BAYRAM MESAJI MI ? Yoksa İNSANLIK SAVAŞI MI ?
Değerli Okurlarım ;
Annemin vefatından dolayı uzun zamandır sizlerden uzağım. Taziyemizde bizleri ailece yalnız bırakmayan Mardin halkına, tüm dost ve akrabalarıma, dışardan bizleri telefonla arayan, telgraf çeken, bizlerle acımızı paylaşan herkese şahsım ve ailem adına sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Cumanızı ve Mübarek Kurban Bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım.
Kıymetli okurlarım bu Mübarek Kurban Bayramında Filistinli bir yavrumuzun bayram mesajına ve feryadına kulak verelim.
DUYUN BENİ EY DÜNYA, DUYUN BENİ EY İNSANLIK
Kenarlarında renkli çiçekler olan mektup kağıtlarına yazmak isterdim.
Kelebek kanatları boyamayı,
Kuşların ötüşünü dinlemeyi,
Hatta uçurtma uçurmayı da öğrenebilirdim.
Bağışlayın beni.
Top ateşleri, bomba gürültüleri arasında doğdum ben.
Yaşım 13 benim.
Ninniler yerine, makinelilerin takırtılarıyla büyüdüm.
Renklerden ilk önce, kan kırmızısını tanıdım.
Çiçeklerden önce, ölülerin arasında dolandım.
Hiç saklambaç oynayamadım kelebeklerle.
Üç yaşımdayken, en büyük abimi,
sekizimdeyken, ortancayı kaybettim
Babamı ellerini bağlayarak götürdüklerinde dokuz yaşındaydım.
Gömdüğümüzde babamı on yaşındaydım.
Ablam 15'inde terk etti evi.
15'inde kızlar okula gider.
17'sinde dantel örer.
Çeyiz sandığı düzer.
Bizim burada 15'inde kızlar savaşa gider.
Seçme hakkı tanımaz zorbalar bir genç kız olsan bile sana.
Ya evinde oturup ölümü bekleyeceksin.
Ha bugün, ha yarın diye diye yaşarken öleceksin. Ya da...
Ölümlerin ateşinden sesleniyorum size duyuyor musunuz ?
Filistin'im ben. Gazze'yim. Irak'ım. Suriye'yim. Mısır'ım. Kobani'yim.
Ama yine de yaşıyorum işte.
Çünkü kanlı topraklarda büyürken yaşamayı...
Çiçek boyamayı değilse de, mezar taşlarında çiçek büyütmeyi...
Kelebek kovalamayı değil ama, tüfek tutmayı öğrendik.
Sokak aralarında mermi kovanlarından oyuncak yaptık.
Patlamamış el bombaları topladık.
Mayınların üstünde sek sek oynadık.
Bu kadar nefret, bu kadar acı arasında yaşamayı...
Karanlıklar arasından güneşe bakmayı becerdik.
Onun için kocaman ve karadır gözlerimiz.
Onun için hala sımsıcaktır, düşmana taş atarken nasırlaşan minik ellerimiz.
Evimizi yıktılar dün.
Bir baştan bir başa mahallemizi yaktılar.
Mermi kovanlarıyla misket oynarken biz, üzerimize bombalar attılar.
Üç arkadaşım can verdi.
Üç küçük çocuk.
Bağışlayın beni, kurtaramadım onları !
Sarkmıştı omzumdan aşağı kanlı kolum, uzatamadım.
Elim düştü yere, kolum çaresiz...
Kanlarımız karıştı birbirine, arkadaşlarım sessiz.
İşte orada kankardeş olduk biz.
Gözlerim karardı önce.
Başım döndü.
Ama uyumak istemiyorum.
Uyursam arkadaşlarım bu dünyadan göçer diye korkuyorum.
Bağışlayın beni kardeşlerim !
Tutamadım kendimi.
Yapıştırmadım alnıma, açık dursunlar diye gözbebeklerimi.
Kaybettim kan kardeşlerimi.
Yaşım 13 benim.
Burada çocuklar çocuk olmaz.
Bebeler bile yaşamak için beşikten siper yapar.
Çünkü İsrail denilen zorbanın Amerikan bombaları,
beşiklere bile mezar kazar.
Ölümlerin içinden büyüyorum.
Minicik yüreğimle, ateşlerin arasından, öfkeyle geliyorum.
Dudaklarımdan dökülen özgürlük türkülerini duyuyor musunuz ?
Filistin'im ben beni duyuyor musunuz ? Gazze'yim. Irak'ım. Suriye'yim. Mısır'ım. Kobani'yim.
Kıymetli Okurlarım ;
Kim olursanız olun ne olursanız olun. Allah'ın hükmünün olmadığı bir yerde savaş ve kan olur. Ne zaman insanlık Kur an ve sünnetten ayrıldı. Ne zaman ki insanlık birbiri ile Allah'ın selamını kesti bu günkü başımıza gelen felaketler az bile, inanın sadece kimliğimizde İslam yazılıyor ve adımız Müslüman kalmış. Kur'an-ı Kerim'in bütün bilgileri bizden uzak oldu sadece süslü kabı ve kılıfı raflarımızda yada odalarımızın duvarında asılı kaldı.
Bu duygu ve düşünceler ile siz değerli okurlarımı en kalbi duygularım ile selamlıyor, hepinizi Allah'a emanet ediyorum.
Selam ve Dua İle...