Aklın Gözü - Oliver Sacks Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Aklın Gözü kimin eseri? Aklın Gözü kitabının yazarı kimdir? Aklın Gözü konusu ve anafikri nedir? Aklın Gözü kitabı ne anlatıyor? Aklın Gözü PDF indirme linki var mı? Aklın Gözü kitabının yazarı Oliver Sacks kimdir? İşte Aklın Gözü kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Oliver Sacks

Çevirmen: Emre Kapkın

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750825743

Sayfa Sayısı: 216

Aklın Gözü Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Nota okuma yetisini kaybeden bir piyanist, yazdıklarını okuyamayan bir yazar, geçirdiği felç sonucu konuşma yetisini kaybeden bir kadın, çift gözle göremediği için derinlik ve mesafe algısından yoksun bir başkası ve yazarın kendi göz melanomu tedavisi sırasında tuttuğu günlük... Bu vakaları ilginç kılan, sadece az rastlanır nörolojik bozukluklardan mustarip olmaları değil, "aklın gözü" sayesinde yaratıcı çözümler ve adaptasyon yolları bularak kaybettikleri yetilerini telafiye ve hayatlarını yaşanır kılmaya çalışmaları. Sacks gelişen görüntüleme yöntemleri sayesinde hakkında gitgide daha çok şey öğrendiğimiz beyinle ilgili vaka öyküleri anlatırken insan olmanın öyküsünü de anlatıyor. Yazdıkları, her zaman canlı ve diri bir bilimsel merakın ürünü ama aynı zamanda böyle bir duyarlılıktan beslendiği için de bunca ilginç ve okunmaya değer. 

