Züppe Kocanın Şarkıcı Karısı ve Başka Nahoş Gerçekler - Sevil Atasoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Züppe Kocanın Şarkıcı Karısı ve Başka Nahoş Gerçekler kimin eseri? Züppe Kocanın Şarkıcı Karısı ve Başka Nahoş Gerçekler kitabının yazarı kimdir? Züppe Kocanın Şarkıcı Karısı ve Başka Nahoş Gerçekler konusu ve anafikri nedir? Züppe Kocanın Şarkıcı Karısı ve Başka Nahoş Gerçekler kitabı ne anlatıyor? Züppe Kocanın Şarkıcı Karısı ve Başka Nahoş Gerçekler kitabının yazarı Sevil Atasoy kimdir? İşte Züppe Kocanın Şarkıcı Karısı ve Başka Nahoş Gerçekler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Sevil Atasoy

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9786050946628

Sayfa Sayısı: 224

Züppe Kocanın Şarkıcı Karısı ve Başka Nahoş Gerçekler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Efsane polisler, heykeli dikilen savcılar, yıldızlaşan delil avcıları arasında yeni bir yolculuğa hazır mısınız?

Kırmızı elbise giymeye korkan kadınlar, buz üzerindeki seks işçileri, cinlere perilere inananlar sizi bekliyor.

Çinliler Uygurların DNA’sını neden topladı?

Kadın savcı on binlerce kadın ve erkek arasında yeşil gözlü katili nasıl buldu?

Kusursuz cinayeti işlemek mümkün mü?

İnsanoğlu ne kadar vahşileşir?

Bu soruların ve daha nicelerinin yanıtlarını veren Züppe Kocanın Şarkıcı Karısı, baş döndürücü tekniklerle yürütülen başarılı soruşturmaların yanı sıra, masumları yıllarca hapiste tutan hatalar, “sihirli bir değnek” sanılan DNA’nın neden olduğu haksızlıklar gibi nahoş gerçekleri mercek altına alan yeni bir Sevil Atasoy kitabı.

(Tanıtım Bülteninden)

Züppe Kocanın Şarkıcı Karısı ve Başka Nahoş Gerçekler Alıntıları - Sözleri

  • İnandıkları için ölmek güzeldir. Korkaklar her gün, cesurlar bir kez ölür.
  • İnsanın yaptığı kötülükler ölümünden sonra yaşar, iyilikler genellikle kemikleriyle gömülür.
  • Bir suçluyu kurtarmak bir masumu mahkum etmekten evladır.
  • Bu canavarın beynime ne zaman girdiğini bilmiyorum. Hiçbir zaman bilemeyeceğim.
  • Cinayet patates cipsi gibidir;bir teki ile yetinemezsin.
  • Korkaklar her gün, cesurlar bir kez ölür.
  • Evet her insan kötü, her insan yalancı Şeytani dilleriyle kara ruhlar korosunda Yüzsüzce tutturmuşlar bir şarkı
  • Aslında yenidoğanlar arasında erkek çocukların sayısı kızlara göre biraz daha fazladır. Gelişmiş ülkelerde 1,03-1,07 arasında olan bu oran (Türkiye'de 1,04), çocuklar büyüdükçe bire yaklaşır; ihtiyarladıkça, kadınların daha uzun yaşaması nedeniyle birin altına düşer. Yeni doğanlar arasında 1,07'nin üzerindeki bir sayı, erkek çocukların ileride evlenecek kadın bulamayacağının işareti olarak kabul edilir. Çin'in kimi eyaletlerinde bu oranın 1,38'e ulaşması geleceğe yönelik ciddi kaygılar uyandırıyor.
  • Türkiye'nin iki katına varan yüzölçümüne karşılık, nüfusu ancak dörtte birimiz olan Sincan'da (Doğu Türkistan), Uygurların yanı sıra Kazak ve Kargu gibi Türki topluluklarla Han, Hui, ve Mogollar da yaşıyor. Ancak Müslüman olan Uygurlar en kalabalık etnik grup ve Çin'in genel nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Hanlar ile hiçbir genetik ortaklıkları bulunmuyor.
  • İnandıkların için ölmek güzeldir. Korkaklar her gün, cesurlar bir kez ölür. William Shakespeare
  • Korkaklar her gün, cesurlar bir kez ölür.
  • Evet her insan kötü, her insan yalancı.
  • Ukrayna asıllı İsrail vatandaşı 31 yaşındaki Wolfman'ın Kıbrıs ve Ortadoğu'da organ ticareti yaptığı, Türkiye'de de bu faaliyetlere başladıkları ve yeni hedeflerinin ise Türkiye'deki mülteci Suriyeliler olduğu ileri sürüldü. Tahran kaynaklı Fars Haber Ajansı'nın 1 Ağustos 2017 tarihinde geçtiği, doğruluğu kanıtlanamayan bir ha­bere göre, şimdilerde Halep'in kuzeyinden kaçırılan çocuklar Ga­ziantep, Kilis ve Urfa hastanelerinde organ nakli için kullanılıyor.

