diorex
sampiyon

Samiha Ayverdi kimdir? Samiha Ayverdi kitapları ve sözleri

Türk Mütefekkir ve Mutasavvıf Yazar Samiha Ayverdi hayatı araştırılıyor. Peki Samiha Ayverdi kimdir? Samiha Ayverdi aslen nerelidir? Samiha Ayverdi ne zaman, nerede doğdu? Samiha Ayverdi hayatta mı? İşte Samiha Ayverdi hayatı... Samiha Ayverdi yaşıyor mu? Samiha Ayverdi ne zaman, nerede öldü?

  • 21.07.2022 17:00
Samiha Ayverdi kimdir? Samiha Ayverdi kitapları ve sözleri
Türk Mütefekkir ve Mutasavvıf Yazar Samiha Ayverdi edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Samiha Ayverdi hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Samiha Ayverdi hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Samiha Ayverdi hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 25 Kasım 1905

Doğum Yeri: İstanbul, Türkiye

Ölüm Tarihi: 22 Mart 1993

Ölüm Yeri: İstanbul, Türkiye

Samiha Ayverdi kimdir?

Sâmiha Ayverdi (d. 25 Kasım 1905, İstanbul - ö. 22 Mart 1993, İstanbul), Türk mütefekkir ve mutasavvıf yazar.

Roman, hikâye, hatırat, makale ve inceleme türünde yapıtlar verdi. Rifailik tarikatına bağlı idi.

Piyade Kaymakamı (Yarbay) İsmail Hakkı Bey ile Fatma Meliha Hanım’ın kızıdır. Mimar ve tarihçi yazar Ekrem Hakkı Ayverdi'nin kız kardeşidir. Şehzadebaşı semtinde doğan Samiha Ayverdi, Süleymaniye Kız Numune Mektebi'nde eğitim gördü; daha sonra özel derslerle eğitimini sürdürdü. Çok iyi derecede Fransızca öğrenerek tarih, tasavvuf, felsefe alanlarında kendini yetiştirdi.

Ayverdi, Kubbealtı Cemiyeti kurucu üyesidir. Ayrıca, İstanbul Fetih Cemiyeti, İstanbul ve Yahya Kemal Enstitülerinde faal üyeliklerde bulunmuş, 1966'da Türk Ev Kadınları Derneği'nin (Türk Kadınları Kültür Derneği) kuruluşuna önayak olmuş, 1970'te ağabeyi ile birlikte Kubbealtı Cemiyeti'nin kurulmasını sağlamıştır.

22 Mart 1993 tarihinde ölen Sâmiha Ayverdi'nin mezarı, İstanbul Zeytinburnu'ndaki Merkez Efendi Camii'nin bahçesindedir..

İstanbul'un Fatih ilçesinde Edirnekapı'dan Saraçhane'ye kadar uzanan Fevzipaşa caddesi ve Hırka-i Şerif Camii yakınındaki Koyun Baba Parkı'nda 1976 yılında ağaçlandırma çalışmaları yaptırdı.

Eserleri

Samiha Ayverdi, 1938'de ilk romanı Aşk Budur'u (Aşk Bu imiş) yayınladı. 1946'dan itibaren daha çok fikir ve tarih eserlerine ağırlık verdi.

Yapıtlarında, tarihi yoğun biçimde kullanmıştır. İnceleme yazıları ve romanları İstanbul üzerinedir. Tasavvuf düşüncesi ve tarih özellikle romanlarında canlanmış, Kenan Rifai'yi eserleri yoluyla okuyuculara tanıtmaya çalışmıştır.

"Batmayan Gün" ve "İnsan ve Şeytan" adlı romanları geçmişi arayışının ürünleridir. Geçmişe duyduğu özlemi en iyi yansıtan romanı 100 Temel Eser listesi'nde de yer alan İbrâhim Efendi Konağı'dır.

Kubbealtı Neşriyat tarafından Samiha Ayverdi Külliyatı adıyla çıkan kitapların sayısı 47 adettir.

Ödülleri

1978’de Türkiye Millî Kültür Vakfı Armağanı; 1984’te Millî Kültür Vakfı tarafından verilen Türk Millî Kültürüne Hizmet Şeref Armağanı; 1985'te Yeryüzünde Birkaç Adım isimli eseri nedeniyle Boğaziçi Yayınları tarafından Boğaziçi Başarı Ödülü almıştır . 26 Nisan 1986’da, Türk Edebiyat Vakfı tarafından kendisine "Millî Sanata Hizmetleri"nden ötürü bir plaket sunulmuştur. 1988 yılında yayınlanan “Hey Gidi Günler Hey” isimli eseri nedeniyle, Türkiye Yazarlar Birliği'nce kendisine Yılın Dil Ödülü verilmiştir. 1990'da Başbakanlık aile araştırma kurumu kendisine bir şükran plaketi sunmuştur. 1992 yılında Türkiye İlim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği'nce (İLESAM) verilen Üstün Hizmet Ödülü'nü almıştır.

