Bir Cadı Masalı - Leyla Navaro Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Bir Cadı Masalı kimin eseri? Bir Cadı Masalı kitabının yazarı kimdir? Bir Cadı Masalı konusu ve anafikri nedir? Bir Cadı Masalı kitabı ne anlatıyor? Bir Cadı Masalı PDF indirme linki var mı? Bir Cadı Masalı kitabının yazarı Leyla Navaro kimdir? İşte Bir Cadı Masalı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Leyla Navaro

Yayın Evi: Remzi Kitabevi

İSBN: 9789751406897

Sayfa Sayısı: 214

Bir Cadı Masalı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Özellikle bizimkine benzer kültürlerde, öfkenin dışavurulması konusunda kadın ve erkek açısından bir çifte standart söz konusudur. Erkeğin öfkesini dışavurması "erkekçe" bir davranış olarak hoşgörülür, kabul edilir ve neredeyse desteklenirken, kadın, "kadınsı"lığından kaybetmek, ayıplanmak, "cadı"lıkla suçlanmak korkularıyla yetiştirildiğinden, öfkesini bastırmaya koşullandırılır. Dışavurulmayan arzular, kızgınlıklar, düşünceler zamanla tahrip edici bir güce dönüşür, en olmadık yerde patlayarak, kişinin iç dünyasını olduğu kadar çevresiyle ilişkilerini de yıkar geçer.

Leyla Navaro, bu kitabında, kızgınlığın belirtilerine, içimizden gelen ve çevremizdekilerin gönderdiği işaretlere kulak vermenin önemini, kızgınlığımızı ifade etmenin yollarını ve bu tahripkar gücü nasıl olumlu bir enerjiye dönüştürebileceğini anlatıyor; yaşanmış örnek olaylardan yola çıkarak, ruhsal sağlığımızı korumanın ipuçlarını sunuyor.

(Arka Kapak)