Züppe Kocanın Şarkıcı Karısı ve Başka Nahoş Gerçekler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Öncelikle şunu söylemek istiyorum; kitabı baştan sona Sevil Atasoy vurguları ve ses tonu ile okudum. Kanıt dizisinden bilgisine ve anlatım tarzına hayran olduğum biridir Sevil Atasoy. Ama kitapları konusunda kararsız kalmıştım. Tavsiyesine güvendiğim bir yazar arkadaşımın övgüsü üzerine aldım ve daha ilk sayfalarda doğru karar verdiğimi anladım. Kitabın ana konusu DNA... Çoğunluğu Amerika'da işlenmiş cinayetlerin (ama öyle böyle cinayetler değil) çözümünde, katillerin yakalanmasında DNA'nın önemi anlatılıyor. DNA profilleri sayesinde imkansız gibi görülen davaların, uzun yıllar sürse de çözüme ulaştığı bir çok vakayı konu alıyor. İlgi çekici bir diğer konu da Çinlilerin Uygur Türk'lerinden topladıkları DNA 'ları ve bunu sır gibi saklamaları. Bu konuda Sevil Atasoy' un bazı tahminleri var. O yıllarda hâlâ sırrını korumuş ama belki şimdilerde gün yüzüne çıkmıştır. Ve ben bunu kesinlikle araştıracağım. Aslında polisiyeye doyuran bir kitap diyebilirim. Gereksiz ayrıntıya girmeden, delillerin nasıl bulunup birleştirildiğini, katillerin nasıl yakalandığını anlatan, bilimsel verilerle bezeli harika bir kitap okudum. Ve iyi ki de okudum. İlgi alanına girenlere tavsiyemdir efendim. (Huzursuz Kitap)

" Kusursuz cinayet yoktur." Kitabı havaalanındaki kitapçıda gördüm. Önce arka kapağını okudum sonra bir sayfasını açtım ve Publilius Syrus'un şu sözüne rastladım: "Tek bir saç kılının dahi gölgesi vardır." Önce bu sayfanın fotoğrafını çektim. Sonra internetten siparişini verdim. Polisiye hikâyelere merakım yoktur ama bu kitap başka. Gerçek olaylar, bilim ve Sevil Hocanın harika anlatımı var. Kitabı okurken Sevil Hocanın, TV'deki "Kanıt" programını izliyormuş gibi hissedebilirsiniz. Kendisinin okuduğum ilk kitabı ve diğer kitaplarını da okuma isteği uyandıran kitabı. Kitapta neler var? 24 başlıktan oluşan bir içindekiler kısmı var ama daha fazla hikâye olduğunu söylemeliyim. Kitaba ismini veren hikâye ilk hikâye. Kitapta, uzun süre yakalanamamış seri katillerin çok küçük ihmalleriyle kendilerini nasıl ele verdiklerini, bir başka katilin yakalanışının ise kendi kızının tamamen ilgisiz bir biçimde hastaneye verdiği bir örnekten oluşunu, masum insanların hapse girişlerini, polislerle suçluların amansız mücadelelerini ve zeka çarpışmalarını okuyorsunuz. Her sayfada öncekilerinden daha ilginç bilgiler var. Özellikle kitabın sonlarında, hikâyelerdeki bilgileri özetleyen, DNA analizinin yeterliliğini sorgulayan cümleler oldukça ilgi çekiciydi. Mesela, "İki kişi otuz saniye kadar karşılıklı konuştuğunda, yüzlerinden alınan sürüntülerde karşısındakinin sıçrayan tükürük taneciklerinin DNA'sı da bulunuyor." (Mert)

