Yakın Tarihten Nostaljiler -2-

KÖŞE YAZISI

Tanrı Uludur Tanrı Uludur…!

Bir önceki yazımda harf inkılabının uygulanmasına dair örnekler vermeye çalıştım. Benzer vakalar Yurdun her tarafında fazlaca görülmeye başlanmıştı.

Trabzon’da çocukları hıfza çalıştıranından tutun da, Urfa’da dükkânında Kur’an elifbası, Amme, Tebareke cüzleri satana, Giresun’da kanuni vazifesini yapmamaktan suçlanan muhtar ve ihtiyar heyeti üyelerinden tutun da, yurdun çeşitli yerlerindeki mahalle ve köy imamlarına kadar pek çok insan takibata uğramış, adliyelere sevk edilmiş ve cezalar almıştır.

Öyle ki, dinin siyasete bu kadar alet edildiği, bu kadar müstahdem kılındığına dair güzel bir örnekte, Diyanet İşleri Reisi M. Şerafettin Yaltkaya’nın 1942 yılında İstanbul Müftülüğü’ne yazdığı yazısında “Bazı Kur’an öğreticilerinin ilk tahsil çağındaki çocukları kursa devam ettirdikleri istihbar edilmiştir. Bu gibi usulsüz hareketlere meydan verilmemesi lüzumu ehemmiyetle beyan olunur.” Sözlerinden anlaşılmaktadır.

Bu takibatlar sadece harf kanunu ile alakalı olmamıştır.

1940 yılında, Emniyet Umum Müdürlüğü ‘Medeni kıyafete aykırı kisve taşıyanlar hakkında’ bir emir yayınlayarak, devrimlere aykırı ve belli bir maksada yönelik olarak kasketlerini ters giyen erkeklerin takip edilip bunlara müsaade edilmemesini istemiştir.

Bu yazıya Aydın emniyetinden gönderilen cevap ise gülümsetecek cinsten..

“Vilayet dâhilinde erkek kıyafeti kasaba ve köylerde tamamen medeni şekildedir. Kasketlerini tersine giyen belki görülmüştür. Bu gibiler ya seksenlik ihtiyarlardır ki evlerinden, köylerinden dışarı çıkmazlar veyahut beş vakit namazına devam eden koyu sofuların abdest alırken, namaz kılarken kasketlerini tersine çevirenlerdir ki bunlar da ancak camilerde, abdest aldıkları çeşme başlarında görülebilir. Bunlar haricinde her hangi bir irticai fikir ve maksada kapılan ve şapkalarını tersine giyen kimse yoktur.”

Bazen de kolluk küvetlerinin ihbar niteliğinde bir rapor sundukları da görülmüştür. Örneğin emniyet Polis müfettişinin Bingöl’deki raporu da zamanın hâkimlerine, görevini alın akı ile yaptığını gösterir cinsten…

“Geri fikirliliğin bir neticesi olarak bu havalide halen şapka giyilmeyip, yünden yapılmış bir nevi külah giyilmektedir. Şapkayı şehir ve kasabaya gelirken kullanılan bir meta haline sokmuş bulunan bu yobazlardan şapka tedarik edememiş olanlar kasaba içinde başı açık gezmektedir. Velhasıl kolluk gözünden uzak bulundukça şapka giyilmemektedir”

Son örnek te Kocaeli’nden.. Kocaeli Akça Camiinde 1 Ekim 1943 tarihinde kılınan Bayram namazından sonra vaaz veren Şevket Sezen “Siz babalar evlatlarınızı evlerinizde din dersi öğretiniz, namaza ve camilere alıştırınız, bu babdaki mesuliyet-i maneviye velilere aittir, sonunda siz mes’ul olursunuz” şeklinde sözler sarfetmesi üzerine adliyeye sevkedilmiştir.

Bir sonraki yazıda Türkçe ezan uygulamasına devam edelim..

Sağlıcakla Kalın

USTAD  26.04.2012