Aort Anevrizması Hakkında Merak Edilenler

SAĞLIK

İnsan vücudunun en büyük damarı aort, kalpten pompalanan temiz kanın vücudumuza taşınmasını sağlamaktadır. Bazı durumlarda bu damarların deforme olması durumuyla karşılaşılabilmektedir.

Bu bozulmalar acil müdahale gerektirmektedir. Aort anevrizmaları, bu damarların farklı nedenlerden dolayı zayıflayıp, bozulması sonucunda genişleme ya da balonlaşma olarak tanımlanmaktadır. Bir damarın çapı yaklaşık %50 oranında genişlemektedir.

Anevrizma sadece aort damarlarda değil, vücuttaki tüm damarla karşımıza çıkabilen bir hastalıktır. Fakat en sık aort damarı anevrizması ile karşılaşılmaktadır. Aort damarı kalpten çıkarak, göğüs boşluğuna ve sonra da karın boşluğuna doğru bir yol seyreder. Göğüs boşluğunda ortaya çıkan Torakal aort anevrizması, karın boşluğunda oluşan ise Abdominal aort anevrizması olarak adlandırılmaktadır. Bu damarda anevrizma olduğu takdirde basınç giderek artarak, patlama riski ile karşı karşıya kalınır. Özellikle aort anevrizmaları İstanbulilimizde sıklıkla karşılaşılan bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Alanındaki uzun süre deneyimden dolayı uzman ve sektörün öncü isimlerinden olan Dr. Macit Bitargil, her hasta için detaylı incelemeler ve hastalara özel geliştirilmiş tedavi planlamaları yapmaktadır. Aort anevrizmaları ve aort kapak hastalıkları İstanbul ilimizde Macit Bitargil tedavi edilmektedir.

Aort Anevrizması Türleri

Aorttaki yerlerine göre isimlendirilmiş üç farklı anevrizma bulunmaktadır. Bunlar toraksik, abdominal ve torakoabdominal olarak sıralanmaktadır.

  • Toraksik Aort Anevrizması: Göğüste gelişen aort anevrizmasına verilen addır. Torasik aort anevrizması olan hastalarda genellikle semptom görülmez. Ancak tesadüfen günlük rutinlerde saptanabilmektedir. Bazı hastalarda ise sırt ağrısı, öksürük, ses kısıklığı, göğüste ağrı, hava açlığı gibi semptomlar görülebilmektedir. Torasik aort anevrizması aynı zamanda göğüs içerisinde bulunduğu yere göre de sınıflandırılabilmektedir. Bunlardan ilki aort kökü anevrizması; aortun kalbe bağlandığı yerde bulunmaktadır. Kanın kalbe geri akmasını aort kapağı da dahil olmak üzere kalbe zengin kan sağlayan koroner arterlere açılan delikleri de içermektedir. Diğer tür ise asendan aort anevrizması; aort kökünden aortun kavisli kısmına doğru yukarı uzanan kısımda oluşan genişlemeleri kapsamaktadır. Aortik ark anevrizması; Kollar, beyin ve boyun dahil olmak üzere üst vücuda oksijen açısından zengin olan kanı sağlayan damarlarda oluşan hastalıktır. İnen aort anevrizması; aortik arkın altından başlayarak, karına doğru uzanan anevrizmadır.
  • Abdominal Aort Anevrizması: Göğüs altında gelişen aort anevrizması olarak adlandırılmaktadır. Bu tür, torasik aort anevrizmalarına göre daha yaygın bir şekilde görülür. Özellikle kadınlara nazaran erkeklerde daha yaygındır. Fazla semptomu olmasa da batında ele gelen pulsatil kitle ile kendini belli edebilir.
  • Torakoabdominal Aort Anevrizması: Torasik kısımdan aortun abdominal kısımlarına kadar uzanan alanı kapsar. Bu aort damarı, karaciğere, böbreklere, bağırsaklara ve omurgaya kan sağlayan arterlere bağlanan kısımlardan geçer. Bundan dolayı bu tip karmaşık anevrizmaları onarmak zorludur.

Aort Anevrizması Tanısı Nasıl Koyulur?

Hangi damarda olursa olsun anevrizmalar genellikle belirti vermemektedir. Bundan dolayı tanı tesadüfen konulmaktadır. Genellikle başka bir hastalığa yönelik yapılan yönelik tetkik ya da rutin sağlık kontrolleri sırasında fark edilebilmektedir. Anevrizmanın türüne ve bulunduğu yere göre kimi zaman sırt ağrısı, öksürük, ses kısıklığı, göğüste ağrı, hava açlığı karın bölgesinde ise ele gelen ve içinde nabız hissedilen bir kitle hissi, karın ağrısı, bel ağrısı gibi semptomlar da gözlenebilmektedir.

Karın boşluğunda oluşan Abdominal aort anevrizmaları, muayene sırasında palpasyonla karın bölgesinde fark edilebilmektedir. Konvansiyonel ya da CT anjiyo ile de tanı konulabilmektedir. CT anjiyo aynı zamanda takip altındaki hastaların değerlendirilmesi için de sıklıkla tercih edilmektedir. Anevrizmanın yırtılması ani ve şiddetli bir ağrıya sebebiyet vermektedir. Hatta hasta kısa sürede bilinci yitirerek şoka girer. Dolayısıyla bu hastalara ani müdahale yapılması gerekmektedir.

Anevrizma tanısı konulduktan bulunduğu bölgeye göre değerlendirme yapılarak, tedavi için bir plan çıkartılır. Belirli bir çağı aşmış ya da patlamış olan anevrizmaların acil olarak ameliyat edilmesi gerekmektedir. Hastalığı takip süresinde ek faktörlerin ortadan kaldırılması tedavi için önem taşımaktadır. Bu bağlamda örneğin, hipertansiyonun kontrol altına alınması, hastanın kendisini darbelere ya da travmalara karşı koruması gerekmektedir. Eğer hasta sigara kullanıyorsa, bırakması lazımdır. Çünkü sigara içmek damarın patlama riskini daha da artırmaktadır. Tanı sonrasında tedavi, açık yöntemle ya da kateter aracılığıyla anjiyoya stent yerleştirilerek yapılmaktadır. Bu yöntem için kasık bölgesinden kılavuz bir tel iletilir ve bu sayede damara stent yerleştirilir. Bu yöntemlerden hangisini tercih edileceği tamamen hastanın durumuna bağlıdır.