Ekrem İmamoğlu: “Kürtçe öğrenmeye gayret gösteriyorum.“

POLİTİKA

Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye Ekrem İmamoğlu, Silivri Cezaevi’nde tutuklu gazeteci Fatih Altaylı’ya konuştu: “Kürtçe öğrenmeye gayret gösteriyorum.“

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik yürütülen soruşturması kapsamında yaklaşık aydır tutuklu olan İBB Başkanı ve CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, kendisi ile aynı cezaevinde tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altay'lının sorularını yanıtladı.

Altaylı'nın çözüm sürecine ilişkin avukatı aracılığıyla ilettiği soruları yanıtlayan İmamoğlu, iktidardan hiçbir zaman samimiyet ve iyi niyet beklemediğini belirtti. "Samimiyet aramıyoruz fakat ciddiyet arıyoruz" diyen İmamoğlu, "Bu yüzden bu röportajı siz de ben de yüz yüze değil Silivri Cezaevi'nde hukuksuzca tutulurken gerçekleştiriyoruz. İnşallah böylesine önemli bir süreçte ciddiyetle davranacaklardır. Bu süreç AK Parti'den ibaret değildir. Bütün bileşenler bu sürecin parçasıdır" ifadelerini kullandı.

"Kürtçe öğrenmeye gayret gösteriyorum"

Partisinin son seçimlerdeki 'kent uzlaşısı' hamlesini değerlendiren İmamoğlu, İstanbul'da bir yurttaşla ilgili anısını hatırlatarak şunları söyledi:

"Bir pazar ziyaretinde bana duygu dolu güzel gözleriyle sevgi dolu duygularını Kürtçe dile getiren annemin sözlerini anlayamadan gözlerim nemli dinledim. Neden Türkçe bilmiyor, neden annemiz Türkçe öğrenememiş, neden bu imkan annemize sağlanamamış dedim. Ama sonra düşündüm ve kendime 'sen neden biraz da olsa Kürtçe öğrenip aynı vatanı paylaştığın şu anneye birkaç cümle kurmayı düşünmedin' diyerek elbette kendimi sorguladım. Aynı şehri paylaştığım komşularımın, vatandaşlarımın dilini azıcık bile olsa bilmem gerekir diyerek Kürtçe öğrenmeye gayret gösteriyorum. Biz İstanbul'da, İstanbul İttifakı'nı bu samimi ve içten duygularımızla kurduk. Tarihi bir sorumluluğumuz var, temel amacımız bugünü kurtarmak olamaz."

İmamoğlu, Altaylı'nın çözüm süreci ve komisyon hakkında yönlendirdiği sorulara özetle şu yanıtları verdi:

"Komisyon çabası değerli ve zorunludur"

"İktidar tarafından girişilen komisyon çabası önemlidir, değerlidir ve zorunludur. Bizim görevimizse bu komisyonu milletimize gerçek manada demokrasi, adalet ve toplumsal barışa armağan edecek çalışmalar yapmasını sağlamak, milletin sözünü komisyona taşımaktır. Biz bu sürecin demokrasiye, adalete ve yeni bir toplumsal mutabakata duyduğu ihtiyaca cevap verdiği müddetçe gerçek manasını bulacağına inanıyoruz. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu etrafında silah bırakmanın tamamlanması için yapılacak çalışmalarla beraber demokratikleşmeye, adalete ve toplumsal olarak birliğimizi kuvvetlendirmeye dair önemli adımlar atılması için etkin bir siyaset yürüteceğiz.

"CHP Cumhuriyet’in sigortasıdır"

Evet şartlarımız var: Bu şartlar demokratikleşme adaletin tesisi ve toplumsal barışın inşasıdır. Vatandaşlarımızın hakları ve taleplerinin en üst seviyede teminat altına alınması şarttır ve esastır. Milletimizin bu sürece dair endişelerini görüyoruz, herkes müsterih olsun. CHP; demokrasinin, adaletin barışın ve nihayetinde Cumhuriyet’in sigortasıdır. Biz güçlü bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve kalıcı bir barış hedefi doğrultusunda etkin bir şekilde çalışmaya ve milletin sesini her mecrada dile getirmeye devam edeceğiz.

"Devlet, affedici olur"

Yetki sahiplerinin kibirden uzak bir şekilde meseleyi kendi ikballerinden çıkararak kapsayıcılık ve şeffaflıkla bu süreci ilerletmesi, milletimizin azami katılımı için şarttır. En temel şart ise demokrasinin, hukukun üstünlüğünün sağlanması ve mevcut anayasanın dahi uygulanmamasından, siyasi saiklerle yapılan büyük yanlışlardan vazgeçilerek hareket edilmesidir. Ancak bu şekilde bu süreci milletin ve devletin yararına başarıya kavuşturabilirsiniz. Devlet affedici olur, süregelen akışta yapılan yanlışlardan vazgeçme iradesiyle atılacak adımlar güçlü ve kalıcı olacaktır.

"Artık başka bir dönemi başlatmalıyız"

Ben dünyada en fazla Kürt nüfusunun yaşadığı şehrin belediye başkanıyım. Kürt kardeşlerimle, abilerimle, ablalarımla, Kürt anneleriyle birlikte 6 yıldır İstanbul'u yönetiyoruz. Onlarla çarşıda, pazarda, törenlerde, şantiyelerde, kreşlerde, her yerde birlikte olduk. Tarihten gelen endişeler kaygılar var, bazen hâlâ kanadığını hissettiğim yaralar var. Güzel dilleri ve Kürtçe’nin ürettiği kültür hazinesinin ne yazık ki inkar edildiğini hor görüldüğünü de yaşadık, gördük. Artık başka bir dönemi başlatmalıyız. Bu bizi daha fazla yakınlaştıracak, birleştirecek ve güçlendirecektir."