Uzun Adam Bitirdi!
Bazen bir çay ocağında otururken, bazen otobüste yan koltuktaki amcadan, bazen de komşu teyzeden aynı cümleyi duyuyorum: “İster sev, ister sevme… Adam yaptı!” Kimden mi bahsediyoruz? Elbette Recep Tayyip Erdoğan’dan. Siyaset başka, gerçekler başka. Kimisi kızar, kimisi över, kimisi de “Benim işim olmaz” der. Ama şu bir gerçek ki, bu ülkede yıllarca konuşulan, tartışılan, bir türlü çözülemeyen meseleler vardı. Herkesin dilinde, “Bunu kim çözecek?” sorusu vardı.
Şimdi dönüp bakınca, bir bir üstü çizilmiş meseleler görüyoruz.
Hatırlayın, bu ülkede yıllarca başörtüsü yasağı konuşuldu. Üniversite kapılarında gözyaşı döken genç kızlar, anneler, babalar… O günleri yaşayanlar bilir. Bugün ise bu yasak tarihe karıştı. Katsayı adaletsizliği vardı, Anadolu’nun dört bir yanındaki gençlerin hayalleriyle oynanıyordu. O da bitti. Seçilme engelleri, “Sen şuradan geliyorsun, aday olamazsın” diyenler… Onlar da tarihe gömüldü.
PKK terörü, yıllarca bu ülkenin en büyük yarasıydı. Şehit haberleriyle yüreklerimiz dağlanırdı. Bugün, terörle mücadelede gelinen noktayı herkes görüyor. FETÖ belası, devletin damarlarına kadar sızmış bir yapıydı. 15 Temmuz gecesi yaşananları unutmak mümkün mü? O karanlık geceyi milletin iradesiyle, liderliğin kararlılığıyla atlattık. FETÖ de bitti.
Askeri vesayet… Yıllarca “Acaba sabah kalkınca yine bir muhtıra mı var?” korkusuyla yaşadık. Artık o günler de geride kaldı. IMF’ye borç… Her seçim öncesi “IMF’ye borçlandık, ne olacak bu ülkenin hali?” diye konuşulurdu. Şimdi IMF defteri de kapandı.
Bolu Tüneli, Karadeniz Otoyolu gibi hükümetler eskiten projeler vardı. Yıllarca “Biter mi, bitmez mi?” diye tartışıldı. Şimdi arabayla geçerken kimse düşünmüyor bile, çünkü bitti. Hastane kuyrukları… Sabahın köründe sıraya girip, akşama kadar bekleyen insanları hatırlayın. Şimdi randevu sistemiyle, modern hastanelerde hizmet alıyoruz.
Gezi olayları, darbe girişimleri, Aydın Doğan’ın medya saltanatı, 28 Şubat’ın karanlık gölgeleri, sendika ağalığı, TÜSİAD’ın burnu havadalığı… Bunlar da tarihin tozlu raflarında yerini aldı. İstanbul’da havalimanı sıkıntısı mı vardı? O da bitti. “Devlet çürük yapı yapar” diyenlere inat, sağlam binalar yükseldi. Batı’nın kibri, “Zayıf Türkiye” algısı, istikrarsızlık… Bunlar da geride kaldı.
Rakip partiler, parlamenter sistemin getirdiği kaos, Karadeniz’de gaz, Gabar’da petrol… “Bahane” diyenlere inat, hepsi gerçek oldu. Esad’ın terör hamiliği, Karabağ’daki işgal, Libya ve Somali’deki krizler… Türkiye artık masada, hatta çoğu zaman oyunu kuran taraf.
Bunları yazarken birilerini kızdırmak, birilerini pohpohlamak değil derdim. Sadece gördüğümü, duyduğumu, yaşadığımı yazıyorum. Çünkü bu ülkede yaşayan herkes, ister kabul etsin ister etmesin, bir devrin kapandığına, yeni bir devrin başladığına şahit oldu.
Tabii ki her şey güllük gülistanlık değil. Eksikler, hatalar, eleştirilecek noktalar elbette var. Ama bir de ortada inkâr edilemeyecek bir tablo var. Yıllarca “Yapılamaz” denilenler yapıldı, “Çözülmez” denilenler çözüldü. Bugün Türkiye, bölgesinde ve dünyada sözü geçen, kendi ayakları üzerinde duran bir ülke haline geldiyse, bunda liderliğin ve kararlılığın payı büyük.
Kısacası, ister sevin ister sevmeyin, adam bitirdi! Ve bu ülkede artık hiçbir şey eskisi gibi değil.