Zor Yokuşu - Nezihe Meriç Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Zor Yokuşu kimin eseri? Zor Yokuşu kitabının yazarı kimdir? Zor Yokuşu konusu ve anafikri nedir? Zor Yokuşu kitabı ne anlatıyor? Zor Yokuşu kitabının yazarı Nezihe Meriç kimdir? İşte Zor Yokuşu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Nezihe Meriç

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750818653

Sayfa Sayısı: 124

Zor Yokuşu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Doğan Kardeş Dizisi, Türk şiirine ve hikayesine yön veren önemli kalemlerin seçme eserlerini gençlerle buluşturuyor. Her biri uzmanlarca hazırlanan kitaplar, yazarları tanıtan özel metinlerle sunuluyor.

KADINCA… İNSANCA…

Nezihe Meriç, sonuna kadar, kadın, özellikle de genç kız sorununu, dönemin, dönemlerin bütün değişimleri içinde ele almıştır. Elbette, erkek kişileri de vardır Nezihe Meriç’in ve ilginç olan, bunlar her zaman olumlu, hatta sosyal ve ekonomik düzeylerinin gereği maço olmaları beklenmesine karşın, aksine kadına saygılı, olumlu yaklaşan karakterlerdir. Asıl çatışmayı Mezihe Meriç, geleneğine bağlı anneler, büyükanneler, mahalleli komşu kadınlarla genç kızlar arasında kurar. Söylemeye gerek var mı, bilmem: Nezihe Meriç, kurallara, kurulu düzene hayır diyen gençlerden yana olmuştur sonuna dek.”

Güven Turan

Zor Yokuşu Alıntıları - Sözleri

  • "Nasıl olayım. Bildiğin gibi. Çarşıya uğradım. Vallahi rezillik. Ne olacak bizim bu halimiz! Yaşanacak gibi değil..."
  • Gizliden gizliye içini saran bir sevinç duygusu içinde, böyle sessiz, çekingen, ufak tefek yaşar durur.
  • Bir koşusturmadır gidiyor. İki lokma ekmek için. Herkeste bir geçim, bir yarın ne olacağız kaygısı. Her şey karışık, her şey bozuk.. Nedir yani yaşamak! Anlamsız bir hayat.
  • Büyük kentlerde yaşadıkları için mi böyle katı, içine kapanmış, somurtkan, sinirli oluyorlar?
  • Bir de şu laf: "Hayat devam ediyor!" İstanbul sakızı mübarek. Herkesin ağzında. Mis kokulu sanıyorlar. Değil. "İllet bi bişey." Anladık, devam ediyor, da, nasıl devam ediyor, soran, anlayan yok.
  • Üç kuruşumuz elden gitmesin, diye duyduğunu duymazdan, gördüğünü... Daha evden içeri girerken bozuluyor sinirlerim...
  • Bizim böyle ne oturmalarımız vardır. Bir, bu oturup konuşmalar kurtarıyor bizi zaten. Doktora inat uyku hapı almıyoruz...
  • Koyun gibi yaşanmaz, insan dediğin bir işe yaramalı.
  • Kendimi öldürmeyi düşünürdüm çoğu zaman.
  • "Bozdurdun mu gidiyor para. Eskiden..." "Yok canım, eskiyi hiç karıştırma ya, daha altı ay öncesi bile...."
  • Kim solcu? Ben tabii. Ben solcuyum.
  • Yaşanılıp geçilmiş olan o, bitmiştir.
  • AH SİZLER! EĞİTİLMELİSİNİZ, EĞİTİLMELİ!
  • Fikir ayrılığı başka iyi ya da kötü insan olmak başka. Değil mi?
  • Yine bir gün Aliye: "Bu dünya piçlerle dolu" diyordu. "Örneğin ben piçin âlâsıyım. Benim babam pis, adi, sarhoş herifin biri. Annem de eh, sıradan bir kadın. Birbirini düşünmeden, arzu etmeden, rastgele birleşmiş iki insan. Nikâh ne demek? Ne idüğü belirsiz bir herif, yani imam; üç beş kişiden âmin âmin ve peydahlanan ben. Ama düşünün, birbirini arayıp bulan, isteyen iki ruh, iki vücut birleşirse... O zaman kâğıtlar ve imzalar bir yana, doğan çocuk piç değildir. Kesinlikle! Sahici insan odur işte..."

