Batmayan Gün - Samiha Ayverdi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Batmayan Gün kimin eseri? Batmayan Gün kitabının yazarı kimdir? Batmayan Gün konusu ve anafikri nedir? Batmayan Gün kitabı ne anlatıyor? Batmayan Gün PDF indirme linki var mı? Batmayan Gün kitabının yazarı Samiha Ayverdi kimdir? İşte Batmayan Gün kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Samiha Ayverdi

Yayın Evi: Kubbealtı Neşriyatı

İSBN: 9789757663690

Sayfa Sayısı: 304

Batmayan Gün Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ara! diyorum; fakat sen bu sözleri anlayıcı mısın, yoksa okuyucu musun? Bahara mensup olan yağmurun fiil ve eseri, taze ve yaş olan ağacadır; kuruyup odun haline gelmiş olana değil. Ne vakit ki bir insanın sözleri de bir çok kimselerin vücutları ağacı üzre esse onu anlayacak ve istifade edecekler de, yaş ağaça mesabesinde olanlardır.

Batmayan Gün Alıntıları - Sözleri

  • “İnsanın kendi vücûdu, kendisine en yakın ve en mükemmel hocadır. Bütün kâinat, şu aslı bir noktadan ibâret olan vücûda sığdırılmıştır.”
  • Keşke onu bilseydim de hiçbir şey bilmeseydim...
  • "Üstadım, dün bir dostumla ölümden konuşuyorduk. Dedim ki, asıl ölüm, kalp habersizliğidir..."
  • -Baba hayatta senin için en büyük kıymet nedir? -Sen! -Ben mi? -Evet sen… niçin şaştın kızım? -Ya ben ölürsem? Hiç, bir insan üzerine hayâtın gâyesi kurulur mu? Beni kaybedersen gâyeni de mi kaybedeceksin? Halbuki insan, kendisine ebedî yoldaş olabilecek bir gâyeye yapışmalıdır.
  • "İnsanın çektiği elem ve gönül darlığı, dünyaya olan iltifat ve bağlılığı nispetiyle artar."
  • “Hiç dikkat ettin mi bilmem, Gül ağacının, seneler geçtikçe dikenleri azalır. Sen bir ağaç, bir nebat kadarda mı olamıyorsun ki, gün geçtikçe şu ezâ verici hislerinden temizlenmiyorsun?”
  • "Üstadım, dün bir dostumla ölümden konuşuyorduk. Dedim ki, asıl ölüm, kalp habersizliğidir..."
  • Ben seni sevdim seveli, kaynayıp coştum.
  • Üstadım, dün bir dostumla ölümden konuşuyorduk. Dedim ki, asıl ölüm, kalp habersizliğidir.
  • Mânâları aynı olan kimseler, bir gün olup karşılaşınca, birbirlerine şiddetle yaklaşırlar.
  • “Tek kanatla uçan bir kuş hiç gördünüz mü? Hayat terâzisinin muvâzenesini bulmak İçin her şeyde ölçülü olmayı esas tutmalıdır.”
  • "Üstadım, dün bir dostumla ölümden konuşuyorduk. Dedim ki, asıl ölüm, kalp habersizliğidir.”
  • "Yan...fakat tütme!" dedin. Onun için ortada ne alev var ne de duman...
  • “Dünyâda tam mârifet, onu bilmektir. Kâinatta ve cihanda ne varsa, hepsi insanda toplanmış, bu sûretle insan, bütün varlıkların nüktesi ve mecmûası ve küllün göstericisi olmuştur. İşte Hâlik’ın gizli olan hüviyetini eşyâda ve zuhûratta gören kimse, asıl insandır.”
  • Shakespeare'in dediği gibi, kim sevdiğini ilk görüşte sevmemiştir.