İstanbul, Fatih'te Vatan Caddesi üzerinde bulunan Vatan Anadolu Lisesi'nin ismi 2005 yılında değiştirilerek, Samiha Ayverdi Anadolu Lisesi yapılmıştır.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Sâmiha_Ayverdi

Samiha Ayverdi Kitapları - Eserleri

  • İbrahim Efendi Konağı
  • Yaşayan Ölü
  • Ateş Ağacı
  • Mesihpaşa İmamı
  • İnsan ve Şeytan
  • Yusufcuk
  • Hancı
  • Batmayan Gün
  • Dost
  • Kölelikten Efendiliğe
  • Mabette Bir Gece
  • Ne İdik Ne Olduk
  • Yolcu Nereye Gidiyorsun
  • İstanbul Geceleri
  • Milli Kültür Ve Meseleleri Ve Maarif Davamız
  • Dile Gelen Taş
  • Son Menzil
  • Bir Dünyadan Bir Dünyaya
  • Abide Şahsiyetler
  • Misyonerlik Karşısında Türkiye
  • Rahmet Kapısı
  • Bağ Bozumu
  • Hatıralarla Başbaşa
  • Ah Tuna Vah Tuna
  • Hey Gidi Günler Hey
  • Mektuplardan Gelen Ses
  • Kaybolan Anahtar
  • Aşk Budur!
  • Boğaziçi'nde Tarih
  • Edebi Ve Manevi Dünyası İçinde Fatih
  • İki Aşina
  • Ezeli Dostlar
  • Mektuplar 2
  • Ratibe
  • O Da Bana Kalsın
  • Ken'an Rifai ve Yirminci Asrın Işığında Müslümanlık
  • Üç Günlük Dünya İçin
  • Yeryüzünde Birkaç Adım
  • Dünden Bugüne Ne Kalmıştır?
  • Türkiye'nin Ermeni Meselesi
  • Türk Tarihinde Osmanlı Asırları 1- 2 Cilt
  • Küplüce'deki Köşk
  • Ebabil Kuşları
  • Arkamızda Dönen Dolaplar
  • Mektuplar 1
  • Mülakatlar
  • Türk-Rus Münasebetleri Ve Muharebeleri
  • Paşa Hanım
  • Mektuplar 5
  • Mektuplar 3
  • Sinan'ın Günlüğü
  • Mektuplar 4
  • Türk Tarihinde Osmanlı Asırları (Cilt 3)
  • Türk Tarihinde Osmanlı Asırları (Cilt 2)
  • Türk Tarihinde Osmanlı Asırları (Cilt 1)
  • Mektuplar 6
  • Yunus Emre Ve İlahiler
  • Mektuplar-7 (2 Cilt)
  • Mektuplar 9
  • Mektuplar 11
  • Mektuplar-8
  • Mektuplar-10

