Mardin’de Barışın Ayak Sesleri: Ağustos Komisyonuna Halktan Mesaj Var

VİDEOLAR

Mardin’de yaşayan farklı etnik ve inanç grupları, ağustos ayında toplanacak olan barış ve güvenlik komisyonu öncesi tek yürek oldu. “Terörsüz Türkiye” umudunu dillendiren vatandaşlar, kardeşliğe, barışa ve birlikte yaşama iradesine sahip çıktıklarını söylüyor.

Yıllardır çatışmalarla, acılarla ve yitip giden hayatlarla anılan Türkiye’nin doğusu... Ancak bu kez gündemde başka bir ses, başka bir umut var: Terörsüz bir Türkiye.

Mardin’de yaşayan yurttaşlar, yıllardır sırtlarında taşıdıkları yükün artık sona ermesini istiyor. Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Süryani’si, Yezidi’si, Çerkez’iyle herkes aynı çağrıda birleşiyor:

“Bu bayrak hepimizin. Bu topraklarda kardeşçe, özgürce yaşamak istiyoruz.”

Ağustos ayında Ankara’da toplanacak barış ve iç güvenlik komisyonu öncesi, mikrofonumuzu Mardin halkına uzattık. Yıllarca çatışmaların gölgesinde kalan bu topraklarda artık yeni bir dil, yeni bir irade konuşuyor:
Barış, kardeşlik ve ortak bir gelecek...

Mardinli Harun Değer, geçmişte yaşanan çatışmaların toplumda derin yaralar açtığını hatırlatarak, artık bu kavganın sona ermesi gerektiğini vurguladı.

“Bu bölgede çok ağır ve büyük kavgalar yaşandı. İnsanlar birbirinden uzaklaştırıldı, kardeş kardeşe düşman oldu. Oysa biz Türklerle Kürtler yıllardır iç içe yaşıyoruz. Sadece Mardin'de değil, İstanbul gibi büyük şehirlerde de milyonlarca Kürt kardeşimiz Türklerle birlikte, aynı sokakta, aynı işte, aynı okulda yaşıyor. Bu kavga sadece düşmanlığa hizmet eder. Artık bitsin istiyoruz. Barış ve huzur herkesin hakkı.”

Ziynettin Babayiğit: "15 din, 15 halk beraber yaşıyoruz; barış istiyoruz"

Ziynettin Babayiğit, Mardin’in çok kültürlü yapısını ve yıllardır bir arada yaşama kültürünü örnek göstererek, terörün bu kardeşliği bozmasına izin verilmemesi gerektiğini dile getirdi:

“Mardin’de 15 farklı din, 15 farklı halk bir arada yaşıyor. Biz burada gerçekten kardeş gibiyiz. Hangi dilde konuşursak konuşalım, yüreğimiz birdir. Artık ölüm olmasın, analar ağlamasın, terör tamamen ortadan kalksın. Kardeşçe, huzur içinde yaşamak istiyoruz. İnsanların birlikte çay içtiği bir şehirde düşmanlık olmaz. Mardin barışın simgesi olabilir.”

 

Ali Erban: "Bu bayrak bizim, bu vatan hepimizin"

Ali Erban, demokrasinin önemine vurgu yaparak Kürtlerin bu ülkenin asli unsurlarından biri olduğunu belirtti. Terörün, siyasi çıkarlar uğruna sürdürüldüğünü savundu:

“Demokrasi güzel bir şey. Eğer Türkler demokrasi istiyorsa, emin olun Kürtler bunu daha fazla istiyor. Ama ne yazık ki bazı siyasi partiler bu kirli savaştan rant elde ediyor. Kürtlerin acısından, öfkesinden fayda sağlıyorlar. Oysa terör biterse kardeşlik gelir. Her ülkenin yurttaşları gibi biz de eşit, özgür bir şekilde yaşarız.
Bu bayrak sadece bir kesimin değil; bu bayrak hepimizin bayrağı. Bu vatan da bizim vatanımız. Zaten tarihe bakın; Kürt Reşo zamanında İzmir’i bile Kürt bayraklarıyla donatmıştı. Bayraklar değil, düşmanlıklar kalkmalı. Terör biterse insanlık değişir, Türkiye değişir.”

 

Kemal Fındık: "Bombaların gölgesinde ders çalıştık"

Genç bir Mardinli olan Kemal Fındık, 2016 yılında üniversite sınavına hazırlanırken yaşadığı zorlukları ve savaşın öğrenciler üzerindeki etkisini anlattı:

“O yıllarda Mardin’de neredeyse her gün patlamalar oluyordu. Üniversite sınavına hazırlanırken bombaların sesiyle ders çalışıyorduk. Sokağa çıkma yasaklarında evimize temel ihtiyaçlarımızı bile alamıyorduk. Marketler kapalıydı, erzak kalmamıştı. Bugün geldiğimiz noktada elbette eksikler var ama en azından insanlar sokakta yürürken korkmuyor. Barış süreci şu an daha iç açıcı bir tablo sunuyor. Umarım kalıcı olur.”

Bedi Suh: "Hiç kimse desteğini esirgemesin"

Bedi Suh ise hem barış sürecine katkı sunanlara teşekkür etti hem de toplumun her kesimine barış için sorumluluk çağrısı yaptı:

“Barış sürecine katılan, destek veren herkese çok teşekkür ederim. Bu destek çok kıymetli. Çünkü bu mücadele sadece silahla değil; toplumsal iradeyle, dayanışmayla olur. Herkesin bu süreci sahiplenmesi gerekir. Mardin çok renkli bir yer. Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Yezidi, Süryani... Hepimiz bir arada yaşıyoruz. Barış ortamı olursa bu çeşitlilik bir zenginliğe dönüşür. En önemlisi de artık analar ağlamasın.”