Batmayan Gün İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Aliye 24 yaşında iyi eğitim almış İstanbul'un boğaz manzaralı yalılarından birinde oturan ve hayatın sadece para, pul, mal, mülk ve eğlencelerden ibaret olamayacağını düşünen bir genç kız. Babası Sezai Nur Bey hariciye memuru, annesi Fikriye Hanım ise batı özentisi şekilde yaşamayı kendine düstur edinmiş bir kadın. Ama Aliye’yi asıl ilgilendiren, ölen dedesi İrfan Paşa’nın yazdığı yazılar ve çizdiği tablolar. Aliye girdiği çıkmazlardan ve kendini arama çabasından dedesinin yazdığı notlarla sıyrılmaya çalışıyor. Dedesinin “Aşk ve bakış” isimli bir tıbbiyeliyi resmettiği tablosundan ve notlarında “K” rumuzuyla bahsettiği kişiyle olan diyaloglardan kendisine açılan manevi yolu takip etmeye çalışıyor. Sanki ne yapsa boşmuş ve hayatı anlamını yitirmiş gibi hissettemesine dedesinin notları sayesinde bir son vermek istiyor. Bir aşkın arayışı içinde kısacası. Tabi aşk deyince aklınıza bildiğimiz manada bir aşk gelmesin. Bu daha aşkın bir anlamda kullanılan aşk. Bir yıllık yurtdışı seyahati ona beklentisinde olduğu bu kapıları açıyor.   Bir yıl sonra Berlin’den yarı hasta olarak dönüyor ve aslında bu hastalığı onun manevi iyileşmesinin bir basamağı. Peki ne oldu da yataklara düşecek kadar hastalandı bu kız? Ya da dedesinin notlarında bahsedilen bu “K” kim. Ruhuna ne iyi geldi, kafasındaki sorulara nasıl cevap buldu?   Samiha Ayverdi’nin 34 yaşında yazdığı ve 1939 yılında yayımladığı, “ilk eseri” sayılabilecek bu roman bizlere hayatı tamamen maddi hazlara göre yaşamanın ve böyle bir hayatı yaşayan kişilerin nasıl çıkmazlarla dolup taşacağını anlatıyor.   Yazarın dili, ilgilisine göre muhteşem, değindiği konular nefis fakat kurgu olarak önceki okuduğum kitaplarına nazaran biraz yavan kalmış gibi. Buna rağmen vurucu bir sonla noktalandı kitap. Şimdi biraz da nefis bir kitap okuyup bitirmiş olmanın haklı gurunu yaşayayım. (Kitaplara tutkun muallime)

Sâmiha Ayverdi ile @kitaplaratutkunmuallime sayesinde tanıştım. 1905’de İstanbul’da doğan yazar, aldığı eğitimler ve yetiştiği ortam ile kendini çok iyi geliştirmiş ve yaşamı boyunca takdiri üzerinde toplamış. Kendisiyle ilgili şöyle bir açıklaması mevcut: “Vatan ve imanı, kılıcın iki yüzü gibi birleştirmiş bir âilenin evlâdı olmakla beraber, dünya görüşü ve insanlık anlayışı yolunda atmaya çalıştığım her adımı, hocam Kenan Rif’âî’ye borçluyumdur.” Okuduğum ilk kitabı ve beni öylesine içine çekti ki kalemi. Kitaplarında genellikle mekân olarak İstanbul ve çevresini aldığı, aile ortamı, tefekkür, fikri ve tarihi konulara yer verdiği bahsediliyor. “Batmayan Gün” kitabında da baş karakter Aliye’nin arayışına şahit oluyoruz. Eski Türkçe’nin lezzeti, insanı tefekküre sürükleyen sözler, olay örgüsü hepsi muazzam kurgulanmış. Ben büyük bir ilgiyle okudum. Merak eden herkese tavsiye ediyorum. Sevgiyle. “Her uğradığın musibet, kendi fiili ve kavli hareketlerinin eserleridir. Birinden tokat yerken, kendinin de kime tokat vurduğunu veya vurmak niyetinde olduğunu veyâhut başka bir sûretle etrafını rencide ettiğini düşün! Düşün. Zira en geniş hazine insanın kendi varlığıdır. Bu, öyle bir sonsuzluktur ki, şu koskoca dünya onun köşesinde toz zerresi gibi kalır.” (s.18) “Tefekkür aşksız olmaz; aşkı olan da hâkikatten uzak kalmaz. İnsan aşkla öyle bir hâle gelir ki, çok defa kendi söyler, kendinden kendi öğrenir.” (s.24) (Şeyda)

•Batmayan Gün romanında, “Maddenin üstünde ona hâkim olan bir kuvvet olduğu muhakkak… fakat ben bu kudreti yakından görmek, tanımak isterim” diyen Aliye’nin “kendini bulmak” yolundaki macerası dile getirilir. Aliyenin bu arayışı, onu büyük babası İrfan Paşa’dan kalan defterlere bağlayacak, bu bağ, İrfan Paşa’nın çok sevdiği talebesi Prof. Dr. Kerim Bey’den düğümlenecek ve onu ilâhî aşka ulaştıracaktır. •Batmayan Gün’ün İrfan Paşa’sı Hocası Ken’an Rifâî’nin yetişkinlik, Kerim Bey ise gençlik yıllarından birçok çizgiler taşır. Üstâdının tasavvufî görüşlerini yer yer ya İrfan Paşa’nın defterinden veya Kerim Bey ile Aliye’nin ağzından okuyuculara aktarır. (Müteşekkir)

Batmayan Gün PDF indirme linki var mı?

