Suriye'nin Dostları
Türkiye, Birleşmiş Milletlerde Suriye ile ilgili olarak Rusya ve Çin’in takındığı tutumun oluşturduğu çıkmazı aşmak ve alternatif çözümler üretmek üzere Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu öncülüğünde çalışmalarına devam ediyor.
Suriye’nin dostları buluşmalarının ilki geçtiğimiz günlerde Tunus’ta düzenlenmiş ve ikincisinin İstanbul’da toplanması kararlaştırılmıştı.
Başbakan Erdoğan’ın Obama ile Seul’da yaptığı görüşmenin ardından önceki gün gerçekleştirilen Suriye'nin Dostları İstanbul zirvesine katılım oldukça yüksekti.
Bilindiği üzere Esed tarafı ile muhalefeti eşit seviyede değerlendiren Anan planı BM’de Rusya ve Çin'in onayını almıştı.
Tunus’taki toplantının aksine İstanbul’da ilan edilen sonuç bildirisi, muhalefeti net bir şekilde destekleyen mesajlar içeriyor.
Beşşar Esed’e olan desteğine devam eden Rusya ise, İstanbul zirvesine katılmadığı gibi, Annan Planı'nı değerlendirecek kurumun Suriye'nin Dostları değil Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyi olduğunu söyleyerek toplantıda alınacak kararların kendilerince yok hükmünden sayılacağını da ifade etti.
İşin doğrusu Annan planını kabul ettiğini açıklayan Esed rejimi de katliamlarına aralıksız devam ediyor..
Bu açıdan İstanbul’daki Suriye Dostları toplantısında 82 ülke ve BM, Arap Birliği, AB, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Afrika Birliği gibi çeşitli örgütlerin katılımıyla alınan kararlar Hem Esed rejimine, hem de bu rejimi desteklemeye devam eden ülkelere de açık bir mesaj taşıyor
Suriye halkının haklı davasına destek kararının verildiği sonuç bildirisinde Suriye'nin geleceğinin bizzat Suriye halkı tarafından kararlaştırılması gerektiğini ve Suriye halkının meşru ve haklı talepleri karşılanıncaya kadar onlara destek olunacağı ifade edildi.
Suriye rejiminin insan haklarını ihlal edip şiddet uyguladığı, Beşşar Esed’in uluslararası toplumu aldatmaya ve çabalarını manipüle ettiği ve bu yüzden halkını her açıdan kaybettiği ifade edilen bildiride Suriye'nin siyasi birliği, bağımsızlığı, egemenliği ve toprak bütünlüğünün önemli olduğu vurgulandı.
İstanbul bildirisinde ortaya ilginç bir tabloda çıkmış oldu.
Bir yandan Suriye muhalefetine yönelik destek kararları çıkarken, diğer yandan Kofi Annan'ın 6 maddelik planı ve çabalarının takdirle karşılandığı ve misyonunun tam olarak uygulanmasına destek verildiği söylendi.
Yine Anan planının muhaliflerle ilgili kararı görmezden gelinerek Esed rejiminin Annan'a verdiği taahhütlerini yerine getirmesi uyarısı yapıldı.
Toplantının en önemli kararlarından birisi de Suriye Ulusal Konseyi'ni (SUK) bütün Suriyelilerin meşru temsilcisi ve Suriye muhalif grupların altında toplandığı şemsiye bir örgüt olarak tanıması oldu.
Bu noktada Suriye içlerinde mücadeleye devam eden muhalefetin SUK'ta ne kadar temsil edildiği ile ilgili muammanın devam ettiğini hatırlatmakta yarar var.
Yine umduklarını bulamadıkları için konseyde yer almayan Kürtler ile konsey dışında bırakılan Türkiye dostu Suriyeli muhaliflerin durumu da ayrıca ele alınması gereken bir konu..
Suriye halkının kendini korumak için meşru önlemler uygulamasına destek verilerek, Suriyeli vatandaşlar, rejimin bir parçası olmamaya ve ordu ve güvenlik birimleri halkı hedef alan yasadışı emirlerine itaat etmeme çağrısının ardından bir sonraki toplantının Fransa'da yapılması kararlaştırıldı.
Özet olarak dünyanın dikkatini çeken net mesajların verildiği İstanbul toplantısında alınan kararların cümle yapısı gözden geçirildiğinde kurtuluş savaşı sırasında toplanan kongrelerle benzeşiyordu.
İstanbul toplantısı, İstanbul tecrübesinin bir yansıması gibiydi galiba..
Bakalım, ileriki günler neyi gösterecek..
Sağlıcakla kalın
USTAD 02.04.2012
@ustad_2011