Aklın Gözü Alıntıları - Sözleri

  • "Belki kitaplar, gazetelerden daha terbiyeli davranabilirler."
  • Yüzlerimiz deneyimlerimizin ve karakterimizin damgasını taşır; kırk yaşında insan hak ettiği yüze kavuşur denir.
  • Howard "Sorunlar asla yok olmadı" diye yazıyor "ama ben onları çözmede daha zeki hale geldim."
  • Bazı yatkınlık ya da gizil-güçler genetiktir ama tam olarak gelişmek için uyarılma, uygulama, çevresel zenginlik ve beslenmeye gerek duyar. Doğal seçilim, başlangıçtaki yatkınlığı getirebilir ama bilişsel ve algısal kapasitemizin tam olarak gerçekleşmesi için deneyime ve deneyimsel seçime gereksinim vardrr.
  • Çoğunlukla bir inme ya da beyin yaralanmasından 12 ila 18 ay sonra artık daha fazla düzelmenin olamayacağı söylenir. Bu bazen doğrudur, ancak pek çok hastanın bu genellemenin yanlış olduğunu kanıtladığına da şahit oldum. Ve son birkaç onyılda sinirbilim beynin bir zamanlar sanıldığından daha büyük bir onarım ve yenileme gücü olduğunu onayladı. Çok daha fazla "biçimlendirilebilirlik" de vardır; hasar çok büyük olmadıkça zarar görmemiş beyin alanları, zarar görmüş olanların bazı işlevlerini üstlenmede daha yeteneklidir. Ve kişisel düzeyde uyum güçleri de bulunmaktadır. Bir şeyi yapmanın özgün yöntemi artık kullanılamadığında yeni ya da başka yollarını bulma. İnmeden beş yıl sonra bile Pat'n algılama gücünde, kavrayışında sınırlı olmakla birlikte, gelişme göstermeye devam ettiğini gözlemledim. *Hayata Dönmek* s.44,45
  • Bir düzine farklı marka arasından belli bir domates sosunu istiyordu ve istediğini seçip aldı çünkü etiketinin üzerinde ”koyu mavi bir üçgen ve altında sarı bir daire" vardı. ”Renk çok önemli” diye vurguladı. Renk, Lilian için görünebilen en hızlı ipucuydu, başka hiçbir şeyi tanıyamasa bile renkleri tanıyordu (Bu nedenle, birbirimizden ayrılabiliriz korkusuyla, ziyaretim için baştan aşağı kırmızı giyinmiştim; eğer ayrılırsak beni anında bulmasını sağlayacağını biliyordum.)
  • Lilian bunu bana söyleyince birkaç yıl önce hastanede gördüğüm bir hastayı anımsadım; bir omurilik enfeksiyonu, çok hızlı ilerleyen bir miyelit nedeniyle bir gecede tamamen felç olmuştu. Görünürde hiçbir iyileşme ihtimali olmadığı ortaya çıkınca umutsuzluğa düştü, yaşamının sona erdiğini düşündü sadece yaşamdaki büyük şeylerin değil, tiryakisi olduğu New York Times bulmacalarım çözmek gibi gündelik, bildik zevklerin de. Her gün kendisine Times getirilmesini istedi; hiç değilse bulmacaya bakacak, şeklini kavrayacak, ipuçlarına göz atacaktı. Ama bunu yaptığında olağanüstü bir şey oldu: İpuçlarma bakarken yanıtlar sanki kendiliğinden yerlerine yazılıyordu. Görsel imgelemi sonraki birkaç hafta içinde öyle güçlendi ki sadece bir kere, dikkatle inceledikten sonra bütün ipuçlarını ve bulmacayı aklında tukabilmeye, gün içinde boş zamanlarında zihninden çözebilmeye başladı. Bu onun için felç halinin büyük bir avuntusu oldu; sonradan bana böyle bir bellek ve imgelem gücüne sahip olduğu konusunda daha önce hiçbir fikri olmadığını söyledi.
  • Demek ki hiç konuşamasalar ya da konuşmayı anlayamasalar bile bazı hastalarda düşünsel işlevler -mantıklı ve sistemli düşünmek, plan yapmak, anımsamak, öngörmek, tahmin etmek- mükemmel biçimde korunabiliyor.
  • İfade afazisi olan bazı hastalar için müzik terapisi paha biçilmezdir; bir sözcüğü şarkı gibi söyleyebildiklerini görünce dilin tümüyle yitirilmediğine, içlerinde bir yerdeki sözcüklere hâlâ ulaşabildiklerine dair güven duymaya başlarlar. Bu durumda, şarkının içine yerleşmiş dil yeteneğinin müzikal bağlamından koparılıp iletişim amacıyla kullanılıp kullanılamayacağı sorulabilir. Bu bazı durumlarda, bir ölçüde mümkündür; sözcükler bir nevi doğaçlama ritmin içine yeniden yerleştirilir.
  • Hepimiz bir görüntüler, sesler ve başka uyaranlar dünyasıyla karşı karşıyayızdır ve sağ kalmamız bunların hızlı ve doğru biçimde değerlendirilmesine bağlıdır. Çevremizdeki dünyayı anlamlandırmak bir tür sisteme, çevreyi hızlı ve kesin bir ayrıştırma yöntemine dayanıyor olsa gerektir. Nesneleri nesneler olarak görmeyiz; kendilerini farklı aydınlanma ya da bağlamlarda sunan, onların ya da bizim hareketimize göre değişen bir perspektif içinde biçimler, yüzeyler, kenarlar ve sınırlar görürüz.
  • Her sabah darmadağın bir dünyaya uyanıyorum, her şey başka bir şeyin üzerinde. Hiçbir yerde boşluk yok, eşyaların arasında uzay yok.
  • Kör için, insanlar konuşmadıkça orada değillerdir. Çoğu kez gözleri gören bir arkadaşımla konuşmayı onun orada olmadığını keşfedinceye kadar sürdürmüştüm. Bana söylemeden yürüyüp uzaklaşmış olabilirdi. Konuşmanın bittiğini düşünüp başını sallamış ya da gülümsemiş olabilirdi. Benim bakış açımdan ansızın kaybolmuştu. Kör olduğunuz zaman bir el ansızın sizi yakalar. Bir ses ansızın size seslenir. Hiçbir öngörü ya da hazırlık yoktur... Böyle tacizler karşısında edilgenimdir.... Normal insan sokaklarda ya da pazar yerlerinde dolaşırken kiminle konuşmak istediğini seçebilir. İnsanlar onun için zaten oradadırlar; onlarla selamlaşmadan önce bir varoluşları vardır. ... Kör insan için insanlar devinim halindedir, geçicidirler, gelirler ve giderler. Hiçlikten gelir, yok olurlar.

