Toplu (İfrat), veya Havai İftar

KÖŞE YAZISI

Mardin; belediyenin kadir gecesi hürmetine düzenlediği iftar programına sahne oldu dün gece..

Ne yalan söyleyeyim.. Daha geçen seneye kadar, diğer illerde yapılan bu iftarları televizyonlardan seyreder, Mardin’de maddi durumu iyi olmayan ailelerin tespit edilerek Ramazanın her günü iftarlar verilmesini arzulardım.

Bu arzumun kısmen yerine geldiğini söyleyebilirim dün akşam…

Allah, sebep olan ve emek harcayan herkesten razı olsun.

Son zamanlarda iyi niyetli çıkışlar sergileyen ve farklı hizmetleri Mardin’e yansıtmaya çalışan Belediye başkanımız Beşir Ayanaoğlu’na da başarılar diliyorum.

Fakat zamanlama ve yöntem açısından dünkü programa iki çift lafım olacak.

Dünkü programa toplu iftarmı desem, toplu ifratmı bilemiyorum…

10 bin kişiyi aynı alanda toplayıp, tam zamanında hizmet sunmanın iftar değil, ifrat olacağını 80 binlik Mardin belediyesi değil, 15 milyonluk İstanbul belediyesi bile kabul eder.

Siz hiç havai fişekler eşliğinde iftar açıldığını duydunuzmu?

Ben duymadım..

Bunu uzaktan izleyen 5 yaşındaki yeğenimin ifadesi ile ne idi o “havai şimşekler”.!

Ya da benim ifademle “havai iftarlar”!

Öyle havaiki, kendileri gelememişse de sesi ve görüntüsü Bab-ı Savur’a kadar yetişen bir iftar..

Ya da Bab-ı Somali ye…

Hani geçen yıllarda olsa zamanlamasına itirazım olmayacaktı ama kuru bir ekmek ve bir bardak suya muhtaç yüz binler varken, onca masrafın çok daha farklı şekilde değerlendirilebileceğini söylemek isterim.

Üstelik bu devasalıktaki etkinliklerin memnuniyetten ziyade serzenişlere sebebiyet vereceği de hesaplanmalıdır.

Temennim o dur ki, katılanların hepsi memnuniyetle ayrılmıştır o alandan..

Sözü dönüp dolaştırıp havai fişeklere getirecem yine..

Hani lüx ve gösterişli düğünlerde gördüm, sefahat dolu eğlencelerde şahit oldum, dans ve müziğin diyarı Reina’da olduğunu uzaktan duydum…

Ama toplu iftarların havai fişekler eşliğinde düzenlendiğine de ilk defa şahit olmuş oldum.

Ben şahsen, belediyeden dün kaç katılım ve ne kadar masraf yapıldığını, hele de havai fişekler eşliğinde iftar düşüncesinin hangi süper fikirliye ait olduğunu açıklamasını beklerim.

Maksadım sadece eleştiri değil elbette…

İcraat yerine işi gücü eleştirmek olan ve çözüm yerine sürekli sorun dile getirmek olan malum zihniyetin ne yanındayım, ne de yakınında..

Tabi ki eleştirdiğim noktalara önerlerim de olacak..

Bir kere ramazan başlarında yazdığım yazımda belirttiğim gibi, bir fakirin evine fotoğraf makineleri eşliğinde girmek yerine, sağ eliyle verirken sol elindeki foto flaşının duymayacağı şekilde yardımlarda bulunmak daha samimice olur.

Zamanlama iyi ayarlanmalıdır. “Komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden değildir” buyuruyor Hazreti Peygamber(a.s)..

Kim ne derse desin, bu seneki tartışılmaz komşumuz Somali idi..

Diğer bir husus, bir an önce Mardin’de maddi durumu iyi olmayan ailelerin tespit edilerek,  ramazanın bereketiyle desteklenmeleri sağlanmalıdır.

Bunu da şehrin bir köşesinde, 10 bin kişiye bir seferlik yapmaktansa, her mahalleye kurulacak iftar çadırları ile sağlamak mümkün..

Mardin, İstanbul gibi olamaz. Tabiki...

İstanbul’da yaşayanlar bunu bir zevk haline getirmiş, fakiri ile, zengini ile kendi sofrasını bırakıp iftar çadırlarına gidebiliyorlar.

Ama Mardin’in onurlu fakir insanı Nusaybin yolundan kalkıp Yenişehir’e inmez, ya da vereceği ulaşım ücretine kıyıp inmek istemez.

Bunu çözmenin en makul yolu, her mahalleye ihtiyacı olan insanların evlerine iftar taşıyabilecekleri çadırlar oluşturulması..

Son sözüm yine o güzelim havai fişeklere..

Onların yerine ramazanın 30 günü kaleden patlatılacak top güllesi daha anlamlı ve daha geleneksel olurdu.

Tabi ki, bardağın dolu yönünü de görmekte fayda var..

Bu, Mardin için bir ilk tecrübe idi.

Sağlıcakla kalın..