Cinayet Fakültesi - Pınar Kür Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Cinayet Fakültesi kimin eseri? Cinayet Fakültesi kitabının yazarı kimdir? Cinayet Fakültesi konusu ve anafikri nedir? Cinayet Fakültesi kitabı ne anlatıyor? Cinayet Fakültesi kitabının yazarı Pınar Kür kimdir? İşte Cinayet Fakültesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Pınar Kür
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750734946
Sayfa Sayısı: 320
Cinayet Fakültesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Usta edebiyatçı Pınar Kür, Emin Köklü maceralarına Bir Cinayet Romanı ve Sonuncu Sonbahar’dan sonra Cinayet Fakültesi’yle devam ediyor.Bir özel üniversitede okul yönetimi tarafından örtbas edilmeye çalışılan ve basına pek yansıtılmayan peş peşe şüpheli ölümler kimsenin pek de bulaşmak istemediği bir konu. Ama uzun zamandır çekildiği inzivanın tadını çıkaran emekli matematik profesörü Emin Köklü bir kez daha işin peşine düşmek zorunda kalıyor. Önce istemeye istemeye tabii, ama kaç kişi bir cinayeti çözme çağrısına direnebilir ki? “(...) Hepsi, gelecekte bir sığınağımız olmadığı için... Gelecek sahiden yok mu? Her şey bitti mi? Bir vakitler mutluydum. En azından, mutsuz değildim ve mutsuz olmamayı mutluluk sanıyordum. Gün geldi tam tersini öğrendim. Bana hiç beklemediğim, hiç hayal etmediğim bir mutluluğu yaşatan kadın, ilk kez gerçek mutsuzluğu tattırdı bana. Tattırdı, evet. Mutsuzluğun da bir tadı var. Vardı galiba. Çok da iyi hatırlamıyorum. Gökyüzüne baktım. Buranın gökyüzü ne kadar kalabalık! Yıldızlar, yıldızlar, yıldızlar. Binlerce... Samanyolu, Büyük Kepçe, Küçük Kepçe, hepsi parıl parıl orada. Onlar orada, ben buradayım. Ben buradayım. Ve gecenin geri kalanıyla ne yapacağımı bilemiyorum.”
Cinayet Fakültesi Alıntıları - Sözleri
- Kendini öldürenler mutlaka geride kalanlara bir kötülük yapmak isterler.
- Ben seni unutmadan senin beni unutman imkânsız.
- Tutunacak dalı olmayanlardan değildim. Şimdiyse...
- Mutsuzluğun da bir tadı var.
- İnsanın hayatında bir an öyle bir şey oluyor ki, ondan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Ama o an hangi andır, zamanında algilayamiyorsun ki... Simdi düşündüğümde de bulup cikaramiyorum o anı.
- Bazı erkekler vardır, bilirsiniz, size en derin aşk sözcükleri söylerken bile gidicidirler... Kalıcılıkları yalnız üstünüzde bıraktıkları izlerdir...
- Bir ilişkinin heyecandan huzura bu kadar erken geçmesini nasıl anlamlandırmak gerekir? Yoksa yaşlanmanın tarifi bu mudur?
- Yaşam hırsızısın sen!
- Unutmak... Unutmaya çalışmak... Kendini bildin bileli unutmaya çalışıyorsun. Kendini bildiğin anda unutacak nesi olabilir insanın?
- Şimdi ben katil miyim? Onu gerçekten öldürdüm mü, yoksa öldürdüğüm hayaline mi kapılıyorum? Oyunu bozdum mu? Yoksa hâlâ oyunun bir parçası mıyım? Oyun, başka bir denizin kıyısındaki o eski bahçede başlamış ve bitmiş olabilir mi? Ben mi onun hayaliydim, yoksa o mu benim hayalim? O ölmeden kendi gerçekliğime kavuşabilir miyim? Onu öldürmediysem,bundan böyle nasıl yaşayacağım? Öldürdüysem, bundan böyle yaşamaya hakkım var mı?
- "Hiçbir görünüşe inanmıyorum artık,"...
- Var ya... Öyle şeyler vardır ki!Ne kadar acı verirse versin, unutmanız imkansızdır.
- Bazı şeyler öyle plansız oluyor - ya da bizim bilmediğimiz, ilerde irdemeye çalışsak da çözemeyeceğimiz başka bir plana uygun olarak gelişiyor.