Aklın Gözü İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Sahip olduğunuz herşeyin bir algı yanılsaması olduğu hissine kapılacaksınız. Alıştığımızın dışında bir anın yaşanmasının insanı nasıl dehşete düşürebileceğini ister istemez düşüneceksiniz. Nöroloji her zaman çok ilgi duyduğum ve beni heyecanlandıran nadir bilim dallarindan biri o yüzden kitaba başlamadan önce de çok buyük bir sempati duyuyordum. Benim gibi hissetmeyenler için bile çok keyifli ve farklı bir deneyim olacağını düşünüyorum. Okumanızı tavsiye ederim çok ilginç şeyler öğreneceksiniz :) (Betul Ozbek Iptec)

Kitap türüne göre oldukça ilgi çekici. Bireyin kendi hastalıklarının farkına varma, inceleme, tanı, tedavi ve oluşan hasarlara bağlı beynin kendini yeniden organize edebilme örüntüleriyle dolu gerçek hayat hikayelerini bulabileceğiniz bir araştırma kitabı. Bu kitapta hastaların yeni durumlarına karşı beynin tepkilerini okuyacak ve bir kez daha hayret edeceksiniz. 72. Sayfanın son satırında bir cümle: "Sorunlar asla yok olmadı; ama ben onları çözmede daha zeki hale geldim." diyor Howard. Kitaptaki hikayelerin ana teması, unutma, yüz tanıma yetisinin kaybı ve görememe biçimleri üzerine. Sinirbilim, göz ve beyin bilimi ilginizi çekiyorsa bol bol notlar alabileceğiniz bir kitap. Tavsiye edilir.Keyifli okumalar. (DeliBilge)

Yazarın "Karısını Şapka Sanan Adam" kitabını uzun süredir okumak istiyordum, "Aklın Gözü" adlı kitabını görünce onunla başlamak istedim. Kitap bir nöroloji ve psikoloji uzmanının hastalarının incelemelerinden meydana geliyor. Bu nedenle tıbbi terimlerle çok sık karşılaşıyoruz. Benim için bazı tıbbi açıklamalar sıkıcı gelse de, okuduklarımın gerçek hastaların hikayeleri olduğunu bilmek beni kendi sağlığım ve yaşamım hakkında düşüncelere sevk etti. Şöyle düşünün, konserler veren ünlü bir piyanistsiniz fakat bir gün inme geçiriyorsunuz ve artık nota okuyamıyorsunuz, ne yapardınız? Hayata küser, yılıp bir köşede oturur muydunuz? Yada bu kez bir çok roman yazan bir yazarsınız, fakat bir gün kalkıyorsunuz ve gazetedeki büyük başlıkları bile okuyamadığınızı farkediyor ve zamanla okuma yetinizi kaybediyorsunuz. Bu insanlar hayatlarının temeli olan ve belki de geçimlerini sağlamalarına yardım eden bu yeteneklerini bir şekilde kaybettiklerinde, beyinleri farklı bir yönden hayatlarını sürmelerine yardımcı oluyor ve pes etmiyorlar. Okuduğum incelemelerden beni en çok etkileyen şey de bu oldu sanırım; "Yılmamak!". "Sorunlar asla yok olmadı, diyor Howard, ben onları çözmede daha zeki hale geldim." Alıntımı son olarak en çok ilgimi çeken rahatsızlık olan yüz tanıma yetisini kaybeden kişilerle ilgili bilgi alabileceğiniz bir link ile bitirmek istiyorum,merak edenler varsa siteyi mutlaka ziyaret etmeli :) www.faceblind.org yazar/oliver-sacks #k: (kübra)

Aklın Gözü PDF indirme linki var mı?

Oliver Sacks - Aklın Gözü kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Aklın Gözü PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Oliver Sacks Kimdir?

Oliver Wolf Sacks, hastaları ile ilgili yazdığı kitaplarla tanınmış İngiliz nörolog.

Doktor bir ailenin çocuğudur. Tıp öğrenimini Oxford Üniversitesi'nde tamamladı. 1965 yılından yaşamının sonuna kadar, New York'ta yaşamış ve nöroloji profesörü olarak doktorluk mesleğini sürdürmüştür.

Kitaplarının birçoğunda hastalarının tıbbi detaylarından çok, yaşam tecrübeleri üzerinde durur. Mars'ta Bir Antropolog ve Karısını Şapka Sanan Adam adlı kitapları farklı hastalarının çeşitli nörolojik rahatsızlıklarını anlattığı kısa bölümlerden oluşur. Diğer kitaplarında ise tek bir konuyla bütünlük sağlamıştır.

