Bataklıktan Çıkışın Gerçek Yolu
Tarihi boyunca toplumlar, karşılaştıkları zorlukları aşabilmek için farklı yollar denemiş, kimi zaman kendi akıllarını mutlak ölçü kabul etmiş, kimi zaman da çıkarlarını hakikatin önüne koymuştur. Ama en büyük hakikat : Menfaatlerin ve arzuların gölgesinde şekillenen anlayışlar, insanı ve toplumu yükseltmedi, tam aksine daha derin krizlerin içine sürükledi. Bugün de yaşanan sıkıntılar ve bataklıklar, çoğu kez bu dar bakış açıların bir sonucudur.
Artık sadece aklımızla değil, vücudumuzun bütün denklemleriyle yaşanan acılara nasıl karşılık verdiğimizi sorgulamalıyız.
Gazze’de masum çocuklar annelerinin kucağında can verirken, kadınlar gözyaşları içinde toprağa düşerken ve günahsızlar ateşin, bombanın ortasında haykırırken biz hâlâ kendi köşelerimize çekilip zalimlerle yapilan anlaşmalarla kurtulacağımizi ve yapilan ibadetle cenneti hak edeceğimizi mi düşünüyoruz? Oysa cennet te kurtulus ta hiçbir zaman, hiçbir peygamber döneminde bu kadar ucuz olmadı. mazlum duası arşa yükseliyor ve bizde hiçbir titreşim, hiçbir huzursuzluk, hiçbir tepki doğmuyor, yinede kurtulus diyoruz, cennet diyoruz. Aslinda gerçekten yaşıyor muyuz diye kendimize sormaliyiz.
Dini, kendi çıkarlarımızı meşrulaştıracak bir araç gibi yorumlamak, hakikati eğip bükerek zoraki anlamlar yüklemek,zalimlerle anlaşmak ne kişisel hayatımızda ne de toplumsal mücadelemizde bize bir çıkış kapısı sunar. Bu yaklaşım, tıpkı bataklığa saplanmış birinin daha çok çırpındıkça daha derine gömülmesi gibidir. Çare, aklımızı mutlaklaştırmakta değil, Allah’ın bize sunduğu ilahi hikmeti doğru anlamakta ve o hikmeti adalet, merhamet ve kardeşlik zemininde hayata taşımaktadır.
Bugün en büyük ihtiyacımız, önyargılarımızı bir kenara bırakabilmek, mezhep taassubunun dar kalıplarından sıyrılabilmek ve ırksal üstünlük iddialarını geride bırakip zalimlerle değil mazlumlarla birlikte olmaktır. Çünkü İslam medeniyetinin altın çağlarını doğuran şey; bir grubun ya da kavmin üstünlüğü değil, farklılıkları eriten bir kardeşlik, adalet ve hakikat anlayışıdir.
Vicdan, zor zamanlarda bile dimdik ayakta durmamızı sağlayan cesaret, olayları derin kavrayışla değerlendirmemizi mümkün kılan feraset ve geleceği berrak bir şekilde görebilmemizi sağlayan basiret… İşte bu Kalbin ilahi enerjisi, zulme karşı direncin ve adaletin en güçlü çağrısıdır.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Eylül 2025 BM Genel Kurulda Gazze'ye doğru yolda olan Küresel SUMUD filosu'nu Korumak üzere ülkesinin cartagena limani'indan bir askeri geminin yola çıkacağını duyurdu. Gazze Zulmune karşı sessiz kalmayan Kolombiya Devlet Başkanı da, BM Genel kurulunda Dünya'ya seslenişinde, “ABD, İsrail ve NATO’ya karşı birleşelim, özgürlüğümüzü savunalım.” demesi bu vicdani enerjinin bir tezahürü gibidir:
Eğer kalbimiz bu çağrıyı duymuyorsa, hayat damarlarımızın yalnızca biyolojik değil, vicdani anlamda da kuruduğunu kabul etmeliyiz. Bugün insanlığın ihtiyacı hakkı savunan, adaleti arayan ve zulme karşı titreşen bir merkez görmektir.
Islamin bize kazandirdigi değerleri kuşanırsak, sadece mevcut krizleri aşmakla kalmaz, yarınların inşasında da yeniden öncü bir medeniyetin kurucuları olabiliriz.Bu degerlerin, bizi içine çeken batakliklari da kurutacak en güçlü semayemiz olduğunu göreceğiz.
Tarihte bizi yücelten şey güç ve servet değil, hakka bağlılık ve adaletin yanında dimdik durabilme iradesiydi. Bugün yeniden bu ruhu kuşanabilirsek, hiçbir zorluk karşısında yenilmeyiz. Aksine, imkânsız gibi görünen engeller bile birer fırsata dönüşür.
Çıkış yolumuz, insanı ve toplumu hakikatle inşa eden o yüce anlayıştır.
Bugün yeniden bu özümüze dönmek, kardeşliğimizi diri tutmak ve her türlü zorluğu, hatta imkânsızı bile aşmak için tek çıkış, dinimizi çıkarlarımızın aracı kılmakta değil, onun ışığında kendimizi ve toplumsal hayatımızı yeniden inşa etmektedir. Ancak o zaman, hem kendi içimizdeki bataklıkları kurutabilir, hem de insanlığa yeniden umut aşılayacak bir ufuk çizebiliriz.
Kâfirler de birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz emredildiğiniz gibi yardımlaşmazsanız, yeryüzünde bir fitne (İslâm zâ'fiyeti) ve büyük bir fesad (küfür hâkimiyeti) olur.
Enfâl sûresi_73
Mehmet Halit Demir
23.Dönem Mardin Milletvekili