Samiha Ayverdi Alıntıları - Sözleri

  • Öyle ya... Bu dünyaya ayak basıp temel atanın karşısına bir gün, ayağına çelme takacak olan bir başkası çıkıp sahip olduklarını ele geçirmeyecek midir ? Ama o çelme takana da dünya yar olmayacak ve bir gün topladıklarını o da başkalarına devretmek zorunda kalacaktır. (İki Aşina )
  • Şahsî malım o kadar az ve o kadar kıymetsiz ki... Halbuki ben sana hissen ve hayâlen dünyâları yollasam doyamam. (Mektuplar 1)
  • Belgrad'ın fethinde ve aynı zamanda Mohaç Muharabesinde üstün gayreti olmuş bulunan Bálî Bey, Budin'i muhasara ederek Avusturya ordusunu kovalayıp zafere ulaştıktan sonra, muvaffakiyetlerini sayıp dökerek Kanuni Sultan Süleyman'dan bir tuğ niyaz edince, padişah kendisine şu cevabı vermiştir: Berhudar ol, Allah senden razı olsun. Benden bir tuğ istiyorsun. Sana emîrü'l ümeralık veriyorum. Lakîn bu yaptıklarına güvenme, ve bir fáni kuldan herhangi bir talepte bulunarak kendini küçültme ve minnet altına girmiş olma. Kıyamete kadar değerinden kaybetmeyecek bu hákani cevap üç günlük dünya nimetleri peşinde şerefini, derúni şánını ayaklar altına almış kimselere olduğu gibi, bilhassa devlet çarkının yükünü omuzlamış olanlara verilmiş unutulmaması gereken îkázın ta kendisi değil de ya nedir? (Üç Günlük Dünya İçin)
  • Bugün dünya bir ruh medeniyetinin yokluğundan muztariptir. (O Da Bana Kalsın)
  • "Ölmüş atalarla da yanmış harmanlarla da öğünülmez." (Kaybolan Anahtar)
  • Kanûnî Sultan Süleyman da ne güzel söylemiştir: ''Bî vefâ yârin Muhibbî cevrini mâzur tut Yârsız kalır bu cihanda ayıpsız yâr isteyen!'' (Rahmet Kapısı)
  • Eksiği görmeyip, hale muhabbet ve anlayışla tat katmak kadar güzel ne vardır ? Dünyada, her tamamın bir eksiği vardır. Hem aransa eksik mi bulunmaz? Hatta, bulamayan icat edip, dünyayı kendine de etrafına da zindan eyler. (Mektuplardan Gelen Ses)
  • Bize, dinlenmek de, istirâhat de, ancak huzurlu bir iç âlemi içinde mümkün. (Yeryüzünde Birkaç Adım)
  • gideceğim yerlere dünyamı da götürürüm inşallah. bize dinlenmek de istirâhat de ancak huzurlu bir iç alemi içinde mümkün. (Yeryüzünde Birkaç Adım)
  • "Üstadım, dün bir dostumla ölümden konuşuyorduk. Dedim ki, asıl ölüm, kalp habersizliğidir..." (Batmayan Gün)
  • Bebeği biraz büyüdükten sonra, sık sık bize gelen Zehra Hanım’ı annem de çok sevmiş. Ona ilahiler öğretmiş, genç kadının ince ve yanık sesine uduyla yada kanunu ile refakat ederek odanın içine bir deruni mabede çevirir olmuşlardı. (Bağ Bozumu)
  • Bizâtihi çeşitli istîdat ve kâbiliyetleri hâmil olan biz insanlar, çok defa kendimizde saklı olan bu kudret kaynağından habersizizdir. (O Da Bana Kalsın)
  • Nihayet 15. asır,iki değerli kadın şair ile de Fatih devri'nin edebiyat tarihine en şerefli bir yaprak açmıştır. Kastamonulu Zeynep Hatun,"kadınlar arasında zamanın nadir yetiştirdiği bir şöhrettir kudretine cihan halkı şaşıp kalmış idi". Fatih Sultan Mehmet devrinde şöhret bulan meşhur şair Mihri ile muasır idi.Şiirinin kuvveti Fitat Hanıma muadil gibidir. Türkçe, Farsça beyitlerle mülemma olan divanını Hz Fatih'e takdim ederek sanatını isabet etmiş ve mazhar-ı mukafat olmuştur. ....Şiirlerinde lirizm ve hüzünlü bir hassasiyet elle tutulurcasına göze çarpar .Fatih'e divanını takdim eden ve mükafata mazhar olan bu kadının şiirlerindeki eda ve sada'ya bakınca,hükümdardan maddi takdir ve iltifattan daha ileri bir alaka beklediği sezilir gibi olur...Beş yüz seneden beri halkın dilden dile şifahi bir emanet olarak bıraktığı rivayet, bu şair kadının heyecan kaynağına, hükümdara olan kalbi alakası esas gösterilir. (Edebi Ve Manevi Dünyası İçinde Fatih)
  • Ama ben ölüme inanmıyorum.Hepsi de,yaşadıkları hayatın sonuna bir yekun çizgisi çizdikten sonra, yeni hayatlarının şartlarında karar etmiş bulunuyorlar. (Ezeli Dostlar)
  • *"Mevsimi gelince açan çiçekleri bekler gibi sizi de dört gözle bekliyoruz" Samiha Ayverdi *"Mektubun bana sanki seni getirdi. Duyguları kelimelerin kalbi içine bu derece samimiyetle yerleştirmek  değme babayiğidin kârı değil.", S.A. (Mektuplar 2)
  • Ermeni kendi menfaat çemberinden başka hiçbir şeye değer vermez; kuvvetli olduğunuz zaman dostunuz, bünyenizde zaaf alâmetleri belirdiği zaman da, sizi parçalamak isteyen hırslı bir canavar huylu düşmanınızdır. (Türkiye'nin Ermeni Meselesi)
  • Kötü ahlâk da nedir bilir misin? Yaradan'dan seni az çok alıkoyan her şey! . (Aşk Budur!)
  • Bir vakitler Avrupa'nın can damarına kadar ilerlemiş olan Türk ordularına karşı, sırasında birbirini yiyen Avrupalı devletler nasıl birleşmiş idiyseler, şimdi de, Islâm âlemi'nin yekpâreleşmesine karşı aynı zihniyet kılıç sallamakta bulunuyor. (Kölelikten Efendiliğe)
  • "Hudutsuz bir aşk, başı sonu olmayan bir sevgi ummânı halinde gönüllere çarpan Mevlânâ'nın, insan oğluna en büyük armağanı, onu kendi ayıplarından utandıracak kadar müsâhamalı ve anlayışlı bir muhabbet ve şefkate gark etmiş olmasıdır." (Abide Şahsiyetler)
  • “Dertli idi; yüreği yaralanmıştı.” (Mesihpaşa İmamı)

Yorum Yaz