Çağdaş İslami Akımlar - Mehmet Ali Büyükkara Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Çağdaş İslami Akımlar kimin eseri? Çağdaş İslami Akımlar kitabının yazarı kimdir? Çağdaş İslami Akımlar konusu ve anafikri nedir? Çağdaş İslami Akımlar kitabı ne anlatıyor? Çağdaş İslami Akımlar PDF indirme linki var mı? Çağdaş İslami Akımlar kitabının yazarı Mehmet Ali Büyükkara kimdir? İşte Çağdaş İslami Akımlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Mehmet Ali Büyükkara
Yayın Evi: Klasik Yayınlar
İSBN: 9786055245795
Sayfa Sayısı: 360
Çağdaş İslami Akımlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Batı'nın Müslüman toplumlara yönelik siyasi, askeri ve kültürel tehdit ve işgaliyle ortaya çıkan kriz, farklı tepkileri doğurmuş ve bu tepkiler, İslam coğrafyasının merkezi bölgelerinden başlamak üzere birçok ülkede farklı vurgulara sahip çözümler ve programlar geliştiren dini oluşumların ve hareketlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Bir ders kitabı olarak hazırlanan bu eser, son iki asırda oraya çıkan İslami oluşum ve hareketleri sadece tanıtmakla kalmayıp onların tepki ve tavırlarını anlamak üzere kuşatıcı bir teorik çerçeve ve tasnif sunmakta, nasların yorumundan siyasete, fıkıh ve mezheplerden tasavvuf ve tarikatlara, eğitim ve bilime kadar birçok konuda ortaya koydukları görüş, tavır ve uygulamalara yön veren temel yaklaşımlarına işaret etmektedir.
Çağdaş İslami Akımlar Alıntıları - Sözleri
- Islahatçılar bozulmayı İslamiyet'in kendisinde aramazlar. Bozulma, müslümanların din algısında, yaşantılarında, dini kurumlarında, eğitim müesseselerinde, devlet düzeninde, kısacası cemiyette,siyasette ve düşüncede olmuştur.
- Rasyonel temelli Kur'ancı ekol, tarihsel ve geleneksel malzemeyi kaynak olmaktan çıkardığı için, Kur'an'ı anlama yolunda irrasyonel bir beklenti içine düşmekten kurtulamamıştır. Bu türden sezgiciliğin izâfîliğinden olacak ki, aşırı uçlardaki bazı Kur'ancıların daha ileri giderek mistik hurûfiliği andıran izahlar yapmak durumunda kaldıkları görülmektedir.
- Hz. Ebûbekir ile Hz. Ömer'in yönetimlerini meşru saymaları, Zeydîleri diğer Şiîlerden ayıran önemli bir hususiyettir. Onlara göre, Hz. Fâtıma - Hz. Ali neslinden olmak şartıyla, ilim, takvâ ve cesaret sahibi bir lider silahına sarılarak küfür ve zulme başkaldırırsa, yani hurûc ederse, o kişi müslümanların imamı olmaya hak kazanır. Bu imamın, Şîa-İsnâşeriyye'nin öne sürdüğü gibi vehbî (bahşedilen) bir ilimle donatılmış ve günahlardan korunmuş (masûm) olması gerekmez ve bir mehdi beklentisine girilmez. Söz konusu inançlarıyla Zeydiyye, tarihi süreç içinde Şiî köklerinin mevcudiyetine rağmen Sünnî kesimlerle iyi ilişkiler geliştirmekte zorlanmamıştır. Zeydiyye'nin bu uzlaşmacı tutumu samimiyetle karşılık görmüştür. * Zaten Yemen Zeydîleri arasında Şîa ya da Şiîlik bir sıfat olarak kabul görmemektedir. Onun yerine Zuyûd (Zeydiler) ismi mezhep içinde ve dışında yaygın olarak tercih edilmektedir.