Zor Yokuşu İncelemesi - Şahsi Yorumlar

KADINCA...İNSANCA...: Hikaye, roman, oyun ve çocuk kitaplarıyla ünlenen ve özellikle kadın ve çocuk sorunlarıyla ilgili çalışmalar yapmış, bir yazardır. Yazar daha ilk öykülerinden başlayarak, bir sorun odaklanmıştı: KADIN SORUNU. O özellikle, Anadolu'da yaşayan, eğitim ve yaşama olanaklarını kullanmak için, ailesini, çevresini zorlayan, onlara başkaldıran genç kızları seçmekteydi öykülerinde.Bu konuda, iç konuşmalarla, bilinçakışı teknikleriyle oluşturmuştur. Öyküleri hem bireysel hemde toplumsal konuları ele almıştır.İç yalnızlığından kurtulmayan kadınları, örf ve geleneğin, alışkanlıklarını anlatır. İlk defa bu kitabıyla tanıdım yazarı. Bana pek hitap etmedi, fakat bana hitap etmemesine rağmen akıcı bir kitaptı.Konusu itibariyle merak ettim, yazarı okudum. (Büşra A.)

|| ZOR YOKUŞU || NEZİHE MERİÇ #alıntı " Deli gibi aşığım, ama aşkımı itiraf edecek adam bulamıyorum. " Puan : 5/5 . . . #kitapsever #books #bookstagram #kitap #tbt #kitaplar #kahvevekitap #kahve #ınstabook #okudumbitti #okumak #book #okudum #okuyorum #aşk #kitapdelisi #kitapokur #okur #öneri #kitaponerisi #kitaptavsiyesi #kitapagaci #okumahalleri #roman #okuryazar #yapıkrediyayınları #nezihemeriç #zoryokuşu (Kahveeguzelii)

Zor yokuşu ; 119 sayfa ve 14 mini bağımsız öyküden oluşuyor. Her biri ayrı ayrı güçlü ,sağlam ,ailesini çevresini zorlayan ,başkaldıran ,yer yer hüzün kokan kadınları anlatıyor. Zor Yokuşu'nda " Her şeyi yanaklarımla severim " Öğretmen , o güzel betimlemeleriyle orada o solgun yüzlü, basık ökçe ayakkabılı, siyah kabanlı kızın yerinde olup "aşık oldum ben "diyen Ünlemleri kökertmek , belki de sevgili eşinin ölümünden sonra yazdığını düşündüğüm Yanmışım dumanım tüter, öykülerini severek kendimi o güzel kadınların yerine koyarak okudum. Güzel şeyler okumak için tercih edilebilecek bir kitap Zor yokuşu, okuyun , okutturun... (Butimar)

Kitabın Yazarı Nezihe Meriç Kimdir?

Nezihe Meriç, Nezim, (d. 1925, Gemlik - ö. 18 Ağustos 2009, İstanbul), Türk yazar.

Türk edebiyatının önemli kadın öykücülerinden birisidir. 1970'li yıllardaki siyasî savrulmaları öyküleştirmiş, kadın ve çocuk sorunlarına eğilmiş bir yazardır.

1925'te Gemlik'te dünyaya geldi. Çocukluğu Anadolu'nun değişik kentlernide geçti. Orta öğrenimini 1943'te Eskişehir Lisesi’nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okudu. Mezun olmadan, 1945’te öğrenimini yarıda bıraktı. Öğrenimi sırasında Verda Ün'den piyano dersleri almış olan Meriç, onbir sene boyunca (1945-1956) Heybeliada İlkokulu’nda müzik öğretmenliği görevinde bulundu. 1956 yılında yazar Salim Şengil ile evlendi.

