Tutmak ne demek? TDK'ya göre Tutmak kelime anlamı nedir? Tutmak sözlük anlamı

TDK Sözlük

Tutmak nedir? TDK Sözlükte Tutmak ne anlama gelir? TDK'ya göre Tutmak kelimesinin sözlük ve kelime anlamı ne demektir? İşte Türk Dil Kurumu sözlüğünde Tutmak ile ilgili bilgiler

Türkçe anlamı bilinmeyen veya ilk defa duyulan kelimelerin anlamı genellikle Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde aranmaktadır. Peki Tutmak kelimesinin TDK’ya göre doğru anlamı nedir, Tutmak kelimesinin kökeni ne, Tutmak kelimesinin kaç anlamı var? İşte örnek cümleler ile birlikte Tutmak kelimesine dair Türk Dil Kurumu sözlüğünde yer alan bilgiler...

Tutmak TDK Sözlükte 47 anlama gelmektedir.

Tutmak ne demek? Sözlük anlamı nedir?

1. Elde bulundurmak, ele almak (-i)

Örnek Cümleler:

  • Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. - Ömer Seyfettin

2. Ele geçirmek, yakalamak (-i)

Örnek Cümleler:

  • Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. - Ömer Seyfettin

3. Avlamak (-i)

Örnek Cümleler:

  • Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz. - Refik Halit Karay

4. Yanında bulundurmak, alıkoymak (-i)

Örnek Cümleler:

  • Siz gelinceye kadar çocuğu ben tutarım!

5. Hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek (-i)

Örnek Cümleler:

  • Vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir. - Sait Faik Abasıyanık

6. Kaplamak (-i)

Örnek Cümleler:

  • Tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir. - Tarık Buğra

7. Kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak (-i)

Örnek Cümleler:

  • Şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları. - Sait Faik Abasıyanık

8. Denetimi ve yetkisi altına almak (-i)

9. Desteklemek, birinden yana çıkmak (-i)

10. Benimsemek, beğenmek (-i)

Örnek Cümleler:

  • Ama öylelerini de çevresinde kimse sevmemiş, tutmamıştır. - Tarık Buğra

11. Gereğini yapmak, yerine getirmek (-i)

Örnek Cümleler:

  • Verdiği sözü tutmuş, vaktinde gelmişti.

12. Uygun gelmek, çelişmez olmak (-i)

Örnek Cümleler:

  • Bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu. - Reşat Nuri Güntekin

13. Kapatmak, sarmak (-i)

14. Hizmetine almak veya kiralamak (-i)

Örnek Cümleler:

  • Burada bir kat tuttum. Yazı geçireceğim. - Peyami Safa

15. Bir işe herhangi bir anlayışla girişmek (-i)

Örnek Cümleler:

  • Yapıyı geniş tuttu.

16. Beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek, varmak (-i)

Örnek Cümleler:

  • Avradın ilenci tutarsa senin iki gözün kör olacak. - Memduh Şevket Esendal

17. Ulaşmak, varmak (-i)

Örnek Cümleler:

  • Hayvanlar, Bağdat Caddesi'ni tutmuş, çalakamçı ilerliyor. - Sermet Muhtar Alus

18. Para toplamı ...-e varmak, değeri olmak (-i)

Örnek Cümleler:

  • Aldığım şeyler bin lira tuttu.

19. Uğramak (halk ağzında)

Örnek Cümleler:

  • Vapur İzmir'i tutmayacakmış.

20. Herhangi bir durumda bulundurmak (halk ağzında)

Örnek Cümleler:

  • Seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor. - Haldun Taner

21. Varsaymak, farz etmek (halk ağzında)

Örnek Cümleler:

  • Haydi tutalım babasının bir günahı vardı, çekti. - Memduh Şevket Esendal

22. Hedef olarak almak (-e)

Örnek Cümleler:

  • Taşa tutmak.

23. Alacağa veya vereceğe saymak (-e)

Örnek Cümleler:

  • On bin lirayı borcunuza tuttum.