"Kusursuz cinayet yoktur." Kitabı havaalanındaki kitapçıda gördüm. Önce arka kapağını okudum sonra bir sayfasını açtım ve Publilius Syrus'un şu sözüne rastladım: "Tek bir saç kılının dahi gölgesi vardır." Önce bu sayfanın fotoğrafını çektim. Sonra internetten siparişini verdim. Polisiye hikâyelere merakım yoktur ama bu kitap başka. Gerçek olaylar, bilim ve Sevil Hocanın harika anlatımı var. Kitabı okurken Sevil Hocanın, TV'deki "Kanıt" programını izliyormuş gibi hissedebilirsiniz. Kendisinin okuduğum ilk kitabı ve diğer kitaplarını da okuma isteği uyandıran kitabı. Kitapta neler var? 24 başlıktan oluşan bir içindekiler kısmı var ama daha fazla hikâye olduğunu söylemeliyim. Kitaba ismini veren hikâye ilk hikâye. Kitapta, uzun süre yakalanamamış seri katillerin çok küçük ihmalleriyle kendilerini nasıl ele verdiklerini, bir başka katilin yakalanışının ise kendi kızının tamamen ilgisiz bir biçimde hastaneye verdiği bir örnekten oluşunu, masum insanların hapse girişlerini, polislerle suçluların amansız mücadelelerini ve zeka çarpışmalarını okuyorsunuz. Her sayfada öncekilerinden daha ilginç bilgiler var. Özellikle kitabın sonlarında, hikâyelerdeki bilgileri özetleyen, DNA analizinin yeterliliğini sorgulayan cümleler oldukça ilgi çekiciydi. Mesela, "İki kişi otuz saniye kadar karşılıklı konuştuğunda, yüzlerinden alınan sürüntülerde karşısındakinin sıçrayan tükürük taneciklerinin DNA'sı da bulunuyor." (s.220). (Ferdi Bişkin)

Kitabın Yazarı Sevil Atasoy Kimdir?

Sevil Atasoy (d. 1949, İstanbul), İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü öğretim üyesi olan Türk bilim kadını. Prof. Dr. Şemsi Gök ve Dr. Ferda Gök'ün kızıdır.

Alman Lisesi'ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi'nde yüksek tahsilini tamamladı "Tıp Bilimleri" doktorası yapan Sevil Atasoy, biyokimya uzmanı oldu.

Türkiye'de, DNA delilleri ve kriminal laboratuvarların gelişmesine katkısı nedeniyle "Yılın Bilim İnsanı Ödülü"ne lâyık görüldü.

2005 - 2010 arasında Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Üretiminde Tahminler Daimi Komisyonu üyeliği ve Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu başkanlığı (2010) yaptı.

1980-1993 yılları arasında T.C. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Kimyasal Tahliller İhtisas Dairesi başkanlığını üstlenen Atasoy, 1988-2005 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü'nün müdürlüğünü yürüttü ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde öğretim üyeliği yaptı.