Bir Cadı Masalı Alıntıları - Sözleri

  • “Aşırı titizlik ve aşırı temizlik, yaşam engellenmişliğinin oluşturduğu iç kızgınlığın obsesif bir dışavurumudur.”
  • Kendimize koyduğumuz iç sınır ve kısıtlamalar, genellikle dışarıdan gelebilecek olanlardan çok daha güçlüdür.
  • Erken yaştan itibaren "ayıp" kavramı günlük davranışlarımızı yönlendiren önemli bir güç odağına dönüşür. Kızmak ayıptır, erkek çocuğunun ağlaması ayıptır, kardeşini kıskanmak ayıptır, kavga etmek ayıptır, hata yapmak ayıptır! Böylece küçük yaştan itibaren Ayıp Sultan Hükümdarlığının sadık ve uyumlu bir vatandaşı oluveririz.
  • Kültürümüz bir kadın için anne olmayı en ulvi şey ve tek sevinç kaynağı olarak romantize etmiştir.
  • Erkekler birlikte durabilmeyi ancak ayrı kalarak becerebilirler.
  • Kaba kuvvet ve saldırganlığa başvurmak aslında güç değil, güçsüzlük göstergesidir. Temelde çaresizlik ve güçsüzlüğü simgeler. Kişisel gücü ile başaramadıklarını kaba kuvvetini kullanarak yaptırmaya yönelen kişi, gerçekte ne denli güçsüz olduğunu bilir ve bu nedenle kaba güce başvurur.
  • Bitmemiş kavgalar yeni kırgınlık ve kızgınlıkları üretir.
  • Önemli olan , kızmak, kızgınlığı duyurmak, ancak buna rağmen iletişime devam etmek, ilişkide kalmayı bilmek ve iletişimi koparmamaktır.
  • Güçlü olmak ve güçlü görünmek, bir kadın için geleneksel kimliğinden çıkmaktır. Kimlik farklılaşması nedeniyle, güçlü olmak önemli ilişkilerinide yitirmek anlamını taşıyabilir. Erkekler güçlü ve başarılı kadınları her ne kadar çekici bulsalar da, çoğu erkek güçlü bir kadınla sürekli ilişkiye girebilecek kişisel gelişimi kendinde henüz gerçekleştirememiştir.
  • Ruhumuzun sinir uçlarıdır duygular.
  • "Erkekler güçsüzlükleri adına utanır. Kadınlarsa güçleri adına..."
  • Kontrolsüzlük, kişide güçsüzlük duygusu ve özgüven eksikliği yaratır. Güçsüzlüğünü örtmek için kaba güç kullandığındaysa artık kısır döngüye girmiştir.
  • Kadının kızgınlığını dile getirmesinin önündeki çağdaş engellerden biri de, haklarına sahip çıkmaya çalışan, haksızlığa itiraz eden ve bunu açıkça dile getiren kadınlara, neredeyse hakaret anlamında yapıştırılan " feminist" etiketidir. Toplumumuz feminizmin gerçek ve doğru anlamını bile bilmeden, toplumsal alanda tepkisini dile getiren ve hakkını arayan kadınlara, kötü çağrışımlarla "feminist" adını takmaktadır. Özellikle renkli ve popüler medyada feministler "çirkin, cadı, erkeklere karşı, erkek düşmanı" gibi yakıştırmalarla gösterildiğinden, birçok düşünen ve çağdaş kadın bu çarpıtılmış "damga"yı yememek için, zaman zaman en doğal haklarını savunmaktan kaçınabilmektedir.
  • Erkeklerin Sevgi, yakınlık, Sevinç, heyecan gibi keyifli duygularını fazlaca belirtmeleri kabul görmediği kadar; üzüntü, kaygı, korku, kıskançlık gibi acı veren duygularını belli etmeleri de pek onay görmez. Erkeklerin çekincesizce yaşamasına izin verilen en önemli ve tek duygu, öfke ve kızgınlıktır.
  • Küçük kızların yumuşak, anlayışlı, tatlı ve cici olduklarında daha çok onay ve kabul gördüklerini, kızgın ve isyankar olduklarındaysa tepki görüp mahçup edildiklerini de göz önüne alırsak, kadınların varoluş bilinci sertlikten uzak, kızmayan, karşı gelmeyen, yumuşak, verici, tatlı olmakla sınırlanmaktadır.

Bir Cadı Masalı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Toplumsal cinsiyet rolleri konusunda önemli ve gerçekçi çıkarımları olan Leyla Navaro bu kitabında da öfke ve kızgınlığı toplumsal cinsiyet rolleri üzerinden ele alıyor. Toplumumuzda kadınlara "Kadınsı olmak " adı altında öfke ve kızgınlıklarını nasıl yok saymak zorunda bırakıldıklarını, ifade edeceklerse de bunu ancak pasif agresif şekilde göstermelerinin makul olduğunu, kadının, kadınsı olmasının anaç olmak ile nasıl içselletirildiğini akıcı bir dil ile aktarıyor. Ve toplumun kadına giydirdiği bu gömleklerin aslında kadının, kadın olmasını elinden aldığını ve kadının insani olarak ihtiyacı olan bir çok şeyden nasıl mahrum kaldığını anlatılıyor. Erkekler için de öfkesini ifade etmenin saldırganlık ve şiddet ile bağdaştırıldığı ve bunun toplum içinde nasıl normalleştirildiği gerçekçi bir şekilde aktarılıyor. Bu kitabı her bireyin okuması gerektiğini düşünüyorum. Bu hem sizin öfke, kızgınlık gibi duygularınızı doğru anlama ve ifade etmenize hem de toplumsal cinsiyet rollerinizi tanıyıp gerçek anlamda biyolojik cinsiyetinizi tanımanıza yardımcı olacaktır. (Ebru ÇAĞLAYAN)

