Ah “Nerede o eski ramazanlar” diyenler?
Büyüklerimiz büyüklerinden, onlarda büyüklerinden duya gelmişti bunu…
Bizde küçüklüğümüzden beri, büyüklerimizden hep duyardık bu tatlı sözü:
“Ah..! nerde o eski ramazanlar… “
Ya da
“Ah..! nerde o eski bayramlar..”
Ve bulunduğu yaş dilimine göre hatırladıklarını eklerlerdi.
“En az onbeş gün önceden başlayan ramazan hazırlıkları..
Camilerde, evlerde temizlikler…
Mutfak eksiklerini gidermeler…
İhtiyaç sahibi komşuların durumunu sorgulamalar..
Kağıt helvacılar, ortaoyuncular, Sahura kadar süren tadına doyulmaz sohbetler…
Ramazan'ın müjdecisi hilalin gökyüzünde görmek için damlarda veya yüksekçe tepelerde tutulan nöbetler..
Hilal’i gördüğüne dair yeminler ve imamın ramazanın başladığına dair ilanı…
Sahurda atılan toplar…
Uyuyanları sahurda uyandırmak isteyen davulcular..
İftarda heyecanla beklenen toplar…
İftariyelikler bile bambaşkaydı.. onlarca çeşit süslemeler..
Çeşit çeşit hoşaflar…
Buz gibi bozalar ya da içimizi ısıtacak salepler..
Sahura vakit girmeden en az bir yarım saat önce ara vermeler..
Çocuklar arkada evin reisi önde ailece hatim indirmeler..
Sabah namazı vakti girince cemaatle kılınan sabah namazı…
Sıcak pide ve köşebaşı tatlıcıları..
İftar duası ve hurmayla açılan iftarlar…
İftar sonrası mahalle meydanı veya sokakta, çocukların yıl boyu akşam için zor izin aldığı doyasıya oyunlar..
Nargileler..
Teravihler.. Hızlı kıldıran imamlar veya hatimle kıldıranlar…
İki minare arası kurulan mahyalar…
Mahallede unutulmayan fakir ve miskinler..
Ramazanın ilk on beş gününe yokuş, son on beş gününe iniş demeler..
Zengin fakir ayrımı olmaksızın yapılan İftar davetleri..
Sonlara doğru hayıflanmalar… Ne çabuk geçti mubarek demeler…
Bayram öncesi alınan ve heyecanla bayrama bekletilen yeni giysiler…
Bayram sabahı erkenden kalkıp bayram namazına gitmeler..
Bayrama şeker değil de Ramazan bayramı demeler..
Camide namaz sonrası saf tutup bayramlaşmalar…
Düşmanlık ve küslüklere daha camideyken son vermeler…
Cami dönüşü küçüklerin büyüklerin ellerini öpmesi ve aile içi bayramlaşma…
Kahvaltı sonrası mezarlığa gidip vefat edenler için dua etmeler…
Akraba ve komşu ziyaretleri..
Hüseyin Ozan Öztürk’ün ifadesi ile
“O eski bayramlar,o eski ramazanlar nerde.? O kutlu tekbirler,o mutlu anlar nerde? Yüzlercesi gitti,biz kaldık yapayalnız; O eski dostlar nerde,o cananlar nerde?”
Ve daha neleeer neler..”
Hep bunları duyar, duydukça bu mübarek ayı içimizde büyütür, büyüklerimiz gibi hakkını vermesek te, zamanın şartlarına göre gereğini yerine getirmeye çalışırdık..
Şimdi onlarda yok…
“Ah nerede o eski ramazanlar” diyen büyüklerimiz de tek tek gidiyor aramızdan..
Ve bizde ah çekiyoruz “Ah nerede o eski ramazanlar diyenler”...
“Nerde o eski ramazanları” anlatarak bizleri büyütenler..
Gelenekleri görmesek te ibadetleri almıştık büyüklerimizden..
Teravihe babamızla gitmeyi, ailece sahur veya iftar sofrası adabını,
Şimdi onlarda yok aramızda…
Ve Çocuklarımızda şunu diyecekler:
“Ah.! nerede o baba ve annelerimizden önceki ramazanlar”
En azından hayırlı ramazanlar…
Bu arada Afrika için açılmış yardımlara lütfen azami katkıyı sunlaım.. Her gün yüzlerce çocuk açlıktan ölüyor..
Sağlıcakla kalın.