- Şu duruma çoğumuz şahit olup şaşırmışızdır: Bir cemaat,liderini veya kendilerinden bir vaizi dinlerken ağlamaktadır. Oysa öğretimi yapılan, anlatılmakta olan konular hiç de insanı hislendirecek konular değildir. Çoğu kez"biz de mi bir eksiklik var; kalp gözümüz mü kapalı ki bu duygusallığı yaşayamıyoruz" diye hayıflanıp kendimizi suçlamışızdır. Oysa bilinçaltımıza öncesinden bir yükleme yapılmış olmadığından, cemaat mensuplarının verdiği tepkiyi bizim vermememiz gayet doğaldır.
- ...tarikat yapıları kadın dindarlığını yükselten toplumsal bir işlev görürler.
Çağdaş İslami Akımlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Öncellikle peşinen belirteyim ki kitabı çok beğendim. Hacimli ve zor konuları barindirmasinin aksine dili bir o kadar sade ve anlaşılır. Islâm dünyası özellikle 17-18. Yüzyıllardan başlayarak ciddi bunalıma girdi ve bu bunalımından çıkış yollarını arama hevesiyle çeşitli fikri kültürel ve aktüel akımlar başgösterdi. O zamandan bu zaman bu arayış devam etmekte ve güncelliğini korumaktadır. Hoca bu eseriyle bir nebze de olsa bu çığlığı(kurtuluş için çıkan fikri akımlar) yansıtmış ve biz bugünün müslümanlarına sunmuş. Günümüzde bu alanda çalışılmış, emek verilmiş en derli toplu eser olduğunu düşünüyorum. Tüm islâmî akımların muhtevasını kökleriyle ve uzantılarıyla bilgimize sunuyor. Güncel bilgileri ihtiva etmesinden ötürü alanında tek diyebiliriz. Türkiyeden tutun Hint diyarına hatta Asya kültürüne kadar belli olgunluğa ulaşmış tüm islâmî akımları inceleyip objektif biçimde aktarması kitabı daha değerli kılıyor. Mevdudi, Abduh, Fazlurrahman, Humeyni ve daha nicesi bu kitapta yer edinmiş ciddi hareketlerin önderleri ve hareket sahalarınin amaçları yansıtılmış. Kitap kesinlikle eleştiri veya övgü kitabı değil. Var olan akımları bağlamından koparmadan olduğu gibi aktarmış. Zaten bu grupların,oluşumların cemaatlerin veya yazarın deyimiyle akımların temsilcilerinden de ciddi bir tepki almamış olması bunu kanıtlar nitelikte. Gelenekçiler, ıslahatçılar ve modernistler.. bu 3 temayı işleyen yazar aralarındaki farkları ince nüansları açıklamaktadır. Şeriati'nin "aydın" müslüman tanımından gelenekçilerin "alim-şeyh" liderlerine kadar bu kavramlar üzerinde de bilgi vermektedir.Yazar günümüzde halen ülkemizde ciddî tebası olan Nurculuk, Suleymancilik ve Naksilik akımlarından da bahsetmiş ve selefiliğin bu topraklarda maya tutmamasının en büyük sebeplerinden birinin özellikle nakşi gelenekten gelen müslümanların sayısının bir hayli fazla olmasına bağlanmış ve daha fazlası.... Kaynak kitap olarak kütüphanede bulunması gereken bir eser. İyi okumalar dilerim. (S.)
