sanatçı, Nisan 2001’de tekrar Çanakkale’ye yerleşir ve geçimini telif hakkını Yapı Kredi Yayınları’na verdiği eserlerinin geliriyle sağlar. Düzenli ve yerleşik bir yaşam tarzını bir türlü sevemeyen Ece Ayhan, âdeta tüm sevenlerini ve dostlarını terk ederek tedavi görmekte olduğu Çanakkale’den Temmuz 2002’de ayrılmış ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Gürçeşme Huzurevi'ne yerleşti ve 13 Temmuz 2002’de burada vefat etti. 16 Temmuz 2002’de, Çanakkale’nin Eceabat ilçesi Yalova köyünde toprağa verildi.

Şiir Kitapları

Kınar Hanım'ın Denizleri (1959)

Bakışsız Bir Kedi Kara (1965)

Ortodoksluklar (1968)

Devlet ve Tabiat (1973)

Yort Savul (Toplu Şiirler, 1977)

Zambaklı Padişah (1981)

Çok Eski Adıyladır (1982)

Çanakkaleli Melâhat’a İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi (1991)

Sivil Şiirler (1993)

Son Şiirler (1993)

Bütün Yort Savul’lar! (1994)

Bütün Yort Savul’lar! (1999, Gen. 2. Baskı)

Ece Ayhan Kitapları - Eserleri

  • Şiirimiz Mor Külhanidir Abiler
  • Bütün Yort Savul'lar!
  • Zambaklı Padişah
  • Kınar Hanımın Denizleri
  • İyi Bir Güneş
  • Morötesi Requiem
  • Sivil Denemeler
  • Aynalı Denemeler
  • Son Şiirler
  • Ortodoksluklar 50 Yaşında
  • Bir Şiirin Bakır Çağı
  • Adım Ece Ayhan Çağlar
  • Çok Eski Adıyladır
  • Yort Savul
  • Başıbozuk Günceler
  • Hoşça Kal
  • Hay Hak! Söyleşiler
  • Bakışsız Bir Kedi Kara
  • Şiirin Bir Altın Çağı
  • Ece Ayhan Çağlar Anlatıyor
  • Kardeşim Akif
  • Defterler
  • Devlet ve Tabiat
  • Kolsuz Bir Hattat
  • Çanakkaleli Melahat'a İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi
  • Hoş Çakal Hoş Tilki
  • Sivil Şiirler
  • Anacığım Merhaba
  • Yalnız Kardeşçe
  • Yeni Defterler
  • Öküz’lemeler

Ece Ayhan Alıntıları - Sözleri

  • Kesinlikle bizim toplumumuza kırgın filan değilim, ancak bir insan toplumuna kırılınabilir diyorum. (Hoşça Kal)
  • “İnsan gözünün soldan sağa okuma alışkanlığı!” (Bütün Yort Savul'lar!)
  • Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler. (Devlet ve Tabiat)
  • ღ. "Göğsünde ağır bir kelebek, İçinde kırık çekmeceler..." (Ece Ayhan Çağlar Anlatıyor)
  • Sonra korkunç gülümsemeler bitti Sonra hiç kimseyi göremedim (Kınar Hanımın Denizleri)
  • Gerçekle söylentiler arasında her konuda ve her zaman, değil öyle küçük uçurum, derin uçurumlar vardır, olabilir. (Sivil Denemeler)
  • Yeryüzünde şarkıdan başka birşey yoktur yok. (Başıbozuk Günceler)
  • "Şehrin dışına çıktı. Ağlıyordu. Biri onu tanıdı. 'Ne mesutsun, insan değilsin' dedi." (İyi Bir Güneş)
  • Bir puhu kuşu kılığında baştanbaşa dolaşmaya çıkıyor kenti. Dönmemek üzere bir daha. (Ortodoksluklar 50 Yaşında)
  • -Kim benimle arkadaşlık edebilir? Kim? En yalın yanıtları almıştır: -İplere dizili çiçekler ve çocuklar! (Hoşça Kal)
  • 0664 Ortodoksluklar'ın bu özel baskısı, 1968'de de Yayınevi tarafından yayımlanışının 50. yılı dolayısıyla bir kereliğine yapılmış ve basılan 3000 nüsha numaralandırılmıştır. (Ortodoksluklar 50 Yaşında)
  • vücudunun yüzde yetmişi su olan bir canlının nasıl olur da içi yanar.. (Şiirimiz Mor Külhanidir Abiler)
  • İncirin dudak yalabıklatan sütü. Keçiler, keçiler.. Artık Akdeniz koyları kaldı mı? Var mı? Bizler için? Bilmiyorum. (Defterler)
  • İnsan, zor olanı başardığı, olması gerektiği gibi olduğu, sözünü kendinden bile esirgemediği, nabza göre şerbet vermediği, sözün kısası 'tam sivil' olmayı başardığı zaman, yadırganıyor galiba. Oysa sahte samimiyet, özünde bir tür hakaret değil mi? (Aynalı Denemeler)
  • Oysa ve bence ve temelde 'marjinallik', herhalde, her türlü toplum­sal cendere'nin ya da çember'in olabildiğince ve gerçekten de en 'uc'unda, (bir 'uçbeyi ' gibi kalarak) insanın kendi işlediği iş'e karınca kararınca bir katkı'da bulunması anlamına da alınmalı. Asıl böyle alınmalıdır. (Şiirin Bir Altın Çağı)
  • "Bir dahaki gelişte dünyaya, nehir yollarından döneceğiz" (Yort Savul)
  • yalnızlık ne güzel bir hiç (Kınar Hanımın Denizleri)
  • Şair: "Zırlamadan anlat!" dedi. (Anlat!) Anlat kimlerin yüreğinde kız kulesi gibi grev çivileri var? (İyi Bir Güneş)
  • Evet, belirli bir 'kültürün içinde oturmak' için, gerçekten de bütün sıfatların silinmesi gerektiğine inanıyorum ben. İnanırım. Karşımızdakiler neye yorarlarsa yorsunlar, 'düşüncede bir şeyler yapılacaksa, biz 'çıfıt çarşısı' ya da 'küçük' kültürleri bile biriktirelim derim. (Şiirin Bir Altın Çağı)
  • kadavranın içi açılmamıştır, insan insanın hiç. (Çok Eski Adıyladır)