Bir Cadı Masalı temelde iki konu (kızgınlık ve güç) üzerine örülmüş cinsiyete göre karşılaştırmalı durum analizlerinden oluşuyor. Yazar bu tespitlerini çeşitli vaka örnekleri ile olabildiğince somutlaştırmış. Konuları bütünden kopmayacak şekilde olabildiğince çok parçaya bölmüş ve ufak başlıklar halinde incelemeyi daha doğru bulmuş. Ancak kitapta keskin konu ayrılıkları olmasa da belirgin olan üç ayrı bölüm bulunmakta. Bunlardan ilki kızgınlığın doğasına ilişkin olan bölüm. Bu bölüm aslında daha zor konulara girmeden önce temeli sağlam tutmak için tasarlanmış. Kızgınlık, öfke tanıtılmış. Kolay kolay dile gelmeyen ya da çok kolay dile gelip bir türlü anlaşılmayan bu duyguların altındaki dinamik incelenmiş, anlaşılmaya çalışılmış daha sonra yazar konu olarak kızgınlığın cinsel rollere göre dağılımına yer vermiş. Bu da kitabın asıl bahsetmek istediklerini aldığımız bölüm olmuş. Son bölümde ise aslında başından beri bahsetmekte olduklarını biraz güç başlığı altında toparlamış kadın ve erkekler için farklı tanımlardan bahsetmiş. Bana kalırsa kitabın tek eksik yönü de bu sondaki toparlama süreci olmuş, konular biraz tekrara düşmüş bahsedilen şeylerden yeniden bahsedilmiş. Onun dışında her şey o kadar akıcı o kadar gerçek bir dille dile getirilmiş ki ben toplumsal cinsiyet rollerine, ilişkilere bu kadar tarafsız bir şekilde yaklaşan başka bir kitaba denk geldim mi bilmiyorum. Kızgınlık ve güç üzerine, içinde yaşadığımız kültür dinamiklerini de dikkate alarak yer verdiği paylaşımların hemen hemen hepsini çok sevdim, altlarını çizmekten kendimi alamadım. Sizin de keyifle okuyacağınıza inanıyorum (okuryanim)

Kesinlikle kadın-erkek, her yaştan bireyin okuması gereken bir kitap. Herkes kendinden bir şeyler bulacaktır diye düşünüyorum. yazar/leyla-navaro basit ve anlaşılır diliyle her kesimden kişiye seslenmeyi hedeflemiş belli ki. Kadın erkek rolleri üzerine ayrıntılı analizler bulacağınız, yazarın danışan hikayeleriyle de desteklediği bir kitap. (Luna)

Bir Cadı Masalı PDF indirme linki var mı?

Leyla Navaro - Bir Cadı Masalı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Cadı Masalı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Leyla Navaro Kimdir?

Leyla Navaro, Türk psikolog ve psikoloji yazarı.

İstanbul Üniversitesi psikoloji lisans, Boğaziçi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Yüksek Lisans mezunu olan Leyla Navaro, kişisel gelişim ve bireysel potansiyel oluşumu konusunda çalıştı. Yurt içi ve yurt dışında, yazılarla ve uygulamalarla seminer ve grup çalışmalarında bulundu.

İlk kitabını 1987 yılında yazan Navaro, Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapmakta, kurucusu olduğu Nirengi Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nde sürdürmektedir. Yazarın ayrıca; IAGP Uluslararası Grup Psikoterapileri Derneği yönetim kurulu üyeliği, ve Türk Psikologlar Derneği Akademik Kurul üyeliği bulunmaktadır.

Leyla Navaro'nun tanınması, Beni Duyuyor musun kitabıyla olmuştur.