Öncelikle kitabı gerçekten çok beğendiğimi belirterek başlamak istiyorum ki uzun bir yazı okumak istemeyenler fikrimi öğrenmiş olsunlar. Hacimli bir eser olmasına rağmen neredeyse bitmesin diyerek okuduğum bir kitap oldu. Konular ağır olmasına rağmen dili de bir o kadar sade ve akıcı. Benim için bu kadar bilgiyi hiç sıkmadan vermesi ve bilginin yanında aynı zamanda bana bir bakış açısı kazandırması bu kadar beğenmemde bir etken olabilir. Yine şu ana kadar kulaktan duyma bilgilerime bu kitap ile genel bir çerçeve çizmiş oldum. Selefilik ve Vahhabilik gibi kavramlar ile Şah Veliyyullah, Abduh, Afgani ve daha birçokları gibi duyduğum ama haklarında yeterli bilgi sahibi olmadığım isimleri de burada genel hatları ile öğrenmiş oldum. Batı'daki reform ve rönesans hareketleri ile birlikte, Batı teknik ve ekonomik bakımından çok büyük ilerleme kaydederek İslam dünyasını geride bırakmıştır. Bu durum da Müslüman devletlerin, batılı devletler tarafından işgale uğramasına yol açmıştır. Kitap, İslam dünyasının yeniden ayağa kalkabilmesi için İslam dünyasında oluşan fikir ve akımları ele alarak onları inceliyor. Bu akımları üçe ayırabiliriz: Gelenekçilik, Islahatçılık ve Modernizm. Hepsi de kendi içinde bir çok alt başlıklara ayrılıyor ve kitapta hepsi inceleniyor fakat ben bunlara değinmeyeceğim. Sadece bu üç akımın özelliklerini burada özet hâlinde yazmak istiyorum. Gelenekçi bakış açısına göre gelenek kutsaldır ve saygıyı hak eder. Islahatçılara göre geri kalmada ve çürümede yanlış geleneklerin de rolü olduğu düşünüldüğü için geleneğe saygı duyulmaz ve onu korumaya öncelik verilmez. Gelenekçilikte yenilik, gelişim ve modernlik ondan kopuşu temsil ettiğinden şüpheyle yaklaşılır. Islahatçılıkta batılılaşma eleştirisi çok güçlüdür. Fakat seçmeci bir şekilde ve faydalı gayeleri modern dünyadan istifade edelir. Hem Gelenekçiler hem de Islahatçılar bozulmayı İslamiyet'in kendisinde aramazlar. Müslümanlarin yapmış oldukları yanlışlarda ararlar. Fakat Modernistlere göre bozulmanın sebebi ne Müslümanlardır, ne de dış güçler. Onlara göre asıl sorun (!) bugüne İslam diye gelen dinde olduğu için dinin ve dinin kaynaklarının yeniden sorgulanması gerekir. Gelenekçilikte nakli bilgi tercih edilirken Islahatçılıkta akıl-nakil dengesi gözetilir. Modernistlere göre ise akıl ön plandadır. Gelenekçi grupların liderleri genel olarak şeyh, allame, molla gibi lakaplarla anılırlar. Tamamına yakını rahle-i tedrisattan geçmiş,bir alimden ders almıştır. Islahatçı teşkilatlarda ise liderlikte dini tahsil çok önem arz etmez. Onun yerine liderde organizasyon becerisi, yönetim tecrübesi gibi unsurlar aranır. Modernistlerdeki öncüler use daha çok akademik ilahiyat eğitimi almış ve felsefi birikimi olan kişilerdir. Islahatçı oluşumlarda sürekli faaliyet ve teşkilatçılık göze çarpar. Söz ve yazı yerine eylem ön plandadır. Modernistlerde ise söz ve yazı ile bireyselcilik ön plandadır. Burada üç grubun da özelliklerini kısaca yazdım ancak unutulmamalıdır ki Gelenekçi ve Islahatçı oluşumlarda duruma göre doğru görüşler de hatalı görüşler de olabilmektedir. Fakat Modernistlerin derdi ne