İngilizce, Almanca ve Fransızca bilen Atasoy, Hürriyet Gazetesi'nin Pazar ekinde "Delil Avcısı" adlı sayfada 250 kadar gerçek suç öyküsü yayınladı

Okan Bayülgen'le birlikte yürüttüğü Muhabbet Kralı adlı talk show programıyla İsmail Cem ödülünü aldı.

Temmuz 2010'dan itibaren Kanal D'de yayınlanan Kanıt adlı eğlendirici-eğitici polisiye dizinin konsept ve hikaye danışmanıdır.

Uluslararası Adli Bilimler Merkezi'nin ortağı, Teşvikiye Laboratuvarı ve Atasoy Danışmanlık şirketlerinin sahibidir. Masumiyet Projesi (Innocence Project)

Sevil Atasoy Kitapları - Eserleri

  • Kusursuz Cinayet Yoktur
  • Labirent
  • Acayip İşler
  • Her Çikolata Yenmez
  • Karanlığa Yolculuk
  • Züppe Kocanın Şarkıcı Karısı ve Başka Nahoş Gerçekler

  • Yeraltındaki Melekler, Yerüstündeki Şeytanlar
  • Çürük Elmalar Masum Mahkumlar
  • Bu Ayak İzi Senin, Dr. Watson!

Sevil Atasoy Alıntıları - Sözleri

  • Ister Douglas ve Ressler'in orijinal tanımlaması gibi Criminal profilleme deyin, isterseniz daha sonraki adlarıyla psikolojik profilleme, davranış profillemesi ya da soruşturmacı profillemeyi tercih edin, izlenen 5 basamaklı yol hep aynıdır. Bunlar delil toplama, sınıflama, suçla ilgili davranış dizisinin rekonstrüksiyonu, saldırgana ait bir imza varlığının yada varsa kişisel özelliklerinin saptanmasıdır. Toplanan bilgiler, artık önceki çalışmalardan elde edilen deneyime dayalı olarak değil, gelişmiş matematik formüller kullanılarak değerlendiriliyor. Coğrafi bilgi sistemlerinden de yararlanılarak bir profil oluşturuluyor. (Yeraltındaki Melekler, Yerüstündeki Şeytanlar)
  • Türkiye'nin iki katına varan yüzölçümüne karşılık, nüfusu ancak dörtte birimiz olan Sincan'da (Doğu Türkistan), Uygurların yanı sıra Kazak ve Kargu gibi Türki topluluklarla Han, Hui, ve Mogollar da yaşıyor. Ancak Müslüman olan Uygurlar en kalabalık etnik grup ve Çin'in genel nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Hanlar ile hiçbir genetik ortaklıkları bulunmuyor. (Züppe Kocanın Şarkıcı Karısı ve Başka Nahoş Gerçekler)
  • Pakistan Ulusal Cocuk Haklari Birligi, genc erkegin yasliya hizmetini, sosyal statu gostergesi kabul eder. (Bu Ayak İzi Senin, Dr. Watson!)
  • Aslında, erkek gibi davranmayıp, cinayet silahı olarak tabanca ya da bıçağı değil, ilaç ve zehirleri tercih ettiklerinden, birçok kadın katil hiç yakalanmamış olabilir. (Karanlığa Yolculuk)
  • Korkaklar her gün, cesurlar bir kez ölür. (Züppe Kocanın Şarkıcı Karısı ve Başka Nahoş Gerçekler)
  • Keske Bay Sherlock Holmes gercek olsaydi da, Londra polis muduru Karindesen Jak'i bir turlu bulamadigindan istifa etmek zorunda kalmasaydi. (Bu Ayak İzi Senin, Dr. Watson!)

