Çanakkale Tsunamisi ve Dalgakıran Şehitler

KÖŞE YAZISI

Bir tsunami gibi…

Üzerine saldıran düşman kuvvetlerine karşı, bedenlerini dalgakıran gibi kullananların zaferi olmuştu Çanakkale…

Kazılan binlerce siper, yüzlerce cephe, yüz binlerce can, tek başına kaldırılan yüzlerce kiloluk mermiler, göğüs gerilen milyonlarca mermi, omuz omuza çarpışan bütün millet….

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,

Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,

Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...

Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;

Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;

Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!

Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.

Tam 250 bin şehit….

Sırf, bugünün namus ve  şerefinin ayaklar altına alınmaması içindi her şey..

Topyekun bir ümmetin varoluş savaşı olmuştu Çanakkale...

Anadolu, Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu…

Türk, Kürt, Arap, Çerkez…

Her yerden ve her milletten akın akın insanlar koşmuştu Çanakkale’ye…

Hatta; 50 bin medreseli, sarıklarını, cüppelerini bırakıp oracıkta şehit düştüğü içindir ki, "sarıklılar veya medreseliler savaşı" şeklinde bile anılmıştı..

Ve şimdi….

Bedenini çiğnetip vatanını çiğnetmeyen Ey şehit..!

Senin, canınla bize hediye ettiğini, biz elimizle teslim ettik..

Sadece Çanakkale’den değil, her taraftan açtık kapıları onlara..

Sahil turizmi altında dört sahilden girdirip,  kültür ve inanç turizmi altında Anadolu’nun iç kısımlarına kadar teslim ettik kendimizi...

Evimizin en baş köşesine kadar oturttuğumuz TV ile “Bekaret önemli mi? Namus kavramı bu devirde olmalı mı?” sohbetini ediyoruz onlarla.. .

Eğitim-Öğretimin öğretim kısmına takılıp, eğitimi ihmal ederek,  uyuşturucu ve alkol batağında, ahlaki çöküntüye giden bir yeni nesil var ettik artık..

Biliyorum;

O gün, kardeşinle omuz omuza çarpıştın bizler için..

Ve cihan şahitti ki; sen, en yüce makamı yakalamış, şehit olmuştun..

Bu gün; kardeş, kardeşi her vurduğunda, sana karşı sonsuz derecede mahcubuz..

Hele de ölene, senin merteben veriliyor ya…!

O gün, aziz bedenler, şeref ve namus, düşmana çiğnetilmesin diye şehit olmuştun..

Bu gün, kendi elimizle ruhsat vererek, hem de kendi insanımıza çiğnettirdiğimiz  için, sana karşı sonsuz derecede mahcubuz...

Ve:

O mekandan beslenirken, sarhoş ve namussuz kurşununa hedef olanı da senin mertebenle anarak, ona da şehit diyoruz ya…

İşte en çok, ona mahcubuz ey şehit…!

Senin kazandığın rahmetten, ne olur bize de pay ayır orda..