İslam'ın yeniden inşası ne de Müslümanların ayağa kalkmasıdır. Oryantalizmin destekçisi, İslâm'ın sadece altını değil tamamını oymaya çalışan bir gruptur. Bu kısım kitabın özetinin özetini dahi oluşturmuyor. Bu bilgilerin yer aldığı sayfaların toplami en fazla on sayfaya ulaşıyordur. Bunlarin dışında kitapta yer alan konuların bir kısmını sayacak olursak, Gelenekciligin alt başlıklarından olan Selefilik, medrese ve tarikat gelenekçiliği; bu oluşumların nasıl ortaya çıktığı ve özellikleri; Türkiye'de selefiligin neden etkisinin görülmediği; Islahatçılığın içine giren İhvanı Müslimin, Seyyid Kutub ve Radikalizm gibi konular; modernizm bölümünde yer alan Tarihselcilik ve Hadis inkarciliğı gibi meseleler doyurucu bir şekilde açıklanmış. Kitabı okumak gibi bir niyetiniz var ve tereddüt ediyorsaniz hiç düşünmeden başlamanızı tavsiye ederim. (Rabia)
Mehmet Ali Büyükkara hocanın bu kıymetli eserini okuyunca, belirtmem gerekir ki daha önce, özellikle de öğrencilik yıllarında okumadığım için acı bir burukluk ve pişmanlık yaşadım. Geçmişten bize miras kalan acıları, tecrübeleri, yargıları, ötekileştimeleri, çözüm yöntemlerini, teori ve pratikleri farklı yönleriyle önümüze koyan bu kitap, karşılaşılan sorun ve çıkmazlara gönelik günümüzün İslami hassasiyeti olan bireylerine bilhassa gençlerine önemli ipuçlarla geniş bir anlam dünyası kazandırmaktadır. Eserimiz, 17- 19. yy. dan itibaren İslam dünyasını sömürge coğrafyası haline dönüştüren Batı'nın enperyal işgalleriyle gün yüzüne daha belirgin olarak çıkan, İslam toplumunun düşünsel, pratik ve teknik alanlarda donuklaşan gerçeğini çözme arayışlarıyla ortaya çıkan mücadeleleri yerel ve küresel bir çapta konu edinmektedir. Eser, bu çerçevede İslam dünyası için önemli bir yeri olan 'Islah' hareketlerine ve bu hareketlerin doğuş ve hazırlayıcı nedenlerine farklı açılardan değinmektedir. Özellikle bu anlayışın ilk temsilcileri olan ilk İslamcıları: Cemalettin Afkani, Muhammed Abduh, Mustafa Sabri Efendi gibi öncü şahsiyetlerin hayatlarıyla beraber benimsedikleri mücadele anlayışlarına yer vermekte ve onları birbirinden farklı olan fikir ve pratiksel yönlerini de vurgulamaktadır. Bunlarla beraber kadim bir geçmişin mirası olarak gelişen geleneğin (gelenekçiliğin) farklı ton ve renklerini hakkında okuyucuya geniş bilgiler verere bu bağlam içerisinde geleneği selefi, medrese ve tarikat gelenekçiliğini daha açık bir kıvamda ifade etmeye çalışmakta ve bunların beslenme kaynaklarına, belirgin olarak üzerine inşa edildiği sistemlere, anlayışlara ışık tutmaktadır. Yazar, Günümüzde karmaşık ve ürkütücü boyutlara ulaşan taliban, el-kaide, işid ve bokoharam gibi örgütlenmelerin doğumlarına ve motivasyon kaynaklarına dair önemli beyanlar sunmaktadır. İslam toplumunun siyasi arenada girdiği mücadelede öne çıkan Hasan el Bennanın kurduğu İhvan-ı Nüslimin, Mevdudi öncülüğünde birleşen Cemati İslam cemaatlerinin geçmişte oynadıkları önemli rolleri, günümüze braktığı fikirsel ve tecrübi mirası, özellikle de halen günümüze tesir eden etkilerine dair geniş izahatlar sunmaya çalışmaktadır. Bu cemaatlerle birlikte Tebliğ cemaati, Nedvetül