Uyanışlar adlı, Encephalitis lethargica hastalarına yardımcı olma çabasını anlattığı otobiyografik kitabı, 1990 yılında beyazperdeye aktarılmıştır. Robin Williams'ın ve Robert De Niro'nun da kadrosunda bulunduğu film, Akademi Ödülleri'ne aday gösterilmiştir.

Türkçeye çevrilmiş eserleri

Halüsinasyonlar

Uyanışlar

Karısını Şapka Sanan Adam

Mars'ta Bir Antropolog

Renkkörleri Adası

Sesleri Görmek: Sağırların Dünyasına Bir Yolculuk

Tungsten Dayı: Kimyasal Bir Çocukluğun Anıları

Dayanacak Bir Bacak

Migren

Müzikofili

Oliver Sacks Kitapları - Eserleri

  • Karısını Şapka Sanan Adam
  • Benim Periyodik Tablom
  • Mars'ta Bir Antropolog
  • Aklın Gözü
  • Halüsinasyonlar
  • Sesleri Görmek
  • Bilinç Nehri
  • Müzikofili
  • Uyanışlar
  • Dayanacak Bir Bacak
  • Renkkörleri Adası
  • Oaxaca Günlüğü
  • Migren
  • Tungsten Dayı
  • Hareket Halinde Bir Hayat
  • Everything in its Place
  • Dayanacak Bir Bacak

