Kargalar ve Bülbüller
Kıymetli Okurlarım ve Kadim Dostlarım; 05.08.2015 Tarihinde Etyen Mahcupyan aydınlar ve bildiriler diye köşesinde bir yazıyı kaleme almış. Evet sözde bu yazı, bu düşünce doğru yazının tamamına da katılıyorum. Fakat söylem yetmiyor maalesef bazen de eylem olmalı. Barış süreci ve çözüm süreci dediğimiz süreç ülkemizin ve milletimizin en büyük sorunu. Bu çözüm süreci ve barış sürecinde herkes konuşuyor. Herkes yorum yapıyor. Ancak kimse samimi bir şekilde elini taşın altına koymuyor ve doğruları söylemiyor. 35 yıldır Türkiye ve Ortadoğu coğrafyasında bir savaş var. Bunu kimse inkar edemez, görmemezlikten de gelemez. Gerek ülkemiz gerek Ortadoğu coğrafyası bu savaşta maddi ve manevi çok ama çok büyük bedeller ödedi hala da ödemeye devam ediyor. Bu sürece katkıda bulunmak, kalıcı ve yapıcı çözümler bulmak, üretmek ve kalıcı bir barışı sağlamak için çok hükümetler geldi geçti içeride ve dışarıda komisyonlar kuruldu. Uluslar arası boyutta toplantılar yapıldı. Bölgeler ve siyasi partiler arası toplantılar yapıldı. Sivil Toplum Kuruluşlarının görüşlerine başvuruldu. Kanaat önderlerinin görüşleri alındı. Şimdi de Akil Adamlar Grubunun görüşlerine başvuruluyor. Çözüm ve Barış Sürecinde toplum olarak, millet olarak, devlet olarak, siyasi partiler olarak gözden kaçan bir şey var. 35 yıldır süren bu savaşta hiçbir zaman doğru kişiler, doğru adresler ve doğru mekanlar tespit edilemedi. Geçici kişiler, lokal çözümler üretildi. Basit bir olaymış gibi geçiştirildi. Dosyalar raflara kaldırıldı. Barış ve Çözüm Süreci sağlıklı, kalıcı ve ciddi bir masa etrafında konuşulmadı. Olayın ciddiyeti tam manası ile masaya yatırılmadı. EVET millet olarak, devlet olarak, insan olarak YETER diyoruz. Buraya kadar diyoruz ve son olsun diyoruz. Barış Sürecinin ülkemizde ve Ortadoğu'da herkes herkes ile kucaklaşmanın zamanı geldi. Yetkililer birbirleri ile samimi bir şekilde yüzleşmeli ve kimin torbasında ne varsa ortaya koymalıdır. Sağlıklı bir ortam hazırlanmalı ve herkes birbiri ile empati yapmalı hemde acil bir şekilde. Barış ve Çözüm Süreci dediğimiz ülkemizin ve milletimizin en büyük sorunu olan bu meselenin herkes tarafından rastgele konuşulmaması rastgele yorum yapılmaması gerekir. Barış yerine çatışma, çözüm yerine gerginlik doğdu maalesef. Kan ve gözyaşı üzerinden siyasetin yapılmaması, barış ve çözüm sürecinin alet edilmemesi gerekir. Kirli ellerin gerek ülkemizde gerek ise Ortadoğu coğrafyasından biran önce çekilmesi gerekir. Bazı çevrelerin kendilerini çekiç olarak görmeleri birilerini de çivi olarak görmemesi gerekir. Kargaların öttüğü bu güzel topraklarda artık bülbüller ötsün. Komşusuna kızıp ta mahalleyi ateşe vermenin bir anlamı yok. İnsanlar bunları hak etmiyor. Eğer niyet üzüm yemekse tamam yok niyet bağcıyı dövmek ise ayrı bir konu.. Bakın 7 Haziran Seçimlerinde halkın tercihi sonucu ortaya çıkan karara saygı duymak lazım. T.B.M.M' de dört partinin bir araya gelip bir hükümeti kuramaması ne acı bir tablo. Bütün siyasi partiler seçim öncesinde miting alanlarında ülkenin refahı için vaatler verildi. Ne yazık ki hükümet kuramadılar, kuramayacaklar. Bu milletin tercihine yapılan bir haksızlıktır. Yaşasın halkların kardeşliği. Yaşanılabilir Bir Dünya İçin Barış ve Çözüm Sürecine Destek Verelim. Selam ve Dua İle..