ulema, Hizbu't tahrir ve Hizbullah gibi oluşumların doğuşlarına, eylemlerine bıraktıkları etkileri farklı perspektifte irdelemektedir. İslam eğitim kurumları üzerinde derin tesirler bırakan Diyobendiyye medreselerine, ülkemizde etkisi halen güçlü olan Nakşibendi tarikatlerine, bu anlayışın medrese sistemine ve bunların çeşitlenen günümüz kollarına, temsilcilerine ayrıca yer vermektedir. Modernizm düşüncesini, onun vadettiklerini, eleştirilerini özellkle Fazlur Rahman gibi öncülerine de ayrı bir bölüm verilerek açıklanmaktadır. Bütün bunlarla birlikte ülkemizde Osmanlıdan 1950 yıllara kadar Müslüman Türkiye insanının içinde bulunduğu sürece değinilmekte ve daha sonra hız kazan İslami mücadeleye, onun sosyo kültürel arka planına ve oluşum evresine ışık turmaktadır. Ülkemizin darbaler atmosferinde gelişen İslami hareketlerin, bu süreç içerisinde İdeolojik ve eylemsel dönüşümleri ve yapılanmaları, günümüzün karmaşasına aydınlatacak poztif bir anlam düsturunda ifade edilmektedir. Milli görüş, İbda, Nurculuk, Süleymancılık, Mealci gruplar, ışık hateketi, Akıncılar, Mttb grubu vb bir çok yapılanmanın doğuşları, projeleri, anlayış ve davranış refleklerine mutedil bir tarzda yaklaşılmaktadır... Kaynak bir kitap olarak okunmaya değer bir eser. Esenlikle, iyi okumalar dileğiyle ... (seyhan karadağ)
Çağdaş İslami Akımlar PDF indirme linki var mı?
Mehmet Ali Büyükkara - Çağdaş İslami Akımlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çağdaş İslami Akımlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Mehmet Ali Büyükkara Kimdir?
1967 yılında İstanbul Fatih'te doğdu. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi (1990). Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği yaptığı sırada aynı üniversitede Hadis bilim dalında yüksek lisansını tamamladı (1993). Aynı yıl yeni kurulan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ne YLS sınavıyla İslam Mezhepleri araştırma görevlisi olarak atandı. Lisansüstü öğrenimi için gittiği İngiltere’de Edinburgh Üniversitesi İslam ve Ortadoğu Araştırmaları bölümünde doktor ünvanı aldı (1997). Yurda dönüşünde göreve başladığı Çanakkale Onsekiz Mart Ü. İlahiyat Fakültesi’nde 2000 yıbnda doçent, 2006 yıbnda profesör oldu. Dekan yardımcıbğı (1998-1999), Üniversite Senatörlüğü (2000-2009) ve Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkankğı (1999-2009) görevlerini yürüttü. 2009’da Marmara Ü. İlahiyat Fakültesi, 2012’de ise İstanbul Şehir Üniversitesi kadrosuna katıldı. Çakşmalarmı klasik kelâm okullarının yanısıra Şiîliğin tarihi, düşüncesi ve günümüzdeki durumu, bugünkü selefilik, çağdaş İslami hareketler ve akımlar, din-siyaset ilişkisi konuları üzerine yoğunlaştıran Büyükkara’nın, alanında yerli ve yabancı dilde yaptığı çeşitli yayınları bulunmaktadır.
Mehmet Ali Büyükkara’mn yayınlanmış kitapları şunlardır:
İhvan’dan Cuheyman’a Suudi Arabistan ve Vehhabilik, 2004,2010,2013 (üç baskı).
İmamet Mücadelesi ve Haşimoğulları (h. II. Asır), 1999.
Imamiyye Şiasına Göre Önemli Tarih, Gün ve Geceler, 1999.
Ehl-i Beyt ve Ehl-i Devlet: Musa Kâzım ile AB Rızâ Dönemi Şiiliği ve Abbasiler, 2010.