  • "Hiçbir şey apaçık görünen kadar aldatıcı değildir" demiş Sherlock Holmes'in yaratıcısı Sir Arthur Conan Doyle. (Her Çikolata Yenmez)
  • Her sadist bir mazoşist, her mazoşist bir sadisttir (Kusursuz Cinayet Yoktur)
  • Hiçbir şey, apaçık ortada olan kadar aldatıcı değildir. “Boscombe Vadisinin Gizemi”nde Sherlock Holmes, Dr. Watson’a, (Karanlığa Yolculuk)
  • Şu gerçeği kabul etmeliyiz ki, ünlü bir seri katil etkili ve ekonomik biçimde iki ihtiyacı karşılar: Ölüm ve şöhret. (Çürük Elmalar Masum Mahkumlar)
  • Roman yazabilmek için mi öldürdüler yoksa cinayeti işledikten sonra romanını mı yazmak istediler, bilinmez. (Çürük Elmalar Masum Mahkumlar)
  • 2008'in son günlerinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, açık ve net biçimde, hüküm giymemiş kişilerin parmak izi ve DNA bilgilerini bir veri tabanında sonsuza kadar tutmanın insan haklarına aykırı olduğuna karar verdi. 19 yargıcın oybirliği ile verdiği bu karar, hükümetlerin ellerindeki verilerin bir bölümünü (şüpheli olduklarından parmak izi ve DNA'sı alınmış, ancak olayla ilgisi bulunmadığı anlaşılmış kişilerin bilgilerini) silmek zorunda olduğunu ve Avrupa Konseyi'nin 47 üyesinden biri olan İngiltere'nin de buna uyması gerektiğini belirtti. Yazımın başında sözünü ettiğim, hırsızlıkla suçlanan ama beraat eden küçük S. ve kız arkadaşıyla tartıştığı için tutuklanan, ancak kız şikâyetini geri alınca davası düşen Michael Marper'e 42 biner İngiliz Lirası tazminat vermeye mahkûm etti. Bununla birlikte AİHM, İngiltere'nin İskoçya örneğinin de izlenebileceği sinyalini verdi. İskoçya, bir cinsel ya da şiddet suçu olmadığı takdirde, beraat eden ya da soruşturmaya uğramayan kişilerin bilgisini bankasından siliyor. Ancak silinceye dek üç yıl bekleme izni var, yargıç kararıyla bu süreyi beş yıla uzatabiliyor. (Her Çikolata Yenmez)
  • Sung Tz’u, bundan tam 762 yıl önce yazdığı Hsi Yuan Çi Lu (Hataları Yıkamak) adlı kitabında, bir çeltik tarlasında bıçaklanarak öldürülen adamın öyküsünü anlatır. Cesedin bulunuşunun ertesi günü, Sung Tz’u, köylülere ellerindeki orakları yere bırakmalarını söyler. Sinekler oraklardan birine üşüşünce, Sung Tz’u katilin kim olduğunu bulur. (Ölenin küçük bir doku parçası, bıçağın üzerinde kalmış olsa gerek.) Yazarın anlattığına göre, köylü hem suçunu itiraf eder, hem de öylesine şaşalar ki “kafasını yerlere vurur”. (Karanlığa Yolculuk)

