Mardin Kapı’nın Kayıp Duvarı Gün Yüzüne Çıktı

KÜLTÜR SANAT

İngiliz arkeolog Gertrude Bell’in 1909’da çektiği bir fotoğraf, bugüne dek sadece söylenti olan Mardin Kapı surlarının yıkımını kanıtladı. Daha önce yalnızca Dağkapı çevresindeki yıkım belgelenmişti. Bu kareyle, Mardin Kapı ile Keçi Burcu arasındaki surların da 1930’larda yıkıldığı kesinleşti. Fotoğrafta ayrıca günümüzde kaybolan mezarlık ve taş merdivenler de görülüyor.

İngiliz arkeolog Gertrude Bell’in 1909’da Diyarbakır’da çektiği bir fotoğraf, bugüne kadar sadece söylenti olarak bilinen Mardin Kapı surlarının yıkımını belgeliyor. 1930’da Dağkapı çevresindeki yıkımın ardından Mardin Kapı hattının da tahrip edildiği, bu kareyle ilk kez kesinlik kazandı.

1930 yılında Dağkapı-Urfakapı hattındaki Diyarbakır surlarının bir kısmı, dönemin valisi Faiz Ergun’un talimatıyla yıkılmıştı. Halk sağlığı ve “şehir hava almıyor” gerekçesiyle yürütülen bu müdahale, kamuoyunda derin bir tepkiye yol açmış; yıkım, Diyarbakır tarihinin hafızasına acı bir iz olarak kazınmıştı.

Ancak bugüne dek yalnızca Dağkapı çevresinde yapılan yıkımın belgeli olduğu biliniyordu. Mardin Kapı ile Keçi Burcu arasında kalan sur hattının da aynı dönemde yıkıldığı yönündeki iddialar, yıllardır sadece halk arasında dolaşan bir söylenti olarak kalmıştı. Konuyla ilgili herhangi bir yazılı kayıt ya da görsel kanıt bulunmuyordu.

 
İngiliz arkeolog ve seyyah Gertrude Bell’in 1909 yılında Diyarbakır’da çektiği arşiv fotoğraflarından biri, bu konuda önemli bir boşluğu doldurdu. Bell’in, Keçi Burcu üzerinden Mardin Kapı’ya doğru çektiği karede, günümüzde yerinde olmayan sur duvarlarının o tarihte sapasağlam ayakta olduğu net biçimde görülüyor.
 
MEZARLIK DETAYI
 
Söz konusu fotoğrafta, Mardin yolunun o dönemde sur dibinden kıvrılarak ilerlediği; kapının hemen karşısında bir mezarlık alanı ve taş merdiven bulunduğu dikkat çekiyor. Günümüzde ise bu sur hattı tamamen ortadan kaldırılmış, yerine genişletilmiş araç yolu ve peyzaj düzenlemeleri yapılmış durumda.

SESSİZ TANIKLAR: MEZARLIK VE MERDİVENLER
Bell’in diğer karelerinde, Mardin Kapı’nın hemen karşısındaki mezarlık alanı da açıkça seçilebiliyor. O dönemde surlarla çevrili olan bu alanın bugün izine rastlanamıyor. Surların önünde yer alan taş merdivenler de günümüzde yok.

Bu kare, yalnızca bir mimari yapının değil; aynı zamanda kentsel belleğin, mezar kültürünün ve tarihî topografyanın da nasıl ortadan kalktığını ve değiştiğini ortaya koyuyor.

Bugün UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Diyarbakır Surları’nın ayakta kalan bölümleri, Bell’in kadrajı ve Gabriel’in müdahalesi sayesinde korunabilmiş durumda.