Mehmet Ali Büyükkara Kitapları - Eserleri
- Çağdaş İslami Akımlar
- İhvan'dan Cüheyman'a: Suudi Arabistan ve Vehhabilik
- Geçmişten Günümüze Kabe'nin İşgali
- Kabe'nin İşgali
- İmamet Mücadelesi ve Haşimoğulları
- İslami Davanın Güzergahı
- Ehl-i Beyt ve Ehl-i Devlet
Mehmet Ali Büyükkara Alıntıları - Sözleri
- 1932’de İbn Suud, Osmanlı kanunları dahil, Hicaz’da yürürlükte olan hukuk nizamının artık tüm ülkede geçerli olduğunu belirten radikal bir karara imza atarak söz konusu farklı nizamları tek bir nizam altına toplamış oluyordu (İhvan'dan Cüheyman'a: Suudi Arabistan ve Vehhabilik)
- Din bir kez daha dünyevi hırs ve ikbalin kurbanı oldu. (İmamet Mücadelesi ve Haşimoğulları)
- insanlığa bir çare, bir ilaç, bir devadır... (İslami Davanın Güzergahı)
- Faysal’ın din-siyaset ilişkisi bağlamındaki görüşleri, 20. yüzyılın son yarısına ait İslamcı söylemin genel karakterini ana hatlarıyla yansıtmaktadır. Faysal, İslam ümmetinin geri kalışının suçunu müslümanlarda aramaktadır. Onlar, Allah’ın kendilerinden beklediği şekilde hareket etmemişler, O’nun yolundan sapmışlardır. Bugün İslam, -Hz. Peygamber’in sözünün doğruluğunu da kanıtlamasına- doğduğu günlerde olduğu gibi garip/yalnız durumdadır. İslamiyeti garip bırakanlar yine müslümanlardır. (İhvan'dan Cüheyman'a: Suudi Arabistan ve Vehhabilik)
- ...tarikat yapıları kadın dindarlığını yükselten toplumsal bir işlev görürler. (Çağdaş İslami Akımlar)
- Kutub'a göre cahili sistemler şöyle sorular sorarak İslam cemiyetini aceleye sevk etmektedir: Çağrısını üstlendiğiniz nizamın detayları nerede? Onu yürütmek üzere modern usullere göre düzenlemeler yaptınız mı? Uygulanmaya hazır hukuk tasarılarınız var mı? "Sanki insanlar Allah'ın hakimiyetine teslim olmuş, O'nun şeriatı uyarınca yönetilmeye razılar da müçtehitler eliyle düzenlenmiş yeni usullere uygun hukuk tasarıları bulamıyorlar!" (İslami Davanın Güzergahı)
- Humeyni’nin Vehhabiliğe yönelttiği eleştiriler, dini ilimler kariye rinin ilk yıllarına kadar eskiye gitmektedir. Örneğin 1940’larda kaleme aldığı bir kitabında İslamiyet’in Vehhabi yorumunu “yalanlarla dokunmuş bir mendil” olarak nitelemekteydi. (İhvan'dan Cüheyman'a: Suudi Arabistan ve Vehhabilik)
- Gaye vasıtayı meşru kılmaz... Haram ile ne vacibe ne de mübaha ulaşılır. (İslami Davanın Güzergahı)
- kendisiyle savaşanlarla savaşıp, savaşmayanlarla savaşmaması... (İslami Davanın Güzergahı)
- 1967 Arap-İsrail savaşı ve savaşın Araplar aleyhine oluşan sonuçları, Faysalın İslam Paktı projesine müslüman hükümetler nezdinde İlgi ve itibar kazandırdı. Faysala kadar Suudi Arabistan devleti, Filistinliler için neredeyse hiç bir şey yapmamıştı. Özellikle Abdülaziz İbn Suud, sırf İngiltere ile karşı karşıya gelmemek için Filistin meselesinde doğrudan taraflardan biri olmaktan devamlı kaçınmıştı. (İhvan'dan Cüheyman'a: Suudi Arabistan ve Vehhabilik)