  • Evet her insan kötü, her insan yalancı Şeytani dilleriyle kara ruhlar korosunda Yüzsüzce tutturmuşlar bir şarkı (Züppe Kocanın Şarkıcı Karısı ve Başka Nahoş Gerçekler)
  • İmkansızı eledikten sonra geri de kalan ne kadar akıl dışı gelse de gerçek olmalıdır. Sherlock Holmes (Çürük Elmalar Masum Mahkumlar)
  • Interpol verilerine göre, son 30 yılda ülkemizden yüz bin şahin ve beş yüz bin şahin yumurtası kaçırıldı. İyi eğitilmiş bir şahinin 5000 ila 50000 dolar arasında alıcı bulduğu düşünülürse, bilim adamı, diplomat ya da turist kisvesi altında, lüks otolarla Kayseri’nin Sultansazlığı civarında neden dolaşıldığı anlam kazanır. Bu bölgede 2005 eylülünde, ara sıra olduğu gibi, gene yangın çıktı. Yangının çıkış nedeni “Kırık cam şişelerinin taban bölümleri güneş ışıklarını, kuru ot ve sazlara mercek gibi yansıtarak yangına sebep olmuştur. Bölgede yapılan incelemelerde yangına sebep olan cam şişe parçaları bulunmuştur.”şeklinde açıklandı. Umarım ele geçen cam parçaları, piknikçilerin aşka gelip, şişe kırdığı şeklinde yorumlanmadı ve yangın çıkartmak amacıyla kasten oraya yerleştirildiği varsayılarak, şüpheliler bulunduğu takdirde, kimin eliyle kırıldığını kanıtlayabilmek üzere, kriminal laboratuvarlara gönderilerek inceletildi. Öte yandan, şahin peşinde olanların her zaman Karacaoğlan misali, “Ben bir şahan olsam sen bir balaban, alsam cırnağıma çıksam yola ben” diyerek masum türküler söylemediğini, eğitimli şahinlerin Güney Amerika’da kokain ve Batı Asya’da eroin kuryeliği yaptığını da unutmamak gerek. . (Labirent)
  • En iyisi bilmediğini bilmektir. Bilmediğin halde bilir gibi yapmak bir hastalıktır. Lao - Tzu (Çürük Elmalar Masum Mahkumlar)
  • Basariya gereken sans mi, zeka mi? (Bu Ayak İzi Senin, Dr. Watson!)
  • Ukrayna asıllı İsrail vatandaşı 31 yaşındaki Wolfman'ın Kıbrıs ve Ortadoğu'da organ ticareti yaptığı, Türkiye'de de bu faaliyetlere başladıkları ve yeni hedeflerinin ise Türkiye'deki mülteci Suriyeliler olduğu ileri sürüldü. Tahran kaynaklı Fars Haber Ajansı'nın 1 Ağustos 2017 tarihinde geçtiği, doğruluğu kanıtlanamayan bir ha­bere göre, şimdilerde Halep'in kuzeyinden kaçırılan çocuklar Ga­ziantep, Kilis ve Urfa hastanelerinde organ nakli için kullanılıyor. (Züppe Kocanın Şarkıcı Karısı ve Başka Nahoş Gerçekler)
  • 19. yüzyıl sonlarında Orta Avrupa, Fransa ve kısmen Amerika'da absent, çok modaydı. Sayısız sanatçı ve edebiyatçı, yaratıcılığını geliştirmek amacıyla, yüksek ayaklı bir cam kadehe absent doldurdu, üzerine delikli bir kaşık, kaşığa bir kesme şeker yerleştirdi, buz gibi su dökerek hem şekeri içkiye kattı, hem absentini seyreltti ve bundan ciddi biçimde zarar gördü. Bu arada, Yahya Kemal Beyatlı'nın da, Paris'te geçen gençliğinde sıkı bir absentçi olduğunu ve bundan "Büyü Şiir"de söz ettiğini belirtelim. ("Paris'te genç iken koyu Baudelaire'perest idim / Balkon'la, Yolculuk'la, Güzellikle mest idim. Sinmişti şi'ri ruhuma ulvi keder gibi / Absente damla damla sızan şeker gibi.") Toplumlarda yaşanan şiddetin sorumlusu olarak da görülen absent, 1900'lerin ilk yıllarında, 82 bin İsviçrelinin imzasıyla önce bu ülkede, ardından Avrupa'nın hemen tamamında ve Amerika'da yasaklandı. 1988'de Avrupa ülkelerinde, 2007'de Amerika'da satışı yeniden serbest bırakıldı. Van Gogh, Degas, Toulouse-Lautrec, Picasso, Edgar Allen Poe ve Charles Baudelaire gibi pek çok ünlüde gözlenen algı, duygudurum, bilinç ve davranış değişiklikleri, içtikleri fazla miktarda absente bağlanır. (Her Çikolata Yenmez)