Bürokratik kadrolarda liyakat mı sadakat mı?

KÖŞE YAZISI

Bürokratik kadrolarda liyakat mı sadakat mı?

Değerli okuyucularım, Yüce Allah Nisa Süresi 58. Ayette şöyle buyurmaktadır. “Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”

Bilindiği gibi liyakat kelimesinin kökeni Arapçadan gelmektedir ve anlamı ise bir işe layık olmak anlamına gelmektedir. Çeşitli mesleklerde işe alım esnasında kişilerin belli kademelere ve makamlara gelebilmek için liyakat oldukça önemlidir. Bir insan çalıştığı kıdemden üst kıdeme geçebilmesi için yeterli bilgi ve beceriye sahip olması gerekir.

Nisa Süresinin 58. Ayetin ifadesine göre, Yüce Allah’ın gerek ferdi ve gerekse toplumsal hayatta titizlikle uygulanmasını istediği çok önemli iki emri bulunmaktadır. Bunlardan birincisi emaneti ehil olan liyakat ve ehliyetli insanlara teslim etmek, ikincisi ise insanlar arasında adaletle hükmetmektir.
Günümüzde gerek devlet ve gerekse toplum liyakat ve adalet hususunda bu iki unsuru göz önünde değerlendirilmediği görülmektedir. Bunun sonucunda liyakatsizlik ve adaletsizlik sadece bireylerin değil, ülkelerin geleceğini de olumsuz bir şekilde etkilemektedir.

İnsanlar arasında şöyle olgu ve kanaat oluşur; ben kime yakın olursam kazanırım ya da önemli bir mevkii elde ederim, kültürü oluşur. Türkiye’den maalesef kamu ve özel sektörde yaşanan liyakat sorunlarının, torpilin etkilerinin ve nasıl toplumsal sorunlara yol açtığını hepimiz müşahede etmekteyiz.
Diğer bir ifade ile işin içerisine kişisel ilişkiler ve sadakat esas alınarak olaya bakıldığı zaman iş büsbütün torpil ve kayırmalara teslim olacaktır.

Türkiye gibi genç nüfusa sahip bir ülke ve rekabetin yoğun olduğu toplumlarda liyakat ilkesi büyük bir öneme sahiptir. Toplumsal adaletin teminatı sayılmaktadır. Ama görüyoruz ki kamu kurumlarına veya özel sektör makam ve mevkilerine yapılan atamalarda liyakatin göz ardı edilmesi, toplumda “liyakatle değil torpil ve sadakat bağlantısıyla kazanılır” algısı yerleşir Böyle algı yerleştiği zaman motivasyon kaybına, beyin göçüne, kurum içi verimsizliğe ve toplumsal güvensizliğe sebep olur.

Aslında liyakat ve adalet ayrılmaz ikilidir. Kişi kendi mesleğe kendi başarısı ile girmesidir. Mesleğe ve makama kabulü için araya kişiler sokmak zorunda kalmamasıdır. Mesleğe uygunluğunu kanıtlayabilmesi ve bu işleyişin tamimiyle adaletli bir şekilde ilerlemesidir. Mesleğe ve makama alınan kişiler sadece başarısına, uygunluğunu kanıtlayabilmesi ve bu işleyişin tamimiyle adaletli bir şekilde ilerlemesidir. Bu gibi ilkeler dikkate alındığında o işyerinde başarı kaçınılmaz olur, o kurumda çalışan bütün elemanların motivasyonu yükseltir ve halk nezdinde de pozitif algı oluşur.

Son söz, Liyakatsizlik ve adaletsizlik, sadece bireylerin hayatını değil, ülkelerin geleceğini de olumsuz etkiler…

Köşenin Sözü :”İnsan değil, insanlık öldüğünde her şey ölür.” (Prof.Dr. İ. Hakkı Aydın)


Abdulbaki Akbal
S.M.Mali Müşavir-B.Denetçi