- Vehhabilerin Necd dışına yaptıkları ilk ciddi saldırı, 13 Mayıs 1802 tarihindeki Kerbela baskınıdır. Aşura gününü anmakta olan Iraklı Şiiler korkunç bir katliamla karşı karşıya kaldılar. İki binden fazla Şii müslüman öldürüldü. Hz. Hüseyin'in türbesindeki değerli süslemeleri, altın ve gümüş eşyaları iki yüz kadar deveye yükleyerek Dir’iye'ye dönen Vehhabi akıncılar, bir müddet sonra Suriye'ye yönelmişler, kısa süreli de olsa Şam'ı işgal etmişlerdi. (Geçmişten Günümüze Kabe'nin İşgali)
- Din bir kez daha dünyevi hırs ve ikbalin kurbanı oldu... (İmamet Mücadelesi ve Haşimoğulları)
- Allah'ın azabının azı, hafifi olmaz. (İmamet Mücadelesi ve Haşimoğulları)
- Gerçek zafer ahirettedir. (İslami Davanın Güzergahı)
- Dinde önceleri yok iken sonradan çıkarılan inanç ve pratikleri ifade eden bid’at, Vehhabi inancındaki temel kavramlardan bir tanesidir. Kur’an ve sünnette bulunmayan her şey bid’attır. Şirke kapı aralayan türbelerin inşasına ek olarak, camilere kubbe ve minare yapımı ve içlerinin süslenmesi bid’at olarak kabul edilir. Farz namazları ferdi olarak eda etmek bid’attır, dolayısıyla cemaatle namaz zorunludur. Hz. Peygamberim doğumunu ve kandil gecelerini kutlamak, mevlit okutmak, Şiilerce icra edilen kutlama ve anma merasimleri, “selâten tüncînâ” gibi çeşitli tesbihat ve dualar, Delâil-i Hayrat gibi kitapları okumak yine sakınılması gereken bidatlerdendir. (İhvan'dan Cüheyman'a: Suudi Arabistan ve Vehhabilik)
- farzların ve haramların çerçevesi dışına çıkmaya bir ruhsat bulunmamaktadır. (İslami Davanın Güzergahı)
- Cehennem halkı içinde azabı en hafif olan kişi Ebû Tâlib'dir. Ayağında ateşten bir çift pabuç vardır ve bunun (hararetinden dolayı) beyni kaynar. (İmamet Mücadelesi ve Haşimoğulları)
- Teşkilatların 1970’li yıllardaki kitap basım faaliyetlerinin baş sıranda Seyyid Kutub, Muhammed Kutub, Mevdudi, Abdülkadir Udeh gibi İslamcı yazarlardan yapılan çeviriler yer almaktadır. Başta İngiliz-olmak üzere Batı dillerinde ve müslümanların konuştukları dillerde yapılan söz konusu baskılar, müslüman ülkelerde ve dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan azınlık müslüman gruplar arasında ücretsiz olarak dağıtılmışlardır. (İhvan'dan Cüheyman'a: Suudi Arabistan ve Vehhabilik)
- Bu duygularla yüklü olan İbn Suud, bir başka toplantıda da Hıris-tiyanlarla ilgili bazı Kur’an ayetlerini okumuş, sonra da Philby’e dönerek kendisini kuzeni saydığını, zira Hıristiyanların İshak Peygamber, Arapların da İshak’ın kardeşi İsmail Peygamber evladından olduklarını, Türklerin ise Tatar kökenli evlâd-ı İblis'den olduklarını açık yüreklilikle ifade etmişti (İhvan'dan Cüheyman'a: Suudi Arabistan ve Vehhabilik)
- Rasyonel temelli Kur'ancı ekol, tarihsel ve geleneksel malzemeyi kaynak olmaktan çıkardığı için, Kur'an'ı anlama yolunda irrasyonel bir beklenti içine düşmekten kurtulamamıştır. Bu türden sezgiciliğin izâfîliğinden olacak ki, aşırı uçlardaki bazı Kur'ancıların daha ileri giderek mistik hurûfiliği andıran izahlar yapmak durumunda kaldıkları görülmektedir. (Çağdaş İslami Akımlar)