24. Yaklaştırmak (-e)

Örnek Cümleler:

  • Biraz toz olsa mendilini burnuna tutar. - Abdülhak Şinasi Hisar

25. Kullanmak (-e)

Örnek Cümleler:

  • Yaşmak tutmak. Ustura tutmak.

26. Bağlamak (-e)

Örnek Cümleler:

  • Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım. - Bekir Sıtkı Erdoğan

27. Beklenen sonucu vermek (nesnesiz)

Örnek Cümleler:

  • Toprağa atılan her tohum bir ümittir. Tohum ya tutar ya tutmaz. Ya yeşerir ya yeşermez. - Şevket Rado

28. İş görebilmek (nesnesiz)

Örnek Cümleler:

  • Eli ayağı tutsun, açlıktan ölmesin, yeterdi ona. - Tarık Buğra

29. Sürmek, zaman almak (nesnesiz)

Örnek Cümleler:

  • Bu iş iki saat tuttu.

30. Yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak (nesnesiz)

Örnek Cümleler:

  • Boya tutmadı. Çivi iyi tuttu.

31. Bir şeyi kullanması için uzatmak (nesnesiz)

Örnek Cümleler:

  • Kucaklaşma sahanlıkta başlar ve ayakkabılarını çıkarıp karısının tuttuğu terliklerini giyene kadar Serdar'ın kolları boynunda kalır. - Tarık Buğra

32. Sunmak (nesnesiz)

Örnek Cümleler:

  • Konuklara şeker tutmak.

33. İşgal etmek (nesnesiz)

34. İzlemek (nesnesiz)

Örnek Cümleler:

  • Tepeden inince Değirmendere'ye hâkim bir iz tutacaksınız. - Refik Halit Karay

35. Bırakmamak (nesnesiz)

Örnek Cümleler:

  • Baba sesini çıkarmadı hatta öksürüğünü bile galiba tuttu. - Peyami Safa

36. Sarmak, bürümek (nesnesiz)

Örnek Cümleler:

  • Hey başları duman tutmuş dağlar, hey! - Halk türküsü

37. Asılmak, kuvvetlice sarılmak (nesnesiz)

Örnek Cümleler:

  • Üç kişi tutarlarmış da onu pencerenin önünden çekemezlermiş. - Peyami Safa

38. Bir kimsenin yerini almak (nesnesiz)

Örnek Cümleler:

  • Bak azizim, dedim, ben senin yerini tutamam. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

39. Otobüs, vapur, uçak vb. hasta etmek (nesnesiz)

40. Herhangi bir durumda kalmasını sağlamak (nesnesiz)

Örnek Cümleler:

  • Kapıyı açık tutmayın.

41. Bir yerde kalmasını sağlamak (nesnesiz)

42. Bir sanat eseri geniş ilgi görmek (nesnesiz)

Örnek Cümleler:

  • Eğer piyes tutar da alkışlanırsa bir yazara yakışacak bir kıyafet giymeliydim. - Cahit Uçuk

43. Biriktirmek, tasarruf etmek (nesnesiz)

Örnek Cümleler:

  • Sen metelik tutuyorsun gibi geliyor bana. Ay başına kadar bana ödünç versene. - Memduh Şevket Esendal

44. Askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj (nesnesiz)

45. Başlamak (nesnesiz)

Örnek Cümleler:

  • Kadınların başında gördüğünüz bürümcükten, iç çamaşırlarından tutunuz da entarilik kaba pamuklulara kadar hepsi Osmanlı malı idi. - Falih Rıfkı Atay

46. Bir şey düşünmek (nesnesiz)

Örnek Cümleler:

  • Herkes aklından bir sayı tutsun.

47. Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, markaja almak (spor)

İçinde Tutmak geçen birleşik kelimeler:

  • tutçek
  • vurtut
  • çultutmaz
  • yantutmaz

İçinde Tutmak geçen atasözü ve deyimler:

  • tut kelin perçeminden
  • tut ki
  • tuttuğu altın olsun
  • tuttuğu dal elinde kalmak
  • tuttuğunu koparmak