1952 – 1972 yılları arasında Şengil’in çıkardığı Dost dergisi ve Dost Yayınları’nı yönetti. bu evlilikten Aslı adında bir kızı oldu. Nezihe Meriç'in ilk yazısı olan Ümit İstanbul Dergisi'nde 15 Şubat 1945’te N. Ufuk imzasıyla, ilk öyküsü Bir Şey ise Seçilmiş Hikayeler Dergisi'nde yayımlandı. Korsan Çıkmazı ile 1962 Türk Dil Kurumu, Bir Kara Derin Kuyu ile 1990 Sait Faik Armağanı, Yandırma ile 1998 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü, 2007’de ise Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nü aldı. Kanser tedavisi görmekte olan Meriç, 18 Ağustos 2009'da İstanbul, Etiler'deki evinde hayatını kaybetti. Cenazesi, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Nezihe Meriç Kitapları - Eserleri

  • Dumanaltı
  • Toplu Öyküler 1
  • Bozbulanık
  • Çisenti
  • Oradan da Geçti Kara Leylekler
  • Gülün İçinde Bülbül Sesi Var

  • Korsan Çıkmazı
  • Küçük Bir Kız Tanıyorum On Bir Yaşında
  • Küçük Bir Kız Tanıyorum Dokuz Yaşında
  • Küçük Bir Kız Tanıyorum Sekiz Yaşında
  • Küçük Bir Kız Tanıyorum On Yaşında
  • Püf Noktası
  • Küçük Bir Kız Tanıyorum Yedi Yaşında

  • Küçük Bir Kız Tanıyorum Altı Yaşında
  • Aix-Londra-İstanbul Mektupları
  • Zor Yokuşu
  • Alagün Çocukları
  • Çın Sabahta
  • Dur Dünya Çocukları Bekle
  • Çavlanın İçinde Sessizce

  • Alacaceren
  • Yandırma
  • Ahmet Adında Bir Çocuk
  • Topal Koşma
  • Küçük Bir Kız Tanıyorum On İki Yaşında
  • Toplu Öyküleri 2
  • Boşlukta Mavi

  • Bir Kara Derin Kuyu
  • Sular Aydınlanıyordu - Sevdican
  • Menekşeli Bilinç
  • Kimse Hikâyeyle Aramda Geçenleri Anlamıyordu

Nezihe Meriç Alıntıları - Sözleri

  • Fikir ayrılığı başka iyi ya da kötü insan olmak başka. Değil mi? (Zor Yokuşu)
  • “Ofsayt efendim ofsayt! Kendini hiçbir şeye karşı sorumlu duymamak durumudur bu bizimki. Anadan, babadan, dostluk, arkadaşlık kavramlarından, yani, aileden, toplumdan, insanlardan çözülmek, körü körüne bir Allah’a inanış içinde yaşamak, toplumun bütün kurumlarının çürük olduğunu öğrenmek… Daha sayayım mı? Yaşamak için ekmek kadar, su kadar gerekli olan, inanmak, güvenmek, çalışmak gücünü bulamamak… Gündelik olayların, dedikoduların içinde yuvarlanmak…" (Bozbulanık)
  • Yeniden başlamak! Bütün iş burada işte. Yeniden başlanamaz. Çünkü insanoğlunun kaderinde yoktur bu. Hayatı ona verilmiştir; büyük bir oyun. İstediği gibi oynayabilir. Yanlışlar ve doğrularla. Ama bozmak, bozup yeniden başlamak yoktur bu işte. Üstelik önceden haber de verilmemiştir. Kendi rızasıyla başlayamayışı gibi... (Topal Koşma)
  • Kendi var kendisi için. (Yandırma)
  • “Ben hayal ettim, yazdım, siz okuyorsunuz. Karşılıklı bir emek alışverişi... Bir anlamda buluşuyoruz.” (Oradan da Geçti Kara Leylekler)
  • Yıllar, birçok şeyi beraber götürerek, dönmemecesine geçip gitmiştir bir kez. Yeniden de kurulamaz... (Topal Koşma)

