Soma mı, Toma mı, Somali mi?

KÖŞE YAZISI

Soma Kömür Ocağı faciası (depremi) 13 Mayıs 2014 de Türkiye'nin Manisa ilinin Soma ilçesinde soma kömür işletmeleri A.Ş firması tarafından işletilen kömür ocağında meydana gelen ve Türkiye tarihinin en çok can kaybına sebep olan madencilik kazasıdır.

Bu elin kazada yerin binlerce metre altında geçimlerini adeta taştan çıkaran ve emeklerinin alın terlerinin, annelerinin ak sütü kadar helaldir. 

Kömür ocağında şehit olan kardeşlerime ayrı ayrı Allah'tan rahmet, milletimize ve kederli ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Hepsinin ayrı ayrı mekanları cennet olsun. 

Bu kardeşlerimiz ekmek parasını adeta taşı oyarak emeğini ve ekmeğini taştan elde eden kardeşlerimizdir. Yüzlerine yansıyan kara kömür lekeleri onların yürek yarasıdır. Kömür kokan ekmek paraları ile bu insanlar bir lokma ekmek için bir kaç saniyede karanlıktan hakkın ebedi aydınlığına gittiler. 

Belkide bu kardeşlerimiz hayatlarında ilk kez rahat ettiler. Çünkü bu kardeşlerimiz hayatta iken bile yerin binlerce metre derinliklerinde canlı canlı mezara girip çıkıyorlardı. Onlar hayatta iken bile aileleri ile helalleşip madene inen kefensiz birer ölü idiler. Güneş onlar için bir mucize, temiz bir hava almak onlar için lüks idi.

Onlar yılmadan, usanmadan, sıkılmadan, dilenmeden, kimseye boyun eğmeden namusları ile onurları ile emeklerinin karşılığında ailelerine, çocuklarına kömür kokulu yağlı bir helal lokma, helal bir ekmek götürdüler.

Yüzlerindeki inci tanesi siyah kömür izleri ve alın terleri kalplerinin temiz ve pak duyguları, saflıkları onları beraber ebediyete uğurladılar. Onlar SOMA semalarında siyah bir yıldız, bir inci ama bu insanlar SOMA semalarında ebediyen anılacaklardır. Onlar SOMA' da yaşadılar lakin SOMALİ DEKİ insanlar gibi hep sefil hep aç ve çıplak yaşadılar, ama bu insanlar onurlu idiler hep dik durdular. Örnek bir emekçi oldular. 

SOMA'da ki TOMA lar SOMAnın siyah kömür karası inci taneleri olan o insanların içlerindeki insan sevgisini, emek sevgisini ve bitmeyen umutlarını, içlerindeki ateşi TOMALARIN soğuk suyu bile onların sıcak ateşini söndürmeye yetmedi.

Çünkü onlar halktı, emekçiydi ve temiz bir vicdan ile hakka uğurlandılar. Onlar şehit oldular. Çünkü onlar kanaatkardılar. Onlar bir aileydi. Bir hücreyi, bir ekmeği paylaşmasını biliyorlardı. Onlar yekti ve tekti. Onlar yalnız değillerdi.

İçlerinden birisi şöyle haykırıyordu: Yalnız değiliz çünkü Allah'ımız var. 

Bir sığınak var ki artık çok emin yalnız değiliz sevgilim gece uzun, gece karanlık ve çok soğuk.

Ama bu sığınak bütün korkulardan uzak haksızlıklardan arınmış bir sevda, bir aşk var bu sığınakta yaşamak.

Tek başınayım sizlerden uzak olmak ölüme bir soluk kala sizlerden ayrı yaşamak tek başınayım.

Bu karanlık sığınakta yaşamak bu sığınakta yatarken bile asla yalnız kalmamak çünkü yalnız değiliz bu sığınakta sevgilim.

Işığım sönüyor karıcığım, oğlum, anam hoşcakal ışığım azalıyor yanımda ölü arkadaşlarım var yanlız değiliz sevgilim.

Artık kömür kokulu ekmekler getiremeyeceğim size sanırım 

Buraya kadarmış çocuklarım hoşcakalın. Hakkınızı helal edin anam, karıcığım, oğlum ışığım bitiyor hoşcakal diyordu.

Bu şehit olan kardeşlerimizin ruhları şad olsun. Mekanları cennet olsun. Ruhları için El-Fatiha (AMİN). 

Selam ve Dua İle...