Leyla Navaro Kitapları - Eserleri

  • Gerçekten Beni Duyuyor musun?
  • Bir Cadı Masalı
  • Tapınağın Öbür Yüzü - Bağlılık ve Bağımlılık Üzerine
  • Haset ve Rekabet
  • İki Boy Ufak Pabuç
  • Dile ki Uzun Sürsün Yolun

Leyla Navaro Alıntıları - Sözleri

  • Kültürümüzün en büyük yanılgılarından biri de, anneliği ( kadınlığı ) sürekli hizmet olarak görmektir. (Gerçekten Beni Duyuyor musun?)
  • "Duyguları değiştirmek ya da reddetmek mümkün değildir; duygular sadece duyulur, anlaşılır ve kabul edilir. "Bunu neden böyle duyuyorsun?" veya "Öyle hissetmemen, kızmaman gerekirdi" gibi müdahaleler anlamsızdır. Duygular sadece duyulur ve anlaşılabilir. Genelde kabul gören, anlaşılan duygunun ruhumuz üzerindeki baskısı azalır. Dolayısıyla duygular değiştirilemez ancak duygunun neden olduğu davranışları denetlemek ya da değiştirmek pekâlâ mümkündür." (Haset ve Rekabet)
  • ... ve külkedisi kaçarken, pabucu ayağından fırladı. Ertesi gün Prens, ayağı bu pabuca sığacak genç kızı aramaya koyuldu. Ülkenin tüm kızları, Prens tarafından beğenilmek için, ayaklarını daha ufak hale getirme çabasına giriştiler. İşte o gün bu gündür kadınlar, ayaklarını, erkekler tarafından belirlenmiş kalıplara sıkıştırmaya çalışır, böyle yaparak erkeğin ‘Prensesi’ olacaklarını düşler dururlar. Zaman geçtikçe topallamalarının, kendilerini depresif hissetmelerinin sebeplerini sürekli kendi eksikliklerinde arayarak... ve “Papuç”un ne denli geçerli olduğunu hiç sorgulamadan... Erkekler ise ellerindeki ‘ayakkabıya’ (veya düşlerindeki kalıba) ‘ayağını’ (kendini) sıkıştıracak kadını arar; ‘ayağı sıkışmış’ bir kadının ne denli gerçek, ne kadar huzurlu, mutlu olup, mutlu edebileceğini bile sorgulamadan... Ve birlikte yalınayak yaşayabilmenin özgür keyfinden habersizce... (İki Boy Ufak Pabuç)
  • Anlatırken ağlıyordu. Belki de daha önceki yıllarda içinden yeraltı suları gibi geçip de dökemediği yaşlardı bunlar. (İki Boy Ufak Pabuç)
  • Sistem, öngörülen cinsel roller adına her birimizi tam, bütün insan yapan nitelikleri ikiye bölüp yarısını kadına, diğer yarısını da erkeğe vermiş, böylelikle bizleri yarım ve sınırlı insanlar haline dönüştürmüştür. Bu anlayışın temeldeki amacı, iki yarımın bir elma gibi bütünü oluşturması, dolayısıyla da ilişkinin tamamlanmasıdır. Oysa, “yarım insanların kurduğu ilişkiler sadece yarım ilişkilerdir.” (Tapınağın Öbür Yüzü - Bağlılık ve Bağımlılık Üzerine)
  • Küçük kızların yumuşak, anlayışlı, tatlı ve cici olduklarında daha çok onay ve kabul gördüklerini, kızgın ve isyankar olduklarındaysa tepki görüp mahçup edildiklerini de göz önüne alırsak, kadınların varoluş bilinci sertlikten uzak, kızmayan, karşı gelmeyen, yumuşak, verici, tatlı olmakla sınırlanmaktadır. (Bir Cadı Masalı)
  • "Seni başkasına yar etmem!" söylemiyle işlenen cinayetler, gelişmemiş bir benliğin biriciklik ve tümgüçlülük hayallerinin yok olması sonucunda oluşur. (Haset ve Rekabet)