  • Kim solcu? Ben tabii. Ben solcuyum. (Zor Yokuşu)
  • Ham duygularımı, yaşamamın zorlukları içinde, nasıl da usumdan yarattığım güneşlerde olgunlaştırdım ben. Bu güneşlerimi ortalara çıkarmalıyım demiştim işin başında. İyi demişim. Hep kullanılmış duyguların, hep kullanılmışlıkların içinde çevremdekiler. Beni tüketen bu oluyor. (Toplu Öyküler 1)
  • Hiç kimseye tahammül edemedim, önüme gelene aksilendim. İçimde kaybolan bir şey var. Ağlasam bir hoş, ağlamasam bir hoş... (Püf Noktası)
  • N'oldu bizim insanımıza? (Gülün İçinde Bülbül Sesi Var)
  • Acemi biri, "Kapıyı çarptı. Çıktı." der. Yanlış. Kapıyı çarpıp çıkan biri, bir süre sonra döner... (Menekşeli Bilinç)
  • İnsanlar gülmüyor. Gülümsemiyorlar bile. Terör, kötülük, acı, kan, şiddet, hırs, para para kara para kara, ölümler, ziyan kadınlar, öldürenler, bebeler, küçük çocuklar, yokluk, yoksulluk, kavga, pislik, hastalık/lar, açlık, fuhuş, işsizlik, ziyan adamlar, isyan, başkaldırı, yürüyüşler, korku, korkusuzluktan korkma, utanmazlık, ha ha ha, dans, müzik, neşe, sarhoşlar, çılgın eğlenceler... Kusanlar... (Çisenti)
  • "Yazık oldu. Hayatı bu kadar anlamamalıydık..." (Bozbulanık)

  • Bir söz vardır: İnsanın ağzı torba değil ki büzesin, denir. İnsanlar ileri geri konuşur dururlar. Doğru, iyi, yerinde konuşmak, yaşamayı güzelleştirir. Ne var ki, bu herkesin harcı değildir. Bunu yapabilenler de bilge kişilerdir. (Dur Dünya Çocukları Bekle)
  • AH SİZLER! EĞİTİLMELİSİNİZ, EĞİTİLMELİ! (Zor Yokuşu)
  • Ham duygularımı, yaşamamın zorlukları içinde, nasıl da usumdan yarattığım güneşlerde olgunlaştırdım ben.. (Menekşeli Bilinç)
  • Yaşadığımız şu günleri anlamaya çalışmak, beni çok yordu. Yazmak giderek büsbütün zorlaşıyor benim için. (Bir Kara Derin Kuyu)
  • Gece uykusu kaçanlar, bir türlü uyku tutturamayanlar, 'sabahı sabahladım' derler. Geceyi nasıl geçirip, sabaha nasıl erişeceğini bilemez insan. Yatar. Olmaz; bir türlü yerleşemez yatağa. Sağa döner olmaz, sola döner olmaz, gene sağa, gene ... Döner durur. Düşünceler bile baştan başlayıp, sonuna dek sürdürülemez. Bölük pörçük, oradan oraya atlayarak dolaşır durur. (Çisenti)
  • Ben bu yaşa kadar, hiç kimseyle kavga etmedim. Kimseyle, öyle yüzyüze, telefonla olsun, mektupla olsun, bağırıp çağırmadım. Önüme kalabalık edenler, saygının, sevginin değerini bilmeyenler çıkınca, vazgeçiverdim onlardan; nasıl olsa işe yaramazlar diye düşündüm. Ayrıca kırdıklarım, gücendiklerim oldu. Olmaz mı? Oldu da, ben gene sustum. Beni kıracak durumu yaratabildiklerine göre, artık, dediydim, dediydin demenin ne anlamı var ki. Susmanın, susabilmenin güzelliğini neyle değişebilir insan. (Çavlanın İçinde Sessizce)
  • "Canına yandığımın dünyası!" (Dur Dünya Çocukları Bekle)