Oliver Sacks kimdir? Oliver Sacks kitapları ve sözleri
İngiliz Nörolog, Psikiyatr ve Yazar Oliver Sacks hayatı araştırılıyor. Peki Oliver Sacks kimdir? Oliver Sacks aslen nerelidir? Oliver Sacks ne zaman, nerede doğdu? Oliver Sacks hayatta mı? İşte Oliver Sacks hayatı... Oliver Sacks yaşıyor mu? Oliver Sacks ne zaman, nerede öldü?

Tam / Gerçek Adı: Oliver Wolf Sacks
Doğum Tarihi: 9 Temmuz 1933
Doğum Yeri: Londra, Birleşik Krallık
Ölüm Tarihi: 30 Ağustos 2015
Ölüm Yeri: Manhattan, New York, ABD
Oliver Sacks kimdir?
Oliver Wolf Sacks, hastaları ile ilgili yazdığı kitaplarla tanınmış İngiliz nörolog.
Doktor bir ailenin çocuğudur. Tıp öğrenimini Oxford Üniversitesi'nde tamamladı. 1965 yılından yaşamının sonuna kadar, New York'ta yaşamış ve nöroloji profesörü olarak doktorluk mesleğini sürdürmüştür.
Kitaplarının birçoğunda hastalarının tıbbi detaylarından çok, yaşam tecrübeleri üzerinde durur. Mars'ta Bir Antropolog ve Karısını Şapka Sanan Adam adlı kitapları farklı hastalarının çeşitli nörolojik rahatsızlıklarını anlattığı kısa bölümlerden oluşur. Diğer kitaplarında ise tek bir konuyla bütünlük sağlamıştır.
Uyanışlar adlı, Encephalitis lethargica hastalarına yardımcı olma çabasını anlattığı otobiyografik kitabı, 1990 yılında beyazperdeye aktarılmıştır. Robin Williams'ın ve Robert De Niro'nun da kadrosunda bulunduğu film, Akademi Ödülleri'ne aday gösterilmiştir.
Türkçeye çevrilmiş eserleri
Halüsinasyonlar
Uyanışlar
Karısını Şapka Sanan Adam
Mars'ta Bir Antropolog
Renkkörleri Adası
Sesleri Görmek: Sağırların Dünyasına Bir Yolculuk
Tungsten Dayı: Kimyasal Bir Çocukluğun Anıları
Dayanacak Bir Bacak
Migren
Müzikofili
Oliver Sacks Kitapları - Eserleri
- Karısını Şapka Sanan Adam
- Benim Periyodik Tablom
- Mars'ta Bir Antropolog
- Aklın Gözü
- Halüsinasyonlar
- Sesleri Görmek
- Bilinç Nehri
- Müzikofili
- Uyanışlar
- Dayanacak Bir Bacak
- Renkkörleri Adası
- Oaxaca Günlüğü
- Migren
- Tungsten Dayı
- Hareket Halinde Bir Hayat
- Everything in its Place
- Dayanacak Bir Bacak
Oliver Sacks Alıntıları - Sözleri
- " 'Kişi ağzıyla yalan söyleyebilir ama yüz ifadesi onu ele verir' der" (Karısını Şapka Sanan Adam)
- Ama hekim olmayı gerçekten istediğimden emin degildim. Kimyager olma hayallerimi sürdüremezdim; kimya ,benim pek sevdiğim on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıl inorganik kimyasının çok daha ötesindeydi artık (Hareket Halinde Bir Hayat)
- Deborah'ya yazdığı biyografiden Clive'ın haberdar olup olmadığını sorduğumda ona iki kez gösterdiğini ama Clive'ın kitabı hemen unuttuğunu söyledi. Üzerine bol bol not alınmış kopyam yanımdaydı, Deborah'dan yine göstermesini rica ettim. "Bir kitap yazmışsın!" diye haykırdı Clive, hayretle. "Aferin sana! Tebrikler!" Kapağına dikkatle baktı. "Hepsini sen mi yazdın? Aman Tanrım!" Heyecanlandı, neşeyle zıpladı. Deborah ona ithaf sayfasını gösterdi ("Clive'ım için"). "Bana mı ithaf ettin?" Deborah'ya sarıldı. Aynı sahne, hemen hemen aynı şaşkınlık gösterisiyle, aynı sevinç nidalarıyla birkaç dakika içinde pek çok kez tekrarlandı. Clive ile Deborah, amneziye rağmen birbirlerini hala çok seviyorlar (hatta Deborah'nın kitabının alt başlığı Aşk ve Amnezi Anıları). Clive, sanki yeni gelmiş gibi onu birkaç kez sevinçle karşıladı. Karşındakinin belleğinde hep taze kalmak, bir hediye, bir lütuf gibi karşılanmak olağanüstü bir durum olsa gerek, diye düşündüm, hem delirtici hem de onur verici. http://drt23.blogspot.com/2012/02/zamanda-kaybolan-adam.html?m=1 (Müzikofili)
- ????????? (Müzikofili)