- Gelecek sahiden yok mu? Her şey bitti mi? Bir vakitler mutluydum. En azından, mutsuz değildim ve mutsuz olmamayı mutluluk sayıyordum. Gün geldi tam tersini öğrendim. Bana hiç beklemediğim, hiç hayal etmediğim bir mutluluğu yaşatan kadın, ilk kez gerçek mutsuzluğu tattırdı bana. Tattırdı, evet. Mutsuzluğun da bir tadı var. Vardı galiba.
- İnsana gerçekleşmemiş aşkının hesabı kırk yıl sonra sorulabilir mi?
Cinayet Fakültesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yazardan okuduğum ilk kitap fakat yanlış seçim yapmışım diye düşünüyorum.. Başlarda çok akıcıydı içine aldı ama sonlara doğru hayal kırıklığı oldu biraz benim için.. Bir cinayet romanından beklediklerimi karşılayamadı demek daha doğru. Yazarın kalemin sevdim kesinlikle devam edeceğim o ayrı bir konu :) (psk.okuyor)
Seriyi tamamladım bu son kitapla beraber. Kitap ya da kitaplar tabi ki alisilageldik cinayet romanları gibi değil... Bazen katilin kim olduğunu anlamakta bile zorluk çekiyorsunuz ya da ben çektim. Çok daha içsel , çok daha bireysel bir kitap serisi. Kendisi ile sürekli konuşan , düşünen bir insan var kitapta ki diğer kitaplardan ayrıldığı noktalardan birisi de bu. Bu son kitap önceki seri kitaplarına göre biraz daha az sarıyor sizi. Biraz daha kendi ile konuşmaları fazla burada, yaşanılan olaydan bağımsız geçmişe dair. Sonunu ikinci kitapta da algılamakta zorlanmistim keza burada da zorlandım , daha doğrusu , acaba ne oldu ? (Gùle)
Pınar Kür: kitap/cinayet-fakultesi--20367 bu zamana kadar okuduğum türlerden çok farklıydu. Esrarengiz biz maceraya sürükledi beni. Yer yer heyecenla okuduğum bölümler oldu. Kitabın içinde ben de vardım desem yalan söylemiş olmam. Yazardan okuduğum ilk kitaptı ve yanlış kitap seçtiğimi biraz geç fark ettim. Okuduğum kitap Matematik prof. Emin Köklünün maceralını anlatan üç kitabın üçüncüsüymüş. Eğer okumaya niyetiniz varsa yazar/Pinar-Kur'ün kitap/bir-cinayet-romani--3202 ve kitap/sonuncu-sonbahar--1167 kitaplarının ardından bu kitabı okursanız daha sağlıklı bir okuma yapmış olursunuz. Kitapla ilgili bir çok iyi izlenimlerim var. Bir kere sizi kesinlikle içine alacak bir kitap. Polisiye dizi ya da film izlemeyi veya polisiye kitap okumayı seviyorsanız bir bakmanızı tavsiye ederim. Büyük bir kısmı bir solukta okunabilecek kadar heyecanlı. Sonra bir durağanlık başlıyor. Kitap sanki akmıyor. Ve ardından hiç beklenmedik bir sonla karşılaşıyorsunuz. Ne yalan söyliyeyim bu son beni ne memnun ne de tatmin etti. Bu nedenle kitabı okurken sonuötan beklentinizi çok da yüksek tutmayın derim. Keyifli okumalar. (Eslem)
Kitabın Yazarı Pınar Kür Kimdir?
Pınar Kür (d. 15 Nisan 1945, Bursa) Türk yazarı. Lisans eğitimini Queens College ve Boğaziçi Üniversitesinde tamamladıktan sonra Sorbonne Üniversitesinde Karşılaştırmalı Edebiyat üzerine doktora yaptı. "Bitmeyen Aşk" adlı romanı "müstehcenlik" gerekçesiyle toplatıldı. İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller okulunda ingilizce okutmanı oldu. Şu anda Bilgi Üniversitesinde Medya ve İletişim Sistemleri bölümünde öğretim görevlisidir.