Samiha Ayverdi - Batmayan Gün kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Batmayan Gün PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Samiha Ayverdi Kimdir?

Sâmiha Ayverdi (d. 25 Kasım 1905, İstanbul - ö. 22 Mart 1993, İstanbul), Türk mütefekkir ve mutasavvıf yazar.

Roman, hikâye, hatırat, makale ve inceleme türünde yapıtlar verdi. Rifailik tarikatına bağlı idi.

Piyade Kaymakamı (Yarbay) İsmail Hakkı Bey ile Fatma Meliha Hanım’ın kızıdır. Mimar ve tarihçi yazar Ekrem Hakkı Ayverdi'nin kız kardeşidir. Şehzadebaşı semtinde doğan Samiha Ayverdi, Süleymaniye Kız Numune Mektebi'nde eğitim gördü; daha sonra özel derslerle eğitimini sürdürdü. Çok iyi derecede Fransızca öğrenerek tarih, tasavvuf, felsefe alanlarında kendini yetiştirdi.

Ayverdi, Kubbealtı Cemiyeti kurucu üyesidir. Ayrıca, İstanbul Fetih Cemiyeti, İstanbul ve Yahya Kemal Enstitülerinde faal üyeliklerde bulunmuş, 1966'da Türk Ev Kadınları Derneği'nin (Türk Kadınları Kültür Derneği) kuruluşuna önayak olmuş, 1970'te ağabeyi ile birlikte Kubbealtı Cemiyeti'nin kurulmasını sağlamıştır.

22 Mart 1993 tarihinde ölen Sâmiha Ayverdi'nin mezarı, İstanbul Zeytinburnu'ndaki Merkez Efendi Camii'nin bahçesindedir..

İstanbul'un Fatih ilçesinde Edirnekapı'dan Saraçhane'ye kadar uzanan Fevzipaşa caddesi ve Hırka-i Şerif Camii yakınındaki Koyun Baba Parkı'nda 1976 yılında ağaçlandırma çalışmaları yaptırdı.

Eserleri

Samiha Ayverdi, 1938'de ilk romanı Aşk Budur'u (Aşk Bu imiş) yayınladı. 1946'dan itibaren daha çok fikir ve tarih eserlerine ağırlık verdi.

Yapıtlarında, tarihi yoğun biçimde kullanmıştır. İnceleme yazıları ve romanları İstanbul üzerinedir. Tasavvuf düşüncesi ve tarih özellikle romanlarında canlanmış, Kenan Rifai'yi eserleri yoluyla okuyuculara tanıtmaya çalışmıştır.

"Batmayan Gün" ve "İnsan ve Şeytan" adlı romanları geçmişi arayışının ürünleridir. Geçmişe duyduğu özlemi en iyi yansıtan romanı 100 Temel Eser listesi'nde de yer alan İbrâhim Efendi Konağı'dır.

Kubbealtı Neşriyat tarafından Samiha Ayverdi Külliyatı adıyla çıkan kitapların sayısı 47 adettir.

Ödülleri

1978’de Türkiye Millî Kültür Vakfı Armağanı; 1984’te Millî Kültür Vakfı tarafından verilen Türk Millî Kültürüne Hizmet Şeref Armağanı; 1985'te Yeryüzünde Birkaç Adım isimli eseri nedeniyle Boğaziçi Yayınları tarafından Boğaziçi Başarı Ödülü almıştır . 26 Nisan 1986’da, Türk Edebiyat Vakfı tarafından kendisine "Millî Sanata Hizmetleri"nden ötürü bir plaket sunulmuştur. 1988 yılında yayınlanan “Hey Gidi Günler Hey” isimli eseri nedeniyle, Türkiye Yazarlar Birliği'nce kendisine Yılın Dil Ödülü verilmiştir. 1990'da Başbakanlık aile araştırma kurumu kendisine bir şükran plaketi sunmuştur. 1992 yılında Türkiye İlim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği'nce (İLESAM) verilen Üstün Hizmet Ödülü'nü almıştır.