- Demek ki hiç konuşamasalar ya da konuşmayı anlayamasalar bile bazı hastalarda düşünsel işlevler -mantıklı ve sistemli düşünmek, plan yapmak, anımsamak, öngörmek, tahmin etmek- mükemmel biçimde korunabiliyor. (Aklın Gözü)
- "Cehennemde bile insanın yakasını bırakmayan o yalnızlığı" hepimiz biliyorduk. Hepimiz büyük karanlıklara ve derinliklere inmiştik. (Dayanacak Bir Bacak)
- Sağırlık bir illet değildir; illet, iletişimin kesildiği ve dilin yok olduğu yerde başlar. (Sesleri Görmek)
- Hayır, özellikle kötü bir şey yapmış olduğuma inanmıyorum. Kötü bir insan değilim. (Uyanışlar)
- _ nasıl gidiyor ? _ Nasıl mı gidiyor Ailem ölmüş, karım şuanda huzur evinde Oğlum batıda bir yere kaçmış Yaşlı ve dolandırılmış İşte böyle hissediyorum... (Uyanışlar)
- Bazen, ağır veya bulaşıcı bir hastalık söz konusuysa, aileyle birlikte mutfakta veya yemek odasında oturup beklerdim. Babam üst kattaki hastayı muayene ettikten sonra aşağı iner, ellerini özenle yıkar ve mutfağa yönelirdi. (Tungsten Dayı)
- Dışım nazik ve uysalken içim gizli bir umutsuzlukla doluydu. (Dayanacak Bir Bacak)
- Geçmişe özlem duymaya benzer bir efkârla içim dolup taşmıştı. (Benim Periyodik Tablom)
- “Tarihi anlamayanlar, onu tekrarlamaya mahkûmdur.” Santayana (Migren)
- Ama geçmiş nedir? Geçmişin kesinliği bir yanılsamadan ibaret olamaz mı? Geçmiş, bir çiçek dürbünü, aniden çıkan her meltemle kımıldanan bir imgeler düzeni, bir kahkaha, bir düşünce olabilir mi? Ve kımıldanma, salınma, değişim her yerdeyse, nasıl bilebiliriz ? (Müzikofili)
- Saatler ve dakikalar sıkıldığım zamanlar hâlâ bunlatıcı derecede uzun, kendimi bir şeye kaptırdığım zamanlar ise çok kısa geliyor. Çocukken, öylece oturup vızıldayan öğretmenleri dinlemeye zorlandığım okuldan nefret ederdim. (Bilinç Nehri)
- "Biyolojik bir "batarya" imal etmek için, altı limonu ve patatesi birbirine(daha yüksek bir voltaj elde etmek istiyorsam seri, gücü artırmak istiyorsam paralel)bağlıyordum. (Tungsten Dayı)
- "Gerçek şu ki, yanlış ya da doğru olan neydi, bilmiyoruz. Bildiğimiz şu: kimyasal pencere kapanınca başka bir uyanış gerçekleşti. İnsan ruhunun her ilaçtan daha güçlü olduğu. Beslenmesi gereken bu. Çalışma, oyun, dostluk, aile. Önemli olan bunlar. Unuttuğumuz bunlardı, en basit şeyler." (Uyanışlar)
- İnsan öldüğünde yerine başkası konamaz. Doldurulamaz bir boşluk bırakır ardında, çünkü her insan tekinin kaderinde -genetik ve sinirsel kaderinde- biricik bir fert olmak, kendi yolunu bulmak, kendi hayatını ve kendi ölümünü yaşamak yazılıdır. (Benim Periyodik Tablom)
- “Ben zamandan yapılmışım,” der Jorge Luis Borges, “zaman beni sürükleyen bir nehir, ama nehir benim.” (Bilinç Nehri)
- Biz insanlar hataya açık, zayıf ve kusurlu, ama aynı zamanda büyük bir esnekliğe ve yaratıcılığa sahip belleklerle donatılmışız. Kaynak karmaşası veya kaynağa karşı kayıtsızlık paradoksal biçimde güçlü yanımız olabilir: Bütün bilgi kaynaklarımızı etiketleyebilseydik genellikle ilgisiz bir sürü malumatın altında ezilir giderdik. Kaynağa kayıtsızlık, okuduklarımızı, bize anlatılanları, başkalarının söylediklerini, düşündüklerini, yazdıklarını ve resmettiklerini sanki birinci elden deneyimlermiş gibi yoğun ve zengin biçimde özümsememizi sağlar. Bu sayede başkalarının gözleriyle görür, kulaklarıyla duyarız, başka zihinlere girer, bütün bir kültürün sanatını, bilimini ve dinini özümseriz, ortak akla ve bilgi birikimine dahil olur ve katkıda bulunuruz. Bellek yalnızca deneyimden değil, zihinlerin etkileşiminden de kaynaklanır. (Bilinç Nehri)