Mezopotamya’nın Bilinmeyen Halkı Domlar
Tam tarihi bilinmemekle birlikte, Hindistan’dan tüm dünyaya yayılan, Avrupa’da ‘Gipsy’, Anadolu’nun batısında ‘Roman’, Ortadoğu’da ‘Karaçi’ olarak adlandırılan halkın mensupları, Mezopotamya’da ‘Dom’ olarak anılıyor.
Mardin, Diyarbakır, Batman, Şırnak, Siirt, Urfa ve Van’da, 100 bin civarında Dom’un yaşadığı tahmin ediliyor. ‘Mıtırp’, ‘Karaçi’, ‘Çingene’, ‘Âşık’ olarak da adlandırılan ve 2000’li yıllara kadar göçebe hayatı süren Domların temel geçim kaynakları dilencilik ve müzisyenliktir. Kendilerine ait Domca adıyla bir dilleri de olan Domların artık sadece yaşlı olanları bu dili konuşuyor.Mardin-Nusaybinli genç yönetmen Halil Aygün, 2012’de Mezopotamya’nın pek bilinmeyen bu halkının yaşam biçimini konu alan kısa metrajlı bir belgesel film çekti. 19. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Belgesel Film Ödülü alan ‘Dom’ belgeseli ödüle doymuyor.
Aygün’le, Domlar üzerine sohbet ettik.
Nusaybin’de yaşayan Aygün, memleketinin çok kültürlü yapısından etkilendiğini söylüyor. Bu halkın adını, ilk olarak, ninesinin anlattığı eski hikâyelerden birinde duymuş ve araştırmaya başlamış. Bu halkın yaşamını çok renkli bulmuş, “zamana ve mekâna aldırış etmeden” yaşıyor olmalarından çok etkilenmiş ve belgeselin çekimlerine başlamış.
Domlarla çalışırken hayata bakışının değiştiğini, diğer halklara ve kültürlere saygısının bir kez daha arttığını belirten Aygün, Kürtlerin Domlara bakışının muğlak olduğunu, bu halkı ne kabul ettiklerini, ne de reddettiklerini söylüyor.
Aygün, BDP’nin Domlarla bir teması olup olmadığı yönündeki sorumuzu şöyle yanıtlıyor: “Kürtlerin Domlarla teması hep vardı. Diyarbakır Sur Belediyesi, Domların ve Romanların faaliyetleri ve tanınmaları için dernekleşme çalışması yaptı. Partinin tabanı ve fikri Domları kucaklamaya müsait ama Domların Kürt olarak, Kürtler arasında yaşaması fikri, Domların öz kimliğinin oluşmasına önündeki en büyük engeldir.”
2000’li yıllara kadar göçebe bir hayat süren Domlar, 90’ların ortalarına doğru yerleşik hayata geçmek zorunda kalmış. Aygün, mülki bir varlıkları olmadığı için, yerleşik hayata geçişin Domlara ekonomik açıdan büyük bir kayıp yaşatmadığını, ama kültürel anlamda çok şey kaybettirdiğini, onları öz kimliklerinden uzaklaştırdığını belirtiyor.
“Domların Türkiye’den beklentisi nedir?” şeklindeki sorumuzu ise şöyle cevaplıyor Aygün: “Herkes gibi sosyal hayatı huzurlu bir şekilde yaşamak istiyorlar. Kimliklerin tanınması ve ekonomik destek verilmesi onları sevindirir. Bölgedeki etnik gruplardan bahsederken Domlar göz ardı ediliyor. Sürekli öteki olarak vurgulanmaktan da rahatsızlar. Kendilerine, bir zamanlar ABD’de siyahilere bakıldığı gibi bakılmasını istemiyorlar.”
Halil Aygün, sözlerini, Dom halkının ve kendilerine has çalgısı olan ‘rıbap’ın dünya kültürü mirası listesinde yer alması için, kısa süre önce UNESCO’ya Mezopotamya Sanat Derneği adına başvuru yaptığını belirterek bitiriyor.
Mardin’de Domlar
Ramazan Turgut, Hrant Dink Vakfı’nın Kasım 2012’de Mardin’de düzenlediği ‘Mardin ve Çevresi Toplumsal ve Ekonomik Tarihi Konferansı’nda sunulan tebliğleri içeren ve Ekim 2013’te yayımlanan ‘Mardin Tebliğleri’ adlı kitapta, ‘Dom: Kayıp Kavim’ başlıklı makalesinde şu bilgileri veriyor:
* Yakın bir zamana kadar göçebe bir hayat sürdürdükleri için Domlar kimliksizdi. Yerleşik hayata geçtikten sonra bazı Domlar kimlik çıkarttılar.
* Domlar, İslam dinine inanıyor. İnanç yönünden diğer İslam topluluklarıyla aralarında fark olmamakla birlikte, örf ve âdetlerinde farklılıklara rastlanmaktadır.
* Domlar, kültürlerini; şarkılarını, masallarını, atasözlerini, destanlarını Kürtçe olarak aktarabilmiştir.
* Domların göçebe bir hayat sürmelerinin en belirgin sebebi, mevsimsel olaylardır. Dom halkı zahmetsiz yaşamayı şiar edindiği için her zaman ekmeğin en rahat bulunduğu yere göç ederdi. Günümüzde az da olsa Kızıltepe-Mardin-Çınar-Bismil hattında göçebe olarak yaşayan Domlara rastlamak mümkündür.
* Dom kadınları eski zamanlardan beri doğal şifacılık yapar.
* Dom kadınları dişçilikle de uğraşır; yöredeki birçok kişinin dişinin altın ve gümüşle kaplamışlardır.
* Dövme Domların simgelerindendir. Yeni yetişen Dom nesli hariç bütün Domlar dövmelidir.