İstanbul, Fatih'te Vatan Caddesi üzerinde bulunan Vatan Anadolu Lisesi'nin ismi 2005 yılında değiştirilerek, Samiha Ayverdi Anadolu Lisesi yapılmıştır.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Sâmiha_Ayverdi

Samiha Ayverdi Kitapları - Eserleri

  • İbrahim Efendi Konağı
  • Yaşayan Ölü
  • Ateş Ağacı
  • Mesihpaşa İmamı
  • İnsan ve Şeytan
  • Yusufcuk
  • Hancı
  • Batmayan Gün
  • Dost
  • Kölelikten Efendiliğe
  • Mabette Bir Gece
  • Ne İdik Ne Olduk
  • Yolcu Nereye Gidiyorsun
  • İstanbul Geceleri
  • Milli Kültür Ve Meseleleri Ve Maarif Davamız
  • Dile Gelen Taş
  • Son Menzil
  • Bir Dünyadan Bir Dünyaya
  • Abide Şahsiyetler
  • Misyonerlik Karşısında Türkiye
  • Rahmet Kapısı
  • Bağ Bozumu
  • Hatıralarla Başbaşa
  • Ah Tuna Vah Tuna
  • Hey Gidi Günler Hey
  • Mektuplardan Gelen Ses
  • Kaybolan Anahtar
  • Aşk Budur!
  • Boğaziçi'nde Tarih
  • Edebi Ve Manevi Dünyası İçinde Fatih
  • İki Aşina
  • Ezeli Dostlar
  • Mektuplar 2
  • Ratibe
  • O Da Bana Kalsın
  • Ken'an Rifai ve Yirminci Asrın Işığında Müslümanlık
  • Üç Günlük Dünya İçin
  • Yeryüzünde Birkaç Adım
  • Dünden Bugüne Ne Kalmıştır?
  • Türkiye'nin Ermeni Meselesi
  • Türk Tarihinde Osmanlı Asırları 1- 2 Cilt
  • Küplüce'deki Köşk
  • Ebabil Kuşları
  • Arkamızda Dönen Dolaplar
  • Mektuplar 1
  • Mülakatlar
  • Türk-Rus Münasebetleri Ve Muharebeleri
  • Paşa Hanım
  • Mektuplar 5
  • Mektuplar 3
  • Sinan'ın Günlüğü
  • Mektuplar 4
  • Türk Tarihinde Osmanlı Asırları (Cilt 3)
  • Türk Tarihinde Osmanlı Asırları (Cilt 2)
  • Türk Tarihinde Osmanlı Asırları (Cilt 1)
  • Mektuplar 6
  • Yunus Emre Ve İlahiler
  • Mektuplar-7 (2 Cilt)
  • Mektuplar 9
  • Mektuplar 11
  • Mektuplar-8
  • Mektuplar-10