  • Kültürümüz bir kadın için anne olmayı en ulvi şey ve tek sevinç kaynağı olarak romantize etmiştir. (Bir Cadı Masalı)
  • "Duygular enerji yüklüdür ve bize benliğimiz,ruhumuz hakkında bilgiler verir. Onları duyup kendimizi daha iyi anlayabilir,tanıyabiliriz." (Haset ve Rekabet)
  • Yani bir kadın hem sevecen,şefkatli, yumuşak anaç, hem de aynı zamanda güçlü, hırslı, başarılı, kararlı olabilir; aynı şekilde erkek de hem güçlü, otorite sahibi, kararlı, hem de şefkatli, anlayışlı duyarlı, bağımlı olabilir. (Tapınağın Öbür Yüzü - Bağlılık ve Bağımlılık Üzerine)
  • Sağlıklı ilişki tarzı, yakın ilişkide benlik kaybına karşılıklı yol açmayan ilişkidir. Her iki tarafında ihtiyaç, duygu ve önceliklerinin duyulduğu, yaşama geçebildiği bir ilişkidir. (Tapınağın Öbür Yüzü - Bağlılık ve Bağımlılık Üzerine)
  • "Haset etmek acı verir çünkü: Eksiklik duygusu, yetersizlik, küçük düşme, değersizlik, özgüven kaybına yol açar. İçerleme, kırgınlık, kızgınlık, öfke, hırs, intikam, nefret gibi duygular haset nedeniyle yaşanır. Saldırganlık, yok etme, zarar verme, ortadan kaldırma arzusu gibi ilkel dürtüler harekete geçer. Bu dürtüler nedeniyle iç kargaşa, huzur kaybı, kaygı, saldırganlık, korku, suçluluk gibi çapraşık ve zorlayıcı duygular deneyimlenir." (Haset ve Rekabet)
  • 1901 yılında Freud, "Güçlü denetim ve baskı uygulayan, çalışma gücünü acımasızca kullanan, şefkat göstermeyen ve para vermeyen, saygısız bir kocaya varmış bir kadının tek silahı hastalıktır," demişti. (İki Boy Ufak Pabuç)
  • Soruları her zaman çok sevmişimdir. Sorular, soranı da, yanıt vereni de düşündürür. (Gerçekten Beni Duyuyor musun?)
  • Dış görüntü ve yaşam tarzımız her ne kadar değişse de, düşünce ve değerlerimizin değişimi aynı oranda hızlı olmaz. Çağdaş düşünce ve değerler zihnen kabul edilip onaylanabilir, ancak bunların yaşama ve davranışlara yansıması daha uzun zaman alır. Kabaca tanımlandığında tutum ve davranışlardaki değişimlerin tamamen yerleşebilmesi için en az iki kuşak gerekmektedir. (Tapınağın Öbür Yüzü - Bağlılık ve Bağımlılık Üzerine)
  • Kendimize koyduğumuz iç sınır ve kısıtlamalar, genellikle dışarıdan gelebilecek olanlardan çok daha güçlüdür. (Bir Cadı Masalı)
  • Çevresinden dışlanmamak ve yakın ilişkilerini kaybetmemek adına, çoğu kadın benliğinden ödün verir; onu özel yapan ve öne çıkaran gıpta yaratabilecek niteliklerinden vazgeçer; çevresiyle ‘eşit-miş’ gibi davranarak onu özel kılan renklerini soldurur. (Haset ve Rekabet)
  • “Aşırı titizlik ve aşırı temizlik, yaşam engellenmişliğinin oluşturduğu iç kızgınlığın obsesif bir dışavurumudur.” (Bir Cadı Masalı)
  • "Tanrım, bana Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SÜKÛNET Değiştirebileceklerimi değiştirmek için CESARET İkisini birbirinden ayırt edebilmek için de AKIL ver. " (Gerçekten Beni Duyuyor musun?)
  • Belirleyici olan, yaşadığımız duygular değil, bu duyguların davranışlarımıza ne şekilde yansıdığıdır (Gerçekten Beni Duyuyor musun?)