Oliver Sacks Alıntıları - Sözleri

  • " 'Kişi ağzıyla yalan söyleyebilir ama yüz ifadesi onu ele verir' der" (Karısını Şapka Sanan Adam)
  • Ama hekim olmayı gerçekten istediğimden emin degildim. Kimyager olma hayallerimi sürdüremezdim; kimya ,benim pek sevdiğim on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıl inorganik kimyasının çok daha ötesindeydi artık (Hareket Halinde Bir Hayat)
  • Deborah'ya yazdığı biyografiden Clive'ın haberdar olup olmadığını sorduğumda ona iki kez gösterdiğini ama Clive'ın kitabı hemen unuttuğunu söyledi. Üzerine bol bol not alınmış kopyam yanımdaydı, Deborah'dan yine göstermesini rica ettim. "Bir kitap yazmışsın!" diye haykırdı Clive, hayretle. "Afe­rin sana! Tebrikler!" Kapağına dikkatle baktı. "Hepsini sen mi yazdın? Aman Tanrım!" Heyecanlandı, neşeyle zıpladı. Deborah ona ithaf sayfasını gösterdi ("Clive'ım için"). "Bana mı ithaf et­tin?" Deborah'ya sarıldı. Aynı sahne, hemen hemen aynı şaşkın­lık gösterisiyle, aynı sevinç nidalarıyla birkaç dakika içinde pek çok kez tekrarlandı. Clive ile Deborah, amneziye rağmen birbirlerini hala çok seviyorlar (hatta Deborah'nın kitabının alt başlığı Aşk ve Amne­zi Anıları). Clive, sanki yeni gelmiş gibi onu birkaç kez sevinçle karşıladı. Karşındakinin belleğinde hep taze kalmak, bir hediye, bir lütuf gibi karşılanmak olağanüstü bir durum olsa gerek, diye düşündüm, hem delirtici hem de onur verici. http://drt23.blogspot.com/2012/02/zamanda-kaybolan-adam.html?m=1 (Müzikofili)
  • ????????? (Müzikofili)
  • Demek ki hiç konuşamasalar ya da konuşmayı anlayamasalar bile bazı hastalarda düşünsel işlevler -mantıklı ve sistemli düşünmek, plan yapmak, anımsamak, öngörmek, tahmin etmek- mükemmel biçimde korunabiliyor. (Aklın Gözü)
  • "Cehennemde bile insanın yakasını bırakmayan o yalnızlığı" hepimiz biliyorduk. Hepimiz büyük karanlıklara ve derinliklere inmiştik. (Dayanacak Bir Bacak)
  • Sağırlık bir illet değildir; illet, iletişimin kesildiği ve dilin yok olduğu yerde başlar. (Sesleri Görmek)
  • Hayır, özellikle kötü bir şey yapmış olduğuma inanmıyorum. Kötü bir insan değilim. (Uyanışlar)
  • _ nasıl gidiyor ? _ Nasıl mı gidiyor Ailem ölmüş, karım şuanda huzur evinde Oğlum batıda bir yere kaçmış Yaşlı ve dolandırılmış İşte böyle hissediyorum... (Uyanışlar)
  • Bazen, ağır veya bulaşıcı bir hastalık söz konusuysa, aileyle birlikte mutfakta veya yemek odasında oturup beklerdim. Babam üst kattaki hastayı muayene ettikten sonra aşağı iner, ellerini özenle yıkar ve mutfağa yönelirdi.  (Tungsten Dayı)
  • Dışım nazik ve uysalken içim gizli bir umutsuzlukla doluydu. (Dayanacak Bir Bacak)
  • Geçmişe özlem duymaya benzer bir efkârla içim dolup taşmıştı. (Benim Periyodik Tablom)
  • “Tarihi anlamayanlar, onu tekrarlamaya mahkûmdur.” Santayana (Migren)
  • Ama geçmiş nedir? Geçmişin kesinliği bir yanılsamadan ibaret olamaz mı? Geçmiş, bir çiçek dürbünü, aniden çıkan her meltemle kımıldanan bir imgeler düzeni, bir kahkaha, bir düşünce olabilir mi? Ve kımıldanma, salınma, değişim her yerdeyse, nasıl bilebiliriz ? (Müzikofili)
  • Saatler ve dakikalar sıkıldığım zamanlar hâlâ bunlatıcı derecede uzun, kendimi bir şeye kaptırdığım zamanlar ise çok kısa geliyor. Çocukken, öylece oturup vızıldayan öğretmenleri dinlemeye zorlandığım okuldan nefret ederdim. (Bilinç Nehri)
  • "Biyolojik bir "batarya" imal etmek için, altı limonu ve patatesi birbirine(daha yüksek bir voltaj elde etmek istiyorsam seri, gücü artırmak istiyorsam paralel)bağlıyordum. (Tungsten Dayı)
  • "Gerçek şu ki, yanlış ya da doğru olan neydi, bilmiyoruz. Bildiğimiz şu: kimyasal pencere kapanınca başka bir uyanış gerçekleşti. İnsan ruhunun her ilaçtan daha güçlü olduğu. Beslenmesi gereken bu. Çalışma, oyun, dostluk, aile. Önemli olan bunlar. Unuttuğumuz bunlardı, en basit şeyler." (Uyanışlar)
  • İnsan öldüğünde yerine başkası konamaz. Doldurulamaz bir boşluk bırakır ardında, çünkü her insan tekinin kaderinde -genetik ve sinirsel kaderinde- biricik bir fert olmak, kendi yolunu bulmak, kendi hayatını ve kendi ölümünü yaşamak yazılıdır. (Benim Periyodik Tablom)
  • “Ben zamandan yapılmışım,” der Jorge Luis Borges, “zaman beni sürükleyen bir nehir, ama nehir benim.” (Bilinç Nehri)
  • Biz insanlar hataya açık, zayıf ve kusurlu, ama aynı zamanda büyük bir esnekliğe ve yaratıcılığa sahip belleklerle donatılmışız. Kaynak karmaşası veya kaynağa karşı kayıtsızlık paradoksal biçimde güçlü yanımız olabilir: Bütün bilgi kaynaklarımızı etiketleyebilseydik genellikle ilgisiz bir sürü malumatın altında ezilir giderdik. Kaynağa kayıtsızlık, okuduklarımızı, bize anlatılanları, başkalarının söylediklerini, düşündüklerini, yazdıklarını ve resmettiklerini sanki birinci elden deneyimlermiş gibi yoğun ve zengin biçimde özümsememizi sağlar. Bu sayede başkalarının gözleriyle görür, kulaklarıyla duyarız, başka zihinlere girer, bütün bir kültürün sanatını, bilimini ve dinini özümseriz, ortak akla ve bilgi birikimine dahil olur ve katkıda bulunuruz. Bellek yalnızca deneyimden değil, zihinlerin etkileşiminden de kaynaklanır. (Bilinç Nehri)