Samiha Ayverdi Alıntıları - Sözleri

  • Öyle ya... Bu dünyaya ayak basıp temel atanın karşısına bir gün, ayağına çelme takacak olan bir başkası çıkıp sahip olduklarını ele geçirmeyecek midir ? Ama o çelme takana da dünya yar olmayacak ve bir gün topladıklarını o da başkalarına devretmek zorunda kalacaktır. (İki Aşina )
  • Şahsî malım o kadar az ve o kadar kıymetsiz ki... Halbuki ben sana hissen ve hayâlen dünyâları yollasam doyamam. (Mektuplar 1)
  • Belgrad'ın fethinde ve aynı zamanda Mohaç Muharabesinde üstün gayreti olmuş bulunan Bálî Bey, Budin'i muhasara ederek Avusturya ordusunu kovalayıp zafere ulaştıktan sonra, muvaffakiyetlerini sayıp dökerek Kanuni Sultan Süleyman'dan bir tuğ niyaz edince, padişah kendisine şu cevabı vermiştir: Berhudar ol, Allah senden razı olsun. Benden bir tuğ istiyorsun. Sana emîrü'l ümeralık veriyorum. Lakîn bu yaptıklarına güvenme, ve bir fáni kuldan herhangi bir talepte bulunarak kendini küçültme ve minnet altına girmiş olma. Kıyamete kadar değerinden kaybetmeyecek bu hákani cevap üç günlük dünya nimetleri peşinde şerefini, derúni şánını ayaklar altına almış kimselere olduğu gibi, bilhassa devlet çarkının yükünü omuzlamış olanlara verilmiş unutulmaması gereken îkázın ta kendisi değil de ya nedir? (Üç Günlük Dünya İçin)
  • Bugün dünya bir ruh medeniyetinin yokluğundan muztariptir. (O Da Bana Kalsın)
  • "Ölmüş atalarla da yanmış harmanlarla da öğünülmez." (Kaybolan Anahtar)
  • Kanûnî Sultan Süleyman da ne güzel söylemiştir: ''Bî vefâ yârin Muhibbî cevrini mâzur tut Yârsız kalır bu cihanda ayıpsız yâr isteyen!'' (Rahmet Kapısı)
  • Eksiği görmeyip, hale muhabbet ve anlayışla tat katmak kadar güzel ne vardır ? Dünyada, her tamamın bir eksiği vardır. Hem aransa eksik mi bulunmaz? Hatta, bulamayan icat edip, dünyayı kendine de etrafına da zindan eyler. (Mektuplardan Gelen Ses)
  • Bize, dinlenmek de, istirâhat de, ancak huzurlu bir iç âlemi içinde mümkün. (Yeryüzünde Birkaç Adım)
  • gideceğim yerlere dünyamı da götürürüm inşallah. bize dinlenmek de istirâhat de ancak huzurlu bir iç alemi içinde mümkün. (Yeryüzünde Birkaç Adım)
  • "Üstadım, dün bir dostumla ölümden konuşuyorduk. Dedim ki, asıl ölüm, kalp habersizliğidir..." (Batmayan Gün)
  • Bebeği biraz büyüdükten sonra, sık sık bize gelen Zehra Hanım’ı annem de çok sevmiş. Ona ilahiler öğretmiş, genç kadının ince ve yanık sesine uduyla yada kanunu ile refakat ederek odanın içine bir deruni mabede çevirir olmuşlardı. (Bağ Bozumu)
  • Bizâtihi çeşitli istîdat ve kâbiliyetleri hâmil olan biz insanlar, çok defa kendimizde saklı olan bu kudret kaynağından habersizizdir. (O Da Bana Kalsın)
  • Nihayet 15. asır,iki değerli kadın şair ile de Fatih devri'nin edebiyat tarihine en şerefli bir yaprak açmıştır. Kastamonulu Zeynep Hatun,"kadınlar arasında zamanın nadir yetiştirdiği bir şöhrettir kudretine cihan halkı şaşıp kalmış idi". Fatih Sultan Mehmet devrinde şöhret bulan meşhur şair Mihri ile muasır idi.Şiirinin kuvveti Fitat Hanıma muadil gibidir. Türkçe, Farsça beyitlerle mülemma olan divanını Hz Fatih'e takdim ederek sanatını isabet etmiş ve mazhar-ı mukafat olmuştur. ....Şiirlerinde lirizm ve hüzünlü bir hassasiyet elle tutulurcasına göze çarpar .Fatih'e divanını takdim eden ve mükafata mazhar olan bu kadının şiirlerindeki eda ve sada'ya bakınca,hükümdardan maddi takdir ve iltifattan daha ileri bir alaka beklediği sezilir gibi olur...Beş yüz seneden beri halkın dilden dile şifahi bir emanet olarak bıraktığı rivayet, bu şair kadının heyecan kaynağına, hükümdara olan kalbi alakası esas gösterilir. (Edebi Ve Manevi Dünyası İçinde Fatih)
  • Ama ben ölüme inanmıyorum.Hepsi de,yaşadıkları hayatın sonuna bir yekun çizgisi çizdikten sonra, yeni hayatlarının şartlarında karar etmiş bulunuyorlar. (Ezeli Dostlar)
  • *"Mevsimi gelince açan çiçekleri bekler gibi sizi de dört gözle bekliyoruz" Samiha Ayverdi *"Mektubun bana sanki seni getirdi. Duyguları kelimelerin kalbi içine bu derece samimiyetle yerleştirmek  değme babayiğidin kârı değil.", S.A. (Mektuplar 2)
  • Ermeni kendi menfaat çemberinden başka hiçbir şeye değer vermez; kuvvetli olduğunuz zaman dostunuz, bünyenizde zaaf alâmetleri belirdiği zaman da, sizi parçalamak isteyen hırslı bir canavar huylu düşmanınızdır. (Türkiye'nin Ermeni Meselesi)
  • Kötü ahlâk da nedir bilir misin? Yaradan'dan seni az çok alıkoyan her şey! . (Aşk Budur!)
  • Bir vakitler Avrupa'nın can damarına kadar ilerlemiş olan Türk ordularına karşı, sırasında birbirini yiyen Avrupalı devletler nasıl birleşmiş idiyseler, şimdi de, Islâm âlemi'nin yekpâreleşmesine karşı aynı zihniyet kılıç sallamakta bulunuyor. (Kölelikten Efendiliğe)
  • "Hudutsuz bir aşk, başı sonu olmayan bir sevgi ummânı halinde gönüllere çarpan Mevlânâ'nın, insan oğluna en büyük armağanı, onu kendi ayıplarından utandıracak kadar müsâhamalı ve anlayışlı bir muhabbet ve şefkate gark etmiş olmasıdır." (Abide Şahsiyetler)
  • “Dertli idi; yüreği yaralanmıştı.” (Mesihpaşa İmamı)