Pınar Kür Kitapları - Eserleri
- Asılacak Kadın
- Sadık Bey
- Bir Cinayet Romanı
- Akışı Olmayan Sular
- Bitmeyen Aşk
- Yarın Yarın
- Bir Deli Ağaç
- Cinayet Fakültesi
- Küçük Oyuncu
- Sonuncu Sonbahar
- Hayalet Hikayeleri
Pınar Kür Alıntıları - Sözleri
- Paydos saati diye bir şey kalmamıştı- hele hele son yıllarda. İşinde ilerlemek isteyen herkes gereğinden fazla çalışması, en azından öyle görünmesi gerektiğini biliyor, gözü saatte, beklediğini çaktırmıyordu. (Sadık Bey)
- ... Sevinç değildi aradıkları. Sevinç nedir biliyorlar mıydı? Kendi çocukluğunu anımsadı uzaktan - özlem - siz, acısız bir anımsama. Tüm başka bir çocukluk ama hep aynı sevinçsizlik. Mutluluğu bilmediği için mutsuz olmayan, ama gene de gülemeyen bir çocukluk. (Yarın Yarın)
- Düşünce özgürlüğünü bir kavram olarak bile ortadan kaldırmanın en iyi yolu, düşünmeyi bilmeyen kuşaklar yetiştirmektir. (Asılacak Kadın)
- İçimde en ufak bir sevgi kıpırtısı var mı diye yokluyorum kendimi.Yok, hayır.İlginç olan nefret bile duymuyorum.O derece hissizleşmişim ona, öylesine silmiş bende kendini. (Bitmeyen Aşk)
- Tüm bildiklerini ağaca anlattı kız . Ağaç delirdi . Yıllar var uğraşıyor güneşe tırmanacağım diye . Çevresini saran duvarları yeneceğini sanıyor. Deli bir ağaç bu . (Bir Deli Ağaç)
- Kızı en içten, en derin iç dökmelerindr bile ancak kendi kendine bağışlattığı şeyleri açıklar. (Küçük Oyuncu)
- Aynı evde oturan insanların birbirlerini öldürmeleri o kadar kolay ki... (Bir Cinayet Romanı)
- Gözlerini şu maviden ayırabilse dönüp gidecekti. Ama bu kez martılara takılmıştı. Bir de çok uzaklarda, tıpkı martılar gibi su yüzünde bir yükselip bir konan ufak motora. İçindekini ya da içindekileri seçemiyordu durduğu yerden. Her an iki yanında meydana geliverip yiten sudan tepecikler gerçekten göz alıcıydı. (Yarın Yarın)
- Bütün mesele hayatı elden geçirebilmek... (Sonuncu Sonbahar)
- “Geçmişinden gururu , geleceğinden umudu olmayan bir adam tek başına rakı masasında otururken hangi şarkıdan medet umar?” (Sadık Bey)
- “Korkmuyorum artık. Yani kızmıyorum. Yani kızıyorum ama o ilk günkü gibi delice degil. Akıllıca. Ne yapacağını bilenlerin sabırlı kızgınlığı var içimde.” (Asılacak Kadın)
- İlk kez zeki bir kızla karşılaşmış olmanın kıvancı içinde ama aslında kızın zekasına değil, hatta o zekanın aynası olduğuna inandığı acayip yeşil gözlerine bile değil, minicik memelerini düşünerek gülmüştü. Ceviz gibi, derdi o zamanlar. Ceviz gibi memelerin nesi güzeldi acaba? Şimdi sorsalar bilemezdi. (Yarın Yarın)
- Bazı şeyler öyle plansız oluyor - ya da bizim bilmediğimiz, ilerde irdemeye çalışsak da çözemeyeceğimiz başka bir plana uygun olarak gelişiyor. (Cinayet Fakültesi)
- Bu adam, ortaokulda mazur görülebilecek bir tutkuyu nerdeyse hayat boyu sürdürerek kendi çapında üstün bir salaklık mertebesine ulaşmış, hepsi bu. (Sonuncu Sonbahar)
- Ben hamalsam sen de mi hamalsın. Onlar aptalsa sen de mi aptalsın? (Küçük Oyuncu)
- " Yeryüzünde benden başka canlı yoktu sanki . Çakmağımı çakmak , derin bir soluk almak bile yersiz , gereksiz , belki de sakıncalı bir gürültü çıkarmak olacaktı ." (Bir Deli Ağaç)
- "Sevmek, her şeyi feda etmek değil. Tam tersine. Feda etmemek! İnsan kendisi olmaktan vazgeçerek sevemez ki... Kendini feda ettiğin anda neyinle seveceksin?" (Bitmeyen Aşk)
- Nasıl mı geçiyor ömrüm? Sensiz ama seni özleyerek... (Bitmeyen Aşk)
- “Dudaktan öpmek değil de, yanaktan öpmek, sevmektir. Biliyor muydun bunu?” (Bitmeyen Aşk)
- Bazı erkekler vardır, bilirsiniz, size en derin aşk sözcükleri söylerken bile gidicidirler... Kalıcılıkları yalnız üstünüzde bıraktıkları izlerdir... (Cinayet Fakültesi)